Murat Şahsuvaroğlu, Türkiye’nin en büyük şirketlerinden Ford Otosan’ın en çok kazandıran bayisi Şahsuvaroğlu Otomotiv’in genel müdürü. Bundan 25 yıl önce otomotiv sektörüne bayilikle adım atan şirk...
Murat Şahsuvaroğlu, Türkiye’nin en büyük şirketlerinden Ford Otosan’ın en çok kazandıran bayisi Şahsuvaroğlu Otomotiv’in genel müdürü. Bundan 25 yıl önce otomotiv sektörüne bayilikle adım atan şirketin inanılmaz büyümesinin arkasında onun imzası var. Bugün farklı sektörlere yaptığı ciddi yatırımlarla holdingleşme yolunda emin adımlarla ilerliyor. Bayiliğin cazibesini sürdürdüğünü düşünen Şahsuvaroğlu’na göre otomotiv, odak işleri olmaya devam edecek. Yine de şirketin ajandasında 2015 yılına kadar tarım ve turizm alanlarında ilerlemek de var. Büyüme konusunda iddiasını sürdüren Şahsuvaroğlu, “2015’e kadar ciromuzu 1 milyar dolara çıkarmayı ve altı dolu bir holding olmayı amaçlıyoruz” diye konuşuyor.
Şahsuvaroğlu Otomotiv, Ford’un 150 bayisinden biri. Ancak sadece bayi denilip geçilecek bir şirket değil. Türkiye’de ilk Ford Plaza’yı faaliyete geçirmesiyle dikkatleri üzerinde topladı. Yıllarca Ford’un en çok satış yapan bayisi unvanını elinde tuttu. Krizlerde bile satışlarını artırarak, Ford’un cirosu içindeki payını sürekli yükseltti. 2006 itibariyle ise Capital 500 listesinde 260’ıncı sırada yer almayı başardı.
Aslında Şahsuvaroğlu ailesi, 25 yıl önce Erzurum ve çevre bölgelerin bayiliğini Ford Otosan’dan alarak ilk büyüme hamlesini gerçekleştirdi. 1998 yılında ise baba Ali Şahsuvaroğlu’nun yönetimi oğul Murat Şahsuvaroğlu’na devretmesiyle büyüme ivme kazandı. Kaptan köşküne oturan Murat Şahsuvaroğlu, agresif büyüme kararıyla şirkette radikal kararlar aldı. Bu doğrultuda reklam ve insan kaynakları yönetimine odaklandı. Performansa dayalı bir yönetim benimseyerek, pirim sistemini devreye soktu. Reklam yatırımlarına hız verdi. 2000 yılından itibaren bütçesinin yüzde 25’ini pazarlama iletişimine ayıran Şahsuvaroğlu, “Bizim yaptığımız harcamayı otomotiv şirketleri bile yapmadı. Biz bu anlamda biraz fazla ileri gitmiş olduk. Ford bayisi değil distribütörü olduğumuz düşünülmeye başlandı” diye konuşuyor.
Ford’un en büyük bayisi olarak sektörde örnek başarılara imza atan Şahsuvaroğlu, otomotivden kazandığı ile farklı sektörlere de yatırım yaptı. Bugün holdingleşme yolunda olan grup, tarım araçları ve otelcilik alanında oldukça önemli faaliyetlere sahip. Otelciliğe Divan Oteli’yle birlikte adım atan şirket, Anadolu yakasında bir otelin inşasına devam ediyor. Başta Erzurum olmak üzere pek çok ilde şehir otelleri açarak bu alanda büyümeyi planlıyor. Önümüzdeki birkaç yıl içinde de bir hastane açıp sağlık turizmine girmek şirketin hedefleri arasında yer alıyor.
Hedeflerinin büyük, kendilerinin ise iddialı olduğunu belirten Murat Şahsuvaroğlu, “Bizim için cazip olan otomotiv bayiliği alanında büyümeye devam edeceğiz. 2015 yılında tarım, otomotiv ve turizm grubumuzda toplam bin kişilik bir istihdam öngörüyoruz. Toplam grup cirosunun 1 milyar dolar olmasını hedefliyor ve buna göre hazırlıklarımızı yapıyoruz. 2015 yılında altı dolu bir holding olacağız” diye konuşuyor.
Murat Şahsuvaroğlu ile işe ilk başladıkları günden bugüne nasıl büyüdüklerini, bundan sonrası için neler hedeflediklerini konuştuk.
* Şahsuvaroğlu Ailesi iş hayatına ilk olarak nasıl başladı?
Şirketimiz dedem Mehmet Şahsuvaroğlu tarafından 1970 yılında Erzurum’un Horosan ilçesinde kuruldu. Azaplı köyünden olduğumuz için şirketin o zamanki ismi Azaplı Ticaret’ti. Şirketimiz ilk dönemlerinde traktör, tarla ekipmanları satışı yapıyordu. Ardından da şeker, yağ, un, demir, çimento satışıyla perakende sektörüne girdik. Babam Ali Şahsuvaroğlu, İngiliz Dili ve Edebiyatı bölümünü kazanıp üniversiteye başlayınca, dedem babamla birlikte Erzurum’a geldi. Erzurum’da da tarım aletleri, traktör ve yedek parça ticareti yaptı. Bu iş 1983 yılına kadar devam etti. 1983 yılında ise Erzurum’da Ford’un yetkili bayiliği alındı.
* Neden bayilik almaya karar verdiniz?
O dönemde, tarım aletleri ve perakende işindeki gelirler arttıkça insanlar minibüs almaya yönelmeye başladılar. Tam da ihtilal sonrası dönemden bahsediyorum. Özal’la Türkiye yeni yeni dışa açılmaya başlıyordu. Ticaretin gelişmesiyle minibüs ve hafif ticari kamyon satışları hareketlendi. Tam bu dönemde babam, biraz da üniversite okuduğu için daha ileriyi görüyor. “Böyle bir iş var, yapalım mı?” diye babasına danışıyor. Dedem destek verince, babam da sürekli Ford Otosan’a yazı yazarak bayilik talebinde bulunuyor. Otosan, sonunda Erzurum ve çevresinin bayiliğini bize veriyor. Biz o dönemde işimizi genişletmek adına perakendeciliği bırakıp, otomotiv ürünlerine yöneldik.
Bu süreç, 1983’den 1989 yılına kadar devam etti. 1989 yılında babam İstanbul’a geldi. Maltepe’de şu anda bulunduğumuz plazanın park yerini kiraladı. O zaman burası şehrin çok uzağında kalıyordu. Babam, Ford’un İstanbul Maltepe bayiliğini alarak işe başladı. 1993 yılında da Türkiye’nin ilk Ford Plazası olan Ford Şahsuvaroğlu Otomotiv’i burada, 4 bin 500 kilometre kapalı alanda hizmete soktu. Bilinirliğimizin yüksek olmasında ilk Ford Plaza’yı bizim açmamızın ciddi bir katkısı var. Zaten 1992 yılında Ford, otomobile girdi. 1993’te Escort’un Türkiye’de üretimine başladı. Biz de aynı yıl otomobil bayiliğini aldık. Otomobil, hafif ve orta ticari araçların yanında satış ve yedek parça servis hizmeti vermeye başladık.
* Ford bayiliğini almanız sizin büyümenize nasıl bir ivme kazandırdı?
1983 yılında arz ve talep dengesi bozuktu. Üretici talebe yetişemiyordu. Kâr marjları da çok yüksekti. İnsanlar minibüs, kamyon almak için 8 ay bekliyordu. Büyümek için bir yeniliğe, inovasyona gerek yoktu.
Ford’un Erzurum ve çevresindeki tek bayisi bizdik. Bu bizim için çok ciddi bir kazanım oldu. Kazandıklarımızı cebimize koyup inşaat sektörüne ya da tekstile girebilirdik. Bunu yapmadık. Otomotivden kazandığımızı yine otomotive yatırarak büyümeyi arzu ettik. Babam üniversiteyi bitirince kabuğunu kıran bir aile olduk. Erzurum sınırları dışına çıktık. O dönemde Erzurum’da başka markaların bayileri de vardı. Ama pek çoğu Erzurum’dan çıkamadı, hala oradalar.
* Siz ne zaman aile şirketine dahil oldunuz?
Babam 50, ben 34 yaşındayım. 1983 yılında Ford bayiliğinin alındığı günü biliyorum, çünkü babamla aramızda çok ciddi bir yaş farkı yok. İşin gelişim sürecini hep birlikte yaşadık. Ben 1991-1994 yıllarında İngiltere’de Brooks Üniversitesi’nde İşletme-Pazarlama eğitimi aldım. 1998 yılında babam Ford operasyonunu bana bırakarak, dünyadaki üçüncü büyük traktör üreticisi olan Same Deutz Grubu’nun Türkiye distribütörlüğünü aldı. Böylelikle asıl işine geri döndü. Ama bu sefer bayi değil, bayilik veren distribütör konumuna geçti. Bugün 63 tane yetkili bayisi, Türkiye çapında da 130 tane yetkili servisi var.
* 1998 yılında işin başına geçtiğinizde şirketin durumu neydi? Sizle birlikte şirket nasıl bir yol kat etti?
1998 yılında otomotiv piyasası henüz beklenen patlamayı yapmamıştı. O yıl 72 personelimiz vardı. Yıllık satışımız 600-650 adet civarındaydı. Servis verdiğimiz otomobil sayısı 4 bin 500’dü.
Otomotivin başına geçince ilk olarak satış adetlerine baktık. Şirketi nereye götüreceğimizi planladık. Ciddi bir ekip oluşturduk. Otosan ve Toyota’dan transfer ettiğimiz satış, satış sonrası ve finans müdürlerimizle çalışmaya başladık. İlk olarak insana yatırım yaptık. Krizlerde eleman çıkarıp kriz sonrası eleman arayan yapıda olmak istemedik. Şu anda çalışan sirkülasyonumuz yüzde 2’den az. İkinci önem verdiğimiz konu ise reklam oldu. 1998 yılından bu yana sürekli reklam veriyoruz. Krizlerde bile Şahsuvaroğlu ismini insanların beynine kazımayı hedefledik. 2000’den itibaren bütçemizin yüzde 25’ini reklam ve pazarlamaya ayırıyoruz. Bu rakamı Türkiye’deki markalar bile harcamıyor.
Şirketin yapısında da değişikliğe gittik. Satış sonrasını ve pazarlamayı ayırdık. 1999 yılında ciddi bir atılım yaptık. Satışımız 750 adede çıktı. Otomotivin patladığı ve 300 bin aracın satıldığı 2000 yılında, bin 278 araç sattık. Böylelikle ilk kez 3 haneli sayıya ulaştık. Bu başarıda elemanlarımıza yaptığımız yatırımın büyük etkisi oldu. Çünkü çalışanlarımızı, şirketi benimsemeleri için motive ettik, performans kriterleri koyduk, pirim sistemi uyguladık. 2001 yılı bildiğiniz gibi kriz yılıydı. 2001 yılına 99 personelle girdik. Krizle satışlar dibe vurdu. Otomotiv sektörü ciddi şekilde yara aldı. Ama biz o dönem de çok ciddi reklam harcaması yaptık. Bir elemanımızdan bile vazgeçmedik. 2001 yılında krize rağmen 750 adet araç sattık ve perakende de birinci olduk. Bu dönemde en yakın rakibimizin satışı 500 adet civarındaydı.
* Bugün itibariyle pazardaki konumunuz nedir?
Şu anda personel sayımız 187, toplam ciromuz 228 milyon 413 bin 546 YTL. En büyük çıkışımızı 2001 krizinden sonra sırasıyla 2004, 2005 ve 2006 yıllarında yaptık. 2004 yılında Ford Otosan 114 bin araç satarken, Şahsuvaroğlu olarak biz bu satışın 3 bin 925 adedini gerçekleştirdik. Pazardan aldığımız pay yüzde 3,4’tü. 2005 yılında Ford’un Türkiye genelindeki satışı 118 bin 510 adet araçtı. Bunun 6 bin 445’ini biz sattık. Bu da pazardan yüzde 5,4 pay aldığımızın bir göstergesi. 2006 yılı haziran ayında ekonomide küçük bir sarsıntı oldu. O sarsıntı sonucunda Ford Otosan yılı 113 bin araçla kapattı. Biz de geçen yıl 5 bin 574 araç satışı gerçekleştirdik. Yüzde 4,9’luk pazar payı elde ettik.
Burada altını çizmek istediğim bir nokta var. Capital 500’de büyüklük sıralamasında 260’ıncıyız. Sektörlere göre sıralamaya baktığımızda ise sektörde 43 adet şirket olduğunu görüyoruz. Ford Otosan 1’inci sırada. Onun bayisi olarak Şahsuvaroğlu Otomotiv ise bu listede 36’ncı sırada yer alıyor. Biz bununla ciddi anlamda gurur duyuyoruz. Ford Otosan sektör lideri, bir bayisi de sektörü takip eden bir şirket haline gelmiş durumda. En büyük kıvanç kaynaklarımızdan birisi bu.
1998’den bugüne kadarki büyümemiz Ford Otosan’la paralel oldu. Ford Otosan pazardan yüzde 16-17 pay alırken, bizim onlardan aldığımız pazar payı hep yüzde 1, yüzde 1,2 büyüme gösterdi. Ama kriz dönemlerinde büyümemiz yüzde 3’lere dayandı. Bu, Ford Otosan küçülürken, bizim büyümeyi sürdürdüğümüz anlamına geliyor. Bunun nedeni ise perakende satışlarımızda ciddi fark atmış olmamızdı. Bence en güzel büyüme krizde yaşanan büyüme. İnsanlar krizde kabuğuna çekilir, elemanını işten çıkarır, arsa yatırımı yapmaz. Biz de tam aksine o dönemde yaparız. Çünkü o dönemde satın alma departmanımızın daha canlı pazarlık yapma şansı vardır. Yani kısacası tehditleri fırsata dönüştürüyoruz diyebilirim.
* Gelirlerinizin ne kadarı satıştan ne kadarı satış sonrası servisten geliyor?
Satıştan elde ettiğimiz gelirler yüzde 1,5 civarında ama bizi asıl ayakta tutan satış sonrası gelirlerimiz. Giderlerimizin yüzde 75’ini satış sonrası gelirler karşılar. Henüz yüzde 100 değil. Yüzde 100’e ulaşması için Türkiye’de milyon adetleri görmemiz lazım. Milyon adetlerden sonra servislerin doluluk oranı yükseldikçe, gelirde de ciddi anlamda bir artış olacağını düşünüyorum.
* Sektördeki oyuncu sayısı ve sektörün hacmi nedir?
Sektörde 30 marka var. Ford, Renault, Fiat, Hyundai ve Opel ciddi pazar payı olan şirketler. Sektörün büyüklüğü 2006’da 669 bin, bir önceki yıl ise 763 bin adetti. Bu yıl da sektörün bitirme rakamı 530 bin adet olur diye düşünüyorum. Bunun sebebi seçimin öne alınması ve cumhurbaşkanlığı krizi. Bir de bu dönemde ciddi miktarda bir konut arzı var. Özellikle bizim müşteri kitlemiz cazip kredi oranlarıyla TOKİ’nin yaptığı konutlara yöneldi. Ancak, önümüzdeki yıl sektörün 680 bine yaklaşacağını düşünüyorum.
* Şahsuvaroğlu Grup olarak orta ve uzun vadeli hedefleriniz neler?
Bu otel bizim için orta ve uzun vadede hayata geçireceğimiz bir yatırım. Erzurum’daki otel, 4 yıllık bir operasyon. Uzun vadede sağlık sektörüne de girmeyi düşünüyoruz. Bu bir hastane olacak. Genellikle yurtdışından gelenlere hitap etmeyi planlıyoruz. Gelenler hastanede sağlık problemlerini çözümlerken, otelimizde konaklayacak, şehri gezecek. Örneğin göz çizdirme Avrupa’da bin euro civarında, Türkiye’de bu iş çok daha az bir rakama yapılıyor. İnsanlar bin euro’ya buraya gelip, gezip tozup gözünü yaptırabilir.
2015 yılında biz; tarım grubu, otomotiv grubu ve turizm grubunda toplam bin kişilik bir istihdam öngörüyoruz. Toplam grup cirosunun da 1 milyar dolar olmasını hedefliyoruz ve buna göre hazırlıklarımızı yapıyoruz. Böylece 2015 yılında altı dolu bir holding olacağız.
Sektör Hala Gelecek Vaat Ediyor!
* Otomotiv bayiliği ve servis sektörü cazibesini koruyor mu?
Yüzde 1,5’la Bu İş Yapılır mı?
Şu anda Türkiye’deki otomotiv sektörü geçiş dönemi aşıyor. Büyük kârlardan küçük kârlara düşüş söz konusu. Bazen isyan ediyoruz, “Yüzde 1,5’la bu iş yapılır mı?” diyoruz. Ama bu, dünyada da böyle. Avrupa’da otomotivdeki kâr marjları yüzde 1,5 - 2’lerde. Bizde eski dönemlerdeki kâr marjları yüzde 15-20’ler seviyesindeydi. Bu arz-talep dengesinin bozukluğundan kaynaklanıyordu. Olması gereken yüzde 1,5 - 2’dir.
Satış Sonrasına Ağırlık Vermeli
Bu oranlarda yaşamak da sürekli gelir demektir. Artık ekonominin ayakları yere daha güçlü basıyor. Dolayısıyla kişiler satış sonrasına ağırlık vermek suretiyle, satıştaki gelirlerini korumanın yöntemlerini aramalılar. Benim için önemli olan kâr marjında 1,5’ları yakalamak bunda da sürekliliği sağlamak. Bu sektöre yatırım yapmak isteyenler bu kârlılığa razı olacaklar. Çünkü artık başka bir alternatif yok.
Ciddi Bir Potansiyel Var!
Peki sektör cazibeli mi? Aslında eski cazibesini korumuyor fakat gelecek vaat ediyor. Türkiye’de henüz pazar 650 binlerde. Bin kişiye düşen otomobil sayısı 70’lerde. Bugün Çek Cumhuriyeti’nde Macaristan’da bu sayı 220. Almanya ve Fransa’da 400. Türkiye’de ciddi bir potansiyel var. Türkiye iç pazarda 1 milyon adedi aşacak. Ama sektör cazip mi değil mi ona yatırım yapan kişi karar verecek.
Artık İniş Çıkış Çok Olmayacak
Bana göre cazip. Ama satış sonrasındaki gelirlerimizi korumak şartıyla. Çünkü ne kadar araç satılırsa, satış sonrası hizmet almak için o kadar araç geliyor. Oradaki gelirler de ortalama yüzde 15’ler seviyesinde. Biz de bu seviyeyi korumaya gayret edeceğiz. Sektörde iniş çıkışların bundan sonra çok fazla olmayacağını düşünüyorum. Bu nedenle biz de bu sektöre yatırım yapmaya devam edeceğiz…
“İtalyanlarla Traktör Üretimimiz Sonbaharda Başlıyor”
* Otomotivin yanında başka sektörlerde de faaliyet gösteriyorsunuz… Bu sektörlerden ve bu sektörlerdeki konumunuzdan bahseder misiniz?
Tarım sektöründe varız. Geçen yıl İtalyanlarla görüşmemizde Türkiye’de bir modelin üretim kararına vardıklarını öğrendik. Bunun için Balıkesir’de Gönen Organize Sanayi’de 160 bin metrekare arsa aldık. Bunun 20 bin metrekaresi traktör üretim fabrikası olarak bitirildi. Bu yılın ekim ayı gibi Same traktörlerinin Tiger modelini Türkiye’de sadece Şahsuvaroğlu üretecek. Model ilk önce iç pazara satılacak.
Traktörde satışımız 25 bin civarında seyrediyor, bu da yüzde 8’lik pazar payı demek. Şahsuvaroğlu Tarım’ın geçen yılki cirosu 87 milyon YTL. Bizim hedefimiz önümüzdeki yıl 3 bin adet yerli traktör üretmek. 2 bin 200 civarında da ithal traktör getirmek.
Bunun yanında tarım ekipmanlarının ithalatına da devam etmek istiyoruz. 2010 yılına kadar kalite proseslerini başarıyla geçeceğimizi umuyoruz . Ondan sonra Tiger modelini Avrupa üzerinden Afrika ve Türki Cumhuriyetlere ihraç edeceğiz.
“İlk Otel İstanbul’da Açılıyor, Sırada Palandöken Oteli Var”
* Bir de otel yatırımınız var…
Bildiğiniz üzere Anadolu yakası çok cazip hale geliyor. Şirketler de genel merkezlerini Anadolu yakasına taşıyor. Sabiha Gökçen Havalimanı’nın kapasitesi artırılıyor. Biz bu gelişmeler üzerine geçen yıl Anadolu yakasında otel çalışmalarına başladık. 40 bin metrekare kapalı alan üzerine 5 yıldızlı, 8 büyük toplantı salonu, 2 bin metrekare de sağlık kulübü olacak bir şehir oteli inşa ediyoruz. Divan otelleriyle işbirliği yaptık, otelin yönetimini Divan üstlenecek. Arsa hariç otelin maliyeti 45 milyon dolar.
Erzurum’da da bir otel düşünüyoruz. Orada ciddi bir kayak turizmi var ve daha da gelişecek. 2011 yılında üniversiteler arası kış olimpiyatları Erzurum’da yapılacak. 2011 yılına kadar Palandöken’de şehir ve kongre oteli planlıyoruz. Türkiye içinde iyi noktaları tespit ederek otel yatırımı yapmaya devam edeceğiz.
Şahsuvaroğlu Algısı Ford’un Önüne Geçti
Müşterinin Ayağına Gidiyoruz
Geçen yıl satış sonrası müşteri mutluluğu anketlerinde yine 1’inci olduk. Biz müşterinin ayağına gidiyoruz. Müşteri isterse, aracını istediği yerden aldırtıyoruz. Aracı bizde 3 günden fazla kalırsa kendisinin fikrini almadan ücretsiz araç tahsisi yapıyoruz.
Müşteriyi Takip Ediyoruz
2005 yılında üstün perakende satış başarımızdan dolayı Ford Avrupa’dan “Ford Mükemmeliyetlik” ödülü aldık. Bir de müşteriyi takip sistemimiz var. Aracı satınca iş bitmiyor. Müşteri zaten her ay aranır. Kredisi bitmeye 2-3 üç ay kala kredisinin bittiğini kendisine hatırlatır, yeni çıkan araçların tanıtım broşürlerini iletir, showroom’umuza davet ederiz.
Bayi mi, Distribütör mü?
İnsanlar takip edildiğinde kendisine önem verildiğini anladıkça Şahsuvaroğlu’na karşı ciddi bir sadakat eğilimi gösteriyor. Yaptığımız sohbetler ya da anketler Şahsuvaroğlu’nun algısının Ford’un bir miktar önüne geçtiğini gösteriyor. Sanki Ford’u Türkiye’ye Şahsuvaroğlu getirmiş gibi bir algı var.
35 Bin Sıcak Müşterimiz Var
Bugün 35 bin sıcak müşterimiz var. Biz doğrudan postalama yaptığımızda halihazırda 35 bin müşteriye gönderim yapabiliyoruz. Bir de Ticaret ve Sanayi Odası’ndan her yıl yeni açılan şirketlerin listesini alırız. Onlara ulaşarak müşteri kazanmaya çalışırız.
Yılda 600 Bin Kişiyle Temas
Örneğin Capital 500’e de bakarız. Orada ciddi sayıda ilaç firması var. Onlar da bizim için müşteri. Her dokümanı kullanmak durumundayız. Geçen yıl yaklaşık 600 bin kişiyle temasa geçtik. Bunun 60 biniyle olan ilişkimiz bilfiil faturalıydı. 6 bin civarında olanı satışla, bir o kadarı da sigorta ile oldu. 35 bin civarında servis araç girişi yaptık, 3 bine yakını ikinci el araç sirkülasyonu şeklinde gerçekleşti. Bu çok ciddi bir hacim.
“Bayisi Olmak İçin Görüştüğümüz 3-4 Şirket Var”
Tek Markayla Verimlilik Zor
Otomotiv sektöründeki blok muafiyeti yüzünden bu yıl başından itibaren özellikle büyük şirketlerde bir takım yapılanmalar gerçekleşti. Biz de harekete geçtik. Kaynarca’ya 40 bin metrekarelik bir kompleks yapıyoruz. Kompleksin yaklaşık 17 bin metrekaresi otomotiv için ayrıldı. Burası 3 S plaza olarak tasarlandı. Tesis çok markalı olacak. 17 bin metrekarelik tesisi maksimum verimle kullanmak için oranın dolu olarak çalışıyor olması lazım. Bunun tek markayla olması, bu marka Ford dahi olsa, mümkün değil.
Ford Bayi Artışına Gitti
Çünkü Ford’un da Türkiye büyüme planları içinde ciddi miktarda bir bayi artışı var. Özellikle İstanbul Anadolu yakasında geçen yıl 5-6 olan bayi adedi şu anda 12’lerde, arkası gelmesi muhtemel. Biz de tabii Kaynarca’yı çok markalı olarak dizayn ettik. Halen görüşmelerimizin devam ettiği 3-4 tane şirket var. Önümüzdeki yıl plazayı minimum 3 marka olacak şekilde devreye alacağız.
5 Bayilik İstihdam Yaratacağız
Şu anda bizim 185 kişilik bir ekibimiz var. Kaynarca ile beraber ki 2010 projeksiyonunda yaptığımız hesapta sadece otomotiv grubunda yaklaşık 400 kişi gibi bir rakama ulaşıyoruz. Bugün baktığınız zaman standart bir otomotiv bayisinde yaklaşık 60 tane personel çalışır. 2 lokasyonda biz 5 bayilik bir istihdam sağlayıp buna göre bir işlem hacmi yaratacağız. Çok markalı çalışmak Ford’daki 1’inciliğimizi etkilemeyecek. Diğer bayisi olacağımız markalarda da hedefimiz ilk yılda ilk 5’e girmek. Girdiğimiz yerde iddialı olmayı seviyoruz. Yönlendirmeyi seviyoruz. En iyi bildiğimiz işlerden birisi de bu.
Nilüfer Gözütok
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?