Ünlü yazılım şirketi Red Hat, dünyaya
açık kaynaklı yazılımdan milyarlarca
dolar kâr edilebileceğini gösterdi.
Üstelik bunu sadece gelir sistemiyle
değil, “açık organizasyon” adı verilen
yönetim yapısıyla başardı. Red
Hat’in başkanı ve CEO’su Jim Whitehurst, “The
Open Organization: Igniting Passion and Performance”
(Açık Organizasyon: Tutkuyu ve Performansı
Ateşlemek) başlıklı kitabında tam olarak
bunu anlatıyor.
Kitaba göre “açıklık, şeffaflık, katılım ve
işbirliği”ni temel yönetim ilkeleri olarak baz alan
organizasyonda geleneksel hiyerarşik yapıdan
farklı olarak her seviyeden çalışan her konuda söz
hakkına sahip. Emir-komuta zincirinin işlemediği
yapıda herkesin sorumlulukları/yetkinlikleri kapsamında
şirketin çıkarı için doğru bulmadığı talimatları
uygulamama hakkı var. Bu sistemin hedefi
hızla değişen rekabetçi ortamda şirketin kendisini
bürokrasiye takılmadan, gereksiz enerji sarf etmeden
an be an yenileyebilmesi.
Biz de tüm dünyada ilgi çeken, 2004’ten beri
cirosu 5 kat büyüyen şirketin başarısının anahtarını
Whitehurst ile konuştuk. Whitehurst aslında 6
yıl Delta Air Lines gibi katı hiyerarşik bir şirketin
Ü COO’luğunu yaptıktan sonra 2008’de Red Hat gibi
radikal bir şirketin CEO’luğuna getirildiğinde oraya
da bir “çeki düzen” vermek istemiş. Ama kısa şokların
ardından buradaki dağınık görüntünün verimliliği
artırdığını görmesi uzun sürmemiş. Böylece
şirketin hisse senetlerinin değeri Whitehurst’ün liderliği
altında dört katına çıkmış. Whitehurst, Red
Hat ile birlikte diğer çalışanların doğru şeyi yapacağına
güvenmeyi öğrendiğini ve onları kararları
konusunda özgür bıraktığını anlatırken; “Kısaca şirket
beni değiştirdi ve bana daha iyi bir lider olmayı
öğretti” diyor ve ekliyor: “CEO olarak aşağıdaki
kademelere basitçe emirler gönderip onların bu
emirleri hemen uygulamasını bekleyemem. Eğer
işbirliği istiyorsanız insanları karar verme sürecine
dâhil etmelisiniz. Ve biliyor musunuz bu, gerçekten
işe yarıyor. Sonuçta Red Hat daha hızlı, daha
girişimci ve daha inovatif bir şirket oldu.”
İşte Whitehurst ile sohbetimizin satırbaşları:
* Açık organizasyon nedir?
Ben açık organizasyonu, şirketin içindeki ve
dışındaki şirketle ilişkili topluluklarla etkileşime geçen
bir yapı olarak tanımlıyorum. Fırsatlara daha
çabuk cevap verir, organizasyon dışındaki kaynaklara
ve yeteneklere erişimi vardır.
Ayrıca her seviyedeki çalışana sorumluluk duygusuyla hareket etmesi yönünde güç ve ilham verir. Güzel tarafı, açık organizasyon daha fazla çalışmakla ilgili değildir. Şirketin çevresindeki tüm hızlı değişimlere ayak uydurabilmesi için içerideki veya dışarıdaki yeni güç kaynaklarına erişebilmesiyle ilgilidir. * Açık organizasyonların klasik organizasyonlardan farkları nelerdir? Açık organizasyon ilkelerine sahip bir şirketi yönetmek için gerekli yetenekler hiyerarşik yapıya sahip klasik organizasyonları yönetmek için gerekenlerden büyük ölçüde farklıdır. Örneğin yukarıdan aşağıya karar verme mekanizması Red Hat gibi açık bir organizasyonda asla çalışmaz. Bizim iş modelimiz geleneksel şirketlerdekinin aksine varlıkların kontrolüne değil, yardımlaşmaya ve fikir paylaşımına dayanır. Çalışanlarımız, misyon belgemizden seyahat politikamıza kadar şirketi nasıl yönettiğimize dair söz sahibi olmayı bekler, daha doğrusu bunu talep eder. CEO olarak aşağıdaki kademelere basitçe emirler gönderip onların bu emirleri hemen uygulamasını bekleyemem. * Açık organizasyonda işler nasıl yürür? Açık organizasyon topluluk fikrine dayanır. İnsanların içten bir şekilde katılmak, tutkularını ve enerjilerini her gün işe aktarmak istemelerini sağlayacak ilham verici bir şeye ihtiyacınız var. Birisinin maaş çizelgesinde olması, onun en iyi yeteneklerini alabildiğiniz anlamına gelmez. Ya da süper starlarınızın başka şirketler tarafından aklının çelinmeyeceğini de garanti etmez. * Açık organizasyonlarda hedefler nasıl belirlenir? Kurumsal strateji ve pazarlama planlarının kıdemli liderler veya danışmanlar tarafından hazırlandığı ve daha sonra şirketin geri kalanına yol üzerinde açıklandığı bildiğim pek çok şirketin aksine biz gelecek hedeflerimizi belirlemek için çalışma arkadaşlarımızla birlikte çalışırız. Örneğin birkaç yıl önce 3-5 yıllık stratejik hedeflerimizi belirlerken öncelikle takım liderleriyle konuşarak işe başladık. Onlar da daha sonra kendi takımlarıyla bağlantıya geçti. Sonuç olarak şirketin gideceği yere, kıdemli liderlerin beyin fırtınasıyla değil cepheye çok yakın, süreci etkin bir şekilde yönetmeye yardımcı olacak en yeni bilgiye haiz insanlardan geri bildirim alarak karar verdik. ~* Açık organizasyonlarda çalışanlar nasıl motive
edilir?
Gittikçe daha fazla yönetici ve girişimci işin
bir amacı olması gerektiğin önemini anlamaya başlıyor.
Yani kafanızda kâr amacından önce gelen
başka bir hedefiniz de olmalı. Ancak böylece en iyi
ve en parlak yetenekleri kendinize çekebilirsiniz.
Açık organizasyon içsel motivasyona, yani para ya
da güç gibi dış teşviklerin tam tersine insanların
içinde onları motive eden şeylere dokunur. Örneğin
Red Hat’in başkanlığı ve CEO’luğu için ilk
görüşmelerimi yaparken işe alımı yapan kişi bana
şirket kültürünü anlatmaya çalıştı ve “Blues Brothers
filminde Dan Aykroyd’un ‘Tanrının verdiği bir
görevimiz var’ sözünü hatırlıyor musunuz? Red Hat
de biraz böyle. Gerçekten de dünyayı değiştirmek
gibi bir misyonları olduğunu düşünüyorlar” dedi.
Haklıydı. Fakat basitçe bir amaç belirlemek yeterli
değildir. Bu sadece ilk adımdır. Açık organizasyonları farklı kılan ve onlara gerçek bir rekabet avantajı sağlayan şey amaçta belirtilen nihai hedefe ulaşabilmek için çalışanların tutkularının aktive edilmesi gerektiği fikrinin benimsenmesidir. Bugünün çalışanları yaptıkları işin bir anlam taşımasını istiyor. Fark yaratan bir şeyin parçası olmak istiyor. Eğer bir amaca sahip olmak insanların doğru şeyi yapmalarını sağlıyorsa, tutku hedefleri gerçekleştirmek yolunda onları olağanüstü performans göstermeleri için motive eder. Amaç bir referans hattıdır. Tutkuyu eklerseniz, bu yangına benzin dökmeye benzer. Bu, şirketinizi performans ve başarının bir üst seviyesine çıkaracak olan şeydir. * Açık organizasyonda çalışanlara yaklaşım nasıldır? Açık organizasyon gerektiğinde temel kuralları belirlemek konusunda çalışanlarına güvenir ve bu “öz yönetim” kendini beklenmedik şekillerde gösterebilir. Red Hat’de “Bagel’e dokunma vakası” olarak bilinen bir hikayemiz var. Raleigh ofisimizde bir çalışanımız mutfaktaki tabaktan bir bagel almış ama daha sonra sadece yarısını yemek istediğine karar verip, kalanını tabağa geri koymuş. Diğer çalışanlar bunu fark edince Raleigh ofis e-mail listemizde bunu kınadılar ve bir başka çalışanımız da mutfağa “Bagel’a dokunmak yasak” yazısı astı. Fakat akranlar arası yönetim sadece uygulamayla ilgili değil. Bu, aynı zaman önemli bir takdir ve destek mekanizması da… Bu, her çalışanın diğer çalışanların övgü ve onayına bel bağladığı anlamına gelir ki, çoğu şirkette bahşetme gücü sadece yöneticilere verilmiştir. * Açık bir organizasyonda çalışanların günlük rutinleri klasik bir organizasyonda çalışanlardan farklı mıdır? Açık organizasyonlarda meritokrasi geçerlidir, bu da kimden çıkmış olursa olsun en iyi fikirlerin kazanması demek. O zaman bizim de liderler olarak görevimiz doğru kişilerin beraberce doğru projelerde çalışmasını sağlamak. Daha geleneksel organizasyonların aksine açık organizasyonlarda kararlar konuya hakim kişiler tarafından verilir,organizasyonun veya takımın gidişatından genel olarak sorumlu kişi tarafından değil. Bu da çalışanlar ve müdürleri arasında açık bir işbirliği ve karşılıklı saygı olmasını gerektirir. Doğru kişilerin doğru kararları vermesini sağlamaya çalışırız ve onların da dışarıdan gelecek etkilere karşı yeterince alçak gönüllü ve anlayış sahibi olmalarını umarız. Ayrıca 8 bine yakın çalışanımızın inovasyon için ne kadar zaman harcaması gerektiğine dair resmi bir politikamız da yok. Bunun yerine yeni şeyler denemek için ne kadar kaynak ayırmamız gerektiğine, kimin inovasyon konusuna konsantre olmayı ne kadar hak ettiğine bakarak karar veririz. Bazıları bunu hiç hak edemezken diğerleri boş zamanlarının neredeyse yüzde yüzünü inovasyona ayırmakta özgürdür.~*Açık organizasyonlar bugünlerde ne kadar
başarılı olabiliyor?
Red Hat’i örnek vermemiz gerekirse bizim
açık organizasyonumuz 2004’te 400 milyon dolar
cirodan bugün neredeyse 2 milyar dolar ciroya
ulaştı. Şirketimizin şu andaki piyasa değeri de 14
milyar dolar. Yönetim sistemimiz ve kurum kültürümüz
bize başkaları tarafından taklit edilemeyecek
bir yetenek seti sağlıyor. Başka bir deyişle açık bir
organizasyon olmamız bizim rekabet avantajımız.
Bu sayede geçmişte bizden büyük birçok rakibi
savuşturduk, gelecekte de savuşturmayı umuyoruz.
* Red Hat’e gelmeden önde Delta Havayolları’nı
yönetiyordunuz. Kendinizi geleneksel bir liderden
açık bir lidere nasıl değiştirdiniz?
Delta’dayken inanılmaz derecede detaycıydım.
Her gün, içinde her rotanın kârlılığından filo
ve havaalanı bazında performansa kadar çeşitli
bilgiler olan düşünebileceğiniz en küçük fontla
yazılmış 15 sayfalık raporlar alırdım. Toplantılarda
Cincinnati-St. Louis hattının neden kârlı olmadığı
gibi sorular sorar, hedeflerini tutturamayanları hedef
tahtasına oturturdum. Liderliğin insanların performans
gösterdiğinden emin olmak ve hedefleri
tutturmak olduğunu zannediyordum.
Bu nedenle Red Hat’e gelince ilk hissim bu
kaos ortamından dolayı paniklemek oldu. Kendi
kendime “Bu şirketi düzene sokarak daha iyi hale
getirmeliyim” diye düşündüm. Zaman içinde Red
Hat’in karmaşık, çabuk fark edilemeyen ve güçlü
bir organizasyonel sistemi olduğunu ve bu sistemin
de gerçekten insanları daha yaratıcı olmaya,
insiyatif almaya ve sonuca varmaya motive ettiğini
anladım. Burada çalışmak çok ilham ve motivasyon
verici, ayrıca insanı çabuk sonuç almaya da
itiyor. Tüm bunların sonunda da burayı değil, buraya
daha iyi uyabilmek için kendi liderlik stilimi
değiştirmeye karar verdim.
* Eski liderliğinizden sıyrılmayı nasıl başardınız?
Zamanımın çoğunu işler nasıl tam istediğim
gibi yapılsın diye uğraşarak değil stratejik yönümüz
ve kültürümüz üzerine düşünerek ve müşterilerimizle
konuşarak harcıyorum. Bu da diğerlerinin
doğru şeyi yapacağına güvenmeyi, diğer şirket
çalışanlarına kendi kendilerini yönetecek ve kendi
kararlarını verecek özgürlüğü vermeyi gerektiriyor.
Kısaca şirket beni değiştirdi ve bana daha iyi bir
lider olmayı öğretti.
* Açık organizasyonlarda liderin yeri neresidir?
Açık organizasyonlarda lider en azından
bir bakıma “baş katalizördür”. Katalizör, değişimi
önemli oranda hızlandıran veya olmasını sağlayan
demek. Lider olmanın avantajlarından biri insanları
bir araya getirmek için alanlar bulma gücüne sahip
olmaktır ve şirket içindeki diyalogların içeriğini de
belirleyebilmektir. Buna “kürsünün gücünü kullanmak”
diyorum. Pozisyonumdan dolayı genelde
insanlar beni dinlemeye zaman bulur ve söylediklerimi
ciddiye alırlar.
* Açık şirketlerin nasıl liderlere ihtiyacı var?
Açık bir organizasyonda liderin görevi muhteşem
stratejiler yaratmak veya insanları daha çok
çalıştırmak değil. Onların yapmaları gereken iş arkadaşlarına
en iyi performansı gösterebilecekleri
ortamı sağlamak. Liderin görevi çalışanların şirketin
misyonuna inanmasını sağlamak ve onlara inisiyatif
sağlayabilecek bir yapıyı yaratarak imkansız
gibi görünen hedeflere ulaşmalarını sağlamaktır.~LİDERLİK EMİR YAĞDIRMAK DEĞİLDİR
İLK ŞAŞKINLIK
Delta Air Lines’da COO’luk dönemimde
hiyerarşi dünyasında yetişmiş, güvenilir bir şekilde emir komuta
zincirine uyan kadın ve erkeklerin oluşturduğu çok büyük bir
organizasyona liderlik ettim. Dolayısıyla Red Hat’e geldiğimde
burada bir etki yaratabilmek için önce takımla güvenilirlik ve
nüfuz inşa etmem gerektiğini fark edince şaşırdım.
EMRE İTAATSİZLİK
İlk geldiğim günlerde bir araştırma raporu
hazırlanması talimatını vermiştim. Birkaç gün sonra bu işe
görevlendirdiğim insanlara işlerin nasıl gittiğini sordum. Bana
gayet rahat bir şekilde “Biz bunun kötü bir fikir olduğunu
düşündük, dolayısıyla yapmadık” dediler. Bu, başka şirketlerdeki
mevkidaşlarımın çoğunun kabul edemeyeceği bir anlayış şekli. “ONLARI HEMEN KOV”
Bu hikâyeyi anlattığım CEO’lar, “Bu
itaatsizliktir! Onları hemen kovmalısın” dedi. Başta ben de böyle
hissediyordum. Fakat gerçek şu ki ya sadece harika bir fikir
olmadığı için ya da onlara bunu hemen yaptıracak kadar fikri iyi
pazarlayamadığım için istediğimi yapmamakta haklıydılar. Açık
bir organizasyonda bir liderin etkisi emir yağdırma yeteneğiyle
ölçülmez. KLASİK ŞİRKET AÇIK ORGANİZASYONA NASIL DÖNÜŞÜR? 1- Böyle bir kültür yaratmak çaba ve zaman gerektiriyor. 2- Öncelikle CEO’nun alçakgönüllü olması gerekiyor. 3- Çalışanlara lideri eleştirme, hatalarını paylaşma olanağı vermeli. 4- Yeni şeyler öğrenme ve deneme önemlidir. Aramayı öğrenmelisiniz. 5- Her şirket için doğru bir plan yoktur, herkes kendi yolunu bulacaktır. 6- Zayıf yanlarınızı bulup dürüstçe ortaya koymak gerekiyor. 7- Tutkulu ve ilgili çalışanlar önemlidir. Bu tip insanları dahil etmelisiniz. 8- Organizasyonda etkili olmayı, hak edenlere vermek gerekiyor. 9- Paylaşımcılık, vazgeçilmeyecek kritik unsurlardandır. 10- Karar zor alınır ama alındıktan sonra uygulama çok etkindir.~AÇIK ORGANİZASYONUN 10 TEMEL İLKESİ 1- Topluluk fikrine dayanır. Hiyerarşi
değil, işbirliği vardır.
2- “Network etkisi”nin gücünü etkin
hale getirir.
3- Ne kadar çok insanı birbiriyle
ilişkilendirirseniz, onlar o kadar çok
değer yaratır.
4- Bu da gittikçe daha fazla insanı
sisteme çeker. İnsanlar şirkete
istedikleri için katılır.
5- Katkı çok önemlidir fakat olmazsa
olmaz değildir.
6- Açık organizasyonlarda
meritokrasi geçerlidir.
7- En iyi fikirler kimden geldiğine
bakılmaksızın ödüllendirilir.
8- Değişiklikler ürünü piyasaya erken
sunmak amacıyla yapılır.
9- Geribildirim memnuniyetle
karşılanır.
10- Şeffaf, açık sözlü ve tutkulu tartışmalar beklenir ve desteklenir.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?