Ekonomide başlayan, ardından da biraz da zorunluluk sonucu iş dünyasına yansıyan değişim, şirketlerde devam ediyor. Yeni dönemin iş modellerine ve rekabet yapısına ayak uydurmaya çalışan şirketler,...
Ekonomide başlayan, ardından da biraz da zorunluluk sonucu iş dünyasına yansıyan değişim, şirketlerde devam ediyor. Yeni dönemin iş modellerine ve rekabet yapısına ayak uydurmaya çalışan şirketler, organizasyonlarını yeniliyor, yöneticilerini gözden geçiriyor. Bu süreçte bazı yöneticiler başarısızlık, bazıları da “taze kan” kaygısıyla koltuğundan oluyor. Aralarında emekli ya da başka şirkete transfer olma gibi nedenlerle iş değiştirenler de var. Ancak, yeni dalganın etkisi kesin ve devam edecek gibi görünüyor...
Aslında birkaç aydır yaşanan, pek de öne çıkmayan bir gelişmeydi. Sessiz, derinden değişim yaşanıyor, şirketler yeni döneme hazırlık için önceden hazırlığını yapıyordu. Birden hız kazandı ve çok göz önündeki yöneticiler ardı ardına koltuklarını kaybetmeye, yerlerine yeni isimler gelmeye başladı.
Turkcell’de Cüneyt Türktan, Migros’da Oktay Irsıdar, Türk Philips’de Atok İlhan’ın görevlerini bıraktıkları haberi, bu değişimin, önemli trendin de habercisi oldu.
İnsan kaynakları ile headhunter şirketlerinin yöneticilerine göre, bu değişimin arkasında, önemli ölçüde krizin etkisi var.
Heidrich&Struggles’in ortaklarından Murat Kaan Güneri, “Yönetici atamalarındaki hareketliliğin en önemli nedenlerinden biri de ülkede yaşanan krizdir. Kriz ekonomik yapıyı değiştirdiği gibi, yönetici profilini de değiştirdi. Artık krizle baş edebilen yöneticiye ihtiyaç duyuluyor” diyor.
Uzmanlara göre, sektörel ve şirketlere özgü sorunların yanında, kriz bu değişimi hızlandırdı. Artık hiçbir şey eskisi gibi değil. Şirketlerin piyasa değeri, kar oranları, çalışan sayısı ve rekabetin koşulları... İşte bu güçlü değişime ayak uydurmak isteyen bazı şirketler, yöneticilerini de yenileme yoluna gidiyor. Kimi şirkette başarısız olduğu için, kiminde ise yeni koşulların gereğine uygun yönetici aranıyor. Bazı şirket ya da gruplarda ise bir nöbet değişimi şeklinde genel müdürler, başka görevlere atanıyor. Aralarında emeklilik nedeniyle görevlerini gençlere bırakanlar da var.
Organizasyonlar da değişiyor
Planet Ernst & Young Danışmanlık şirketi yönetici ortağı Ali Midillili, “Şirketlerin kriz sonrası dönemde yeniden yapılanma sürecine girmeleri ve bu süreçte yönetici düzeyleri dahil çeşitli değişikliklere gidilmesi, aslında 10 yıllık bir hesaplaşmadan kaynaklanıyor” diyor. Türkiye’nin ciddi bir değişim süreci içersinde olduğunu söyleyen Midillili değişimin nedenlerini şöyle açıklıyor:
“Türkiye’deki değişimlerin en önemli nedeni, yaklaşık 10 yıllık bir hesaplaşmanın söz konusu olması. Bu süreç içinde şirketlerin karlılığına bakıldığında, yöneticiler arasında son derece başarılı olanlar da var, olmayanlar da. Kasım ayında yaşanan ilk krizle birlikte şirketler yöneticilerini değiştirmeye başladı. Kimse son yaşanan krizin bu kadar uzun sürebileceğini, piyasayı bu kadar daraltabileceğini düşünmemişti. Şimdi artık düşünme safhası bitti ve uygulamaya geçildi.”
Midilli’ye göre, yönetici değişikliklerinin arkasında, şirketlerin organizasyon yapısındaki dönüşümün de rolü var. Şirketler, maliyetlerini kontrol altına almak ve daha karlı çalışmak için organizasyon yapılarını yeniliyor. Midilli görüşlerine şöyle devam ediyor:
“Klasik piramit biçimli organizasyonların yerini, matrix organizasyonlar alıyor. Yeni organizasyonlarda üst düzey yöneticinin yanı sıra, 7-8 tane daha yönetici pozisyonu düşünülüyor. Bu önemli bir değişiklik. Yeni yapıda karar verme süreci de organizasyon içerisine dağılmış durumda. Çok daha süratli karar alınıyor. Çünkü, kararlar artık genel müdüre gitmek zorunda değil. Daha az merkeziyetçi bir yapıya gidiliyor. Artık merkeziyetçi yapıya alışmış yöneticiler devirlerini doldurmuş durumdalar. Şirketler de onların yerine yeni yapıya uygun yöneticileri getiriyorlar.”
Bu değişim ve yeniden yapılanma dalgası, büyük şirketler ve gruplarda taşları yerinden oynatıyor. Şirket ve sektörleriyle özdeşleşmiş yöneticiler, sürpriz kararlarla görevlerinden ayrılıyor ya da alınıyorlar. Örneğin yıllardır Türk Philips’in değişmez siması haline gelen Genel Müdürü Atok İlhan, krizin ilk dönemlerinden görevini bırakan yöneticilerden biri olarak dikkatleri çekti.
Yaklaşık 31 yıllık hizmet süresinden sonra emekli olan Türk Philips Yönetim Kurulu Başkanı ve Genel Müdürü Atok İlhan’ın yerine, Fridus Vest getirildi. 1982-1986 yılları arasında Türk Philips'te ticaret müdürü olarak görev yapmış bir isim olan Vest, son olarak Philips Ev Aletleri ve Kişisel Bakım Ürünleri Grubu Güney Amerika bölge direktörlüğü görevini yürütüyordu.
Son dönemin en dikkat çekici görev değişikliği ise Koç Grubu’ndan geldi. Açıklamada Migros Genel Müdürlüğü görevine 1 ocak 2002 tarihinden itibaren Ömer Bozer’in atandığı belirtildi. Eski Genel Müdür Oktay Irsıdar ise 31 Aralık 2001 tarihi itibariyle yaş haddinden emekliye ayrıldı. Oysa, bu göreve yeni atanan Irsıdar’ın bir süre daha koltuğunu koruması bekleniyordu.
Kısa süre önce Profil International’dan Pricewaterhouse Coopers İnsan Kaynakları Danışmanlık Hizmetleri’ne müdür olarak transfer olan Ethem Eldem de, üst düzeydeki yönetici değişikliklerinin önemli bölümünün, organizasyondaki yenilenmeden kaynaklandığına dikkat çekiyor. Eldem, “ 2001’in koşulları, 2002’nin planlarındaki değişimler nedeniyle organizasyonlarda yönetici düzeyinde yeni roller oluşturulmaya başladı. Şirketler için bu dönemde farklılık yaratmak da önem kazandı. Bu durum yeni yöneticilere kapıları açtı” diyor.
Planet Ernst & Young Danışmanlık şirketi yönetici ortağı Ali Midillili, son dönemde özellikle büyük holdinglerin kendi bünyelerinde de yönetici değişikliği eğiliminde olduğunu söylüyor. Kriz sonrası Türkiye’de farklı bir pazar oluşmaya başladığını söyleyen Midillili, kriz öncesi ekonomik dinamiklerin süratle değiştiğine dikkat çekiyor ve “Türkiye tüm dünyayla entegre olmaya başladı. Türk şirketleri kendi sektörlerinde konsolidasyona gidiyorlar. Şu anda bir değişim sürecindeyiz. Üst düzeyde farklı bakış açısı getirebilecek taze kana yeni yöneticilere ihtiyaç var” diyor.
Bugün hemen hemen her sektörde değişim yaşanıyor. Ancak, özellikle hizmetler sektöründe, özellikle finans ve perakendedeki değişim dikkat çekiyor. Bu sektörlerde kriz öncesinde para, parayı kazandırıyordu. Bu ek gelir, ana işte kazanılması gereken ama kazanılamayan parayı kapatıyordu. Şimdiyse durum çok farklı. Artık işi bilen adamlara ihtiyaç duyuluyor.
Yöneticilerde de eğitim ve tecrübeyle gelen beceriler ön plana çıkıyor.
Uzmanlar, kriz öncesinde, o dönemin dinamikleriyle başarılı olan yöneticiler olduğunu, şimdiyse yeni bir dönem başladığını ve bu yeni dönemde farklı yaklaşımlara ihtiyaç duyulduğunu dikkat çekiyor. Değişen pazar şartlarından dolayı belirli becerilere sahip insanların yönetime gelmeye başladığını söyleyen Midillili gelecek dönem için şunları söylüyor:
“Bir süre sonra piyasanın oynaklığı azalacak ve daha iyi yönetim anlayışları, daha etkin yöneticiler iş başında olacak. Krizden sonra ciddi sorunlara yol açan ücretler artık Avrupa standartlarına gelmeye başladı. Eskiden Türkiye’deki ücretler Avrupa’daki oranlardan çok daha yüksekti bunun nedeni talebin çok arzın az olmasıydı. Bu dönem de artık kapandı. Orta kademeden 30’lu yaşlardaki genç yöneticiler de yavaş yavaş üst kademelere doğru gelmeye başladılar, bu da arzı rahatlatacak”.
“KRİZ AŞILDIKÇA HAREKETLİLİK ARTAR”
Andersen Consulting İnsan Kaynakları Danışmanlığı yöneticisi Müge Yalçın, üst düzey görev değişikliklerindeki hareketliliğin geçen yıllara göre çok daha az olduğunu düşünenlerden. Üst düzey yönetici değişikliklerinde yaşanan hareketliliğin, kriz aşıldıkça artacağını söyleyen Yalçın değişimi şöyle değerlendiriyor:
“Krizden sonra ciddi işten çıkarılmalar oldu. Ardından ücretlerde düşüş yaşanmaya başladı. Şirketler belirli stratejik pozisyonlarında işe alımlara devam ettiler. Ancak, kriz yüzünden belirli pozisyonlara eleman alımlarını durduruldu. Fakat bir süre sonra artık bu pozisyonlara da eleman almanın gerekliliği hissedilmeye başladı ve yeniden işe alımlar başladı.
Üst düzey yönetici düzeyindeki hareketliliğin büyük bir nedeni bundan kaynaklandı. Aslında geçen senelere göre üst düzey yönetici görev değişikliklerinde az hareketlilik olduğunu bile söyleyebiliriz. Eskiden bankacılık sektöründe yüksek transfer ücretleriyle çok ciddi hareketlilik yaşanırdı. Bankalarda iki senede bir iş değiştirmek çok doğal karşılanırdı. Bankacılık ayrıca lokomotif sektördü. Teknoloji gibi sektörlere de doğrudan etki ediyordu.
Krizden sonra www.insankaynaklari.com’a yapılan 60 bin başvuruyu analiz ettik. Gelen başvuruların yüzde 12.5 finans sektöründen, yüzde 10.8 bilişimden geliyordu.
Ücretlerde belirsizlik Krizden sonra ücret seviyeleri alt üst olmasıydı. Bugün artık çok az şirket hala dolar üzerinde maaş ödüyor. Bunların çoğu da zaten doları krizden önceki kurdan sabitledi. Yapılan zamlar yüzde 10-25 oranında kaldı. Bir önemli gelişme prim sistemi uygulaması yaygınlaşmaya başlıyor olması. Henüz uygulamaya geçilmese bile bu fikir kuvvetlendi.
Artık hem çalışan hem işveren performansa daha fazla önem vermeye başladı. Eskiden yani herşey yolundayken, bu konuda hassas değillerdi. Şimdi çalışanlar kendi kendilerine ne kadar iyiyim diye sormaya başladılar. İşveren de çalışanın performansı konusunda çok daha hassas. Bu dönemi herkesin ortak katkısıyla daha verimli çalışarak aşabileceklerinin farkındalar”.
“EN KÖTÜ DURUMDA BİLE POZİTİF OLAN POZİTİF YÖNETİCLER ARANIYOR”
Nicholson International Türkiye Genel Müdürü Tanyer Sönmezer, son 6 ayda, dört CEO, 6 CFO düzeyinde yönetici ve 11 tane şirketin genel müdürünü değiştirdiklerine dikkat çekiyor. Sönmezer, hızlı olduğunu söylediği bu değişimin nedenlerini ise şöyle değerlendiriyor:
“Deniz sakinken dümeni herkes tutuyordu. Aniden kriz gelince, şirketler eski gelirlerini kazanamamaya başladılar. Krizden önce faaliyet karını kimin sağladığı net değildi. Krizle birlikte, başarılı olan ve olmayan yöneticiler ortaya çıktı.
Bugün hala rüzgar esiyor, çok büyük fırtına var. Bu durumu değiştirmek mümkün değil ama yelkenlerle oynanabilir. İşte değişim de böyle geldi. Krizde ekibini bir arada tutan yönetici gerekli. Bugün bir şirketten insan çıkarmanın, maliyetleri düşürmenin bir adabı var. Bunu her yönetici yapamıyor, yapamayanların yerine de yeni yöneticiler geliyor. Yani krizle baş edebilen yönetici geliyor.
Artık yönetici pozisyonlarına panik olmayan, denize düştüğünde çıkamadığı için boğulacağını bilen insanlar yerleştiriliyor. En kötü durumda bile pozitif olan yöneticiler aranıyor. Krizde pek çok şirket battı ama geçen yıldan fazla ciro yapan şirketler de oldu. Bu tamamen yönetimle ilgili. Doğru insanla doğru yöneticiyle başarılı olmak işten değil. Bence iyi şirket kötü şirket diye bir şey yok, iyi yönetici kötü yönetici var”.
Heidrich&Struggles Türkiye Yönetici Ortağı Murat Kaan Güneri, Türkiye’de son dönemde görülen üst düzey yönetici değişikliklerinin nedenlerini şöyle değerlendiriyor:
KRİZİN BÜYÜK ETKİSİ VAR: Yönetici atamalarındaki hareketliliğin en önemli nedenlerinden biri de ülkede yaşanan krizdir. Kriz ekonomik yapıyı değiştirdiği gibi, yönetici profilini de değiştirdi. Artık krizle baş edebilen yöneticiye ihtiyaç duyuluyor.
Yöneticiler uzun süre bir şirkette kaldıklarında objektifliklerini kaybedebiliyorlar. Yeni yöneticiler ise her zaman kuruma taze soluk getiriyor. Kriz dönemlerinde etkin yönetim gerekiyor. Şirketin tablosu kırmızı, yani acil harekete geçmek gerekiyor. Eski yönetici krizde elemanlarından vazgeçemiyor ya da maliyetleri düşüremiyor. İşte bu noktada bunları yapabilecek yeni bir yönetici aranıyor. Yeni yönetici yeni yönetim anlayışı, yeni bir kurumsal yapılanma demek. Değişim için bir de elini çabuk tutan yöneticiye ihtiyaç var. Şirketler bir anlamda “kriz doktorları” arıyorlar.
GEÇİCİ YÖNETİCİLER GELİYOR: Yurt dışında “Professional temporary” denen bir kavram var. Biz buna “Geçici yöneticiler” diyoruz. Bu yöneticiler, kriz ve değişim dönemlerinde şirketlerle kısa dönemli sözleşmeler imzalıyorlar. Örneğin sadece 1 yıl şirketi toparlayana kadar yönetici olarak çalışıyorlar.
Şirketler, bu yöneticileri, düzlüğe çıkmalarına yardımcı olacaklarına inanarak, hatta bir anlamda risk alarak kiralıyorlar. Türkiye’de bu sistem çok yaygın değil. Çünkü, kısa dönemli yönetici fikrine sıcak bakılmıyor. Ama yine de son dönemde Türkiye’de de bu tip bir yönetici grubu oluşmaya başladı. Bu yöneticilere önümüzdeki dönem ciddi talep gelecek diye düşünüyorum.
ORTA KADEMEDE DÜŞÜK ÜCRETLİ YÖNETİCİYE TALEP: Krizden sonra ücretlerde ciddi düşüşler yaşandı. Bunun nedenlerinin başında, şirketlerin değer kaybetmeleri geliyor. Örneğin krizden önce 100 milyon dolarlık bir şirket krizden sonra 50 milyon dolarlık bir şirket oldu. Bugün 100 milyon dolarlık bir şirketin yönetici ile 50 milyon dolarlık şirketin yöneticisinin aldığı ücret aynı değil. Dolayısıyla, krizden önce 710 birim maaş alan yönetici krizden sonra 7 birime çalıştırılmaya başlandı. Krizden sonra ucuz yönetici talebi özellikle orta kademe kendini gösterdi.
YENİ YATIRIMCI YÖNETİCİ TALEBİNİ ARTIRDI: Türkiye’de gerek sektör deneyimleri gerek de liderlik vasıflarıyla öne çıkan bir avuç lider var. Öne çıkan bu bir avuç vasıflı yönetici de, sektörlerde şimdiye kadar faaliyet gösteren şirketler arasında paylaşılmış durumda. Pazara yeni giren şirketler, bu durum karşısında yönetici bulmakta güçlük çekiyorlar. Yeni yatırımcılar, pazarda iyi bir yer sağlayabilmek için pazarı tanıyan, iyi bir portföyü olan yönetici arıyorlar. Potansiyel barındıran genç yöneticilere sıcak bakmıyorlar. Çünkü, bir an evvel yaptıkları yatırımın karşılığını almak derdindeler.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?