“Artık, her şey için her yerden herkesle rekabet etmek gerekiyor. Bunu yapamayanlar başarısız olacak.” Bu sözler Globality kitabının yazarlarından Harold L. Sirkin’e ait. Global rekabetin çok daha ...
“Artık, her şey için her yerden herkesle rekabet etmek gerekiyor. Bunu yapamayanlar başarısız olacak.” Bu sözler Globality kitabının yazarlarından Harold L. Sirkin’e ait. Global rekabetin çok daha kızışacağını söyleyen Sirkin’e göre “gelişmekte olan ülkelerden çıkan” ve “meydan okuyan” şirketlerin sayısı artacak. Büyük şirketlerin üzerine tsunami gibi gelecek bu şirketler birçok köklü şirketi saf dışı bırakacak. En iyi ürünü ve hizmeti sunmak ve en iyi yetenekleri kapmak için şirketler arasında kıyasıya rekabet yaşanacak. Bu mücadele sonucunda dünyanın en büyük 500 şirketi listesi de değişecek.
Batı artık küreselleşme dönemini kapattı. Küreselleşme sonrasını tartışıyor. Onlara göre küreselleşme boyut değiştiriyor. Yeni dönemde, dünyanın dört bir tarafından herkesle her şey için rekabet etmek önem kazanıyor. Boston Consulting Group’un (BCG) 3 danışmanı Harold L. Sirkin, James W. Hemerling ve Arindam K. Bhattacharya, küreselleşme sonrası dönemi anlattıkları kitaplarında bu yeni dönemi ‘globality’ çağı olarak tanımlıyor.
“Yeni dönemin yıldızları ise en büyük 500 listelerinde görmeye alışık olduğumuz küresel devler değil, gelişmekte olan ülkelerden çıkan yerli şirketler olacak” diyorlar. Zaten globality kavramı da küresel (global) ve gerçeklik (reality) kelimelerinden geliyor. Hızlı değişim ve dönüşümü anlatıyor. Bundan 10 yıl önce küreselleşme denince akla batılı şirketlerin geldiğini söyleyen Globality’nin yazarlarından Harold L. Sirkin, bundan sonra dünyanın kaderini gelişmekte olan ülkelerden çıkan Tata, Cemex gibi küresel devlere meydan okuyan şirketlerin değiştireceğini ifade ediyor.
Sirkin’a göre, Hindistan, Çin, Brezilya ya da Türkiye’den çıkan Vestel, Sabancı, Koç gibi yerel meydan okuyucuların sayısı önümüzdeki yıllarda daha da artacak. Artık dünyanın dört bir tarafındaki herkesle, her şey için, her yerde rekabet etmek gerekecek. Küresel rekabet çok daha kızışacak. Bu nedenle Sirkin, şirketlerin birbirleriyle artık sadece ürün ve hizmet rekabeti yapmayacağını yetenekli insanları bulmak ve ellerinde tutmak için bile rekabet edeceklerini düşünüyor. BCG bünyesinde 6 yıl önce gelişmekte olan ülkelerden çıkıp global oyuncu olan markaları incelemeye başladıklarını ve bu çerçevede 1.000’in üzerinde şirketi incelediklerini anlatan Sirkin, globality’in Türkiye için olumlu olacağı kanısında. Tabii, eğer Türk şirketleri kendi ülkeleri dışındaki müşteri talep ve beklentilerine cevap verebilirlerse...
Boston Consulting Group’un yönetim danışmanı ve aynı zamanda kitabın da yazarlarından olan Harold L. Sirkin ile globality’in şirketleri ve hayatımızın nasıl etkileyeceğini, yeni dönemde kimlerin daha şanslı olacağını konuştuk. Türk şirketlerini bizim kadar yakından tanıyan Sirkin, Capital’in sorularını yanıtladı:
- Globality ile rekabet arasında nasıl bir ilişki var?
Globality, küreselleşmenin bir sonraki aşaması. Günümüz dünyasında, yeni rakiplerin her sektörden genellikle de hiç beklenmedik alanlardan çıkabileceği anlamına geliyor. Geleneksel rekabet dengelerinin ortadan kalkacağını vurguluyor. Bazı firmaların bu yeni dengelere uyum sağlayacağını, diğerlerinin ise hayatta kalamayacağını veya gelişmekte olan ülkelerden gelen yani değişimi gerçekleştirenler tarafından satın alınabileceğini anlatıyor.
Aynı zamanda birçok firma yenilirken, yeni değişimi yaratan bazılarının sektörlerinin lideri olacaklarını ifade ediyor. Globality küreselleşmenin Darwinistik doğasını yeni rakipler, yetenek ve fikirler ekleyerek ekstrem bir noktaya götürüyor.
- Globality çağının galibi size göre kim olacak? Büyük küresel şirketler mi yoksa gelişmekte olan ülkelerin güçlü yerel markaları mı daha şanslı?
Globality çağında kimin galipler arasında olacağını söylemek oldukça güç. Hala globality’in ilk dönemlerini yaşıyoruz. Bazı büyük küresel oyuncular diğerlerine göre hızla büyüyen pazarlarda olmanın fırsatlarını ve düşük maliyetin avantajlarını kullanarak durumlarını daha da geliştirecek.
Buna karşın diğerleri bunu yapamayacak ve liderlik pozisyonlarını kaybedecek. Gelişmekte olan ülkelerin meydan okuyan ve rekabetçi şirketleri ise sektörlerinin en önemli oyuncuları, hatta çoğu zaman sektörlerinin 1 numarası olacak. Ancak, bunların içinden birçoğu ise başarılı olamayacak. Sonuçta sektördeki ekonomik gelişmelere bağlı olarak tüm bunların bir karışımı yaşanacak. Ancak bir şey var ki o da çok kesin: Bundan sonra rekabet çok daha keskin ve zor olacak.
- Bir makalenizde küresel devlerin pazar paylarını kaybettiklerini yazmıştınız. Küresel devler nerede hata yapıyor?
Bana göre dünyanın en büyük şirketlerinin yaptıkları en önemli hata, dünyada yaşanan değişikliklere cevap verememek. Değişimin nereden geldiğini ve ne olduğunu anlamadıkları gibi yeni rakiplerin önemli avantajlarla geldiğini fark etmiyorlar. Sadece bunlar da değil. Milyarlarca yeni tüketicinin alışveriş yapmaya istekli olduğunu ve daha bunun gibi pek çok fırsatı göremiyor ve hızlı hareket edemiyorlar.
- Hangi şirketler önümüzdeki dönemde daha şanslı olacak? Hangi şirketleri globality çağına ayak uydurmada başarılı buluyorsunuz?
Önümüzdeki dönemde yetkinlik ve şansın kombinasyonu, kazanan ve kaybedenleri belirleyecek. Bugünden kimin kazanacağını veya kaybedeceğini bilmek imkansız.
Buna rağmen globality çağında lider olacak firmalar Cemex, Tata ya da Embraer gibi şirketler olacak. Örneğin Cemex, Meksika merkezli bir çimento şirketi. Son 20 yılda cirosunu 1 milyardan 20 milyar dolara çıkardı. Hintli otomotiv markası Tata’nın ise cirosu 25 milyar dolara ulaştı. Nano markasıyla 2 bin 500 dolara otomobil satıyor.
Brezilya şirketi Embraer, dünyanın en büyük jet üreticilerinden. Çinli pil üreticisi BYD sektörünün lideri. Aslında tüm bu saydığımız şirketler yeni dönemin en güzel örnekleri.
- En büyük 500 şirket sıralaması değişecek mi? Sizin beklentiniz nedir?
Dünyanın en büyük 500 şirketinin yer aldığı listeler değişecek. Her ne kadar şimdiki listede bildiğimiz dev firmalar ağırlığını koruyorsa da, gelişmekte olan ülkelerden gelen yeni rakipler listeye katılacak ve daha az başarılı olan eskinin köklü şirketlerini liste dışına itecek. Sonuçta bazı köklü şirketler listeden düşecek ve çok sayıda yeni rakip listeye eklenecek.
Ayrıca günün birinde listeye giren yeni şirketlerin köklü firmaları satın alması da mümkün. Şimdiden gelişmekte olan ülkelerden gelen ve büyük şirketlere meydan okuyan şirketlerin onların hisselerini satın aldığını biliyoruz. Ford, Land Rover ve Jaguar markalarını Tata’ya satmıştı.
- Çinli ve Hintli firmalar kârlılıkta altın çağlarını yaşıyor. Bu böyle devam edecek mi?
Birçok Çinli ve Hintli firma son derece kârlı, ancak diğerleri değil. Bu ABD veya Türkiye’de de böyle. Açıkça, rekabet kızışıyor ve bu da listenin en başından en sonuna kadar herkes üzerinde baskı yaratıyor. Maliyetleri kontrol etmeye, müşterilerin satın almak istediği ürününü üretmeye, yeniliğe ve uzun dönemli büyümeye odaklananlar güçlü ürünlerle yoluna devam etme konusunda daha şanslı olacak.
- “Her şey için her yerden herkesle rekabet etmek” bütün firmalar için doğru mu? Hala sadece bir sektörde hizmet veya ürün üreten firmalar var. Bunlar da diğer sektörlerle rekabet etmek zorunda mı?
Her şey için herkesle her yerde rekabet etmek, kendinizi nereden olduğunu bilmediğiniz firmalarla hiç aklınıza gelmeyecek şeyler için rekabet ederken bulmanız anlamına geliyor.
Örneğin, işine iyi bir şekilde odaklanan bir firma bile yetenek için mücadele edecek. Rekabet edeceği yetenek faaliyet gösterdiği sektöre özel olmayabilir. Bu finans ve işletme alanlarında da olabilir. Sonuçta her yerden herkesle her şey için rekabet ediyor olacaksınız.
- 2020 ve 2050 yılları arasında şirketler arasındaki rekabet nasıl olacak? Çok büyük küresel şirketleri görmeye devam edecek miyiz?
Şu an, paradigmalarla dolu çok büyük bir değişimin başlangıcındayız. Dolayısıyla, 2020 ve daha ötesi 2050’de neler olacağını görmek çok güç. Ancak, bundan 10 yıl, 40 yıl sonra da büyük küresel şirketler görmeye devam edeceğimizi düşünüyorum. Çünkü, büyüklük ve uzaklara uzaklaşabilmek o zaman da önemli olacak. Ancak, aynı zamanda küçük ve başarılı şirketler de olacak. O zaman da esneklik ve yaratıcılığa ihtiyaç olacak.
- Globality çağında, hangi yönetim becerileri ve yetkinlikler daha değerli olacak?
Kısa dönemde baktığınızda Globality çağında, hemen her yönetim becerisi çok değerli. Bunlar içinde en önemlileri hiç şüphesiz ekonomik şartlara göre değişecek. Ancak bunların içinden ikisi bana göre çok önemli.
Bunlardan ilki yetenek yönetimi. Her zaman, en iyiler az olacak ve en iyileri elde tutanlar diğerlerine göre daha avantajlı olacak. İyi yetenekleri çekebilmek, geliştirmek ve elde tutmak çok önemli. Bunlar için geliştirilecek yeni stratejiler, kariyer planları başarı da anahtar rol oynayacak.
Kitabımız Globality’de manyness’dan bahsediyoruz. Manyness aslında dünya çapında en iyi adayı çekebilmek, geliştirmek ve elde tutabilmek için ne yapılması gerektiğini, yönetme kapasitesini anlatıyor.
İkinci önemli konu ise yaratıcılık. Ürün, servis ve iş modelleri geliştirirken yaratıcılık gerekiyor. Tüm bu saydıklarım globality çağında avantaj yakalamak isteyen şirketler için kritik önem taşıyor.
- Globality liderlerin özelliklerini, yetkinliklerini nasıl etkileyecek? Üst düzey yöneticilerde aranan en önemli özellikler neler olacak?
Bütün yöneticiler, globality çağında birer küresel vatandaş olmak zorunda. Sadece kendi bölgelerindeki olayların nasıl geliştiğini değil, kendi dışındakileri de anlamaları ve sorgulamaları lazım. Şirketlerinde birer lider olmak istiyorlarsa doğdukları ülkede değil, başka pazarlarda da yaşamaya ve çalışmaya alışmalılar. En önemlisi de farklı kültürlere ve oralarda çalışma şekillerine uyum sağlamaları gerekiyor.
- “Globality hayatımızı değiştirecek” diyorsunuz. Özel hayatımız veya işte bunun etkilerini ne zaman görmeye başlayacağız?
Halihazırda hayatımızda bu değişiklikleri görüyoruz. Dünya gittikçe daha da küçülüyor. Ürünler nerede daha iyi imal ediliyorsa orada üretiliyor ve nerede ihtiyaç varsa oraya gönderiliyor. Perakendeciler küresel oldu. Starbucks’ın kahvesini veya McDonald’s ürünlerini birçok ülkeden satın alabilirsiniz.
Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerin kişi başı gelirleri ve zenginlikleri artıyor. Dünya çapında 1 milyar insan fakirlik sınırından tüketici durumuna geçti. Bütün bu değişimler, dünya ekonomisinin üzerinde aslında büyük bir stres yaratıyor. Daha fazlasının talep etmek tarım sistemimiz üzerinde baskı yaratarak fiyatların artmasına yol açıyor. Aynı şekilde ulaşıma olan talebin artması enerji sistemi üzerinde baskı yaparak enerji fiyatlarının artmasıyla sonuçlanıyor.
- Globality, Türkiye ve gelişmekte olan ülkeleri nasıl etkileyecek? Türk şirketlerine ne önerirsiniz?
Globality’nin bütün şirketler için büyük etkileri olacak. Onlar için hem yeni tehdit hem de güzel fırsatlar yaratacak. Türkiye için tehditten çok fırsat yaratacağını umuyorum. Türk firmaları küresel rakipleriyle karşılaştırıldığında daha düşük maliyet avantajları yaratarak yeni pazarlara girebilir.
Benim de çalıştığım Boston Consulting Group, “Meydan Okuyan 100” listesi yayınladı. 2008 için hazırladığımız listede Türkiye’den Koç Holding, Sabancı Holding ve Vestel Group olmak üzere 3 Türk firması var. Bu 3 Türk firması da yurtdışındaki başarılarıyla uluslararası rakiplerinin pazarlarından ciddi pay aldı. Global anlamda sektörlerinin önemli oyuncuları arasına girdi.
Bundan sonraki dönemde, meydan okuyanlar arasında daha fazla Türk şirketini görmeyi arzu ediyoruz. Türkiye’nin şimdiki ve gelecekteki meydan okuyan şirketlerinin dünyanın her yerindeki müşterilere hizmet etmenin yarattığı fırsatları çok iyi anlamaları gerekiyor. Dışarıdaki fırsatları görüp akıllıca ve saldırgan şekilde harekete geçenler başarılı olacak, diğerleri ise kaybedecek.
- Size göre, global firma ne demek? Global firma olmanın kriterleri neler? Ciro küresel olmak için yeterli mi?
Küresel şirketin tanımı üzerine çok fazla zaman harcamıyoruz ancak açıkça cironun tek başına yeterli olmayacağı kanısındayım. Global firma olmak daha çok “var olma” ile alakalı. Global firmaların genel merkezleri var ancak aynı zamanda birçok ülkede geniş operasyonlarla faaliyet gösteriyorlar. Birçok ülkede satış yapıyor ve orada kendilerinden iz de bırakıyorlar. Birçok ülkede çok geniş dağıtım ağları kuruyorlar.
Globalıty Hangi Ülkeyi Nasıl Etkileyecek?
Her Ülke Etkilenecek
Globality’in istisnasız hemen her ülke üzerinde etkisi olacak. Burada gelişmiş veya gelişmekte olan ülke ayrımı yapmanın önemi yok.
ABD’liler Pazar Kaptıracak
Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan ülkelerden gelen yeni rakipler Amerikan pazarına girecek ve bazı sektörlerde pazar payını eline alacak. Bu, bazı yerel Amerikalı şirketlerin kendi ülkelerinde pazar payı kaybetmelerine ve bunun sonucunda yeni iş alanlarına girmelerine yol açacak.
1 Milyar Yeni Tüketici
Ancak aynı zamanda, gelişmekte olan pazarlar 1 milyar yeni tüketiciyle Amerikan şirketlerine de açılacak. Bu arada, 1 milyar kişi Japonya, Avrupa ve ABD’nin toplam nüfusunu geçiyor.
ABD’li Şirketlerin Konumu
ABD ekonomisindeki duraklamaya rağmen, birçok Amerikalı şirket gelişmekte olan ülkelerdeki mevcudiyetleri ve güçlü Euro’nun da yardımıyla hem satış hem de kârlılıklarında oldukça ilginç bir başarı sergiledi.
“Tuzla İyi Bir Örnek”
- Sizce, hangi sektörde Türkiye veya benzer ülkeler küresel firmalar çıkarabilir?
Belli Sektörlerle Sınırlı Kalmayın
Ülkelerin odaklanması gereken sektörler belirleyerek kendimizi sınırlandırmak doğru değil. Girişimcilerin kabiliyetleri, parlak zekaları sizi hiç beklenmedik yerlere götürebilir.
Tuzla’daki Örnek Girişimci
Türkiye’den örnek olarak Tuzla’yı ve burada dünyanın en büyük yelkenli yatı Maltese Falcon’u inşa eden Baki Gökbayrak’ı alın. 10 yılda alüminyum işinden dünyanın en büyük yat üreticileri arasına girmeyi başardı. Bugün, dünyanın her yerinden ünlü müşterileri var.
Ünlü Müşterilerin Takdiri
Silikon Vadisi’nin ünlü girişimcilerinden Thomas Perkins onun müşterisi. Perkins 100 milyon dolarlık yelkenli yatını İtalya, Hollanda veya Almanya’da yaptırmadı. Türkiye’ye geldi. Perkins, “Yelkenlimi İtalya’da inşa ettirseydim çok daha pahalı olurdu ancak daha mükemmel olmazdı” diyor.
Sürpriz Sektör Fırsatları
Sonuçta, geleceğe yönelik birçok parlak sektör tahmini yapabiliriz ancak girişimcilerin kıvrak zekası bugüne kadar hiç kimsenin aklına dahi gelmeyen büyük fırsatlar sunabilir.
Globalıty Kitabı Fikri Nasıl Doğdu?
Gelişmekteki 14 Ülke Dikkatimizi Çekti
Bundan 6 yıl önce Türkiye’nin de aralarında bulunduğu gelişmekte olan 14 ülkede oldukça değişik bir rekabet modeli dikkatimizi çekti. Bu ülkelerin ürün ve hizmet üreten rekabetçi şirketleri ABD, Japonya ve Avrupa’nın tedarikçisi olmaktan çıkıyordu. Artık, gelişmiş ülkelere doğrudan gidip, kendi markaları, tasarım ve dağıtım kanallarıyla ürünlerini satmaya başlıyorlardı.
Meydan Okuyan Yerel Devler
Başkalarına bağlı olmaktansa, kendi kaderlerini kendileri çizmek istediler. Düşük maliyet avantajları ve geliştirdikleri yenilikçi ürünlerle, yurtdışına açılan gelişmekte olan ülkelerin bu meydan okuyan firmaları Batı ülkelerinde hızla kendi müşteri tabanları ve markalarını yarattı.
Neden Değişimi İnceledik?
İşte, biz gelişmekte olan ülkelerden çıkıp, dünyanın en büyük markalarına kendi topraklarında meydan okuyan bu şirketleri dünyanın geleceğini etkileyecek en önemli değişim kaynağı olarak gördük ve bu şirketleri incelemeye karar verdik. Gelişmekte olan ülkelerin meydan okuyan şirketleri dünyanın dört bir yanındaki herkesle, her şey için, her yerde rekabet edecek.
Ayçe Tarcan Aksakal
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?