İlk CEO'luk heyecanı!

Türkiye’deki önde gelen şirketlerin CEO’larına ilk kez CEO olarak atandıkları dönemdeki hislerini sorduk...

6.09.2017 15:51:000
Paylaş Tweet Paylaş
İlk CEO'luk heyecanı!

Nil Dumansızoğlu

[email protected]

Global bir danışmanlık şirketi olan River Group, 2016 yılında önemli bir araştırma gerçekleştirdi. “Umulmayanı Ummak: İlk Kez CEO Olanların Deneyimleri” (Expect The Unexpected: The Experiences of First Time CEO’s) adlı dünya çapında 75 CEO’yu kapsayan bu araştırmaya, “yeni atanan liderler” dahil edildi. Araştırma, 75 “çiçeği burnunda” CEO ile derinlemesine mülakatlar sonucu yapıldı. CEO’lara şu soru yöneltildi: “Yeni görevinize hazırlık düzeyiniz için 10 üzerinden kaç verirsiniz?” Araştırma sonucunda 7,5 puana ulaşıldı. Ancak esas sürpriz, aynı araştırmanın 6 ay sonra aynı CEO’larla yapıldığında ortaya çıktı. Çünkü o araştırmada rakam 3,5’e indi. Bazıları genel müdürlük, bazıları da yıllarca üst düzey yöneticilik yapmış liderler, CEO koltuğuna hazırlık konusunda tereddüt yaşıyorlardı. Üstelik tereddütleri zaman içinde de artıyordu. Yeni CEO’lar; çalışanlar, hissedarlar, yönetim kurulu ve müşterilerden daha önce olmadığı kadar baskıyla karşılaşıyor, onlar tarafından ince elenip sık dokunarak dikkatle izleniyorlar. Bu nedenle ortalama 8 bin çalışanı olan bu 75 yeni CEO’nun kalabalıkların içinde kendini hem izole hem de ilginin merkezinde hissetmesi dikkat çekici. Biz de Türkiye’deki iş liderlerine CEO olduklarında neler hissettiklerini ve yaşadıklarını sorduk… 

“RİSK ALMAYA DEĞERDİ” 

Brisa CEO’su Yiğit Gürçay, ilk genel müdürlük görevine 2002 yılında, Roche İlaç’ta atandı. Roche İlaç’ta İsviçre’deki görevini sürdürürken Güney Afrika’nın sağlık ürünleri genel müdürlüğüne terfi eden Gürçay için bu kararı vermek ilk etapta kolay olmadı. Dünyanın en güvenli ve refah içindeki ülkelerinden birinden kalkıp Güney Afrika’ya gitmenin kendisini düşündürdüğünü söyleyen Gürçay, “Küçük kızımız Defne daha emekleme çağındaydı. Taşınmamız konusunda eşim çok heyecanlı ve istekli olunca karar vermek kolaylaştı” diyor. Bu ilk deneyimini hiç tanımadığı, çalışanlar arasında büyük kültür farklılıklarının olduğu, siyah ve beyaz ırkların kendi aralarında her gün gerginlik yaşadığı bir ortamda 4 yıl boyunca çalışarak yaşayan Gürçay, “Şimdi düşündüğümde iyi ki kariyerimdeki bu büyük adımı atmışım” diyor ve sözlerine şöyle devam ediyor: “Johannesburg’a taşınmadan önce tüm yabancılara bir güvenlik brifingi verilir. O toplantı birçok insanı korkutup kaçırmıştır. İlk önce biraz moralimiz bozuldu. Sonra Nelson Mandela’nın da konakladığı Saxon Hotel’de yediğimiz bir akşam yemeği, bizi risk almanın her şeye rağmen değeceğine ikna etti. 

“SORUMLULUĞU OMZUMDA HİSSETTİM”

İçeriden terfi sistemiyle CEO’luk koltuğuna oturan isimlerden bir diğeri de Otokoç Otomotiv Genel Müdürü Görgün Özdemir… 1988 yılında Koç Holding’deki kariyerine başlayan Özdemir, genel müdür olduğu 2009 yılına kadar tam 21 yıl aynı kurumda görev yaptı. Özdemir, şirketin gelişmesinde, büyümesinde ve diğer tüm süreçlerde aktif olarak rol alan bir isim. Bu nedenle genel müdür olduğunda yabancılık çekmediğini söylüyor ve “Haberi aldıktan kısa süre sonra şirketi hangi yeni hedeflere taşıyabilirim diye hayaller kurmaya başladım ve mevcut pozisyonuma kıyasla çok daha fazla sorumluluğu omuzlarımda hissettim” diyor. Genel müdürlüğe atandıktan sonraki süreci şu şekilde anlatıyor: “CEO olduktan sonra ilk dönemlerimde; uzun yıllar denetim yapmış ve mali işlerden sorumlu biri olarak müşteri, operasyon ve satış gözüyle bakmak ve karar almak en çok zorlandığım konular oldu. Kısa sürede bu dönüşümü sağladığımı dü��ünüyorum. Her ne kadar uzun yıllar şirket içinde olsam da sadece her bir sürecin detaylarını, kritik başarı faktörlerini ve geliştirilmesi gereken yönlerini anlamaya vakit ayırdım. İlk günlerdeki en önemli farklılık ise odamın biraz daha büyümüş olması.” 

~

“YENİ BİR KEŞİF HEYECANI”

İlk CEO’luk deneyimi içeriden değil de dışarıdan transfer yöntemiyle gerçekleştiğince bu daha büyük meydan okumalar gerektiren bir deneyime dönüşebiliyor. Hele de bambaşka bir sektöre geçildiği zaman işler biraz daha zorlaşıyor. Bu duruma örnek verilebilecek isimlerden biri Olmuksan IP Genel Müdürü Ergun Hepvar… 2013’te Akçansa’dan Olmuksan IP’ye CEO olarak transfer olan Hepvar, öncelikle IP’nin Avrupa operasyonlarını ziyaret ederek üretim, satış ve çalışma süreçlerini anlayabilmek için geniş bir oryantasyon programı talep etti. İlk izlenimleriyle önceliklerini oluşturdu. Bu süreçte en büyük destekçisinin eşi olduğunu söyleyen Hepvar, teklifi aldığında hissettiklerini ve ardından gelişen süreci şu sözlerle anlatıyor: “Şirketin yönetim kurulu başkanı Jon Ernst’den aldığım haber sonrasında yeni keşfedilmesi gereken bir yolun belirmesiyle ortaya çıkan tatlı bir iç kıpırdanması oldu. Yeni şirketle ilgili tanıdığım kişilerle temasa geçip sektör, şirket kültürü ve rakipler hakkında bilgi aldım. Şirketimize daha önce yönetim kurulu başkanlığı yapmış olan iki değerli ağabeyim Ahmet Dördüncü ve Mehmet Göçmen’den sektör ve şirket özelinde bilgi, görüş ve değerlendirme alma fırsatım oldu. Kafamı boşaltıp enerjimi toplamamı sağlayacak sağlıklı bir ara koymayı da ihmal etmedim. Tekneyle 6 hafta tatile çıktım. İşe başladığımda bilinmeyene gitmenin verdiği heyecanla beraber dinlenmiş ve mental olarak işe hazırlanmış olmanın rahatlığı vardı.” 

GENÇ YAŞTA BÜYÜK SORUMLULUK 

Genel müdürlük pozisyonunu 20’li yaşlarının ikinci yarısında deneyimleyen bir CEO’nun hissettiği heyecan elbette çok farklı. Örneğin VMware Türkiye Ülke Müdürü Murat Mediçeler, 26 yaşında genel müdür olan bir isim. Onun erken yaştaki bu yükselişinde hoş bir tesadüfün de payı var. Şu an adı Teknoser olarak geçen şirket, Mediçeler’in CV’sini inceliyor ve çok beğeniyor ancak yaşını bir şekilde gözden kaçırıyorlar. Bu şekilde başlayan serüvende, 3 yıl genel müdürlük yapan Mediçeler, “Bu dönem bana çok şey öğretti. Bugün de aradan çok uzun zaman geçmesine rağmen burada edindiğim deneyimleri mümkün olduğunca uygulamaya çalışıyorum” diyor. Mediçeler, Teknoser’de genç yaşına rağmen gösterdiği başarıyla büyük takdir topladı ve oradan ayrılan bir ekip tarafından kurulan Santim’e genel müdür olarak transfer edildi. Erken yaşta yönetici olan isimlerden bir diğeri de Cisco Türkiye Genel Müdürü Cenk Kıvılcım. Onun gelişiminde, 2000’li yılların başında Arcatel Belçika’da satış elemanı olarak görev yaparken İspanya, Almanya, Belçika, Fransa, Amerika, Çin olmak üzere 5 farklı ülkeden 20 farklı ekibi yöneteceği direktörlüğe atanması kritik rol oynadı. Kıvılcım’ın, genel müdürlüğe geçişinre yaşadığı endişeleri kendisinden dinleyelim: “Finansta kuvvetliydim ama insan kaynakları, işin operasyon kısmı gibi konularda endişelerim vardı. Buralarda kendimi nasıl yetiştirmem gerektiğini düşünündüm ve basketbol yardımıma koştu. Basketbol takımında, en iyi şut atan ya da en iyi defans atan adam olmamama rağmen takım kaptanı bendim. Çünkü takımı bir arada tutuyordum. Genel müdürlükde her şeyi en iyi bilmeyi değil, iyi ekipler kurabilmeyi gerektiriyor. Bunu anladığım zaman CEO’luk çok daha kolay olmaya başladı. Ancak ilk başta bu tuzağa düşmüştüm.” 

İLK GÜNLER NASIL GEÇTİ?

Anadolu Grubu çatısı altında 9 yıl yurt içinde, 3 yıl da expat olarak yurt dışı görevlerde bulunan Evrim Hizaler, 2012’den bu yana da Adel Kalemcilik’in genel müdürlüğünü üstleniyor. Hizaler, genel müdürlük görevinin ilk günlerini nasıl geçirdiğini şöyle anlatıyor: “İlk olarak yönetim kurulu üyelerimizle ve tüm fonksiyonlardaki çalışma arkadaşlarımla bir araya gelerek toplantılar yaptım. Sonra 22 yıldır ortağımız olan Faber-Castell’i Almanya ve İtalya’daki tesislerinde ziyaret ettim. Kendime bir ‘Adel Farkındalık’ dosyası oluşturdum. Bunu oluştururken de meşhur ilk 90 gün prensibini uyguladım.” Evrim Hizaler gibi UPS Türkiye Genel Müdürü Ufku Akaltan da bu göreve gelmeden önce farklı coğrafyalarda şirketin pazarlama direktörü olarak görev yaptı. 14 yıl sonra CEO olarak Türkiye’ye geri dönen Akaltan, görevdeki ilk günlerin öneminin altını çizerek “İletişimi nasıl başlattığınız, ekibinizin motivasyonunu ve başarısını doğrudan etkileyen faktörlerden biri. Bu nedenle ilk günlerim ekibim, farklı kademelerde görev yapan çalışanlarımız ve müşterilerimizle tanışarak geçti” diyor. GittiGidiyor Genel Müdürü Öget Kantarcı ise kariyer hedefinde hep genel müdürlüğe ulaşmanın bulunduğunu belirtiyor. Onun ilk günleri ise yeni görevi nedeniyle gündemine giren yeni işlerin planlaması ve basın görüşmeleriyle geçti. Kantarcı, son 4 yıldır profesyonel koçluk aldığını da söylüyor.

~


"EN BAŞTAN CEO'LUĞU HEDEFLEDİM"

BÜLENT GÜRCAN TEKNOSA CEO'SU

PERAKENDE MERAKI 
Hedefim her zaman büyük bir şirketin CEO’su olmaktı. Kendime rol model insanlar aldım ve iyi bir CEO olmak için kendimi hazırlamaya çalıştım. 1992’de Sony’de işe başladığımda, büyük şirketi, elektroniği ve perakendeyi çok sevdiğimi hissettim. Sonra kendi işimi kurdum ve perakendenin daha çok içine girdim. Ancak büyük perakendecilik nasıl yapılır merakı hep içimde oldu
DÖNÜM NOKTASI Kendi işimi yapıyor olmama rağmen Sabancı’nın perakendeye girişiyle beraber Giysa’ya mağaza müdürü olarak girdim. Bu, hayatımdaki en önemli eşiklerden biriydi. Bir kitap yazacak olursam bunu mutlaka anlatmayı düşünüyorum. 36 yaşında, 15 mağazası olan bir şirketin patronu olmama rağmen mağaza müdürlüğünü, bugünleri hayal ederek kabul ettim.
“KORKUM OLMADI” İlk CEO’luğum ise Teknosa’da 2 yıl yürüttüğüm COO’luktan sonra MediaMarkt’ta oldu. Hiç korkum olmadı. Bu pozisyonu kaldırabilecek bilgi ve deneyime sahip olduğumu düşünüyordum. Ancak ilk CEO’luk deneyimimde mentor desteği de aldım. Hep çok iyi ekip arkadaşlarıyla çalıştım. Takım kaptanı olmanın keyfini yaşadım.
DENEYİMLERİN KATKISI Kariyerimde hep doğru adımlar attığımı düşünüyorum. Mağaza yönettim, satış danışmanlığı yaptım, müşteriyi dinledim... Bir mağaza müdürü olmadan, o deneyimi yaşamadan bugün böyle bir perakende şirketinin CEO’su yine olabilirdim ama bence eksik olurdu. Bugün eğer iyi bir CEO olabiliyorsam bu deneyimlerin çok katkısı var.



"HERKES HATA YAPACAK MISIN DİYE BAKIYOR"

BORA KOÇAK ANADOLU HOLDİNG OTOMOTİV GRUBU BAŞKANI

TEKLİFLE GELEN TRANSFER 
Çelik Motor’da genel müdür yardımcılığı görevini yürütürken 2005’te Baylas Otomotiv Citroen’e genel müdür olarak transfer oldum. Yaklaşık 3 yıl orada genel müdürlük dönemimde Harvard Business School’da Advanced Management programına katıldım. Bu, benim hayatımın dönüm noktalarından biriydi. Daha sonra 2 yıl Mazda’da genel müdürlük yaptım. 2010 başında Çelik Motor’a geri dönerek yaklaşık 6,5 yıl genel müdürlüğünü yürüttükten sonra geçen yıl şimdiki görevime atandım.
HANGİ KONULAR KORKUTTU? Çelik Motor’da genel müdür yardımcısıyken işini iyi delege eden bir genel müdürle çalışıyordum. Finans, insan kaynakları gibi ortak konuların dışındaki satış, pazarlama, satış sonrası gibi bütün operasyonel konuların yönetimi zaten bana verilmişti. Bu nedenle ilk kez CEO olduğumda sadece finans konusunda biraz sıkıntı yaşar mıyım diye endişem oldu.
FİNANSTA KENDİNİ YETİŞTİRDİ O endişe, benim bu konuya daha çok eğilmemi sağladı. Şu an finans, en kuvvetli olduğum konulardan biri haline geldi. İşin bir de psikolojik boyutu oluyor. İlk başta herkes size hata yapacak mısınız diye bakabiliyor. O da insana toplum içinde konuşma endişesi gibi bir his veriyor. Ama çok da baskın bir endişe yaşamadığımı söyleyebilirim.


~


"ŞİRKETİ TANIMAM AVANTAJ OLDU"

MEHMET NANE PEGASUS CEO'SU

FARKLI BİR DENEYİM 
2005 yılında Sabancı Holding’in genel sekreterliği görevini yürütürken Teknosa’nın genel müdürlüğüne atandım. Teklifi bana Haluk Dinçer yapmıştı, atama haberini ise Güler Sabancı’dan öğrendim. O güne kadar hep holdingin genel müdürlüğünde kurmay görevi yapmıştım. Şirket genel müdürlüğünde daha çok sahada olacağımı bildiğim için benim açımdan farklı bir deneyim olacağını düşündüm.
YÖNETİCİLİĞE HAZIRLIK Genel müdürlük görevi açıkçası bende endişe yaratmadı. Çünkü bana teklif edilen, kurucusu olduğum ve yaklaşık 7 yıl yönetim kurulu başkan yardımcılığını üstlendiğim Teknosa’nın genel müdürlüğüydü. Şirketi yakından tanımak benim için önemli bir avantaj oldu. Bu sayede mentorluk desteği almadan işimin başına geçtim. Sadece yöneticilik için koçluk eğitimi aldım.



"EN BÜYÜK ENDİŞEM FİNANS OLDU"
TANSU YEĞEN SAMSUNG TÜRKİYE BAŞKAN YARDIMCISI

ZORLUK ÇEKMEDİ 
Microsoft’ta 7 yıl genel müdür yardımcılığı yaptıktan sonra Bilkom Apple’a genel müdür olarak atandım. Yaklaşık 60 kişilik bir şirketti. Microsoft’ta genel müdür yardımcısıydım ancak 70-80 kişi yönetiyordum. O nedenle ilk genel müdürlük tecrübemde çok zorlanmadım. Ayrıca Microsoft’ta genel müdür yetiştirme programı kapsamında 3 yıl mentorluk almıştım.
FİNANS ENDİŞESİ Liderlik ruhunun bende doğuştan gelen bir yetkinlik olduğunu düşünüyorum. Okul yıllarımda bile grubumun lideri olurdum. Tabii yine de genel müdür olmak bambaşka bir şey, şirketin bütün yüzü oluyorsunuz. Kendimi çok daha yoğun bir şekilde bütçelerin içinde bulunca finans açısından kuvvetli olmam gerektiğini gördüm.
NELERE ODAKLANDI? İlk etapta finans konusunda biraz endişelendiğimi söyleyebilirim. Bu noktada da finans müdürüyle çok yakından çalışarak bu eksiğimi kapattım. Bir de ben başlamadan önce şirket büyük bir denetlemeden geçmiş, genel müdüre düzeltilmesi gereken konularda tavsiyeler bırakılmıştı. O, benim açımdan kısa vadede nelere odaklanmam gerektiğini gösteren bir kılavuz oldu.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz