Kavi, Özilhan, Miras, Aygün, Çağlayan ve diğerleri... Hepsi de Türk iş dünyasının önde gelen derneklerinin başındalar. Onları çok sık basında görüyor, TV’de izliyoruz. Ancak, özellikle krizin derin...
Kavi, Özilhan, Miras, Aygün, Çağlayan ve diğerleri... Hepsi de Türk iş dünyasının önde gelen derneklerinin başındalar. Onları çok sık basında görüyor, TV’de izliyoruz. Ancak, özellikle krizin derinleştiği ortamda, kamu yönetimine yönelik öneri ve eleştirileriyle öne çıktılar. Sorunları aşma konusunda, ardı ardına öneriler getirdiler, reçeteler ortaya attılar. İşte tam bu ortamda, herkesin kafasında şu soru belirdi: “Bu işadamları kendi işlerini nasıl yönetiyorlar?”... Capital, bu sorunun yanıtını aradı...
Ekonomik kriz içinde olduğumuz şu günlerde iş dünyasının temsilcileri, dernek ve oda başkanlarının açıklamalarına çok sık rastlıyoruz. Gündem ekonomi ve onlar temsil ettikleri iş dünyasının çeşitli kesimlerinin sorunlarını ve görüşlerini açıklamak için, sık sık gündeme geliyorlar.
Aslında isimlerini sürekli duyuyor, konuşmalarına ve açıklamalarına çok sık rastlıyorduk... Ancak, özellikle ekonomik krizin derinleştiği, Türkiye’nin çok hassas bir dönemden geçtiği günlerde, onları daha fazla duyduk. Sık sık TV’de konuşmalarını dinliyor, gazetelerde eleştirilerini okuyorduk. Türkiye’nin sorunlarına değiniyor, kamudaki yönetim hatalarına dikkat çekiyor, adeta yönetim gurusu gibi önerilerde bulunuyorlardı. Türkiye’nin sorunlarına getirdikleri çözümleri bazen basın toplantısıyla duyuruyorlar, bazen de kitap haline getiriyorlardı. Bir bölümü adeta Türkiye’nin sorunlarını çözecek sihirli paketi çantasında taşıyordu....
Türk iş dünyasını temsil eden dernek ve örgütlerin yöneticilerinden söz ediyoruz. Krizin derinleştiği dönemlerde, TÜSİAD’dan TÜGİAD’a, Ankara Sanayi Odası’ndan TOBB’a, önde gelen derneklerin yöneticileri sürekli konuşup, önerilerde bulundular. İşte tam bu süreçte, çok yakından tanımayanların kafalarında şu iki soru oluştu: “Bu işadamları kendi şirketlerini nasıl yönetiyorlar? Kendi işlerini nereden nereye taşıdılar, başarıya ulaşabildiler mi?”
Gerçekten Capital ekibinin kafasında da bu soru vardı. Aralarında yıllarını ekonomi basınına verenlerin de bulunduğu Capital ekibi, bazı işadamları için bu sorunun yanıtını ilk etapta vermekte zorlandı. Bu nedenle de araştırıp, iki soruya yanıt verme kararı aldı.
Demir çelikten denizlere geçti
Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği Başkanı Fuat Miras’ın denizcilik sektöründe faaliyet gösteren şirketleri var. 1932 Sürmene doğumlu olan Miras, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdikten sonra iş hayatına demir çelik ticareti yaparak başladı. Daha sonra da demir çelik sektörünün yanı sıra, denizcilik sektöründe de yatırımları olan Diler Holding ile birlikte çalışmaya başladı.
Diler Holding’in sahibi Sami Yazıcı’nın, Miras’ın iş yaşamında önemli yeri var. Neredeyse her işinde birlikte hareket ettiler, ortak oldular. 1977 yılında Faruk Denizciliği, 1978 yılında da Diler Denizciliği kurdular. Bu iki şirkette de yüzde 40 hissesi olan Miras’ın diğer ortağı ise Diler Holding’in sahibi Sami Yazıcı...
Miras, diğer şirketi Gelibolu Endüstri’yi 1977 yılında, Şadan ve Aynur Kalkavan, Sami Yazıcı, Şaban ve Servet Yardımcı ile yüzde 16-17’lik hisselerle ortak olarak kurdu. Ancak, şirket Gelibolu’da tersane yapımı için kurulsa da faal olarak çalışmadı.
Üçler Denizcilik de Miras ve Sami Yazıcı tarafından, 1980 yılında kuruldu. Miras’ın en yeni şirketi Grup Denizcilik ise grup şirketlerinin gemilerine yük bulma konusunda faaliyet gösteriliyor. Bu şirket 1985 yılında, yine Sami Yazıcı ile yüzde 50 ortaklıkla iş yaşamına başladı.
1980’lerin başında Miras’ın ortak olduğu denizcilik şirketlerine ait sadece 2 gemi vardı ve 8 bin DWT kapasiteye sahipti. 2000 yılı sonu itibariyle gemi sayısı 4’e, kapasite ise 88 bin DWT tona ulaştı. Dünyanın her tarafına kuru yük taşımacılığı yapan bu denizcilik şirketlerinin 2000 yılı cirosu ise 8.6 milyon dolar düzeyinde.
Yıldırım babadan müteahhit
İstanbul Ticaret Odası Başkanı Mehmet Yıldırım, baba mesleği olan müteahhitliğe 17 yaşında başladı. Ankara Tekirdağ’dan, İstanbul Şile yoluna kadar birçok inşaatın yapımını üstlenmiş müteahhit bir aileden geliyor. Anadolu’nun çeşitli yerlerinde yol inşaatı yapan ailenin işleri de 1960 ihtilalinden sonra Mehmet Yıldırım’a kalmış.
Yıldırım, 1961 yılında, daha 18 yaşındayken ilk şirketi olan “Mehmet Yıldırım”ı kurarak müteahhitlik yapmaya başladı. 1970’lere kadar tek bir şirketi olan Yıldırım, 1970’te Yıltaş Turizm İnşaat’ı, 1975’te Yılmet’i 1981’de de Yılyapı’yı kurdu.
1980’lere kadar devlet taahhüt işleri yapan Yıldırım, daha sonra bu tip işleri bırakarak özel inşaatlara yöneldi. Ardından, bakır ve gıda sektörlerine yatırım yaptı. Ancak, bu alanlardan daha sonra çekildi. Bunu, birkaç yıl sonra yeniden ayrılacağı, Yonca Gıda ve Bakırsan şirketlerine ortaklık süreci izledi.
Mehmet Bey’in şu an 4 aile şirketinin yanı sıra, kimyasal madde üretimi gerçekleştiren Pieri Fransa ile de ortaklığı bulunuyor.
Sütaş’ın büyümesinde etkili oldu
Türkiye Genç İşadamları Derneği (TÜGİAD) Başkanı Muharrem Yılmaz, Türk gıda sektörünün önde gelen kuruluşlarından Sütaş’ın sahibi. Daha doğrusu bir aile şirketi olan Sütaş’ın başında.
Bursa’nın önde gelen şirketlerinden olan Sütaş’ın temelleri mandıracılık işi ile atıldı. Kurucusu ise Muharrem Bey’in babası Sadık Yılmaz idi. Küçük bir aile işi olarak başlayan süt üretimi, sonraki yıllarda, özellikle Muharrem Bey’in girişimleriyle dünya şirketine dönüştü.
Yılmaz ise iş yaşamına, daha Uludağ Üniversitesi İktisadi ve Sosyal Bilimler Fakültesi’nde okurken başladı. 1980 yılında üniversiteden mezun olduktan sonra şirkette profesyonel olarak görev aldı. Genel müdürlük koltuğuna oturmak için de 9 yıl bekledi.
İlk kurulduğu yıllarda günde 5 ton süt işleme kapasitesine sahip olan Sütaş, bugün günde bin ton süt işleyebiliyor. Günde ortalama 650 ton sütü toplayarak, ürettiği ürünleri, 500 araçlık filosuyla 45 bin satış noktasına ulaştıran Sütaş’ın geçtiğimiz yılki cirosu ise 100 milyon doları buluyor.
Özilhan aileden tek yönetici
Anadolu Grubu’nun kurucularından İzzet Özilhan’ın oğlu olan Tuncay Özilhan, Saint Joseph Lisesi ve İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdikten sonra Amerika’da da Long Island Üniversitesi’nde işletme master’ı yaptı. 1976 yılında Türkiye’ye döndükten sonra da Anadolu Grubu’na bağlı Erciyes Biracılık’ta çalışmaya başladı. İki yıl içinde de şirketin genel müdürü oldu.
Ardından da, Anadolu Endüstri Holding Bira Grubu Koordinatörlüğü ve Anadolu Endüstri Holding Genel Koordinatörlüğü görevleri üstlendi. 1984 yılında da tüm grubun başına geçerek Anadolu Grubu İcra Kurulu Başkanlığı’nı üstlendi.
Tuncay Özilhan, Anadolu Grubu’nun kurucuları Kamil Yazıcı ve İzzet Özilhan’ın çocukları arasında grupta görev alan tek yönetici olarak öne çıkıyor. Son yıllarda alınan yatırım kararlarında ve stratejik dönüşümde onun büyük etkisi olduğu biliniyor. Grup, Tuncay Bey’in İcra Kurulu Başkanı olmasıyla birlikte, 1984 yılında Isuzu, 1996’da Honda ve Coca Cola, 1997 yılında ise tüketici finansmanı alanında Cetelem şirketleriyle ortaklığa gitti.
1980’lerde girdiği sıkıntıyı atlatıp, özellikle 1990’ların ortalarına doğru atağa geçen Anadolu Grubu, bira, meşrubat, otomotiv, finans, kalem ve kırtasiye sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Cirosu ise 2000 yılında 2 milyar dolara ulaştı.
Kavi inşaatla başladı
İstanbul Sanayi Odası Başkanı Hüsamettin Kavi, 1972 yılında İstanbul Üniversitesi İnşaat Fakültesi’nden mezun olduktan sonra amcası Zeki Bey ile birlikte Yalıtkan Endüstri’de çalışmaya başladı. Askerlikten sonra yurtdışında öğrenim gören Kavi, iki yılını çalışma hayatından uzak geçirdi.
1975 yılında Türkiye’ye döndüğünde aile şirketleri Kavi Kablo, Saltsan, Alka, Yalıtkan, Çemetaş ve Tüm Elektrik başta olmak üzere, bir çok şirkete müteahhitlik ve danışmanlık
yaptı.
Kavi Kablo’nun Kurtköy’deki fabrikasının inşaatını bitirdikten sonra da 1978 yılında burada çalışmaya başladı. Bomonti’de kiralık bir atölyede kablo ve emaye bobin teli üreten Kavi Kablo, Kurtköy’e taşındı. Aynı dönemde, diğer şirketlerin de tasfiyesi yoluna gidildi.
Kavi Kablo’da üretim planlamadan sorumlu olarak çalışmayan başlayan Hüsamettin Bey, dış ticaret müdürlüğü ve genel müdür yardımcılığından sonra 1989 yılında da genel müdür oldu. 1986 yılında ise inşaat şirketi olan Kavi Yapı’yı kurdu. Ancak, bu şirketin faaliyeti birkaç yıl içinde durduruldu. Böylece bütün enerjisini Kavi Kablo’ya vermeye başladı. Yılda 5 bin ton emaye bobin teli üreten Kavi Kablo’nun 2000 yılı cirosu ise 7.1 trilyon lira. Şirket rekabet gücünü artırmak için iki yıldan beri kendisine ortak arıyor.
Kavi Kablo, ayrıca Osman Kavala, İbrahim Bodur ve Murtaza Çelikel’nın ortak olduğu Çatı İnşaat ve Çatı Pazarlama’nın da hissedarları arasında yer alıyor. Bu şirket Polonyalı Electrim firmasıyla birlikte Haramidere’de 15 dönümlük bir arazide konut projesi gerçekleştiriyor.
Kendi şirketini 1991’de kurdu
İstanbul Hazır Giyim ve Konfeksiyon İhracatçıları Birliği Başkanı Nuri Artok, İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdikten sonra Edip İplik’te çalışmaya başladı. Burada satış şefliği, ticaret ve ihracat müdürlüğü yaptı. Daha sonra da aynı şirketin İsviçre’deki Aked şirketinde iki yıl ticaret müdürlüğü görevini üstlendi.
Türkiye’ye döndükten sonra da Edip Pazarlama’da tekstil ve konfeksiyondan sorumlu genel müdür yardımcısı oldu. Artok, kendi şirketini ise 1991 yılında kurdu. Artok’un yüzde 25 hissedarı olduğu Teneks’ın diğer ortakları ise Tunç Akyol, Tanju Akyol ve Tuna Yazıcı.
Şirket, 1998 yılında 7.5 milyon dolar ihracat gerçekleştirdi. Örmeden mamul dış giysi üretimi yapan Teneks, Reebok ve New Men’e fason üretim yapıyor. Şirketin geçtiğimiz yıl ki cirosu ise 10 milyon dolar.
İki başkanın öyküsü
Deniz Ticaret Odası Başkanı Cengiz Kaptanoğlu, denizcilik şirketi olan bir ailenin oğlu olarak hep aynı sektörde yer aldı. İstanbul Üniversitesi’nde işletme okuduktan sonra aile şirketi Kaptanoğlu Denizcilik’te çalışmaya başladı. Kaptanoğlu Denizcilik, aileye ait 3 şirketle birlikte bugün 250 bin DWT ton yük taşıyabiliyor. Bu şirketlerin 2000 yılı cirosu ise 25-30 milyon doları buluyor.
Şu anda inşaat şirketi olan İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş ise iş hayatına boya sektöründe başladı. 9 Eylül Üniversitesi İktisadi İlimler Akademisi mezunu olan Demirtaş, 1980’de Edo Boya’yı, 1984 yılında da ailesi ile birlikte Egemen İnşaat’ı kurdu. Edo Boya’yı 1992 yılında Batı Boya olarak değiştiren Demirtaş, 1999 yılında boya işini bıraktı, inşaat işine ağırlık verdi. Egemen İnşaat’ın geçtiğimiz yıl ki cirosu ise 500 milyar lira.
Köseleyi konfeksiyona çevirdi
Deri Sanayicileri Başkanı Turgut Koşar, babası Fethat Koşar’ın derici olmasının da etkisiyle. Fransa’da Lion Üniversitesi’nde deri kimyası okudu. Türkiye’ye döndüğünde ise babasının deri kösele fabrikasında imalattan sorumlu olarak çalışmaya başladı.
Turgut Koşar’ın işe başlamasıyla da konfeksiyon üretimine geçildi. 1977 yılında gün de 100 deri işleyen Koşar Deri Sanayi’nin kapasitesi daha sonra günde 2 bin 500’e çıkartıldı. Sektör krize girmeden önce 420 kişinin çalıştığı fabrikada şu anda 50 kişi üretim yapıyor. 1982 yılında 10 milyon dolar ihracat yapan Koşar Deri Sanayi’nin geçtiğimiz yıl ki cirosu 3-4 milyon dolar.
ANKARA İŞ DÜNYASINI YÖNETENLERİN ÖYKÜSÜ
Ankara Sanayi Odası (ASO) Başkanı Zafer Çağlayan, 1979 yılında Gazi Üniversitesi Mühendislik Fakültesi’nden mezun olduktan sonra, öğrencilik döneminde edindiği iş tecrübesini kazanca götürmeyi tercih etti. Üniversite yıllarında alüminyum doğrama tesisinde çalışan Çağlayan, ilk işine de küçük bir atölye kurarak başladı.
Kardeşleri Şenol ve Uğur Çağlayan ile birlikte çalışan Zafer Çağlayan için atılım yılı ise 1993 oldu. Akel Alüminyum, Siteler semtindeki atölyeden Ankara Birinci Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaya taşındı. Ardından da ikinci şirket olan Akel Ambalaj kuruldu. Ancak, Akel Ambalaj’ın faaliyetine iki yıl sonra son verildi. Çağlayan’ın şu andaki tek şirketi olan Akel Alüminyum, geçtiğimiz yıl 1.9 trilyon TL düzeyinde ciroya ulaştı. Şirket, binaların alüminyum doğrama ve cephe işlerini yapıyor.
Ankara Ticaret Odası Başkanı Sinan Aygün ise 25 yıldan beri Ulus’daki dükkanında inşaat malzemeleri alım satımı yapıyor. Gazi Üniversitesi’nde İngiliz dili ve edebiyatı okuyan Aygün, üniversiteyi bitirdikten sonra Ankara Ulus’ta inşaat malzemeleri alım satımı yapmaya başladı. 1975 yılından beri de aynı işe devam eden Sinan Bey, 1993 yılında Aygün Foctoring’i kurdu. Ancak, 1994 kriziyle birlikte bu şirketi kapattı. Aygün’ün geçtiğimiz yıl ki cirosu 700 milyar lira.
ÇALIŞTIĞI ŞİRKETE ORTAK OLDU
Okan Oğuz/TİM
Türk İhracatçılar Birliği’nin (TİM) kurulduğu 1993 yılından beri başkanlığını yürüten Okan Oğuz, iş yaşamına, çalıştığı şirkete ortak olarak adım attı. Oğuz’un bu öyküsü, üniversiteden mezun olmasını izleyen yıllarda başladı.
İstanbul İktisat Fakültesi’ni bitirdikten sonra Viyana’da Welthandel-Betriebwirtschaft Üniversitesi’nde master yapan Oğuz, 1978 yılında Türkiye’ye dönerek Anadolu Pazarı Kollektif Şirketi’ne girdi. Burada tekstil kimyevi maddeleri ithalatı ve pazarlaması yapıyordu. Gösterdiği performans nedeniyle, daha sonra da şirkete yüzde 50 ortak oldu.
1986 yılında ise kardeşi Hakan Oğuz ve arkadaşı Osman Ölçen ile birlikte dokuma ve örme konfeksiyon ürünleri imalatı ve ihracatı yapan Miro Tekstil’i kurdu. Şirket ilk kurulduğu yıllarda Şirinevler’de küçük bir atölyede konfeksiyon üretimi yapıyordu. Ancak, sonraki dönemde hızlı bir büyüme sürecine girdi.
Miro Tekstil’in 1989 yılında yaptığı ihracatın tutarı ise sadece 1 milyon dolardı. Oğuz’un şirketi, 1990’lı yıllarla birlikte büyüdü. 1993 yılında Sefaköy’deki yeni fabrikasına taşınan Miro, 120 makine ile İngiltere’den Amerika’ya kadar birçok ülkeye ihracat yapar duruma geldi. 1997 yılında ise 7 milyon dolarlık ihracat gerçekleştirildi. Ancak, sektörde yaşanan krizin de etkisiyle şirket daha sonra üretimi bırakarak başka şirketlere fason üretim yaptırmaya başladı. Miro Tekstil’in 2000 yılı cirosu ise 3.5 milyon dolar civarında.
MÜTEAHHİTLİKTEN ÇAYA GEÇTİ
Ali Bayramoğlu/MÜSİAD
Müstakil Sanayici İş Adamları Derneği (MÜSİAD) Başkanı Ali Bayramoğlu, iş yaşamıa aile işiyle başladı, ardından farklı sektörlerde büyümesini sürdürdü. Onun iş hayatında, madencilikten çay üretimine uzanan ilginç bir yelpaze var.
Bayramoğlu Ailesi, Balıkesir’in önde gelen ailelerinden biri. İş yaşamlarına ise 1971 yılında, Antimon Madenciliği kurarak başladılar. Balıkesir ve çevresinde maden çıkarıp işliyorliyor, il dışına pazarlıyorlardı.
Bayramoğlu Ailesi’nin ayrıca müteahhitlik işleri de vardı. Ali Bey de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi’ni bitirdikten sonra 1978’de kendi işini kurdu. Önce müteahhitlik, ardından da inşaat malzemeleri alım satımı yapmaya başladı.
Bayramoğlu, 1980’lerin sonunda da yeni sektörlere girdi. Filiz Çay Sanayi, aile üyeleri ile birlikte 1988 yılında kuruldu. Ali Bey, bu şirketin kurulmasında aktif rol üstlendi. Aile şirketi olan Antimon Madencilik’in adı, Bayramoğlu Madencilik olarak değiştirildi. Ardından da yüzde 90 hisse ile BAB Dış Ticaret ve İnşaat şirketini kurdu. Bu şirkette teknolojik ve promosyona yönelik ürünlerin distribütörlüğünü yapan Bayramoğlu, bir taraftan da alt yapı, kanalizasyon alanında müteahhitlik işlerine devam ediyor. Bayramoğlu’nun ortaklığının olduğu şirketlerin toplam cirosu ise 20 milyon dolar.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?