Massimo Migliuolo, Cisco Gelişen Pazarlar Bölgesi Telekomdan Sorumlu Başkan Yardımcısı… Geleceğin rekabet koşullarında, şirketlerin kârlarını artırabilmeleri için mobiliteye daha çok önem vermeleri...
Massimo Migliuolo, Cisco Gelişen Pazarlar Bölgesi Telekomdan Sorumlu Başkan Yardımcısı… Geleceğin rekabet koşullarında, şirketlerin kârlarını artırabilmeleri için mobiliteye daha çok önem vermeleri gerektiğini söylüyor. “KOBİ’lerin verimliliğini artırabilmesinde mobilite çok önemli yer tutuyor” diyor ve devam ediyor: “BT düşük maliyetle çalışmalarını sağlıyor. Şirketler teknolojiye yapılan yatırımı maliyet olarak değil, ileride onlara geri dönecek bir kazanç kaynağı olarak düşünmeliler.”
Şirketler de hem maliyetten hem de zamandan tasarruf sağlayabilmek adına son yıllarda bilgi teknolojilerine daha fazla yatırım yapmaya başladı. İnternet teknolojisinin gelişimi ve özellikle mobilitenin tüm teknoloji araçları ile uyum göstermeye başlaması, hem son tüketicilerin hem de kurumların kazancını artırıyor.
Cisco Gelişen Pazarlar Bölgesi Telekomdan Sorumlu Başkan Yardımcısı Massimo Migliuolo, son 3 yılda bilgi teknolojilerinde en büyük gelişmenin mobilite üzerinde yaşandığını şu sözleriyle anlatıyor: “Eğer ben bir işadamıysam ve her yerde çalışabilme özelliğim varsa, bilmeliyim ki her türlü araçla bilgiye ulaşabilirim. Cep telefonumdan e-mail’lerimi kontrol edebiliyorum, laptop’ımdan PDA’ye dökumanları zorlanmadan aktarabiliyorum. Mobilite kişilere istenilen her yerden işini yapabilme fırsatı veriyor.”
Özellikle gelişmekte olan ülkelerde teknolojiye adaptasyonun daha hızlı olması ve genç nüfusun teknolojiye erişebilme isteği bilişim sektörünün önemli yatırımcılarını bu ülkelere çekiyor. İşte bu önemli yatırımcılardan biri olan ve dünya internet trafiğinin yüzde 80’ini yöneten internet ve ağ teknolojileri şirketi Cisco geçen sene Türkiye’ye 5 yıl içinde 275 milyon dolarlık yatırım yapacağını açıklamıştı. Bu yatırımın şartlara göre daha da artacağına işaret eden Migliuolo, Türkiye’nin yatırım açısından neden bu kadar önemli olduğunu şöyle açıklıyor: “Bence Türk pazarı çok olumlu gelişmelere sahne oluyor. En büyük eksik Türk şirketlerinin önümüzdeki yıllarda ne gibi gelişmeler olacağını tahmin edememeleri. İşte biz de bu nedenle Türk pazarında yer almayı daha çok istiyoruz. Türkiye, dünyada belirlediğimiz gelişmekte olan en büyük 8 ülkeden biri. Bu ülkelerin ortak özelliği büyüme potansiyeline sahip olmaları.”
Cisco, 1996’dan bu yana Türkiye’de faaliyetlerde bulunuyor. Koç, Eczacıbaşı, Turkcell gibi Türkiye’nin önde gelen şirketlerinin e-dönüşüm projelerini gerçekleştirdi. Dünyada 50 bin kadar çalışanı olan şirketin Ar-Ge bütçesi yaklaşık 4 milyar dolar. Massimo Migliuolo’ya bilgi teknolojilerindeki son trendleri ve Türkiye’deki gelişmeleri sorduk…
* Son 3 yılda mobil teknolojiler alanında ne gibi yeni teknolojiler ve uygulamalar ortaya çıktı? Şu anda Cisco, laboratuarlarında hangi mobil teknoloji ve uygulamalar üzerinde çalışıyor?
İlk önce “mobilite” derken neyi kastediyorum onu anlatmak isterim. Bence mobilitenin en önemli avantajı, son kullanıcılar için. Günümüzde insanlar daha çok hareket halinde. Zaman en verimli kullanılması gereken şey. Bu nedenle teknolojiler kişilerin hareketliliği üzerine kurgulanıyor. Bu sayede kişi hareket halindeyken bilgi ediniyor, video izleyebiliyor veya dinleyebiliyor. İnsanlar günlük yaşamlarına teknoloji ile birlikte devam edebiliyorlar.
Bu deneyim onları teknoloji bağımlısı yapıyor. Geniş bant teknolojisini de kullanabilirsiniz, ADSL ya da 3G de. Ne kullanırsanız kullanın, hem işinize hem de son tüketici olarak kendiniz dünyanın herhangi bir yerinden ulaşmak istediğiniz içeriğe rahatlıkla erişebiliyorsunuz. Son 3 yılda ise mobil teknolojilerinde yaşanan en önemli gelişme hız oldu. Örneğin, 3G insanlara sunulan çok önemli bir gelişme. Eğer ben bir işadamıysam ve her yerde çalışabilme özelliğim varsa, bilmeliyim ki her türlü network ile istediğim bilgilere ulaşabilmeli ve onları kullanabilmeliyim.
Kişiler her yerde şirket verimliliğini düşürmeden çalışabilmeli. Çalışanların verimli olması, müşteri memnuniyetine yansıyacak, bu da toplamda kârlı bir geri dönüş sağlayacak.
Teknoloji perspektifinden bakarsak, ulaşım konusunda hızın yükseldiğini çok net görebilirsiniz. En önemli gelişme IP’de gerçekleşti. Çünkü teknolojileri bir araya getirip onların son tüketiciler tarafından kullanılmasını sağlayan bir gelişme. Burada önemli olan şey, insanlara bu yolla teknolojiyi daha rahat kullanma fırsatını veriyor olması. Asla iletişimi kaybetmiyorum. Ben bu binadan karşıdaki binaya geçerken bile internet erişimine sahibim.
Kablosuz internet burada önemli bir rol oynuyor. Eğer kablosuz internet erişimine sahipseniz ve IP’yi kullanabiliyorsanız siz hem özel hayatınızda hem de iş hayatınızda hareketli olmanıza karşın kolaylıkla ihtiyaçlarınızı bu yolla giderebiliyorsunuz demektir.
* Türkiye genellikle yurtdışı uygulamaları ülkesine getiren ülke konumunda. Bu nedenle Türk uzmanlar altyapı açısından Türkiye’deki yerel şirketleri eksik görüyorlar. Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Bence Türk pazarı çok olumlu gelişmelere sahne oluyor. En önemli eksik, Türk şirketlerinin önümüzdeki yıllarda ne gibi gelişmeler olacağını tahmin edememelerinden kaynaklanıyor. Bu nedenle bizim gibi danışmanlara ve servis sağlayıcılarına ihtiyaçları var.
İnsanlar ofislerinde, evlerinde teknolojiyi kullanabilmeliler. Bu network’ü kurduğunuz zaman teknolojiyi etkin bir şekilde kullanabiliyorsunuz. Daha iyi bir hizmet almaya başlıyorsunuz. ADSL ya da 3G ile önemli olan, bilgiye her şekilde ve hızla ulaşmak. Ülkelerin verimliliği ve rekabetçi olması kesinlikle teknolojiyi kullanabilme penetrasyonu ile ilgili. Türkiye’nin teknolojiyi kullanma penetrasyonu da oldukça açık.
Ayrıca gelişmeye de çok elverişli. Bu nedenle biz şirket olarak çok heyecanlıyız. IP bence gelecek, demek. Her detay kişilerin rahatça kullanabilmeleri ile ilgili. Bizim amacımız da kişilerin teknolojiyi daha rahat kullanabilmelerini sağlamak.
* Amerika ve Avrupa’da şirketler ve işadamları en çok hangi mobil uygulamalara yatırım yapıyor ve onları kullanıyor?
Bence en büyük gelişme, hem Avrupa hem de Amerika’da erişimin çok hızlanmış olması. Avrupa’da hizmet sağlayıcılar mobil şekilde faaliyet gösteriyorlar. Ama aslında onların daha kısıtlı bir hizmet kullanma alışkanlığı var.
Gelişmekte olan pazarlarda ise durum biraz daha farklı. Buradaki insanlar bu hizmetleri kullanmaya daha istekliler ve birleşik hizmet alabiliyorlar. Ben Türkiye’de birçok kişinin hem PDA’den, hem laptop’larından hem de masa üstü bilgisayarlarından iletişimi takip edebildiklerini gördüm. Avrupa ya da Amerika’da ise kullanma ve yeni teknolojiye adaptasyon süreci oldukça muhafazakar.
* Sizce Avrupa ve Amerika teknolojiyi daha etkin mi kullanıyor?
Kesinlikle. Onlar iş modellerine teknolojiyi uygulayarak kullanıyorlar. Ancak yeniliğe çok açık değiller. Pazarların sınırları çizilmiş. Yani yenilik açısından yavaş ilerleyen bir penetrasyona sahipler. Servis sağlayıcıları bu nedenle başka pazarlara yöneliyor. Daha hızlı, daha mobil olmaya çalışırken bunu çok oturtulmuş şekilde yapıyorlar. Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelerde ise daha az engel var. İngiltere’de Vodafone daha çok mobil operatör ama burada Vodafone’un daha fazla yatırım yapması gerekiyor.
* Şirketlerin verimliliğini artırması konusunda teknolojinin ne gibi getirileri oldu?
Bence KOBİ’lerin verimliliğini artırabilmesinde mobilite çok önemli yer tutuyor. İkincisi, sadece bir network’ten birçok güvenliğe sahip oluyorsunuz. Şirketlerin güvenlik için farklı, uygulamalar için farklı hizmetleri teker teker almalarına gerek kalmıyor. Bunu size üçüncü bir taraf sağlayabilir. Hem iletişim hem de araçların birleşimini servis sağlayıcılar verebilir. Tüm bu servis sağlayıcılar hem kişilere hem de kurumlara bir danışman gibi destek veriyor. Bu durum şirketlere maliyet avantajı sağlıyor. Özellikle KOBİ’ler için çok değerli bir iş modeli bu. BT düşük maliyetle çalışmalarını sağlıyor. Şirketler teknolojiye yapılan yatırımı maliyet olarak değil, ileride onlara geri dönecek bir kazanç kaynağı olarak düşünmeliler. Türkiye için şunu söylemek isterim: Türkiye teknolojiyi uygulama açısından birçok Avrupa ülkesinden daha iyi konumda.
* Hangi büyüklükteki şirketler teknolojiye yatırım yapmalı? Örneğin daha büyük kapasiteliler daha çok mu yatırım yapmalı?
Bence böyle bir ayrım olamaz. Şirketleri teknolojiyi kullanma oranına göre değerlendirmek lazım. Yani KOBİ’ler daha bile fazla kullanabilir. KOBİ çalışanlarının masa başı işleri daha azdır. Onların işleri daha hareketli. Böylece mobil uygulamalara daha çok ihtiyaçları var.
* Türkiye’deki GSM operatörlerini Avrupa ve ABD ile kıyasladığınızda kurumsal çözüm geliştirme bakımından nasıl buluyorsunuz? Kurumsal ürün ve hizmet çeşitleri yeterli mi sizce?
Bence mobil operatörler çok geride kaldı. Bu durum Türkiye’de de, Avrupa’da da aynı. Teknoloji ile daha fazla yenilik yapabilirler. Örneğin, Swisscom operatörüne bakın. İsveç markası. O IP mobilitesini çok iyi uyguluyor. Şirket kullanıcılarına hizmet veriyor. Mesela sadece bir laptop kullanıyorsanız, bu laptop üzerinden sağlanan erişimin bedeli tek fiyat. Yani aslında erişimde tek fiyatlılık da önemli.
* Fiyat gelecekte teknoloji şirketleri tarafından da önemli bir konu haline gelecek mi?
Evet fiyat çok önemli. Özellikle şirket kullanıcılarına çözüm yarattığı için, fiyat odak noktada yer alıyor. Aslında fiyatı yüksek bile tutsalar şirketler o hizmeti almak isteyecek. Çünkü şirketler o teknolojiyi kullanıp iş verimliliklerini artıracaklar. Servis sağlayıcılar şirketlere bir değer yaratır. Örneğin İsviçre’de tüm servisler tek fiyat ve ucuz. Bence bu model dünyanın her yerinde gelişecek. Türkiye’de de gelişme gösterecek.
* GSM operatörleri büyük şirketlere ve KOBİ’lere hizmet sunabilmek için altyapı ve hizmet bakımından hangi konulara yatırım yapmalı?
Şirketler hizmetlerin mobil ve IP tabanlı olmalarına odaklanmalılar. IP kişinin iş telefonunu, bilgisayar ve cep telefonunu bir arada taşımasıdır. Tüm bunları bir arada tutmayı hedeflemeli. Eğer siz beni işyerimdeki telefonumdan arıyorsanız ve bulamıyorsanız bu telefon benim cep telefonuma düşmeli ve bana ulaşabilmelisiniz. İşte teknolojinin güzelliği bu. Kişilerin bu deneyimleri edinmesi bizim için çok önemli. Teknoloji basit olmalı ve hayatı kolaylaştırmalı. Bu işlemleri yaptırabilecek bir altyapı hizmetinin olması lazım.
* Telekom dünyasında Türkiye ne durumda? Pazar olarak hangi avantajları yaşıyor?
Cisco, Türk Telekom ve diğer mobil şirketlere yönelik çözüm üretiyor. Cisco olarak Türkiye’de çok önemli bir konuma sahibiz. Sadece girişimciler için değil, son tüketiciler açısından da öyle olduğumuzu düşünüyoruz. Bu pazarda çok güçlüyüz ve gittikçe daha fazla gelişme göstereceğiz.
KOBİ’ler açısından güçlü bir konuma gelmek ve onların bizim uzmanlığımızdan yararlanmalarını sağlamak istiyoruz. Sadece altyapıyı sağlamak yeterli değil. Onlara yaratıcı çözümler de sunmaya çalışıyoruz. IP teknolojisinin hizmet başlığı altında nasıl yer aldığını anlatmaya odaklanıyoruz.
* Gelişmekte olan ülkelerde bilişime duyulan istek neden daha hızlı gelişiyor?
En önemli nedeni, gelişmekte olan ülkelerde yasal kısıtlamaların daha az olması. Avrupa veya Amerika’da sizin servis sağlayıcılarınız zaten vardır. Bu hizmeti sağlayanlar değişmezler ve tüm teknolojiyi kullanabilirler. Onları ikna etmek zordur. Gelişmekte olan pazarlarda ise durum daha farklı. Onlar teknolojiyi kullanma konusunda daha farklı davranış sergiliyorlar. Türkiye teknolojiye ve bilişime daha yakın bir ülke. Mobil araçlara ve teknoloji yolu ile erişime çok açık. Gelişmekte olan ülkelerdeki internet erişimi ile deneyim genellikle zaten mobil olarak gerçekleşiyor.
“Türkiye Seçtiğimiz 8 Ülkeden Biri”
* Geçen yıl Türkiye’ye 5 yıl içinde 275 milyon dolar yatırım yapacağınızı açıkladınız. Türkiye pazarı hakkında neler düşünüyorsunuz? Türkiye’ye yapmakta olduğunuz bu yatırımın içeriği nedir?
Türkiye bizim için çok önemli bir pazar. Hatta dünyada belirlediğimiz gelişmekte olan en büyük 8 ülkeden biri. Biz bu nedenle o pazarlara çok odaklanıyoruz. Latin Amerika’dan Pakistan’a 8 ülke belirledik. Bu ülkelerin ortak özelliği, büyüme potansiyeline sahip olmaları. Bu nedenle bu kadar yatırım yapıyoruz.
* Bu yatırımın içeriği nedir peki?
Biz bu yatırımı biraz sosyal sorumluluk olarak da düşünüyoruz. En önemli fırsatımızın teknolojiyi kullanarak eğitimi geliştirebilme olduğunu düşünüyoruz. Eğitim programları ile kişileri eğitiyoruz. Teknik liselere eğitim vereceğiz. Tüm bu yatırımları yapmamızın nedeni Türk pazarına güvenmemiz. Ayrıca Türkiye’deki KOBİ’ler de çok önemli gelişmeler gösteriyor.
“En Hızlı Kobi’ler Büyüyor”
Düşük Maliyet Sağlıyoruz
Gelişmekte olan pazarlarda KOBİ’ler en hızlı büyüyen kesim. Bu nedenle en çok o kitleye odaklandık. KOBİ’ler bize gün içerisinde sahip oldukları araçlarla erişimi nasıl sağlayacaklarını ve güvenli bilgi edinmek isteklerini aktarıyorlar. Cisco’nun en fazla odaklandığı yer işte tam da burası. Türkiye’de de KOBİ’ler çok önemli. Doğru oranda ve doğru uygulamalar gerçekleştirilmeli. Böylece hedefimiz onlara düşük maliyetle çalışmalarını sağlamak oluyor.
Mobil Olmada Sorun Var
Türk şirketleri BT’yi kullanma konusunda çok başarılı. Ancak hala araçları birlikte kullanabilme konusunda sorunlar yaşıyorlar. Bu nedenle 3’üncü partilere başvurmaları gerekiyor. Hizmet sağlayıcıları şirketlere gelecekte teknolojiyi kullanarak nasıl verimli hale geleceklerini anlatabilmeli. Çünkü sistemler gün geçtikçe gelişiyor.
Gelecek Hizmet Sağlayıcıların
Geleceğin danışmanları bilişim hizmeti sağlayacak. Bilişimin önemi daha da artacak ve şirketlerin kârlı olmalarına yarayacak. Ve bu KOBİ’ler için çok önemli. Bu da BT yeteneği ile gerçekleşecek. Cisco da bu entegrasyonu sağlıyor. KOBİ’ler her türlü hizmeti sağlayabilecek bilişim bilgisine sahip olmayabilir; burada hizmet sağlayıcıları devreye girer. Ve geleceğin en iyi danışmanları hizmet sağlayıcıları olacak.
Cisco’nun En Büyük Müşterisi Cısco
Şirketler Ip’yi Tercih Ediyor
Cisco olarak dünyanın en büyük telekomünikasyon şirketleriyle çalıştığımızdan, bu yatırımın ne kadar hızlı geri döndüğünü çok yakından takip edebiliyoruz. Özellikle telekomünikasyon şirketleri ses, görüntü ve verinin düşünce hızıyla yayılıp kontrol edildiği IP dünyasını tercih ediyor.
Kaynaklarını Telekoma Ayırıyor
Ağ dünyasının lider konumundaki şirketi olarak bizim de bu gelişimdeki payımızı vurgulamak isterim. Cisco’nun teknolojiyi her yıl bir üst seviyeye taşıyan dev inovasyon ekibi, kaynaklarının büyük bölümünü telekomünikasyona ayırıyor. Türkiye’de de telekom pazarına yönelik yatırımlarını son yıllarda daha da genişleten Cisco, bu alanda çalışanları ve iş ortaklarına yatırımlarını sürdürüyor.
Genişbant Erişimini Geliştiriyoruz
Ülkelerin ekonomik büyümesinde önemli rolü olan genişbant internetin Türkiye’de de geliştirilmesi için bizler de katkıda bulunmayı amaçlıyoruz. Bu nedenle, geçtiğimiz eylül ayında duyurduğumuz 275 milyon dolarlık Türkiye yatırım planlarımızın kapsamında Türkiye’de genişbant erişiminde başarılı pilot çözüm ve sonuçların geliştirilmesi için çalışmalara başladık.
Cirosunun Yüzde 10’unu Tasarruf Ediyor
En büyük müşterisi yine kendisi olan Cisco, geliştirdiği her yeni teknoloji ve sunduğu her yeni iş çözümünü önce kendi şirket bünyesinde uyguluyor. Bu şekilde, geliştirdiği internet ve web tabanlı uygulamaları, çalışan ve müşteri ilişkileri, eğitim, finans ve üretim süreçlerinde kullanarak, yılda yaklaşık 2,4 milyar dolar tasarruf ediyor. Bu rakam, Cisco’nun yıllık cirosunun yaklaşık yüzde 10’una denk geliyor.
Hande Yavuz
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?