Kurucu Farkı Belli Oluyor!

“Kurucusu tarafından yönetilen şirketler daha mı başarılı?” Kurumsallaşmanın önemi artık iyice anlaşılmış olsa da, bu soru gündemden hiç düşmüyor. Araştırmacılar da kurucuların yönettikleri şirketl...

1.06.2007 03:00:000
Paylaş Tweet Paylaş

“Kurucusu tarafından yönetilen şirketler daha mı başarılı?” Kurumsallaşmanın önemi artık iyice anlaşılmış olsa da, bu soru gündemden hiç düşmüyor. Araştırmacılar da kurucuların yönettikleri şirketlerle profesyonellerin yönettiği şirketlerin performanslarını geniş bir düzlemde karşılaştırarak merakları gidermeye çalışıyor. Buna göre Fortune 500 şirketlerinden hala kurucusu tarafından yönetilen 26 şirketin son 10 yıllık performansı hisse getirisinde Fortune 500 ortalamasından yüzde 7, kâr artışında ise yüzde 8 daha iyi. Türkiye’de de kurucuları tarafından yönetilen şirketler 2001-2005 yılları arasında yılda ortalama yüzde 68 büyürken, profesyonellerin yönettiği şirketler aynı dönemde yılda yüzde 34 büyüme gösterdi.


Costco, Kinder Morgan ve L3 Communications’in, Fortune 500 şirketlerinden biri olmaları dışında ortak yanları pek yok gibi görünüyor. Costco, bir toptan satış şirketi, Kinder Morgan petrol ve gaz, L3 ise silahlanma müteahhitliği sektörlerinde faaliyet gösteriyor. Ancak, dikkatlerden kaçan çok önemli bir ortak özellikleri var. O da üçünün de çok başarılı performans göstermesi ve kurucuları tarafından yönetiliyor olmaları.

Yine Fortune 500 şirketlerinden Whole Foods Market, Kinder Morgan, Capital One Financial, EchoStar Communications ve Apple da kurucuları tarafından yönetiliyorlar. Bu şirketler de son 10 yılın en iyi performans gösterenleri arasında yer alıyorlar.Ayrıca Dell, Nike, Starbucks ve Microsoft gibi her biri ikon olmuş şirketlerin kurucuları da yönetim kurulu başkanı olarak işlerinin başındalar.

Onlar yalnız değil. Fortune 500 şirketlerinden kurucusu işin başında olan 26 şirketin diğerlerine kıyasla en önemli üstünlüğü ise hisse getirisinde gerçekleşti. 1995’ten 2005’e kadar kurucularının CEO olduğu bu 26 şirketin ortalama yıllık hisse getirisi yüzde 18,5 oranında gerçekleşti. Ki bu oran Fortune 500 ortalamasından yüzde 7 daha iyiydi. Yine aynı dönem içinde Fortune 500 şirketlerinin ortalama kar artışı yüzde 11,7 olurken kurucusu CEO olan şirketler 10 yıllık sürede karlarını yüzde 19,7 artırdılar.

26 şirket küçük bir örneklem olsa da, Ohio State Üniversitesi Finans Profesörü Rudiger Fahlenbrach’ın geniş çaplı araştırması da benzer sonuçlara ulaşmıştı. Fahlenbrach, 1993’ten 2002 yılına kadar en büyük 2 bin 300 Amerikan şirketinin performanslarını ölçtü ve kurucuları tarafından yönetilen şirketlerin, borsada diğerlerine göre yüzde 8 daha iyi performans gösterdiklerini ortaya koydu.

İşi Sahiplenme Gücü
Fahlenbrach, neden kurucuların daha iyi CEO olduklarıyla ilgili bazı teoriler de geliştirdi. Bunlardan ilki, kurucu CEO’ların şirketlerini daha çok sahiplendiği teorisiydi. Fahlenbrach, şirketlerin kurucularının hayatının bir parçası olduğunu dile getiriyor. Böylece daha uzun vadeli stratejiler geliştirebiliyorlar.

Ayrıca, Fahlenbrach, kurucusu tarafından yönetilen şirketlerin, profesyoneller tarafından yönetilenlere göre daha büyük bütçelerle, daha çok yatırım yaptıklarını da söylüyor. Fahlenbrach, kurucusu başında olan şirketlerin neden daha iyi olduğuna onların sözleriyle özetle şöyle yanıt veriyor: “Ben bu şirkete duygusal bağlarla bağlıyım. Bu da demek oluyor ki, şirketin başına gelecek herhangi bir finansal problemde onu korumak için her şeyi yaparım.”
Kurucu CEO’ların işlerine duygusal bağlarla bağlı olmaları onların yönetim stratejilerini en fazla etkileyen unsur. Örneğin, Costco’nun kurucusu Jim Sinegal, “Eğer bu şirket başarısız olursa, bu beni mahveder” diyor. Bu nedenle kısa vadeli maliyet baskılarından öte işini nasıl daha iyi yapacağını düşünüyor. Ve profesyonellerin yönettiği şirketlerde çalışanlara her görev tanımı için belirlenmiş ücretler ödenirken Sinegal deneyimli kasiyerlerin daha önemli olduğunu biliyor ve onlara normalden daha fazla ücret ödüyor.

Sektörün İçinde Yetişiyorlar
Fahlenbrach'ın önemli bir diğer teorisi ise, kurucuların yönetim becerilerinden öte sektörlerinde uzman olmalarının işlerinde yarattığı farktı. Örneğin, Sinegal, işe süpermarketlerde poşetleme yaparak başlamıştı.

Kinder, 20 yıldır enerji sektöründeydi ve Frank Lanza L3’ü 1997 yılında kurmadan önce Loral ve Lockheed’de yetişmişti. Fahlenbrach, şirket kurucularının bu deneyimlerinin onlara bildiklerini yapma içgüdüsü getirdiğini böylece yatırım kararlarını daha doğru alabildiklerini belirtiyor.

Amerika’da kurucuların yönettiği şirketlerin daha iyi performans gösterip göstermediği her zaman konuşulan ve tezleri olduğu kadar antitezlerinin de olduğu sıcak bir konu. Hem Ohio State Üniversitesi’nin yaptığı hem de Fortune 500 listesi baz alınarak yapılan araştırmalar hisse getirisi ve kârlılık anlamında kurucusu işin başında olan şirketlerin diğerlerine göre daha iyi performans gösterdiğine işaret ediyor.

Türkiye’de de Benzer Tablo
Capital ilk 100 şirketi içinde kurucusu işin başında olanlarla diğerlerinin büyümelerinin karşılaştırılmasından da benzer sonuçlara ulaşılıyor. Bunun için önce Capital 500’e giren ilk 100 şirket arasından kurucusu işin başında olan 12 şirketi belirledik. Ve diğer şirketler içinden de tüm yıllara ait verileri eksiksiz bulunan 35’ini değerlendirmeye aldık. Ulaştığımız sonuçlar çok çarpıcı.

Buna göre, 2001-2005 yılları arasında kurucusu hala işin başında olan şirketler diğerlerine göre her yıl cirolarını ortalama 2 kat daha fazla artırmışlar. Toplam ciroda ise kurucuların şirketleri 5 yılın sonunda diğerlerinden 3 kat fazla ciro yükseltmeyi başarmış. Bu başarıya ulaşanlar arasında Enka, Goldaş, Anadolu Efes, Genpa, Akal Tekstil, Oltan Gıda, Indeks Bilgisayar, Profilo Telra, Kaptan Demir Çelik, Koluman Otomotiv, Fırat Plastik ve Assan Demir Çelik gibi her biri ayrı bir başarı öyküsü yazan 12 şirket var.

Yaptığımız analize göre ilk 100’deki sahipleri tarafından yönetilen şirketlerin cirosu 2001’den 2005’e yüzde 695 artarken, profesyonellerin yönettiği şirketlerin cirosu yüzde 225 artış göstermiş. Kurucu CEO tarafından yönetilen şirketler 2001-2005 yılları arasında yılda ortalama yüzde 34, kurucuların yönettiği şirketler ise yılda yüzde 68 büyüme hızı yakalamış. Bu da kurucu CEO’ların iş başında olmasının şirket performansına pozitif yansıdığın bir diğer göstergesi. Bu nedenle onların ağzından işlerinin başında durmalarının sonuçlarını dinledik.

Kararları Daha mı İsabetli?
İş hayatına meyve sebze satarak başlayan Assan Demir’in kurucusu Asım Kibar, öncelikle takım oyununa inandığını ifade ediyor. Kendini bir antrenör olarak tanımlıyor ve delege ederek yönetmeyi seçiyor. İcraatın başında olmasının getirdiği avantajları nasıl yaşadığını ise şöyle anlatıyor:

“Öncelikle kurucu, başlangıçtan itibaren işin her aşamasını takip ettiği için daha isabetli kararlar verir. Kurucu, geçmişi bilen, kuvvetli ve zayıf yönleri tahlil edebilen kişidir ve bu yüzden vereceği kararlar daha isabetli olur. Bu durum da beraberinde gelişme ve başarıyı getirir.”

Asım Kibar, kurucuların her türlü bilgiye kolay ulaşabildiğini ve böylece işlerin akışını yakından takip ederek yanlışlara erken müdahale edebildiğini düşünüyor. Kibar, “Şirket kurucusu işini daha çok sahiplenir” görüşünü ise paylaşmıyor ve “Profesyonel yöneticiler arasında da içinde en az şirket kurucusu kadar mesuliyet hisseden, görevini büyük bir özveriyle yerine getiren kişiler var” yorumunu yapıyor.

Ona göre her iki yönetici tipi de risk almakta cesur olabilir. Önemli olan sağduyulu olmak. Risk alırken de, insan tutarlı olmak, geleceği görebilmek ve ayakları yere basan işler üretmek.

Fırsata İyi Odaklandık
“Fırsatları değerlendirme noktasında şirket kurucularının daha etkili olduğunu söylemek mümkün.” Bu söz Goldaş’ın kurucu CEO’su Sedat Yalınkaya’ya ait. 2001’den 2005’e her yıl ortalama yüzde 78 büyüyen Goldaş, dünya altın piyasasında da önemli bir oyuncu durumuna geldi. Sedat Yalınkaya, pazarlamanın neredeyse hiç yapılmadığı sektörde ilkleri gerçekleştirecek kadar cesurdu. Yalınkaya, şirketin kuruluş aşamasından itibaren büyüme stratejisinin belirlenmesinde, en büyük payın kurucuya ait olduğunu belirtiyor. Bir bakıma şirketin geleceğini de kurucunun aldığı kararların şekillendirdiğini belirtiyor. Kurucusu tarafından yönetilen şirketlerin profesyonellerin yönettiği şirketlere göre daha başarılı olmasına neden olarak gösterilen “Kurucu işi daha çok sahiplenir” tezini de doğrular nitelikte konuşuyor ve “Biz hep Goldaş’ı daha ileriye nasıl götürebiliriz noktasında olduğumuz için işimizi de o oranda sahiplendik. Herkesten çok çalıştık. Bizzat işinizin başında olmak tüm süreçlere daha fazla hâkim olmanızı sağlar” diyor. Yalınkaya, bu sözlerinin profesyonellerin işi sahiplenmediği anlamına gelmediğini de ekliyor:

“Ancak işin tamamen profesyonellere devredildiği, şirket sahiplerinin yönetime katılmadığı bir sistemin yürüyeceğini düşünmüyorum. İkisi arasında bir denge kurulmalı. Uygulama yine profesyonellerde olabilir.”

“Koku Alma Duyumuz Gelişkin”
Index Grup CEO’su Erol Bilecik ise Türkiye’nin yaşadığı en büyük ekonomik krizi 2001 krizini tam anlamıyla fırsata çeviren bir kurucu CEO. Aldığı radikal kararlarla şirket satın alarak büyüme stratejisini benimsedi. 2001 yılındaki 150 milyon dolarlık bir yapıyı bugün 1 milyar dolar hedefine koşar hale getirdi. Bilecik, bu süreçte kurucu olarak işin başında olmasının avantajları hakkında şunları söylüyor:

“Şirketinizin hem kurucusu hem de yöneticisi olmak, çocuğunuza karşı hissettikleriniz gibi bir duygu ve düşünceler silsilesi yaratıyor. İcraatın başında olmak, 18 yıllık deneyimi bire bir yaşadım. 18 yıl boyunca sektörün havasını kokladım. Ürün bazında olsun, satış pazarlama bazında olsun, iş ortaklarımız bazında olsun, kendini neredeyse yıl içerisinde bir-iki kez muazzam değişikliğe uğratan bir yapıda yaşadım. Kuruluşundan bu yana bütün atılımları gerçekleştiren bir yapı olarak, koku alma duyunuz bu anlamda fevkalade gelişiyor. Bunu da icraatın başındaki kişi olarak şirketinize yansıttığınızda çok kolay ilerleme kaydediliyor. Dediğim gibi, şu anki durumu çok iyi geliştirmek kadar, bir ya da iki yıl sonra nerede olacağını bilmek de çok önemli.”

“Başlangıçta Daha İyiler”
Kurucusu hala icraatın başında olan şirketlerin daha başarılı olduğuna dair hem dünyadan hem de Türkiye’den çeşitli kanıtlar olsa da yönetim uzmanları bu konuda bir fikir birliği içinde değil. MCT Genel Müdürü Tanyer Sönmezer, kurucusunun başında olduğu şirketlerin özellikle başlangıç aşamasında kesinlikle daha başarılı olduğunu söylüyor. Sönmezer bu fikrini şöyle açıklıyor: “Çünkü başlangıçta şirketin belli fedakârlıklarda bulunması gerekiyor. Bu dönemde profesyonellerden daha çok kurucular başarılı oluyor. Çünkü kurucunun bir iş fikri var ve o iş fikrini büyütebilmek için, o iş fikriyle devam edebilmek için var gücüyle çalışıyor. Onlardaki tutku, onlardaki odak, onlardaki çaba başlangıç aşamasında hiçbir zaman bir profesyonelde bulunmuyor.”

Şirket büyümeye başladığında ise kurucu başkanların aynı başarıyı şirketi kurumsallaştırma konusunda gösteremediğine dikkat çekiyor Sönmezer... İşine tutkuyla bağlı olmanın şirket büyüyünce nasıl dezavantaja da dönüşebileceğini de şu sözlerle anlatıyor: “Kuruluşundan beri bildikleri şirketin her noktasında söz sahibi olma çabaları, kocaman hale gelmiş şirkette bile hala broşürün kağıdına karar veren CEO durumu gibi bir durum ortaya çıkıyor. Bu çerçevede de yapılması en doğru iş, kurucunun icradan ayrılması. Şirketin başına bu işi yapabilecek yetenekte, donanımda, tecrübede bir CEO’nun getirilmesi.”

Genpa’nın Başarısında Erdem’in Rolü
Dr. Zeynel Abidin Erdem/ Genpa Yönetim Kurulu Başkanı

“Kurucu Kolayca Köşesine Çekilemez”
Biz bir aile şirketiyiz. Ancak sektörü çok iyi tanıyan yerli ve yabancı danışmanlarla çalışıyoruz. Kurumsal yapının başarısına ve Erdem Holding’e olan katkılarına inanıyorum ve güveniyorum. Çok genç yaşlardan beri iş hayatının içindeyim. Bu bir yapı meselesidir. Türkiye gibi son derece aktif ve değişken bir ekonomik düzende şirket sahiplerinin hiç düşünmeden işlerini devredip köşelerine çekilebileceğini de düşünmüyorum.

İşin Başında Olmanın Kazançları
 Uzun yıllar işimin başında durmak bana büyük tecrübe kazandırdı. Geleceği önceden hesaplama ve proaktif hareket etme kabiliyetim gelişti. Ne zaman risk alınması veya ekonomik göstergelerin nasıl değerlendirilmesi gerektiğini öğrenmek uzun yıllar aldı. Bügun ise şirketlerde ve yeni ekonomik düzende gelişmeler etkisini artık global olarak gösteriyor. Geleneksel politik, kültürel, teknolojik ve finansal sınırlar yok oluyor.

“Bu Noktaya Prensiplerle Geldik”
 Disiplin, çalışma, takip, sermaye sahibi olma ve sistemi çok iyi bilmek sayesinde bu noktaya geldik. Hiç şüphesiz, burada sihirli kelimeler ‘çok çalışmak’. Ama benim için iki önemli sözcük daha var: Hak ve adalet. İş hayatına atıldığım günden bu yana bu iki prensip hiç değişmedi ve temel taşlarımız oldu. Bugün çocuklarıma ve yeğenlerime de aynı değerlere sahip çıkmaları konusunda telkinlerim vardır.

 “Deneyimlerimin Avantajını Yaşıyorum”
Yaşar Kaptan Çebi / Kaptan Demirçelik Yönetim Kurulu Başkanı

“Kurucu Başkan Daha Çok Motive Eder”
 Kurucuların işin başında olmasının en büyük artısı, çalışanlarına tecrübe birikimlerini aktarmak ve her türlü problemde yanlarında olduğunu hissettirerek onları daha çok motive etmek. Geçmişteki icraat ve deneyimlerimi mesai arkadaşlarımla paylaşarak yeni çözüm ve projeler yaratmanın avantajlarını yaşıyorum.

“Riskleri Ve Fırsatları İyi Değerlendiririz”
Şirket kurucusu, şirketin sevk ve idaresinde işin temsilcisi olarak, zamanla yöneticilerle konuları tartışıp eleştirmek ve eleştirilmek suretiyle daha çok risk alır. Göze alabildiği risklerle karşısına çıkan fırsatları daha iyi değerlendirir. Şirket kurucuları sonuçlardan direkt olarak etkilendikleri için sürekli işlerini geliştirmeye çalışırlar ve bunu zamanla sınırlamazlar.

“İşimizin Takipçisi Olduk”
 Şirketinizin başında kurucusu olduğunuz işin takipçisi olmak, makinelere olduğu kadar insanlara da yatırım yapmak, gerek eğitim, gerek ekonomik ve sosyal yönden destekleyerek birliktelik yaratmak başarının temel gücüdür. İşime olan saygımla, bu gücü kullanarak ülkemin ekonomik değerlerine azimle uyum sağlayarak yoluma devam ettim.

 “Kurucular İşin Profesörüdür”
Cengiz Solakoğlu/ Cs Danışmanlık Sahibi

 “İşi Doğru Seçer, Doğru Yönetir”
 Vizyon sahibi kurucu CEO öncelikle; “doğru işi seçen” ardından “işi doğru yöneten adam” demek. Hem işi doğru seçiyor hem de işi doğru yönetiyor. Bir kurumun başarısı için bu ikisi olmazsa olmazdır. Şirketi kurar kurmaz hiç kimse işi bir profesyonele teslim etmiyor. Kurucu şirketi belli bir büyüklüğe getirene kadar enerjisinin tümünü harcıyor.

“Yorulunca Doğru Ceo’yu Seçmeliler”
 İşi belli bir büyüklüğe getirdikten sonra ise yoruluyor. Yorulduktan sonra işi profesyonellere teslim ediyor. Bu noktada kurucunun doğru CEO’yu seçmesi de önem kazanıyor. Doğru CEO’yu seçenler o işi yönlendiriyor, denetliyor ve gerekirse kaynak tashih ederek şirketin daha hızlı büyümesini, daha az efor sarf ederek enerjisini daha ekonomik kullanmasını sağlıyor. Ben bunu da çok önemsiyorum.

“Kurucular Daha Başarılılar Çünkü…”
 Onları vizyon sahibi, kişilikli, eline, zekasına, vicdanına güven duyulan ve bu güvene liyakat göstermesini bilen profesör olarak tanımlıyorum ve onları da çok başarılı buluyorum. Daha başarılı olabiliyorlar çünkü daha kolay risk alıyorlar. Kaynaklarını daha cömertçe, tahsis edebiliyorlar. İşleriyle duygusal bağları olduğu için de gece gündüz bu işin başarısı için çalışıyorlar ve daha başarılı oluyorlar. Ama onlar da günün birinde şirketi birine devretmek zorunda kalacaklar.

Kurucular Daha Çok Risk Alır mı?
Tanyer Sönmezer/ Mct Genel Müdürü

“Başlangıçta Daha Çok Risk Alıyorlar”
Başlangıçta işin fikir sahibi oldukları için daha çok risk alıyorlar. Fakat şirket kurucuyla limitli kalırsa daha ileriye gidemiyor. Çünkü şirketler büyürken, pazardaki diğer paydaşlar da şirketi profesyonel görmek istiyor. Kurucuların başında olduğu şirketler yatırım yapma, satın alma, birleşme, büyüme gibi konularda kurumsallaşmadıkları zaman hem dünyada hem de Türkiye’de yukarıya doğru gidemiyorlar. Şu anda Türkiye’ye gelen yabancı sermaye bir şirketi alırken ilk önce yönetim kadrosunun profesyonel olup olmadığına bakıyor.

Levent Erkan7 Deleeuw Internatıonal Ülke Müdürü

“Profesyoneller de İyi Risk Alır”
 Aslında, iyi bir profesyonel de en az bir kurucu kadar risk alabilir. Ancak, bu durumu etkileyen dış etkenler var. Asıl olan, kurucu CEO veya profesyonel bir yönetici için alınan riskin doğru yönetilebilmesi. Diğer yandan, şirket kurucusu yaptığı işler açısından bir geminin kaptanı gibidir. Dümeni ne tarafa çevirirse, gemi o tarafa gider. Gemiyi batırmamak için fırtınayı doğru tahmin etmek, gerektiğinde güvenli limanlara yanaşmak, gerektiğindeyse risk almak zorundadır. Tabi birçok şirkette, bu görevi bir profesyonel üstleniyor. Ben profesyonel yöneticilerin risk alabilme durumunu, şirketin ne kadar kurumsal olduğuyla ilintili olduğunu düşünüyorum.

Kurucu Ceo’ların Büyüme Performansı

Profesyonelleri İkiye Katladı
Capital500 araştırmasında en büyük 100 özel şirket arasına giren ve kurucu CEO’ları tarafından yönetilen şirketlerin 2001-2005 arasındaki yıllık büyümesi yüzde 68 düzeyindeydi. En büyük 100 özel şirket arasında profesyonellerin yönettiği şirketlerin aynı dönemdeki yıllık büyüme performansı ise yüzde 34 oldu.

Kurucular Cirolarını Daha Çok Artırdı
Capital500 araştırmasında en büyük 100 özel şirket arasına giren ve kurucu CEO’ları tarafından yönetilen şirketlerin 2001’den 2005’e dek ciroları yüzde 695 artarken profesyonellerin yönettiği şirketlerde artış oranı yüzde 225 oldu.

Özlem Aydın
[email protected]

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz