“OSMAN BOYNER İLE BABA-OĞUL GİBİYİZ”
“Her gün beraberiz. Salı ve perşembeleri 11’de bir araya gelir,
karşılıklı fikir alışverişinde bulunuruz. Onun duayenliğinden ne kadar
sağabilirsem kendim için kâr olarak görüyorum, ben ondan besleniyorum.”
Altınyıldız Grubu Genel Müdürü Zeki Çaputlu, patronu Osman Boyner ile iş
rutinini böyle paylaşıyor. Aralarında klasik patron yönetici ilişkisi
yok. Baba-oğul gibiler.
İlişkilerinin temeli yıllar öncesine, Çaputlu’nun Altınyıldız’a girdiği
döneme dayanıyor. Bir gün Osman Boyner’in çok sevdiği Sony marka
televizyonu bozuluyor. Fabrikada ‘Kim tamir eder’ diye araştırırken
‘Zeki yapar’ cevabını alıyor. O dönem genç bir mühendis olan Çaputlu,
iki gece sabahlayıp “yapılamaz” denilen televizyonu tamir ediyor. Sonra
da Osman Boyner’in Nişantaşı’ndaki evine götürüyor. Boyner, ‘Atın
yenisini alın’ denilen televizyonun yapıldığını görünce çok şaşırıyor.
“Osman Bey’in o günkü yüzünü hiç unutmam. Patron sonuç odaklıdır” diyen
Çaputlu, çok sevdiği patronuyla ilişkisini şöyle anlatıyor:
“Osman Bey ile ilişkimiz klasik patron genel müdür ilişkisinin çok
ötesinde. Bizimkisi manevi evlat-baba ilişkisine benziyor. Kendisi
Türkiye’nin en önemli tekstil ve hazır giyim duayenlerinden biri. Onunla
her konuşmamdan sonra odasından hiçbir şey bilmiyor gibi çıkarım. Ne
kadar alabilecekseniz o kadar verebilecek bir duayen.
İş konusunda birbirimize gerçek baba oğul kadar benzeriz. Yaşam şeklimiz
birbirimizin fotokopisi gibidir. Uyku ve çalışma saatlerimiz aynıdır.
Bu yüzden çok iyi uyuşuruz. İkimiz de günde 8 saat uyuruz. 12 saat
çalışırız. Uyku ve iş dışındaki konulara 4 saat ayırırız.
Osman Boyner’in çok özel, seçilmiş biri olduğuna inanıyorum. Hayatımızda
sadece iş yok. Ailemle ilgili konularda kendisine danışır, fikrini
alırım.
Kendisinden sağdığım çok önemli değerler var. Bunlardan ilki insana
değer vermek. Eğit ve öğren felsefesini ondan öğrendim. Her zaman ‘Ne
hata yaparsan yap ama çalışanıma bir haksızlık yapma’ der. 75 yıllık
pazar deneyimi var. Tekstil ve hazır giyim pazarının esas kurallarını
kendisinden öğrendim. ‘Kafam karışmasın’ diye yanlışı hiç öğretmedi. Her
zaman şunu öğütledi: ‘Bütün bayilere eşit mesafede dur. Büyüğe büyük,
küçüğe küçük olarak davranma. Bir gün küçük büyüyecektir. Eşit muamele
yaparsan küçük senin pazarını büyük kadar büyütür.’ İş hayatımda bu
kuralının çok doğru örneklerini yaşadım.”
“JAN NAHUM’UN ENERJİSİNİ ÖRNEK ALDIM”
Murat Selek, Kıraça Holding’in amiral gemisi Karsan’ın CEO’su. 2 yıldır
bu görevde. Ancak şirketin yönetim kurulu başkanı İnan Kıraç ve ortağı
Jan Nahum’la tanışıklığı Tofaş’ta görev yaptığı yıllara dayanıyor.
Selek, otomotiv sektörünün duayeni olarak gösterilen patronları İnan
Kıraç ve Jan Nahum’u şöyle anlatıyor:
“Bizim şirkette yönetim kurulu yılda 5 kere toplanır. Yönetim kurulu
başkanımız İnan Kıraç, yönetim kurulu toplantılarına düzenli olarak
katılır, tecrübe ve görüşlerini paylaşır. Şirket yönetimine moral ve
motivasyon kazandıran mesaj ve hedefler verir. Üretimden satışa,
Karsan’ın faaliyetlerini yakından takip eder. Ama operasyona müdahale
etmez.
Jan Nahum ise vizyonerdir. Bugüne kadar kendisiyle aramızda resmi ve
hiyerarşik bir yapı hiç olmadı. Tersine her zaman aynı hedefe odaklanmış
bir takım ruhu ve güven oldu. Bir yönetici olarak Jan Nahum’un örnek
alınacak birçok yönü var. En önemlisi bitmek bilmeyen enerjisi ve azmi.
Farklı kişiliklere ve görüşlere açıktır. Görüşlerini ilgi çekici ve net
bir şekilde aktarır. Birçok değişik konuya aynı zamanda konsantre
olabilir. Olağanüstü iş yoğunluğuna ve insanüstü çalışma temposuna
rağmen özel hayatına ve ailesine zaman ayırmaya özen gösterir.~
Onunla geçirdiğim çalışma hayatı bana çok şey kattı. Kendisiyle
çalışmaktan keyif aldım, çok şey öğrendim. Özellikle konuları analiz ve
takip ediş tarzını çok beğeniyorum. Kendisinden öğrendiğim en güçlü üç
iş prensibi, ‘Hiçbir şey imkansız değildir; takım çalışması olmadan
hedefe varılmaz; stratejik ve süreç odaklı yaklaşım başarı için şarttır’
oldu.”
“ÇETİN BEY’LE YOL ARKADAŞIYIZ”
Tırsan Yönetim Kurulu Başkanı Çetin Nuhoğlu, Türkiye’nin en sosyal
patronlarından biri. TÜSİAD üyesi. Sektörel Dernekler Federasyonu ve
TOBB Ulaştırma ve Lojistik Sektör Meclisi Başkanı. UND’nin yüksek
istişare başkanı.
Tırsan CEO’su Faruk Tezcan, “Başkan” diye hitap ettiği patronu için şöyle diyor:
“Çetin Bey’in en çok etkilendiğim özelliği karizmatik liderliği. Bana
‘Üstat’ diye hitap eder, ben de kendisine ‘Başkanım’ derim. İdeal
patron-CEO ilişkisi aslında alt-üst ilişkisinden ziyade yol
arkadaşlığına benziyor. Gerekiyorsa apoletleri bir kenara bırakarak dost
olabilmeyi, başarı ve başarısızlığı birlikte üstlenebilmeyi kapsıyor.
Biri düştüğünde onu yerden kaldırabilmeyi ya da zorlandığı konularda
yardım edebilmeyi gerektiriyor.
Tırsan yeniden yapılanma sürecinden geçtiğinden eskisine göre çok daha fazla bir aradayız.
Haftanın 6 günü sabah 8, akşam 9’a kadar çalışıyoruz. Geriye haftanın
bir günü kaldığından onu da ailelerimize ayırıyoruz. İş dışında
görüşmüyoruz.
Haftanın en az 2-3 günü mutlaka beraberiz. Bir gün gündem maddeleri olan
konularla ilgili toplantı yaparız. Diğerlerinde ise spontane ve
ihtiyaçtan kaynaklanan konular çıktıkça görüşürüz. Spontane konularda
patronla aynı çatı altında olmanın verdiği avantajı yaşıyorum.
Toplantılarımız 1 ila 1,5 saat sürer. Çetin Bey, stratejilerin
kurgulanması ve icrasında destek olur. Aynı zamanda VIP müşterilerle
ilişkiler ve geçmiş dönemle alakalı konuları yönetir.”
“AHMET BEY PATRON GİBİ DAVRANMAZ”
Selda Bağdat Bahadır, teknoloji şirketi Gantek’in CEO’su. 7 yıldır
Gantek’in patronu Ahmet Şefik Öngün ile çalışıyor. 5 yıldan bu yana da
CEO olarak görev yapıyor. Bahadır, patronunun çok yönlülüğünden, renkli
kişiliğinden etkilendiğini söylüyor ve aralarındaki patron-CEO
ilişkisini şöyle anlatıyor:
“İTÜ matematik mezunuyum. Mezun olduktan sonra 3 yıl aile işimizde
çalıştım. 18 yıldır da bilişim sektörünün içindeyim. IBM ve Cisco’da
yöneticilik yaptım. Ancak hiçbir yerde Ahmet Bey gibi bir patronum
olmadı. Kendisi çok renkli bir kişiliğe sahip. Müziğe ve klasik
arabalara çok meraklı. Çok yönlü ve sosyal birisi. Klasik otomobil
yarışlarında dereceleri var. Çalışanların da kendisi gibi sosyal
olmalarını ister. Birlikte klasik otomobil yarışlarına katılırız. Ahmet
Bey’in bir diğer özelliği de şirkette Gantek Ailesi kültürünü oluşturmuş
olması. Herkesin aileleriyle yakından ilgilenir. Çocuklarının eğitimi,
problemlerini çözmeye çalışır. Müzik, kitap, gidilecek yerler
konularında çok bilgilidir. Bu konularda tavsiyelerde bulunur. İyi
restoranların adreslerini paylaşır. Çok zengin bir müzik arşivi vardır.
Özellikle bu arşivden faydalanırız.
İşte de klasik patron tipine hiç benzemez. Profesyonel yönetime inanır
ve işleyişe karışmaz. Aramızda açık, güvene dayalı bir ilişki var.
Haftada bir genel toplantı yaparız. Patron gibi davranmaz. Yeri
geldiğinde bir adım geride durmasını bilir. Kendisinden öğrendiğim en
önemli özellik patron gibi davranmamak oldu.”
“SÜLEYMAN BEY’LE AYNI FREKANSTAYIZ”
Osman Arar, Damat, Tween, ADV markalarının yaratıcısı Orka Group’un CEO’su. ~
Patronu Süleyman Orakçıoğlu için “Hem akrabam hem fikirce çok uyuştuğum
bir arkadaşım” diyor. Aynı frekansta oldukları için iş dışında da
birlikte yaptıkları her işten büyük keyif aldıklarını söylüyor. Arar,
Orakçıoğlu’nu şöyle anlatıyor:
“Çok ilgili ve takipçi bir patron. İşini A’dan Z’ye takip etmek ister.
Özellikle finans ve bilanço yönetimi konularında Türkiye’de tanıdığım
sayılı insanlardan biridir. İş ve özel hayatında her zaman sonuç ve
çözüm odaklı hareket eder. Bu özelliği, birçok alanda beni çok etkilemiş
ve yönlendirmiştir. Zamanla ondaki bu bütün algısı bana da geçti.
Yaptığım her işte resmin bütününe bakma alışkanlığını kazandım.
İş ve özel hayatımda aldığım kararlarda her zaman arkamda durdu.
Aramızda çok özel bir diyalog ve tanımı çok geniş bir ilişki var. Her
şeyden önce fikirce çok iyi uyuşuyoruz. Aynı frekansta olduğumuz için
beraber yaptığımız her aktiviteden keyif alıyoruz.
İkimiz de iş hayatımızda çok titiz ve takipçi insanlarız. Bazen iş
yoğunluğumuzdan çok sık görüşemiyoruz. Ancak her zaman iletişim
halindeyiz. Her konuda birbirimize destek vererek ilerliyoruz.”
“KEMAL BEY’LE HER KONUDA DERTLEŞİRİZ”
Kaya Grubu, Türkiye’nin en eski sanayicilerinden. Yeniden yapılanan
grubun başına geçtiğimiz yıllarda Güher Türker geçti. Türker, patronu
Kemal Kaya için “Saatlerce vakit ayırıp bilgi paylaşmaktan yorulmaz. Her
zaman yöneticilerini onore etmeyi bilir” diyor. Türker, yönetici
gözünden patronunu şöyle anlatıyor:
“Kemal Bey, çok hümanist ve mütevazı birisi. Yeri geldiğinde bir adım
geride durur, yeri geldiğinde yanımda destek verir. Mesleğinin mimarlık
olması işine, karakterine de yansır. ‘Güzelliklerin detayda saklı’
olduğuna inanır. Olayları tüm detayları düşünüp bütünü de gözden
kaçırmayacak şekilde çözer. Sürekli çözüm odaklı yaklaşır.
İkinci önemli özelliği de iş hayatının hırslarından arınmış olmasıdır.
30 yıllık kişisel iş deneyimini geride bırakmış olmasına rağmen, iş
hayatının hırslarına yenik düşmemeyi bilir. Her zaman mütevazıdır.
Kişiye insan olduğu için değer verir. Hümanist bir yapısı vardır.
Yaklaşımlarıyla yöneticilerini onore etmeyi bilir. Saatlerce vakit
ayırıp bilgi paylaşmaktan yorulmaz. Ben de kendisiyle aile, çocuklar
dahil birçok konuyu paylaşırım. Sosyal konuları konuşur, dertleşiriz.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?