İşletme yönetim dünyasının dinamik yapısı, her dönem yöneticilerin önüne yeni bir trendi çıkarıyor. Özellikle şirketlerin yeniden yapılanmasına yönelik bu trendler, her dönem değişiklik içeriyor. G...
İşletme yönetim dünyasının dinamik yapısı, her dönem yöneticilerin önüne yeni bir trendi çıkarıyor. Özellikle şirketlerin yeniden yapılanmasına yönelik bu trendler, her dönem değişiklik içeriyor. Geçmişte fazla şirketle çalışmak yerine birleşmeyi öneren danışmanlar, şimdilerde şirketlerin bölünerek büyümesinin daha kolay olduğu görüşünde. Henüz Türkiye’de bu trendin yaygın olduğunu söylemek mümkün değil. Ancak, dünyada Tyco, GE, AT&T, Viacom, Cendant gibi pek çok dünya devi bu trendi izleyerek piyasa değerlerini katlamayı başardı. Önümüzdeki dönemde Türkiye’de de dev şirketlerin işlerini yürütmekte yaşadıkları zorlukları, bu trendi izleyerek aşması bekleniyor.
“Önümüzdeki dönemde ilk 3’te olmadığımız işlerden ya çıkacağız ya da bu işlerde ilk 3 arasına gireceğiz.” Bu sözler dünyanın dev şirketlerinden GE’nin CEO’su Jeffrey Immelt’e ait. Immelt, göreve geldiği sıralarda söylediği bu sözlerle, aslında sadece kâr sağlayamadıkları işlerden çıkacaklarının sinyallerini vermiyordu. Aynı zamanda belirli iş kollarında ilk 3’e oynayabilmek için, bu işleri ayrı kâr merkezleri olarak konumlandıracaklarına da dikkat çekiyordu.
Gerçekten de Immelt, bu yeniden yapılanma stratejisinin bir meyvesi olarak 425 milyar dolarlık GE Capital’i, GE Commercial Finance, GE Consumer Finance, GE Equipment Management ve GE Insurance isimleriyle ayrı şirketlere böldü. “Bunu yapmanın gerekçesi çok basit. Her finansal birimle daha yakın ilişkiler kurmak istiyorum” şeklinde bölünmenin nedenini açıklayan Immelt, bu bölünmeyle birlikte şirket hisse sahiplerinin kârlılıklarını da artırmayı başardı. Aynı zamanda farklı segmentlerdeki aktivitelerini şirketleştirerek daha odaklı büyüme yoluna gitti.
Bu, aslında dünyada yeni bir trend değil. Pek çok dev şirket şirketlerini yeniden yapılandırmak adına bu yolu izliyor. Özellikle şirketler, hantallıklarından kurtulmak ve kârlılıklarını artırmak için iş birimlerini şirketleştiriyor. İtalya’nın lider telekom şirketi Telocom Italia, geçtiğimiz ay sabit ve mobil bölümlerini iki ayrı şirkete böleceğini açıkladı. Özellikle şirketin bu yılın başında hisse değerinin yüzde 15,7 oranında düşmesinin bu bölünmeyi tetiklediği biliniyor. Aslında şirket hala sabit ve mobil telefon pazarının lider tedarikçisi konumunda. Sabit hat pazarının yüzde 72'sine, mobil hat pazarının ise yüzde 40'ına sahip. Yani bölünme kararının arkasındaki neden, büyük bir kriz yaşanması değil. Yine de şirketin kârlılığının haziran ayı sonunda 1,78 milyar Euro’dan, 1,5 milyar Euro’ya düşmüş olması şirketi uzun dönem stratejilerini gözden geçirmeye itti.
Şirketin başkanı Marco Tronchetti Provera, bu sayede yavaşlayan kârlılık döngüsünün hızlanmasını amaçladıklarını söylüyor.
Şirketler Neden Bölünüyor?
Dev şirketlerin uyguladığı bu yöntem, dünyada “spin-off” (bölünerek büyüme) olarak adlandırılıyor. Ana şirketin, yan, bağımsız şirketler kurması anlamına geliyor. Bu yan şirketlerin hisseleri, ana şirketin hissedarlarına satılabiliyor ya da ana şirketten ayrı kâr merkezleri olarak şirketleşiyorlar. Ancak, bu durumda hisse kontrolü ana şirkette kalıyor. Burada asıl amaçlanan ise bu şirketlerin piyasa değerini yükseltmek. Bu sayede hantal yapılardan da kurtulmak mümkün hale geliyor.
Citibank Yönetim Kurulu Başkanı Steve Bideshi, spin-off sonrasında, aynı hissedar tabanına sahip olan iki veya daha fazla halka açık şirketin oluştuğunu söylüyor. Spin-off'ların amacının, oluşan her şirket için, daha yüksek toplam değer yaratmak olduğunu belirtiyor. Farklı iş birimlerinde faaliyet gösteren birçok şirketin, bu tekniğin hissedarlar için önemli derecede değer yaratabileceğini gördükleri için, spin-off kararı aldıklarını sözlerine ekliyor.
Tyco International’ın da geçtiğimiz dönemde, hisse değerini artırmak ve borçlarını rahat ödemek amacıya 4 ayrı şirkete bölünme kararı almasının arkasında böyle bir strateji yatıyor. Bu bölünme kararının ardından şirket, Tyco Security and Electronics, Tyco Healtcare ve Tyco Fire Protection and Control ile Tyco Financial Service şeklinde iş birimlerini şirketleştirdi. Şirketin başkanı Dennis Kozlwski, “Bu, hissedarlara değer yaratacak, uzun vadede değeri anlaşılacak bir plan” diye konuştu.
Ana Şirket Kadar Kârlı
Pek çok akademik çalışma, spin-off’ların performanslarının ana şirketinki kadar yüksek olabildiğini gösteriyor. Hisse senedi piyasalarını 25 yıl boyunca inceleyen araştırmacı James Milles, Patrick Cusatis ve Randall Woolridge’in şirketlerin yeniden yapılanmasıyla ilgili yaptığı araştırmaya göre, spin-off şirketler, şirketleşmelerinin ardından 3 yıl boyunca her yıl piyasadaki benzer ölçekteki şirketlerden yüzde 10 daha iyi performans göstermeyi başarıyor. Aynı şekilde ana şirketlerin hisse değerlerine de bu yeniden yapılanma büyük değer katıyor. Aynı araştırmaya göre ana şirketler de şirketlere bölündükten sonraki yıl, rakiplerine göre yüzde 6 oranında daha iyi performans sergiliyor.
Hızlı tüketim ve kişisel bakım ürünleri kategorisinde dünyanın önde gelen markalarından Sarah Lee, lüks aksesuar markası Caoch’ı 2000 yılında ayrı bir şirket olarak konumlandırdı. Bu hamlenin ardından Coach’ın o günden bu güne hisse değeri yüzde 950’den fazla artış gösterdi. S&P indeks’inin yüzde 16 düştüğü bu dönemde şirketin bu performansı göstermesi, Sarah Lee’nin zamanında markayı şirketleştirme kararına bağlandı.
Seyahat acentası Orbits, araba kiralama markası Avis ve Century 21 markalarının sahibi olan Cendant şirketi ise 2005 yılının ortalarında, 4 ayrı şirkete ayrılacağını açıkladı. Şirket son 15 yılda düzinelerce farklı satın almaya imza atarak bugünkü büyük yapısına ulaşmıştı. Şirketin CEO’su Henry Silverman, bu büyük yapının uzun vadede değer yaratmakta zorluk yaratabileceğini düşündü ve “Bize göre 4 ayrı şirkete bölünmek, pazarda işlerimizin daha net anlaşılmasını ve bu işlerin aslında hak ettiği pazar payına ulaşmasına yardımcı olacaktır” sözleriyle bölünme kararının ardındaki nedeni açıkladı.
Hissedarlara Değer Katıyor
Dünyada bu uygulamayı yapan şirketlerin çoğunun tamamı halka açık. En önemlisi “patron şirketi” olarak konumlanmış durumda değiller. Bu şirketlere yatırım yapan binlerce ortak var. Goldman Sachs Başkan Yardımcısı Mustafa Bağrıaçık, bu tür şirketlerde yatırımcıların özkaynak kârlılığına ve sermaye getirisine büyük önem verdiğini söylüyor. Şirketlerin kimi zaman odaklandıkları tek bir işle işe başladığını daha sonra ise farklı işlere girerek büyüdüğünü belirtiyor. “Ekonominin genel kuralı olarak da bu şirketler belirli bir noktadan sonra durgunluk noktasına ulaşıyor” diyen Bağrıaçık, bu durumda da şirketin toplam getirisini artırmak için bölünme yoluna gittiğine dikkat çekiyor.
Şirketlerin bölünme kararını genellikle yöneticiler veriyor. Ancak bu kararın alınmasında asıl büyük baskı hissedarlardan geliyor. Mustafa Bağrıaçık, bölünme kararının ardından şirketlerin stratejik olmayan aktiflerini satabildiğini ya da şirketlere böldüklerini belirtiyor. Bağrıaçık sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Şirketlerin uyguladığı bu yöntem ‘spin off’ ya da ‘split off’ olarak adlandırılıyor. Şirketler spin-off kararını aldıktan sonra ellerine belirli bir nakit geçiyor. Bu nakit ana şirketin büyümesi için harcanabiliyor. Yine de bu para çoğunlukla, hissedarlara temettü olarak dağıtılıyor. Bu sayede hissedarların toplam getirisi de artmış oluyor. Buna en iyi örnek Lucent’in Avaya’yı spin-off etmesi. Lucent Avaya’yı halka arz ederek ayrı bir şirket haline getirdi. Bu süreç içinde kendi hissedarlarına da Avaya hissesi verdi. Bu sayede Lucent’ın eski hissedarı olarak yatırımcıların elinde hem Avaya hem de Lucent hisseleri kaldı. Bu durum da hissedarların seçenekleri arttı. Sonuçta ben bir hissedar olarak Avaya’ya güveniyorsam bu hisseyi tutarım. Eğer güvenmiyorsam da satarım.”
Satış Değerini Artırıyor
Bugüne kadar bölünen şirketler arasında değerini katlamayan şirket sayısı oldukça az. Ernst&Young Audit Müdürü Gökhan Arıkoç, bu nedenle son dönemde pek çok dev şirketin aynı yolu izlediğini söylüyor. “British Telecom ve Deutche Telekom son yıllarda başarılı bölünmelere imza atan örnekler” diyen Arıkoç, Deutche Telecom’un internet işini T-Online, ağ servis işini T-Systems ve kablosuz ağ işini de T-Mobile olarak bölmesini oldukça başarılı bir operasyon olarak değerlendiriyor.
Türkiye’de Türk Telekom’un özelleştirilmesinden önce de şirketin kablosuz ağ bölümünü bölmesini bu duruma örnek gösteren Arıkoç, “ Türk Telekom’un özelleştirme stratejisini zaten biz oluşturmuştuk. Biliyorsunuz, özelleştirilmeden önce kablosuz ağ kısmını ayırdı ve ayrı bir şirket olarak konumlandırdı. Fakat bunun dışında Türkiye’de çok az dişe dokunur örnek olduğunu düşünüyorum” diye konuşuyor.
Şirketlerin bölünerek odaklanarak büyüme yolunu seçtiklerini söyleyen Arıkoç’a göre, bu kararı almanın kısa vadede başka nedenleri de olabiliyor. Arıkoç, şirketlerin kendi işlerini satmaya karar vermeden önce de böyle bir yol izlediklerine dikkat çekiyor ve ekliyor: “Kimi zaman şirketler satış işlemine girdiklerinde en uygun değeri ancak bölünerek bulabiliyorlar. Mesela bir gıda şirketi düşünün, bu şirketin birçok iş kolu olsun. Salça, makarna, et gibi farklı pek çok kategoride hizmet veriyor. Bu şirketi tek başına alacak herhangi bir alıcı bulmak oldukça zordur. Çünkü, dünyada baktığınız zaman gıda şirketlerinin hepsi odaklanmıştır. Tüm kategorileri bir arada bulunduran bir şirket örneği yok. Bu nedenle böyle bir şirketi uygun şekilde bölmek daha mantıklı. Bu sayede bu şirketlerin her birine ayrı ayrı alıcılar bulmak da mümkün olabilir. Bu, kısa vadede şirketin bir satış düşünmesi durumunda, değerini maksimize etmesi için oldukça uygun bir yol.”
Index 4’e Bölünerek Satış Artırdı
Türkiye’de Beymen Grup’un kendisini; Altınyıldız., Boyner, Fabrika, Network gibi ayrı şirketlere bölmesi de bölünerek büyüme adına önemli örneklerden birisi olarak gösteriliyor. Bunun dışında Index Grup da 1998 yılında radikal bir kararla şirketini 4’e bölerek bu trendi izleyen örnekler arasında yerini aldı.
Index Grup Yönetim Kurulu Başkanı Erol Bilecik, Index’in sağlıklı, kârlı ve istikrarlı bir büyüme sağlamasının arkasında bu stratejinin yattığını söylüyor. “Birden fazla firmanın tek bir çatı altında, fakat ön ofisleri birbirinden tamamen bağımsız olarak faaliyet gösterdiği bir yapı oluşturduk. En önemlisi bu şirketler birbirinden bağımsız rekabet edebiliyor” diyen Bilecik, bu şirketlerin birbirleriyle bilişim teknoloji ürünleri bazında herhangi bir çakışma içinde olmadıklarını belirtiyor. Bu yeni şirketlerin ve farklı modelin satışlarını artırdığına dikkat çekiyor. Bilecik sözlerini şöyle sürdürüyor:
“Bu yapının ilk denemesi, tüketim malzemeleri ürünleri için yapılandırdığımız Despec Türkiye oldu. Bu arada, satın almaları, know-how aktarımını ve yeni şirket oluşumlarını bir arada yürüttük. Bu modeli iletişim ağı ürünleri alanında Netex A.Ş.’de, OEM faaliyetleri alanında Datagate A.Ş.’de, tüketici elektroniği ve ev iletişim ürünleri alanında da Neotech A.Ş adlı şirketlerimizde hayata geçirdik. Satışlarımızın hızla artmasına ve daha fazla üretici ile daha sağlıklı çalışıp çok sayıda distribütörlük almamıza yardımcı olan bu model, büyüme stratejimizin çok rahat bir şekilde hayata geçmesini sağladı. En önemlisi sonuç odaklı bir yapı oluşturmamızı sağladı. Böylece daha odaklı, rekabetçi, dinamik ve hızlı kararlar alabilen yapıları hayata geçirdik. Aynı zamanda da, daha düşük masraf yapısıyla çalışan şirketler durumuna geldik.”
“Bölünmenin Şirketlere Faydası Var”
Cıtıbank Yönetim Kurulu Başkanı/Steve Bıdeshi
Ana Şirketin Değerini Artırır: Bazı ana şirketler, işletmelerinin bazı kollarının sermaye piyasasında olması gerekenin altında değerlendiğini düşündükleri için bölünme yoluna gider. Spin-off, her şirketin, kendi operasyonlarına dayanan sermaye elde etmesini sağlar ve her şirket, sermaye piyasalarının şirketlerini etkilemesi doğrultusunda sermayesini arttırabilir. Aslında, bir şirketin spin-off uygulamasının arkasındaki motivasyon, yatırımcılara her şirketin ticari faaliyetleri ile ilgili net bir görüntü sağlamaktır. Spin-off, yeni yatırımcıların dikkatini spin-off yapılmış şirketin üzerine çekebilir ve ana şirketin değerini yükseltebilir.
Genel Riski Azaltır: Eğer bir iş kolu diğerleri için risk oluşturuyorsa. Spin-off hem ana şirket hem de bölünen şirket için, özellikle hissedarlar ikisine de bağımsız iki işletme olarak odaklandığı için olumlu sonuçları beraberinde getirir. Bana göre, eğer iş kollarından biri portföyü risk açısından dengeliyorsa, şirketler bölünmeyi düşünmemelidir. Ancak bir iş kolu risk çeşitlendirmesi ve düşük kâr yaratıyorsa ve bu da ana şirketin toplam kârlılığını olumsuz yönde etkiliyorsa bölünme düşünülebilir. Ana şirketler bazı durumlarda her iki veya daha fazla iştiraki birbirinin riskinden korumak için spin-off yoluna gidebilir ve bu genelde ana şirketin kazancını dengeler. Riskli bir iştirak için spin-off yapmak, her şirketin büyüme oranları ve projelerine dayanan büyümeyi finanse etmesini sağlar.
Sinerjiye Uymayan Bölünür İş kollarından biri ana şirketin faaliyet gösterdiği diğer iş kollarına uymayabilir ve diğer iş kolları için sinerji yaratmayabilir. Bu durumda ana şirket bir sektör veya pazardan sinerji sağlanamaması nedeni ile çıkmayı tercih edebilir. Bu gibi durumlarda, ana şirket sinerjiye uymayan iş kolunu bölerek şirketleştirme yoluna gidebilir. Birbirinden farklı alanlarda iş yapan şirketler için özellikle yönetim sinerjisi eksik olabilir. Şirketlerin bölünmesi, yöneticilerin, ana şirketin performansını etkilemeyecek kararlarda iştirakin kendine has operasyon ve finansal özelliklerine odaklanmasını sağlar.
Goldman Sachs Başkan Yardımcısı/ Mustafa Bağrıaçık
“Büyüyen Ağacı Budamak Gerek”
Şirketler Bu Sayede Odaklanıyor Şirketlerin bölünerek büyümesi çok büyüyen ağacı budamaya benziyor. Bu budama sonrasında daha küçük ama mali yapısı daha kuvvetli şirketler ortaya çıkıyor. En önemlisi daha odaklanmış şirketler oluşuyor.
Hızlı Hareket Sağlıyor Bölünen şirketlerde de iyi bir durum ortaya çıkıyor aslında. Sonuçta ana şirketin içinde, büyük bir parçanın kolu olmak zor olabiliyor. Karar mekanizmaları daha ağır işliyor. Oysa şirketler bağımsızlaştıklarında sektörlerinde çok daha hızlı hareket edebiliyorlar.
Halka Açık Şirketlerde Daha Kolay Bu trendin gelecekte de devam edeceğini düşünüyorum. Nasıl bir bahçede belli zamanlarda budama yapıyorsanız, burada da yapıyorsunuz. Halka açık şirketler için bu daha kolay yapılabiliyor. Türkiye’de ise henüz bunun tam olarak bir örneği olduğunu düşünmüyorum.
Mct Genel Müdür/ Tanyer Sönmezer
“2 Tavşanın Peşinden Koşan Aç Kalır”
Bölünmenin 2 Yolu Var Ana şirketin bir şirketini bölmesinin 2 yolu vardır. Bu şirketi kendi içinde satabilir ya da yan ürün olarak ayrı bir kâr merkezi şeklinde bölerek şirketleştirir. Örneğin IBM, desktop ve labtop işlerini satarak spin-off etti. Siemens ise cep telefonu işini BenQ’ya sattı ve şirketi bölerken sahipliliği kendinde kalmadı. GE ve AT&T örneklerinde ise şirket kontrolü kendi elinde bulundurmaya devam ederek şirketlerini spin-off etti.
Odaklanmak En Önemli Konu Bugün şirketlerin dikkat etmesi gereken en önemli konu odaklanmadır. Şirketlerin sinerji yaratan işleri dışındaki işler çok fazla vakitlerini alır. Bu işlerin illaki kârsız işler olması gerekmez. Örneğin Koç Holding İzocam’ı spin-off ettiğinde bu iş kârsız değildi. Fakat stratejik olarak bu işten çıkma kararı aldılar. Burada önemli olan yönetim bilgisinin bölünmemesidir. Benim çok sevdiğim bir söz var; “2 tavşanın peşinden koşan tilki aç kalır.” Yani bir tavşana odaklanmak gerekiyor.
Turkcell Bölünebilir Bölünme konusunda başta da belirttiğim gibi segmente göre şirketleşenler de var. Örneğin Türkiye’de bugün pek çok banka ticari, kurumsal ve bireysel bankacılık alanında faaliyet gösteriyor. Bu bankaların bu segmentlerini şirketleştirmesi de spin-off’a örnektir. Burada hissedarların kârlılıkları da düşünülür. Ben ilerde Turkcell’den bireysel ve kurumsal hizmetler alanında böyle bir hamle bekliyorum açıkçası.
Şeyma Öncel Bayıksel
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?