Dünyanın denetim, vergi ve danışmanlık alanında 4 büyüğünden biri olan KPMG’nin başkanı Sir Michael Rake, hızlı büyüme nedeniyle Türk pazarına özel ilgi gösterdiklerini söylüyor. “Yatırım için çok ...
Dünyanın denetim, vergi ve danışmanlık alanında 4 büyüğünden biri olan KPMG’nin başkanı Sir Michael Rake, hızlı büyüme nedeniyle Türk pazarına özel ilgi gösterdiklerini söylüyor. “Yatırım için çok doğru bir yer. Gelecekte çok önemli bir ülke olacağını görüyoruz” diye konuşuyor. Ancak, bunun için düzenlemelere gerek olduğunu belirtiyor ve ekliyor: “Gelecekte, Türk şirketlerinin kurumsal yönetim, şeffaflık ve profesyonel yönetim oluşturma gibi temel konularını halletmiş olmaları gerektiğini düşünüyoruz.”
İyi Yönetim Şeffaflık Profesyoneller
KMPG, dünyada denetim, vergi ve danışmanlık konusunda hizmet veren en büyük dört şirketten biri. Dünya çapında yaklaşık 113 bin çalışanı ile 148 ülkede hizmet veriyor. 2006 yılında 16,9 milyar dolar ciroya ulaştı. 2007 yılında ise cirosunun 18 milyar doları aşması bekleniyor.
KMPG, içinde Türkiye’nin özel bir yeri var. Gelişmekte olan ülkelerin operasyonları yüzde 30 oranında büyürken, Türkiye’nin yakaladığı yüzde 60’lık büyüme büyük bir etki yaratmış. KPMG Dünya Başkanı Sir Michael Rake bu nedenle Türkiye’ye özel önem verdiklerini, yakından izlediklerini söylüyor. Sir Rake, “Türkiye yatırım yapmak için doğru bir yer. Buradaki işimizi büyütüyoruz. Önümüzdeki 3-4 yıl içinde istihdamı 700 kişiye, operasyonumuzu en azından 2 katına çıkaracağız” diye konuşuyor.
Türkiye’nin sadece KPMG için değil, yatırım açısından çok avantajlı bir ülke olduğuna dikkat çeken Sir Michael Rake, “Avrupa ve Asya’nın ortasında yer alan Türkiye, kültürel ve coğrafi olarak dünyanın tam merkezine oturuyor. İç piyasa, nüfus, jeopolitik açıdan baktığımızda Türkiye içinde birçok fırsatı barındırıyor. Elbette Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde olması da yatırımları bir ölçüde cesaretlendiriyor. Tam üyelik gerçekleşirse, yatırımlar daha da artacaktır” diyor.
Bugün tüm dünyada şeffaflık ve kurumsal yönetimin günden güne daha fazla önem kazandığını ifade eden Rake, ekonominin büyümesi, istihdamın artmasının şeffaf bir finansal sisteme sahip olmaya ve iyi yönetişime dayandığını belirtiyor.
KPMG Dünya Başkanı Sir Michael Rake ile Türkiye’nin kurumsal yönetim ve şeffaflık konusundaki gelişimi üzerine konuştuk:
* Siz şeffaflık, denetim ve danışmanlık konularında hizmet veriyorsunuz. Özellikle hangi ülke ve sektörlerde şeffaflık açısından sorunlarla karşılaşıyorsunuz?
Açıkçası, dünyadaki gelişmekte olan ülkelerde, şeffaflık açısından birçok sorun olduğu doğru. Ama faaliyet gösterdiğimiz birçok ülkedeki yöneticiler “daha iyi yönetişim, daha çok şeffaflık” ilkesini benimsiyor.
Kurumsal yönetişim otoriteleri, ekonomideki büyüme ve istihdam artışının, şeffaf bir finansal sisteme sahip olmaya ve iyi yönetişime dayandığını anladılar. Bu açıdan, gelişmekte olan ülkelerde, iyi bir başlangıç yapıldığını ama hala aşılacak birçok konu olduğunu söyleyebilirim.
* Gelecekte nasıl şirketler başarılı olacak? Geleceğin iş dünyası şirketlerden yönetim, şeffaflık, risk ve kurumsal yönetim açısından neler bekliyor?
Şirketler artık gayet esnek olacak. Faaliyet gösterdikleri ülkenin jeopolitik önemi nedeniyle ortaya çıkan karmaşıklıklar, kurdaki değişiklikler, petrol fiyatları ve hammadde fiyatlarındaki dalgalanmalar ile tedarik talebindeki değişimler gibi iş yaparken karşılaştıkları birbirinden farklı birçok karmaşıkl��ğı çözebilmeleri gerekiyor.
Şirketlerin global düzeyde ilgilenmesi ve çözmesi gereken benzer bir çok konu bulunuyor. Elbette ki şeffaflık önemi artacak diğer bir konu. Artık şirketler şeffaflığın önemini anlıyorlar. Şeffaf şirketler daha iyi biliniyor, daha iyi görülüyor, daha iyi bir üne sahip oluyor.
Bugün global şirketlerde önem kazanan başka bir konu ise hesap verebilirlikleri. Şirketler faaliyetleri nedeniyle içinde bulundukları topluluklara karşı hesap vermek zorundalar. Faaliyet gösterdikleri topluluklara karşı belirli bir sorumlulukları var. Kurumsal sosyal sorumluluk dediğimiz bu konu artan bir baskı yaratıyor. Şirketler bu aktivitelere uyum sağlamak zorunluluğunu hissediyor.
Yarını göz önünde bulunduran bir yaklaşım içinde bunun oldukça doğru bir tutum olduğunu söyleyebilirim. Kurumsal sosyal sorumluluğun hem şirketin itibarı açısından hem de şirketin işleyişi için önemli bir konu olduğu görülüyor. Şirketlere uzun vadeli bir bakış açısı getiriyor. Genel olarak bunlar önümüzdeki dönemde şirketlerin göz önünde bulundurmaları gereken konulardan bazıları olarak sıralanabilir.
* Sizce dünyadaki büyük şirketler gerçekten şeffaf mı? Ne kadar şeffaf olduklarını düşünüyorsunuz? Özellikle halka açık olmayan şirketlerin bu açıda sorun yaşadıklarına inanıyor musunuz?
Daha önce de söylediğim gibi şeffaflık bir gereklilik. Eğer saklayacak bir şeyiniz yoksa, o zaman şeffaflıktan korkmak için de bir nedeninizin de olmaması gerekiyor. Artık insanların aradıkları şey, düz bir oyun alanı. İnsanlar rekabet dezavantajlarının ortadan kalkması gerektiğine inanıyor. Bu da ancak şeffaflıkla mümkün olacaktır.
Halka açık şirketleri göz önüne alırsanız, karmaşık muhasebe sistemi nedeniyle yıllık raporlarlarının çok detaylı ve karmaşık oldukları görülüyor. Bu yüzden de artık kimse içinde ne yazdığını anlamıyor. Bazen “daha az, daha çok” anlamına geliyor. Bu yüzden şirketlerin sonuçlarının sunumunu basitleştirmek gerekiyor. Muhasebe sisteminin karmaşıklığını azaltmamız gerekiyor.
Bu tip konuları daha kolayca açıklamak için bazı yöntemler geliştirmek gerekiyor. Halka açık olmayan şirketlere baktığımızda da iyi şirketlerin gayet şeffaf olduklarını görüyoruz. Şeffaf olmamak için bir nedenleri yok. Bence, şirketler zamanla şeffaflığın getirdiği menfaatlerin farkına varıyor.
* KPMG risk yönetiminde de uzman bir şirket. Bu açıdan global şirketleri nasıl değerlendiriyorsunuz? Ne tür hatalar yaptıklarını düşünüyorsunuz?
Bu çok geniş bir soru. Bence şirketler, her gün farklı lokasyonlarda, birçok farklı riskle karşı karşıya kalıyorlar. Bu nedenle, bizim gibi şirketlerin yardımıyla, risklerini azalttıklarından emin olmaya, dikkate almaya ve yönetmeye çalışıyorlar. Çoğu şirket bu konularda bir değişim olduğunda, bir risk gördüklerinde çok hızlı harekete geçiyor. Özellikle büyük şirketlerin bu konuda çok ciddi çaba sarf etmesi gerekiyor.
Sadece var olan riskler için değil, aynı zamanda potansiyel riskler için de dikkatli olmaları ve bu durumla nasıl başa çıkacaklarını planlamaları gerekiyor. Bence aslında, genel olarak konuşmak gerekirse, risk yönetimi konusunda gelişme yaşandığını söyleyebilirim. Çünkü, dünya çok daha karmaşık bir yapıya doğu ilerliyor.
* Bu konuda başarılı bulduğunuz şirket ya da bankalar var mı?
Şirketlerin daha başarılı ya da başarısız diye sınıflandırabileceğimi sanmıyorum. Dünya çapında faaliyet gösteren şirketler için kritik öneme sahip olan konu, içinde bulundukları çevreyi anlamaları. O ülkeden, o ülkedeki çevreyi tanıyan, anlayan, yüksek vasıflı çalışanlara sahip olmaları. Oradaki iş yapış şeklini, temellerini anlayabilmek için bu çok gerekli.
Global şirketler için önemli olan kültürü anlamak, sorunları anlamak, insanları anlamak ve bununla birlikte bunlarla ilgilenecek doğru insanlara sahip olmak. Bunu yapabilenlerin başarılı olduklarını görüyoruz.
* KPMG, araştırmalar yapıyor, şirketleri değerlendiriyor. Peki, Türk şirketlerini, yönetim ve denetim açısından global şirketlerle karşılaştırır mısınız?
Son yıllarda Türkiye’de iş çevreleri açısından çok büyük bir gelişme görüyoruz. Bunun sonucunda da önemli bir büyüme yaşanıyor. Biz, Türkiye’yi gelecekte çok önemli bir ülke olarak görüyoruz. Bu nedenle de son zamanlarda buradaki kapasitemizi, iş hacmimizi artırmaya yönelik çalışmalara ağırlık verdik. Böylece Türk şirketlerine, Türkiye’de iş yapan şirketlere ve yatırım planlayanlara yardımcı olmak istiyoruz.
Bizim gibi iş yapan şirketler için Türkiye çok büyük fırsatlar sunuyor. Türkiye’de sadece 4 büyük denetim şirketinden hizmet alan değil, tüm şirketleri dikkate almalıyız. Eğer tüm şirketleri göz önünde bulundurursak, o zaman kurumsal yönetim ve şeffaflığın en önemli iki konu olduğunu söyleyebiliriz. Gelecekte, Türk şirketlerinin kurumsal yönetim ve şeffaflık konularını halletmiş olmaları gerektiğini düşünüyoruz.
* Türkiye’deki en büyük şirketleri aile şirketleri oluşturuyor. Aile şirketlerinde denetim ve şeffaflık açısından sorunlar yaşanabileceğini düşünüyor musunuz?
Belki aynı şeyi tekrarlayacağım ama ister Türkiye’de ister başka bir yerde olsun dünyanın en büyük şirketleri şunu biliyor ki, şeffaflık, iyi yönetişim ve profesyonel yönetim onlar için bir gereklilik. Bunu anladılar. Çünkü, diğer türlü hayatta kalamayacaklarını biliyorlar. Bunlardan yoksun olan şirketler çok büyük sorunlarla karşı karşıya kalacaklar.
Türk şirketlerinin finansal gücü, Türkiye’de çok daha fazla yatırım yapmak için yeterli değil. Bunun için Türkiye, dışarıdan yabancı yatırım çekmek durumunda. Bu nedenle aile şirketleri, kurumsal yönetim ve şeffaflık konusunda ihtimam göstermek zorundalar. Böylece birleşmeler yaşamak ya da daha ucuz kaynaklar yaratabilmek konusunda sıkıntı yaşamazlar. Bu konulara eğilmeleri gerekiyor.
* Türkiye’ye yatırım yapmak isteyen şirketlere neler öneriyorsunuz? Size göre, Türkiye’deki yatırım fırsatları nelerdir?
Bana göre, Türkiye’nin çok büyük artıları var. Birincisi, 70 milyonluk nüfusu var ve çok büyük bir ülke. Genç bir nüfusa sahip olması, başka bir artısını gösteriyor. Bu büyüyen nüfus, başlı başına büyük bir pazar oluşturuyor.
Eğitim konusunda gelişme yaşanması gerekiyor ama özellikle İstanbul ve Ankara’da çok iyi eğitimli, iyi üniversitelerden mezun olan birçok kişi bulunuyor. Eğitim temelleri genişliyor.
Ayrıca, Avrupa ve Asya’nın ortasında yer alan Türkiye, kültürel ve coğrafi olarak dünyanın tam merkezine oturuyor. Bu nedenle jeopolitik açıdan çok büyük bir önemi var.
İç piyasa, nüfus ve jeopolitik açıdan baktığımızda, Türkiye içinde birçok fırsatı barındırıyor. Elbette Türkiye’nin AB’ye üyelik sürecinde olması da yatırımları bir ölçüde cesaretlendiriyor. Tam üyelik gerçekleşirse, yatırımlar daha da artacaktır.
* Türkiye’deki yabancı şirketlerin ve yatırım yapmak isteyen yabancıların karşılaştıkları temel sorunlar neler?
Vergi rejimi, vergi reformu, iş gücü maliyeti ve bürokrasi gibi konular, buradaki yabancı yatırımcılar için çok büyük önem taşıyor. Kayıt dışı ekonomi, dikkate almaları gereken diğer bir nokta. Çünkü, özellikle belirli sektörler için gerçekten çok büyük bir dezavantaj yaratıyor. Bunlar tüm yabancı yatırımcılar için çok önemli olan konular.
Diğer taraftan, enflasyon ve siyasetteki istikrar da yabancılar için iki kritik nokta olarak sayılabilir. Türkiye’ye doğrudan yabancı yatırımları çekmek için bu konuların üzerinde durulması gerekiyor. Bunun yanında, “iş dostu” bir ortam ve açık, düzgün bir mali politika yabancı yatırımın önünü açacaktır. Türkiye bu konularda son 4-5 yıldır belirli bir ilerleme kaydetti. Elbette hala gelişmeye açık bazı alanlar bulunuyor.
* 1982 yılından beri Türkiye’de faaliyettesiniz bu açıdan Türkiye’yi iyi tanıdığınızı düşünüyorum. 2007 yılında gerçekleşecek iki seçimin sonuçları ne olur? Yabancı yatırımlar olumsuz olarak etkilenir mi?
Açıkçası siyasi bir yorum yapmak istemiyorum. Ama şunu söyleyebilirim ki Türkiye’nin son 4-5 yıldır iş dünyası ve yatırımlar açısından gerçekleştirdiği ilerleme ortada. İş dünyasına ve yatırımlara yönelik bu pragmatik ve pratik yaklaşımın sürmesi şartıyla yatırımlar artar ve yapılan işler de devam eder. Ben, kişisel olarak, AB vizyonu sonucu gerçekleştirilen ilerlemelerden geriye dönülmemesi ya da bunların durdurulmaması gerektiğini düşünüyorum. Bence bu politik bir konu değil, bu reformlara devam etmek, tam olarak ekonomi ile ilgili. Bu şekilde ekonomi büyür, istihdam artar, yatırım artar. Bence Türkiye için öncelikli konu budur.
Türkiye Operasyonu İki Kat Büyüyecek
* Türkiye’nin KPMG dünyası içindeki önemi nedir?
Türkiye Doğru Yer
KPMG, Türkiye’ye gerçekten çok önem veriyor. Türkiye yatırım yapmak için doğru bir yer. Biz bu nedenle buradayız. Bu nedenle buradaki işimizi büyütüyoruz. Çünkü Türkiye’de çok güçlü bir büyüme oranı yakaladık.
Dünyadaki operasyonlarımıza bakarsanız, BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ülkelerinde yüzde 30-40 oranında bir büyüme ile karşılaşıyoruz. Ortadoğu’da yine yüzde 30-40 oranında bir büyüme var. Türkiye’de ise yüzde 60 oranında büyüdük.
700 Kişiye Çıkacak
Türkiye’de çok önemli bir yapılanmamız var. 300 kişi istihdam ediyoruz. Önümüzdeki 3-4 yıl içinde 700 kişiyi geçeceğimizi düşünüyoruz. Yani bu süre içinde buradaki operasyonumuzu en azından 2 katına çıkaracağız.
Finansmana Odaklanıp, Brıc’e Yatırım Yapıyor
Biz, tüm dünyada birçok şirkete geniş çaplı bir hizmet veriyoruz. Özellikle uzmanlaştığımız alanlar arasında ise, işlevsel bir bakış açısıyla yaklaşırsak, bankacılık ve finansal hizmetler olduğunu söyleyebilirim.
Bankacılıkta Uzmanız
Denetim, vergi, danışmanlık alanında faaliyet gösteren en büyük 4 şirket içinde, bu konuda en fazla deneyimi ve uzmanlığı olan şirket biziz. Bu bizim için çok büyük ve önemli bir uzmanlık alanı.
Yatırım açısından baktığımızda, BRIC (Brezilya, Rusya, Hindistan, Çin) ekonomileri ilgimizi çekiyor. Rusya, Hindistan ve Çin’de kapasitemizi artırmak üzere yatırımlarımızı sürdürüyoruz.
Latin Amerika’ya Odaklandık
Ayrıca Latin Amerika’ya odaklandık, yoğun olarak yatırım yapıyoruz. Güney ve Orta Amerika’da güçleniyoruz. Tabii ki Türkiye’de yatırım açısından önem verdiğimiz ülkeler arasında yer alıyor.
Skandallar Yönetimden Kaynaklandı
* Enron, WorldCom, Tyco, Parmalat gibi skandallara baktığınızda, bugün bu skandalların arkasında yatan gerçek neden olarak neyi görüyorsunuz? Artık şirketler bu tip skandallar yaşamamak için önlem alıyorlar mı?
Bu gerçekten karmaşık bir konu. Bunlar göreceli olarak az sayıda şirketler ama çok geniş bir etki yaratacak kadar da büyükler. Son yıllarda şirketlerde, kontrolünün geliştirilmesi, direktörlerin sorumluluklarının belirlenmesi, denetçilerin sorumluluklarının belirlenmesi açısından gelişme sağlandı.
Merkezi Güç Sorun Yaratıyor
Buna rağmen, kişisel fikrime göre, bu skandallardaki en önemli neden şirketin tepe noktası ve liderlerinden kaynaklanıyor. Bazen tek bir kişinin elinde çok fazla güç bulundurduğunu görüyoruz. Bana göre, bunun yerine, dengeli bir yönetim ekibi kurulması daha doğru sonuçlar doğuruyor.
Özgür Gözler
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?