Tasarım işin şeklini değiştirir

Koleksiyon Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı ve Tasarım Vakfı İstanbul’un kurucusu Faruk Malhan ile tasarımın ekonomiye katkısı ve vakıf olarak bu alandaki çalışmalarını konuştuk.

28.08.2014 22:59:100
Paylaş Tweet Paylaş
Tasarım işin şeklini değiştirir
Koleksiyon Mobilya'nın kurucusu Faruk Malhan, tasarım konusunda önde gelen isimlerden biri. Kurduğu Tasarım Vakfı İstanbul'la tasarımı ekonomiye, ekonomiyi tasarıma kazandırmak için çalışıyor. Ona göre inovasyonda en önemli nokta tasarımı düşünmek...

"Tasarım insanı buluşçuluğa, yeniliğe götürür" diyen Malhan, tasarımın işin şeklini değiştirdiğini ve fiyatını artırdığını da sözlerine ekliyor. Koleksiyon Mobilya’nın yaratıcısı Faruk Malhan, tasarım dünyasının duayen isimlerinden... Malhan, iş hayatının en verimli döneminde işleri çocuklarına bırakarak Türkiye’nin en büyük eksiği tasarıma yöneldi ve Tasarım Vakfı İstanbul’u kurdu.

“İnovasyon ve buluşçulukta en önemli nokta tasarımla birlikte düşünmek” diyen Faruk Malhan, son 50 yılda global rekabetin vahşileşmesiyle tasarımın daha da ön plana çıktığını söylüyor.

Tasarım Vakfı İstanbul mücevher, tekstil, beyaz eşya, elektronik ve şehir planlaması gibi farklı alanlarda tasarımcılarla çalışmalar yapmayı hedefliyor. “Türk sanayisinde tasarımcı çok az kullanılıyor.

Tasarımcıya az para veriliyor” diyen Malhan, Tasarım Vakfı ile tasarımı ekonomiye kazandırmak amacını taşıdığını söylüyor. Koleksiyon Mobilya Yönetim Kurulu Başkanı ve Tasarım Vakfı İstanbul’un kurucusu Faruk Malhan ile tasarımın ekonomiye katkısı ve vakıf olarak bu alandaki çalışmalarını konuştuk:

Tasarım ve inovasyon, son dönemle birlikte önem kazanan, birbirini besleyen iki kavram... Tasarımla inovasyonun nasıl bir ilişkisi var?
Tasarımcı, Endüstri Devrimi sonrası ortaya çıkan bir aktör... O dönemde tasarımcı, ürünün yaratılmasıyla devreye girdi ve üreticiyle tüketici arasında bir yerdeydi. Son 50 yılda ise tasarım, ekonomi, finans ve politikayla ilişkilendirilmeye başlandı.~

Toplumlarda bilginin sınır tanımadan dolaşımından sonra rekabet iyice vahşileşti. Bu ortamda da toplıımların geliştirebileceği yaratıcı düşünce, bakış öne çıktı. İnovasyon giderek daha çok konuşulur oldu.

Tasarımcının bir düşünce yöntemi var. Biz buna tasarımla düşünmek diyoruz. Tasarımcı beyninin sağ lobunu kullanıyor ve bu kişiler daha ütopik, idealist oluyor. inovasyon ve buluşçulukta en önemli nokta tasarımla birlikte düşünmek. Bu nedenle son dönemde “tasarımla yönetim” ortaya çıktı.

Bugün Batı dünyasında bankalarda bile tasarım yönetimi departmanları mevcut. Tasarım, genel olarak karar veren kafadır. Tasarım insanı buluşçuluğa, yeniliğe götürür. Başka bir bakış açısıyla tasarlanan mal, emtia olmaktan çıkıp ürün olur. Türkiye’nin tüm ihracat kalemleri, düşük katma değerli ve düşük kârlı işlerden oluşuyor.

Ama işin içine tasarım girince, marka oluşur. Türkiye, kuyumda İtalya’dan daha fazla kilo ihraç eder ama gelir anlamında İtalya’nın gerisindedir. Aynı şekilde tekstilde de kilo başına dolar fiyatı düşüktür. Oysa tasarım öğesi, işin şeklini değiştirir ve fiyatı artırır.

Kurduğunuz Tasarım Vakfı İstanbul ile amacınız neydi?
Ben kabul görmüş, alışılagelenden ziyade hep akıntıya ters gitmişimdir. Hep bir yeni yaratma çabam vardır. Şimdi tüm enerjimi bu vakfa veriyorum. Türk sanayisinde tasarımcı çok az kullanılıyor. Tasarımcıya az para veriliyor. Ekonomi, tasarımcılarla işbirliği içinde olmadığından böyle oluyor. Tasarım Vakfı’nın misyonu, tasarımı ekonomiye, ekonomiyi tasarıma kazandırmak.~

Takı, moda, tekstil, seramik, cam, grafik, mimarlık, endüstri ürünleri, beyaz eşya gibi tüm yaratıcı endüstriler kapsamımızda. Vakıf, bu topraklara ait canlanmayı bekleyen kültürel mirası güçlü şehirleri, köyleri, zanaatkarları ve ustaları ziyaret ederek yerel kültürleri çağa uyarlayarak uluslararası platformlara taşımayı hedefliyor.

Eski dünyanın mirasını, yaratıcılığı reel ekonomiyle birleştirerek tüm dünyaya tanıtmayı amaçlıyoruz. Tasarımları ekonomiyle buluşturarak ihracatı, kullanıcıyla buluşturarak yüksek katma değerli ürünler sayesinde ülkenin döviz girdilerini artırmak istiyoruz. Mevcut kültürel mirası tanıtarak yöresel kültür ekonomilerini oluşturmayı hedefliyoruz.

Türkiye için kültürün tasarımda önemli bir öğe olduğunu mu düşünüyorsunuz?
Tabii, ilk yerleşim bölgelerinin bulunduğu Anadolu toprakları buluşculuğun ve yenilikçiliğin anavatanı... Yenilikçilikte malın ürüne, ürünün hizmete ve hizmetin deneyime dönüşme aşamalarına ben bir de kültür öğesini ekliyorum. Tasarımın içine kültür öğesi girdikçe bambaşka bir hız ve anlam kazanıyor.

En basit örneği, çarşıda yenen simidin iç mekana taşınması düşüncesiyle kurulan şirket, büyük bir ciroya ve mağazaya ulaştı. Bu, kültür öğesinin buluşa entegre olmasıdır. Aynı şekilde bir çay bardağı bile bizim yaptığımız gibi tasarım öğesi olduğunda 2,5 milyon adet satabiliyor.

Biz Koleksiyon’da kendi kültürümüzle ilgili neye el attıysak tasarımla başka türlü hayat buldu. Ancak kültürün olduğu gibi reprodüksiyonu yapılırsa işler etnik, turistik kalır. Türkiye’de kültürün gerek işletmecilik gerek finans anlamında kendine özgü öğeleri var ki bunlardan yola çıkınca önemli yararlar doğuyor.

Tasarım Vakfı İstanbul'da ne gibi çalışmalar yapıyorsunuz?
Vakfın faaliyeti üçlü bir sac ayağına oturuyor: Tasarımcılar, sektör ve kullanıcılar... Biz bu üç ayağı bir araya getiriyoruz. Bugüne kadar iki çalışma yaptık. Çalışmalara tasarımcılar, üniversitelerin belirlediği öğrenciler katılıyor. Çok başarılı oldu.~

ilk atölyemiz Eylül 2013’te “Zamanın Pası” teması ile İstanbul, Mardin, Midyat ekseninde telkâri takı tasarımı üzerine gerçekleşti. Biz Eylül’de 18 kişilik bir çalışma ekibiyle Mardin ve Midyat’a gittik. Bu çalışmayla telkâriyle ilgili bir araştırma yapıldı, kitap ve filmi de yapılıyor. Takı atölyesinden çıkan tasarımlar da bir mücevher firması tarafından üretilecek.

ikinci atölyemiz ise tekstil üzerine oldu. Bu atölye 917 Aralık 2013 tarihleri arasında İstanbul, Bursa ve Gaziantep olmak üzere 3 farklı merkezde gerçekleştirildi. 10 tasarımcı ve bir usta tasarımcımız Topkapı Sarayı’nda Osmanlı arşivini, Zeııgma Müzesi’ni, Bursa’da Merinos Müzesi’ni gezdi. Osmanlı dokuma ustalarının işlerini gördüler.

İzmir Ekonomi Üniversitesi’nin Sümerbank desen arşivini incelediler. Bu atölyeye Vanelli firması sponsor olmuştu ve çok başarılı işler çıktı. Burada çıkan kumaşlar Almanya Heimtextil- Frankfurt fuarında sergilendi.

İleride hangi sektörlerle çalışmayı planlıyorsunuz?
Halı ve kilim alanında bir çalışmamız olacak. Halı sektörü, Türkiye ve İran’da durmuş vaziyette. Halı, bir el zaanatı olmaktan çıktı. Burada yeni tasarımların üretilmesi, fark yaratılması gerekiyor. Büyük halı firmaları sermayedarları başka alanlara kayıyor. Bizim tasarımcılar ve sanatçılarla halı üzerine bir araştırma ve koleksiyon yapma düşüncemiz var. Bu çalışmaya sponsor olacak özel firmalar da bu tasarımları üretecek.

Beyaz eşya ve mobilya alanında da workshoplar yapabiliriz. Ancak burada daha uluslarası isimlerle çalışmamız lazım. Onlardan ilham almamız gerekiyor. Çünkü beyaz eşyada zaten Türk şirketlerinin güçlü AR-GE’leri, patentleri var. O yüzden birkaç aylık daha bir çalışmayla burada daha evrim niteliği taşıyacak tasarımlar çıkarabiliriz.
Türkiye’de mobilya  tasarımcılığı alanı zayıf. Burada da uzun soluklu uluslararası bir workshop yapabiliriz.~

Türkiye'de tasarımın geleceğinin nasıl olacağını öngörüyorsunuz? Bugün tasarım okuyan pek çok genç var. Bu gençler değindiğiniz gibi katma değer yaratma anlamında sektörlerde -    çalışmaya başlayacak mı?
Türkiye’de sektörler, tasarımcı kullanma geleneğine sahip değil. Bunu değiştirmemiz, tasarımcının telif haklarına saygı göstermeyi öğrenmemiz gerekiyor. Dünya genelinde tasarımcının telif hakları, ürün satışından yüzde 1 ila 3 arasında bir pay olur.

Türkiye’de iyi tasarımcılar var ama ben genel olarak tasarım eğitiminin daha iyi olması gerektiğine inanıyorum. Gelecekte Türkiye’de de sektörler ciddi şekilde tasarımcıya telif hakkı ödemeye başlayacak. Tasarımcıların sektörle çalışma etiği oluşacak.

Onların da bir sektöre yaptığı tasarımı, öbür sektörde tekrar etmemesi gerekiyor. Bugün dünyada belli tasarımcılar, belli markalarla çalışır ve diğerlerine tasarım çizmez. Türkiye’de de aynı şekilde olacak. Bu anlayış, Türk şirketlerine de ekonomik kazanç getirecek.

"HER YIL ÜRÜNLERİN YÜZDE 20'SİNİ YENİLİYORUZ"
DNA'MIZDA VAR

Koleksiyon, kurulduğundan bu yana kârlılık, iş hacmi endişelerinden öte çizgisinden ve duruşundan taviz vermeden ilerlemeye odaklandı. Biz bir ürün çok satıyor diye onu kitle ürünü olarak sunan bir şirket değiliz. Ürün tasarlandıktan ve tüketiciyle buluştuktan sonra nasıl satılır diye düşünmekten ziyade, bir başka ürün nasıl tasarlarız diye düşünüyoruz. Bu anlayış DNA'mıza yerleşti.~

CİRONUN YÜZDE 5'i
Koleksiyo n'da çalıştığımız tasarımcı sayısı 100'ü buluyor. Bünyemizdeki mühendis, içmimar ve tasarımcıların hepsi inovasyonun içinde. Koleksiyon olarak tasarıma önemli bir yatırım yapıyoruz. AR-GE giderlerimize ciromuzun yüzde 4,5-5'i kadar pay ayırıyoruz. Çok ciddi tasarımcılarla çalışıyoruz. Koleksiyon'un ürünlerinin her yıl yüzde 20'si değişiyor. Her zaman yeniye ilgi oluyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz