Türkiye ekonomisinin üç büyük sektörü otomotiv, beyaz eşya ve inşaatta daralma başladı...
Nilüfer Gözütok Ünal
Yurt içinde azalan satın alma gücü, sektörlerin satışlarını düşürürken yurt dışında Avrupa’da başlayan resesyon ihracatı olumsuz etkiliyor. Türkiye ekonomisinin üç büyük sektörü otomotiv, beyaz eşya ve inşaatta daralma başladı. Tekstil ve hazır giyim ihracatında sipariş iptalleri konuşuluyor. Plastik, makine ve seramik gibi sektörlerde de ihracat talebinde düşüş gözleniyor. Resesyonun artık bir beklenti değil realite olduğunu belirten sektör oyuncuları, yeni dönemde değişen dengelerle hedeflerini revize ederken büyümenin yeni yollarını arıyor.
2022 birçok sektör için büyümenin ivme kazanacağı bir yıl olacaktı. Ancak enflasyondaki keskin tırmanış, satın alma gücünü zayıflatırken iç pazarda büyüme hızını kesti. Rusya-Ukrayna savaşı, enerji krizi ve küresel enflasyonun tarihi seviyelere ulaşması da başta Avrupa olmak üzere ihracat pazarlarının olumsuz etkilenmesine neden oldu. Bu tabloda Türkiye’de otomotiv sektörü ilk 9 ayda yüzde 6 daraldı. Global olarak talebin daralmasıyla şirketler yılın devamında iç pazara odaklanma kararı aldı. Beyaz eşya da açıklanan ilk 8 aylık verilere göre büyümedi. TÜRKBESD Başkanı Can Dinçer, bu süreçte iç pazardaki daralmanın daha belirleyici bir veri olarak öne çıktığını söylüyor. İhracatta da yılın başından itibaren küçük de olsa bir daralma görüldüğünü açıklayan Dinçer, “İlk 8 ayda iç pazardaki daralma ihracattakinden daha yüksek seyrediyor” diyor. Müteahhitlik sektörü de yılı ciddi bir daralmayla kapatmaya hazırlanıyor. 2021 yılını 31 milyar dolarlık yeni projeyle tamamlayan sektör, 2022’ye 30 milyar dolarlık yeni proje hedefiyle girmişti. Türkiye Müteahhitler Birliği Başkanı Erdal Eren, bu yılın ilk 9 ayında üstlenilen proje tutarının 8,9 milyar dolar olduğunu belirtiyor. “Mevcut görünüm doğrultusunda yıl sonunda bu rakamın 12- 15 milyar dolar aralığında gerçekleşmesini bekliyoruz” diye konuşuyor.
DARALMA ENDİŞESİ
Hazır giyimden makineye birçok sektörde de son çeyreğe ilişkin büyüme beklentisi düşük. Yılın ilk yarısında yüzde 14,6 büyüyen makine sektörü, üçüncü çeyrekte yüzde 8 büyüdü. Makine İhracatçıları Birliği (MAİB) Başkanı Kutlu Karavelioğlu, yurt içinde yavaşlamanın etkisiyle son çeyrekte makine ve teçhizat yatırımlarındaki artışın yüzde 4-5 seviyesinde olacağını, bunun da sektöre yüzde 3-4 gibi son yılların en düşük çeyrek büyüme oranı olarak yansıyacağını tahmin ediyor. “Fakat yılın ilk yarısındaki hızlı büyümenin de etkisiyle 2022’yi yüzde 6-7 büyümeyle kapatabiliriz” diyor. Seramik sektöründe son çeyrekte daralma beklentisi var. Türkiye Seramik Federasyonu Başkanı Erdem Çenesiz, yılın ikinci yarısında enerji fiyatlarının artması ve Avrupa pazarlarındaki talebin düşmesiyle bu daralmanın geleceğini ifade ediyor. “Yılın yüzde 2-3 büyümeyle kapatılması bizim için başarı olur” diye konuşuyor. Tekstil sektöründe son 3 ayda reel olarak önemli bir büyüme olmayacağı düşünülüyor. BLC Grup Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Balcıoğlu, bunun en önemli nedeninin ihracat tarafında talebin düşük kalması ve rekabetçi fiyatlar verememeleri olduğunu belirtiyor. Kimyada küresel resesyonla son çeyrekte daralma endişesi var. Akça Kimya Genel Müdürü Alp Sarıcı, “İlk üç çeyrekteki kazanımların kısmen geri verildiği bir çeyrekle kimya sektöründe yıllık büyümeyi yüzde 5-7 oranında öngörüyoruz” diyor.
SİPARİŞ İPTALLERİ YAŞANIYOR
Yılın devamında ve önümüzdeki yıla ilişkin küresel resesyon olasılığı en çok ihracat odaklı sektörleri kaygılandırıyor. Birçok sektörde resesyonun etkisiyle talep düş��yor, sipariş iptalleri yaşanıyor. Özak Grubu Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Akbalık, “Dünyaca ünlü bir hazır giyim markası bize 2 yıllık üretim planını önceden vermişti. Haziran ayından itibaren sipariş iptalleri gelmeye başladı. Ağustos ayından itibaren de sektörde yurt dışından sipariş edilen, üretimi tamamlanan ürünlerin yüklemesi durduruluyor. Açıkçası 3 aydan fazla önümüzü göremez haldeyiz” sözleriyle sektöründeki durumu anlatıyor. Halıda dünyanın en büyük ihracatçılarından Erdemoğlu Holding’in yönetim kurulu başkanı İbrahim Erdemoğlu da 2021 yılında pandemi sonrası beklenmedik şekilde artan Batı ülkeleri kaynaklı talebin zayıfladığını ve gelen sipariş miktarlarının azaldığını kaydediyor. Sektörün bu yıl son üç ayda geçen yıla göre yüzde 10 daralacağını tahmin eden Erdemoğlu, bu daralmanın ihracattan kaynaklanacağını söylüyor. Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı da yılın son çeyreğinde özellikle otomotiv, ısıtma soğutma gibi sektörlerin ihracat pazarlarında durgunluk olduğunu dile getiriyor, “Siparişlerde kademeli azalmalar gözleniyor” diyor. Çelikte de tablo aynı. Çelik İhracatçıları Birliği (ÇİB) Yönetim Kurulu Başkanı Adnan Aslan, 2022 yılının ilk 9 ayında miktarda yüzde 11 düşüşle 15,8 milyon ton çelik ihracatı gerçekleştirdiklerini açıklıyor. “2022 yılını miktarda yüzde 11,6 düşüşle 21,1 milyon tonluk ihracatla kapatmayı öngörüyoruz” diyor.
YENİ DENGE ARAYIŞI
Resesyona rağmen büyümeye ve ihracatta kendine yeni denge kurmaya çalışan birçok sektör de var. Örneğin mobilya Rusya ve yeni açılan Suudi Arabistan pazarını değerlendiriyor. Mobilya Sanayi İş Adamları Derneği (MOBSAD) Başkanı Nuri Gürcan, İran’ın da geleneksel ve katma değerli ürünler için fırsat olduğunu belirtiyor. “Eğer yılın son çeyreğinde bu pazar açılırsa 2023 yılı bizim için fırsat olabilir” diyor. Resesyonun artık bir beklentiden öte realite olarak karşılarında olduğunu ifade eden Endüstriyel Mutfak, Çamaşırhane, Servis ve İkram Ekipmanları Sanayicileri ve İşadamları Derneği (TUSİD) Başkanı Güçlü Kaplangı, “Özellikle ihracatımızın yüzde 52’sini oluşturan Avrupa pazarında bunu net bir şekilde hissediyoruz. Geçtiğimiz yıl ihracat yüzde 35 büyümüştü. Bu yıl yüzde 12-16 büyüme öngörüyoruz. Daralan pazarda rakipten pay almaya çalışsak da öbür tarafta pazarları çeşitlendirmemiz, ABD’ye Uzak Doğu pazarlarına çalışmalar yapmamız gerekiyor” diye konuşuyor. Kimya sektöründe küresel risklere bağlı olarak ihracat performansı sınırlı olsa da bir artış öngörülüyor. İKMİB Başkanı Adil Pelister, pandemi sonrası tedarik zincirinin bozulmasından dolayı Türkiye’nin, lojistik avantajı, ürün kalitesi bakımından Avrupa için daha tercih edilir olduğunu söylüyor. “Bu avantajı dolayısıyla ülkemizin olası resesyondan daha az etkileneceğini umuyoruz” diyor. Elektromekanik imalat sektöründe ise görünüm daha olumlu. Astor Enerji Genel Müdürü Hakan Ünsal, elektrik enerjisini kendi kaynaklarından üretmeye çalışan ülkelerin elektronik mekanik ürünler için Türkiye’yi tercih ettiğini belirtiyor. Bu noktada hem ihracatımız hem kârlılığımız artıyor. Sektörün yüzde 10-15 büyüyeceğini tahmin ediyoruz” diye konuşuyor.
DÜŞÜŞÜN FATURASI
Pazardaki daralma ve ihracattaki düşüşün sektörlere faturasına gelince… Kapasite kullananımı, istihdam ve kârlılık bu durumdan en olumsuz etkilenecek üç unsur olacak görünüyor. MAİB Başkanı Kutlu Karavelioğlu, eğer küresel enflasyon düşmez ve 2023 yılında daha yüksek faiz oranlarına ihtiyaç duyulursa makine ve teçhizat yatırımlarının önemli ölçüde olumsuz etkilenebileceğini söylüyor. “Enflasyonla mücadelenin etkili olmaması ve talebin kuvvetli daralması karşısında ihracatçılar doğal olarak yine yönetilebilir bir küçülme dönemi içinde olur” diyor. Otomotiv, tarım, sanayi ve inşaat sektörlerine üretim yapan Kutes Metal’in icra kurulu başkanı Ali Esat Kutmangil, sektörün ana pazarının Avrupa olduğunu hatırlatıyor. Olası bir resesyon ve ihracat talebindeki düşüşün üretim hacmi, istihdam ve kârlılığı düşüreceğini belirtiyor. Kutmangil, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Enflasyonun kurdan daha çok artmış olması, bu artışın devam etmesi ve kurun baskılanması, ihracatçıda büyük bir baskı yapmaya başladı. Sektör olarak rekabetçiliğimizi kaybediyoruz. Kurdaki 1 TL’lik artış, ülkenin toplam borç stokunu 75 milyar TL artırıyor. Bir de bunun üzerine resesyon ve talepte daralma beklentisi imalat sanayinin sürdürülebilirliği için büyük bir risk oluşturuyor.” SERFED Başkanı Erdem Çenesiz de, “Yurt dışı pazarlarla birlikte yurt içi pazarda da daralma yaşandığı için üretimde düşüşler ve istihdamda azalma görülebilir” diyor.
ALTERNATİF FORMÜLLER
Sektörler özellikle 2023’te olumsuz gelişmelerden korunmak için arayış içinde. TUSİD, sektörü bir an önce ABD pazarına taşımak ve oradaki talepten pay almak için çalışmalarını yürütüyor. TUSİD Başkanı Güçlü Kaplangı, başarılı oldukları takdirde önümüzdeki 2-3 yılda sektörü yüzde 100 büyütme şanslarının olduğunu söylüyor. Kaplangı, “Kısa vadede Suudi Arabistan pazarıyla ilgili çalışmamız var. Malezya, Singapur, Hindistan ve Çin gibi pazarlara sektörümüzü taşımak adına da yapılanıyoruz” diyor. Züccaciye sektörü iç pazardaki daralmayı ihracatla telafi etme peşinde. Şu anda Rusya, Kenya ve ABD pazarlarına odaklandıklarını belirten ZÜCDER Başkanı Mesut Öksüz, “Bütün pazar alternatiflerini değerlendiriyoruz. B2B organizasyonlara odaklandık” diyor. Elektrikli ev aletlerinde Avrupa’dan talebin azalması üzerine sektör oyuncuları rotasını farklı ülkelere çevirmiş durumda. Goldmaster Yönetim Kurulu Başkanı Cenk Bora, Orta Doğu ve Asya pazarlarına yönelmeye çalıştıklarını söylüyor. Bora, “Bu durumda belli bir ürün grubunda kalmak yerine farklı ürün gruplarıyla daha çok tüketiciye ve farklı pazarlara ulaşmaya çalışacağız” diye konuşuyor. İstanbul Tekstil ve Hammaddeleri İhracatçıları Birliği (İTHİB) Başkanı Ahmet Güleç, ihracatta pazar çeşitliliği sağlayacak fuarlar, katma değer artışı sağlayacakları projeler ve tanıtım faaliyetleriyle orta vadede dünyanın en büyük ilk 3 ihracatçısından biri olmayı hedeflediklerini söylüyor. Indeks Bilgisayar Genel Müdürü Banu Sürek, sektörde kısa vadede ihracat geliri yaratabilecek kalemlerin yazılım ve oyun kategorisi olduğunu dile getiriyor. Sektörün en büyük hedefini şöyle paylaşıyor: “Hedef, Türkiye’nin yüksek teknolojiye dayalı ürünleri tasarlayan, üreten ve dünyaya ihraç eden bir ülke olması. Eğer bu konuda gereken aksiyonları hızla alırsak teknoloji sektörünün 2030 yılına kadar Türkiye ekonomisine mevcut katkısını 10 kat artırabilecek potansiyeli olduğuna inanıyoruz.”
“2023 İLK ÇEYREKTE DÜŞÜŞ DEVAM EDECEK” ŞENOL ŞANKAYA YEŞİM GRUP CEO’SU ÜRETİMDE YAVAŞLAMA Hazır giyim ve tekstil sektörü, 2022’nin ilk yarısını olumlu sinyallerle kapatmış ve geçen yılın aynı dönemine göre ihracatta yüzde 15 seviyesinde büyümüştü. Ancak gelişmiş ülke ekonomilerindeki resesyon tehlikesi, savaş, enerji krizi, Türkiye’de yüksek enflasyon ve başta enerji olmak üzere yüksek girdi maliyetleri gibi etmenler bizi de olumsuz etkiliyor. Tüm bu etmenler, üretim ve ihracat değerlerinde belli bir oranda yavaşlamalara yol açıyor. KISITLI BÜYÜME Buna bağlı olarak 2022’nin ikinci yarısı özellikle de son çeyrek, istenen şekilde geçmiyor. O nedenle 2022’de ya son derece kısıtlı bir büyüme olacağı ya 2021 seviyesinin korunacağı daha rasyonel görünüyor. 2023’ün ilk çeyreğinde söz konusu düşüşü hissetmeye devam edeceğiz. Belli bir süre daha devam edecek düşüş trendinin, sonrasında yavaş yavaş yükseleceğine inanıyoruz. Yıl sonu büyüme tahmini için temkinli iyimser bir yaklaşımla yüzde 5 rakamını öngörebiliriz. Önümüzdeki yıl ise 2022’ye göre sektörümüzün yüzde 10’lar seviyesinde bir büyüme kaydedeceğini düşünüyoruz. |
“SİPARİŞLERDE ARTIŞ EĞİLİMİ GERİLİYOR” YAVUZ EROĞLU PAGEV BAŞKANI İHRACAT YÜZDE 5,8 AZALDI Plastik mamul sektöründe, 2022 yılının 8 aylık gerçekleşmeleri dikkate alınarak 2022 sonunda üretimin miktar bazında yüzde 4,7 büyümesini bekliyoruz. 2022 yılında üretim artışında yurt içi tüketimin ağırlıklı olacağı görülüyor. İhracatın miktar bazında yüzde 5,8 azalmasına karşılık değer bazında yüzde 14,4 büyüyeceğini tahmin ediyoruz. ÖNE ÇIKAN RİSKLER Plastik sektörü, hemen hemen tüm sektörlere mamul ve yarı mamul veriyor. Bu nedenle tüm sektörlerdeki gelişmeler plastik sektörünü etkiliyor. Nitekim hemen hemen tüm sektörlerde yurt dışından gelen siparişlerde artış eğilimi geriliyor. Resesyon endişelerinin getirdiği yavaşlamadan en çok etkilenenler Avrupa’ya daha fazla bağımlı olan sektörler ve şirketler. Söz konusu firmalar, beklenen cirolarının düşmesi nedeniyle borçlarını ödeyememe riskleriyle karşı karşıya kalabilir. “ÜRETİM MALİYETİ ARTAR” Plastik mamul, sektör ihracatının yarısını yaptığımız AB’de gerçekten stagflasyon veya resesyon yaşanırsa bu ihracatımıza da olumsuz yönde etki edebilir. Yılın son çeyreğinde böyle bir riskin varlığından bahsedebiliriz. İhracatın gerilemesi halinde kapasite kullanım oranı düşer ve birim üretim maliyetleri artar. Bu durum, üreticinin, kâr marjlarının iyice daralmasına, öz sermayelerinin erozyona uğramasına, yatırım planlarının ertelenmesine ve sektörde istihdamın azalmasına neden olabilir. |
“KÜÇÜLME DERİNLEŞTİ” ERDAL EREN TÜRKİYE MÜTEAHHİTLER BİRLİĞİ BAŞKANI SAVAŞIN ETKİSİ Rusya-Ukrayna savaşı, sektörümüzün uluslararası faaliyetlerine ilişkin görünüm ve projeksiyonunu beklenmedik biçimde değiştirdi. Lider pazarı açık ara Rusya olan Türk firmaları için bu yönüyle de önemli bir darbe oldu. Yükselen hammadde fiyatlarıyla birlikte yurt dışında bir yatırım krizi yaşandığı izleniyor. Yurt içinde de inşaat sektörü girdi maliyetlerinde ağırlaşan yükün büyük baskısı altında. RİSK UNSURLARI Sektörde geçtiğimiz yılın üçüncü çeyreğinden bu yana aralıksız biçimde süren küçülme derinleşti. Türkiye ekonomisi bu yılın ilk yarısında yüzde 7,5 dolayında büyüdü. İnşaat sektörü yılın ilk 2 çeyreğinde sırasıyla yüzde 7,7 ve yüzde 10,9 oranında küçüldü. Bu yılın geri kalanı için yüksek enflasyon, girdi maliyetlerinde artış ve ödenek yetersizliği sektörün faaliyetleri ve iş hacmi üzerinde risk unsuru olmaya devam ediyor. ENDİŞE VERİCİ GELİŞMELER Maliyet artışları halihazırda sürmekte olup; çeşitli hammadde üretimlerinde ortaya çıkan sorunlar, enerji fiyatlarında yukarı yönlü beklentiler gibi gelişmeler ayrıca endişe verici. Konut alanında hayata geçirilecek hamleler kıymetli olmakla birlikte söz konusu projelerin mevcut şartlarda sektöre etkileri sınırlı olacak. Ne yazık ki inşaat sektörünün geneli için kalıcı biçimde büyümeye dönüş yakın zamanda mümkün görünmüyor. |
“BÜYÜMEDE İÇ PAZAR ETKİLİ OLACAK” CENGİZ EROLDU OSD BAŞKANI YIL SONU BEKLENTİSİ Yılın ilk dokuz aylık döneminde Türkiye Otomotiv Sanayisinin toplam üretimi geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 4 artarak 962 bin adet oldu. İhracat yüzde 2 artarak 688 bin adet seviyesinde gerçekleşti. Üretim ve ihracattaki artış oranının yıl sonunda bir miktar daha yükselmesini öngörüyoruz. Büyümede iç pazar etkili olacak. Özellikle finansmana erişimin kurumsal müşteriler açısından iyileşmesi beklentisi son çeyrek satışlarında olumlu etki yapacak. ZORLU SÜREÇ Küresel olarak zorlu bir süreçten geçtiğimizi söyleyebiliriz. En önemli ihraç pazarımız olan Avrupa’da ve dünyanın birçok yerinde global seviyede etki yaratan birçok sorunun eş zamanlı yaşandığı bir dokuz ay yaşadık ve yıl sonuna kadar da yaşamaya devam edeceğiz. Avrupa’da uzun yıllar sonra ilk defa çift haneli bir enflasyon söz konusu. Diğer taraftan savaş, enerji arzı ve güvenilirliğiyle çeşitli hammadde bulunurluklarını etkiliyor. Mikroçip darboğazı etkileri halen devam ediyor. TALEP VE ÜRETİM DARALMASI Bütün bunların sonucuna baktığımız zaman dünya genelinde otomotivde bir talep ve üretim daralması görüyoruz. Tahminler küresel otomotiv sektörünün tam toparlanmasının 2024 yılı itibarıyla olabileceğini, Avrupa’da ise toparlanmanın 2025 yılına sarkabileceğini gösteriyor. İçinde geçtiğimiz zorlu küresel ortamda, iç pazarın sürdürülebilir büyümesi ve öngörülebilirliği hem sanayimiz hem yeni yatırımların ülkemize çekilmesi için çok önemli. |
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?