Takipte neler değişti?

İş yapma maliyeti, yüksek enflasyonun hakim olduğu yeni dönemde en büyük sorun. Reel olmayan, hayali kârlar da büyük risk olarak görülüyor...

2.06.2022 15:49:000
Paylaş Tweet Paylaş
Takipte neler değişti?

Özlem Aydın Ayvacı

[email protected]

Pek çok sektörde yaşanan arz talep dengesizliği ise şirketlerin farklı göstergelere daha fazla odaklanmasına neden oluyor. Tüm bunların sonucunda enflasyonist ortamda sağlıklı ilerlenip ilerlenmediğini görmek adına liderlerin referans aldıkları göstergelerde de değişim var. Yeni dönemde artık EBITDA’nın mutlak değeri değil marjı, borç devir hızı değil borç ödeme gün sayısı (DPO), satış değeri değil satış adedi ve finansal tüm verilerde dolar bazlı kıyaslama gibi konular yakından takip ediliyor.

2022 yılı şubat ayı enflasyon oranları açıklandığında tüketici fiyat endeksinde (TÜFE) 20 yıl sonra ilk defa yüzde 50 artış oranı aşıldı. Yurt içi üretici fiyat endeksinde (Yİ-ÜFE) 1995’ten bu yana ilk defa 3 haneli artış görüldü. Buna göre Yİ-ÜFE yıllık yüzde 105,01’e, TÜFE yıllık yüzde 54,44’e yükseldi. Tüketici fiyatlarıyla üretici fiyatları artışı arasındaki makas da 50,7’ye çıkarak yeni bir seviyeye yükseldi. Tüm bu rakamların ışığında oluşan enflasyonist ortam, iş dünyasındaki baskı noktalarında değişime neden oluyor. Fiba Grubu Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Üyesi Mehmet Güleşçi, enflasyon artışının sürdüğü ve gelirlerin aynı oranda artmadığı bir süreçte, talep üzerinde bir baskı oluşacağını düşünüyor. Güleşçi, EBITDA’nın mutlak değerinden çok EBITDA marjını takip etmenin her zamankinden daha önemli olacağını öngörüyor. Enflasyonist ortamda bir şirketin sağlıklı ilerleyip ilerlemediğini görmek için liderlerin referans göstergeleri de değişti. Ekol Lojistik Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Musul, yeni göstergeleri için “Daha yakından takip ettiğimiz göstergeler işletme sermayesi ihtiyacı oranı, ortalama alacak tahsil ve borç ödeme gün sayısı, TL pozisyonu ve faaliyet kârı oldu” diyor. Fabeks CEO’su Ferhat Zamanpur ise “Adet eskisinden daha fazla önem kazandı, mağazacılıkta performans olarak en geçerli referans adetsel satıştır. Tüm finansal veriler içinse dolar bazlı kıyaslama mecbur hale geldi” diyor. 

REEL DEĞİŞİM ÖNEMLİ

İş insanları enflasyonist dönemde referans göstergelerini önceki yıl rakamlarıyla kıyaslarken döviz bazlı veya reel değişimlerin önemli hale geldiğini söylüyor. Akfen Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili ve CEO’su Selim Akın, borçlanma maliyetlerini kontrol altında tutup refinansman olanaklarını devamlı takip ettiklerini söylüyor. Akın, “Enflasyon dönemlerinde nakit giriş ve çıkış dengesini koruyabilen ve işletme sermayesinde erozyona uğramayan iştiraklerimiz bizim için en sağlıklı şirketler. Eğer EBITDA’nız enflasyonist ortamda TL cinsinden artmasına rağmen döviz cinsinden artmıyorsa o iş kolunda gerçek anlamda kâr edip etmediğinizi bir kez daha kontrol etmeniz gerekiyor” diyor. Abalıoğlu Holding Yürütme Kurulu Başkan Yardımcısı Oğuz Abalıoğlu, daha önceleri ciro ve kâr gibi değersel parametrelerdeki farklılıkları karşılaştırmanın yeterli olduğunu söylerken enflasyonist dönemde bu karşılaştırmaların yanıltıcı olabileceğine dikkat çekiyor. Abalıoğlu, “Bu dönem başka göstergeler önem kazandı” diyor. Bu göstergelerin reel büyüme oranı, net finansal borcun EBITDA’ya oranı, net işletme sermayesinin net satışlara oranı, yatırım kârlılığını ifade eden ROCE, finansman giderini karşılama gücü, etkinlik süreleri, kapasite kullanım oranı, döviz pozisyonu gelişimi ve hassasiyet analizi olduğunu belirtiyor. Canovate Group Finans Direktörü Hediye Yıldırım, daha fazla işletme sermayesine gereksinim duyulduğunu söylüyor. Yıldırım, “Hele de ihracatının yüzde 60’ından fazlasını ithal ettiği ürünlerle sağlayan bizim gibi ekonomilerde, kurdaki kırılganlık kaynaklı genel fiyatlarda artış, işletme sermayesi ihtiyacını katlıyor” diyor. Özellikle alacak, stok ve borç ödeme sürelerinin, alacaklar ve borçlardaki TL-YP uyumluluğu, kaldıraç oranı ve özvarlık kârlılığının enflasyonun üzerinde olma gerekliliği yani reel değerler üzerinden ölçümlenmesinin çok daha önemli hale geldiğini ifade ediyor. 

İŞLETME SERMAYESİNE DİKKAT 

İş dünyası liderlerinin pek çoğu enflasyonist dönemde işletme sermayesini yakından takip etmeye başladı. Bu isimlerden biri de Doğan Holding CEO’su Çağlar Göğüş. Göğüş, “Yüksek işletme sermayesiyle çalışan şirketlerimizde kullanıma hazır belli oranda nakit rezerv tutuyoruz. Bu sayede artan emtia fiyatları veya kur artışlarına karşı hammadde tedariki tarafında yaşanması olası sıkıntıları bertaraf etmeyi planlıyoruz” diyor. Girdi fiyatlarındaki artışları güncel takip edip gereken durumlarda satış fiyatlarını buna göre revize ettiklerini ifade eden Göğüş, “Bu dönemlerde en önemli unsur, sürdürülebilir kârlılığı korumak. Hızlı büyümeden çok kârlı büyümeye odaklanıyoruz. Girdi fiyatları her geçen gün artıyor. Bu da şirketlerin işletme sermayesi kullanımını artırıyor. Şirketler bunu karşılamak için daha fazla borçlanıyor. Burada hem EBITDA’nın nakde dönüşümü hem borçluluğun EBITDA’ya oranı kritik. Yüksek enflasyondan dolayı şirket performanslarımızı dolar olarak da takip ediyoruz. Döviz bazında büyüme bizim için önemli” diye açıklıyor. Özdilek Holding Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Özdilek, “Enflasyondan dolayı işletme sermayesinin finansmanını takip ediyoruz” diyor. Özdilek, mevcut borçlarla işletme sermayesi ihtiyaçlarına göre oluşan finansman ihtiyacının faiz maliyetinin net kâr içindeki payının gittikçe azalması gerektiğine dikkat çekiyor ve “Borçlanma ve faiz maliyeti fazla artıyorsa şirketler darboğaza girebilir. Kredi faizi net kârın maksimum yüzde 20’si kadar olmalı, kârın kalan kısmı borcun kapatılmasına yönlendirilmeli” diyor. 

EBITDA HALA ÖNEMLİ Mİ?

EBITDA normal zamanlarda en önemli sağlık göstergesi. Peki yüksek enflasyon ortamında önemini koruyor mu? ODE Yalıtım Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Turan, EBITDA’nın, şirketin sağlıklı ilerleyişi ve sürdürülebilirliğine yönelik en önemli gösterge olduğunu ifade ediyor ve “Bu nedenle enflasyonun yüksek olduğu dönemlerde dahi EBITDA’yı ilk gösterge olarak kabul ediyoruz” diyor. Turan, “Diğer önemli göstergemiz işletme sermayesi. Bu kapsamda da alım vadelerinin uzatılması, satım vadelerinin kısaltılması ve ürünlerin stokta durma sürelerini önceliklendiriyoruz” diyor. Yaşar Holding İcra Başkanı Dr. Mehmet Aktaş, enflasyonist dönemde operasyonel performanslarını değerlendirirken dikkate aldıkları finansal göstergelerden birisinin EBITDA marjı olduğunu söylüyor. Aktaş, “Bu göstergeyi, rekabetçi avantajımızı kaybetmeden maliyetlerimizi piyasa fiyatlarına ne kadar yansıtabildiğimizi de göstermesi açısından yakından izliyoruz” diyor. Işıklar Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Kutlu Işık da EBITDA’nın hala çok önem verdikleri bir gösterge olduğunu söylüyor. Işık, “Borçsuz ve ciddi net nakit pozisyonuyla çalışmaya dikkat ediyoruz ve bu dönem bu tercihimizin ne kadar isabetli olduğunu gösterdi. Alacak yaşlandırma tabloları da takip ettiğimiz ve çok önem verdiğimiz bir parametre” diyor. Dedeman Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rıfat Dedeman, şirket faaliyetlerinin kârlılığını gösteren EBITDA’ya enflasyonist dönemde de önemli bir gösterge olarak bakmaya devam ettiklerini belirtiyor. Dedeman, faaliyetlerden ortaya çıkan nakit fazlasının değerlendirilmesinin enflasyonist dönemde daha da önem kazandığına dikkat çekiyor. 

KÂRI ÖNCELİKLİ GÖRMEYENLER 

Bu dönemde kârdan feragat edenlerin sayısı hızla artıyor. Superlit Boru Genel Müdürü Turgay Aytekin, kârlılık ve pazar payı gibi uzun vadeli temel göstergelerin yerini kısa vadede önem arz eden rasyolara bıraktığını açıklıyor. Aytekin, “Bunlar özsermaye devir hızı, likidite oranı ve nakit yaratma rasyoları” diyor. Leröy Türkiye Yönetim Kurulu Üyesi Hakan İzek, “Riskli dönemlerde EBITDA ikinci planda kalıyor. Nakit dengesini iyi ayarlamak ve sermaye gücünü aşan finansal tablolarla iş geliştirmeye soyunmamak altın kuralların başında gelir. Şu anda önceliğimiz kârlılık değil. Şu an daha çok zamanında tahsilat odaklıyız, yani vadesinde ödeme yapan sağlam müşterilerle çalışıyoruz. Döviz bazlı sabit giderlerden kaçınıyoruz. Uzun vadeli sözleşmelerimizi TL bazında yapmaya özen gösteriyoruz” diye anlatıyor. Lila Group CEO’su Alp Öğücü, enflasyonun düşük seyrettiği dönemlerde, TL bazında EBITDA ve net kâr göstergelerini takip ettiklerini ancak bugün durumun değiştiğini söylüyor. Öğücü, şöyle açıklıyor: “Enflasyonist dönemlerde bu göstergeler farklılaşıyor. Döviz bazında gelir tablosu, EBITDA ve işletme sermayesindeki artış, döviz bazında kârlılıkla karşılama, satılanın yerine koyabilme maliyeti ve gelir tablosu değerlendirmesi oldukça önemli. Bunun yanında satış miktarının hacim bazında takip edilmesi, kıyaslanması ve büyümenin bu doğrultuda ölçülmesi gerekiyor. Maliyetlerin ve satış fiyatlarının değişim trendinin kıyaslaması, TL ve döviz bazında gelir ve giderlerin kıyaslaması, satış vadelerinin düşürülmesi ve tedarik süresinin kısaltılması gibi göstergeleri de takip etmek durumundayız.” 

NAKİT AKIŞINA YAKIN TAKİP

Fiyatların yükseldiği, alım gücünün düştüğü ve talebin ertelenebildiği bu tür dönemlerde nakit akışı, faaliyetlerin sürekliliği açısından son derece önemli. Gülman Group Yönetim Kurulu Başkanı Polat Gülman da nakit akışının, enflasyonist dönemde en yakından takip edilmesi gereken gösterge olduğuna inanıyor. Gülman, “Özellikle borçlanma seviyeleri sıkı kontrol altında tutulmalı” diyor. Teksan Genel Müdürü Yunus Teksan, nakit akışı yönetimi ve doğru fiyatlandırma stratejisinin öne çıktığını düşünen bir başka lider. “Tüm dünyanın buhrandan geçtiği böylesi dönemlerde müşteri ve global satış noktaları çeşitlendirmesine inanıyor ve yatırımlarımızı bu yönde yaparak risklerimizi doğru bir şekilde yönetiyoruz” diyor. MNG Kargo İcra Kurulu Başkanı ve CEO’su Salim Güneş, kârlılığın yanında, işletme sermayesi ihtiyacında olumsuz değişimlerin önüne geçmek için formülü şöyle açıklıyor: “Bunun için müşterilere ve tedarikçilere yakın durmak, beklenen tahsilat ve ödeme performanslarının ayrıntılı analizleri çok önemli.” Ülker CEO’su Mete Buyurgan ise “En önemli odak noktalarımız nakit akışı, etkin maliyet yönetimi ve etkin, çevik tedarik zinciri yönetimi. Bu dönemde neredeyse günlük etkin takip mekanizmalarımızda lokal ve küresel pazardaki dinamikleri daha yakından takip ediyor ve çevik bir şekilde kararlarımızı alıyoruz. Pazar liderliğimizi korumaya çalışıyoruz” diye konuşuyor. Akça Kimya Genel Müdürü Alp Sarıcı, nakit akışını iyi yönetemeyen şirketlerin farkında olmadan finansal strese girebilecekleri ve yüksek sermaye maliyeti ödeme riski uyarısında bulunuyor ve ekliyor: “Bu da kârlılığı olumsuz etkileyebilir. Yaratılan ekonomik değer (EVA), sermayenin getirisi (ROE), cari oran, likidite oranı, nakit çevirme süresi, faiz karşılama oranı, toplam borçların aktife oranı, yabancı kaynaklar öz kaynaklar oranı ve bilanço büyümesini takip ediyoruz.” 

BORÇLANMA VE VADELER

Tam Finans CEO’su Hakan Karamanlı, “Finanse ettiğimiz ticaretin ortalama işlem büyüklüğü sadece yüzde 35 civarında arttı. Bu da şirketlerin vadeli alışverişlerde fazla risk almamaya gayret ettiğini gösteriyor. Uzun yıllardır ilk defa artan çek ve keşideci sayısına rağmen ortalama işlem büyüklüğünde artışın sınırlı kalmasını sağlıklı bir gösterge olarak değerlendiriyorum” diyor. Karamanlı, kendilerinin daha yakından takip etmeye başladıkları göstergelerinse borçlanma faiz oranı ve Türkiye’nin CDS prim seviyesi olduğunu belirtiyor. BLC Group Yönetim Kurulu Başkanı Şahin Balcıoğlu, yüksek enflasyon döneminde kâr, kâr marjı, ciro, borçluluk oranı, adetsel satış, kapasite kullanımı, alacak devir hızı ve stok devir hızı göstergelerini sürekli takip ettiklerini belirtiyor. Balcıoğlu, alacak devir hızı, stok devir hızı ve kapasite kullanımının öneminin daha da arttığını söylüyor. Balcıoğlu şöyle açıklıyor: “Alacak devir hızının öneminin artma nedeni fonlama maliyetlerinde yükselmeler ve sorunlu işlerin olma ihtimalindeki artışlar. Diğer yandan artan diğer maliyetlerin üzerine bir de stok maliyetlerini bindirmemek adına hızlı hareket ederek en uygun çözümü bulmak zorundayız.” Sarkuysan Yönetim Kurulu Başkanı Hayrettin Çaycı, takip ettiği göstergeleri şöyle özetliyor: “Öz kaynaktan finansman yaratmak, stok kontrollerini titizlikle yapmak, tahsil sürelerini kısaltarak tahsilatı hızlandırmak, pazardaki müşteri seçimine dikkat etmek, ödeme sorunu olan müşterilere dikkat etmek ilk alınacak tedbirler.” Sezgin Group Yönetim Kurulu Başkanı Hakan Sezgin ise borçla alım yapmamaya, yapmak zorunda kalırlarsa da döviz olarak yapmama çabaladıklarını söylüyor. Faydasıçok Holding Yönetim Kurulu Başkanı ve İcra Kurulu Başkanı Naci Faydasıçok, yüksek enflasyon ve düşük TL faizleri yüzünden borç ödemesinin anlamının azaldığını, TL ile borçlanmanın ve borcu sürdürmenin daha anlamlı bir hal aldığını belirtiyor. 

REEL KÂR ÖNE ÇIKTI

Otokoç Otomotiv Genel Müdürü İnan Ekici, yükselen enflasyonun hissedarlar için şirket varlık değerlerini yükselten stratejileri ön plana taşıdığını söylüyor. Gerçek kârlılığın takibinin çok önemli bir rasyo haline gelirken, ciro artışı ve pazar payının ikinci plana gerilediğini ifade ediyor. Erkanlı Holding Yönetim Kurulu Başkanı Rıza Erkanlı ise ilave faizleri ve kısa dönemli öngörülemeyen maliyetleri takip ettiğini söylüyor. Erkanlı, “Enflasyonist dönemde sağlıklı şirket göstergesi net kârdır” diyor. Menarini Türkiye Ülke Müdürü Cenk Balcı, bu dönemde kârlılık göstergeleri olan brüt kâr marjı, faaliyet kâr marjı, net kâr marjı ve FAVÖK gibi satışa bağlı göstergeleri yakından takip ettiğini söylüyor. Pernod Ricard CEO’su Selçuk Tümay ise “Bizim için yüksek enflasyon öncesi ve sonrasında önemli göstergeler; hacim, net satışlar, faaliyet kârı, faaliyet kâr marjı ve nakit akımı” diyor. Tümay, TL bazlı göstergelere ek olarak Euro bazlı göstergelerin daha da önem kazandığını belirtiyor. Big Chefs Yönetim Kurulu Başkanı Gamze Cizreli, artık ürün bazında her satın alımın fiyatını birim bazında takip ettiklerini belirtiyor. Cizreli, “Bununla beraber fiyatlardaki dengesizlik yüzünden tedarikçilerimiz vade günlerini kısmayı hatta nakit çalışmayı talep ettikleri için DPO yani borç ödeme gün sayımızı ciddi anlamda takip etmeye başladık” diyor. Puratos Genel Müdürü Bora Akın, hammadde maliyetleri çok hızlı değiştiğinden brüt kârlılığı korumak için fiyatları güncel olarak takip ettiklerini söylüyor. 

TALEP BASKISI KRİTERLERİ DEĞİŞTİRDİ 

Enflasyon artışının sürdüğü ve gelirlerin aynı oranda artmadığı bir süreçte, talep üzerinde bir baskı yaratılacağı öngörülüyor. Fiba Grubu Yönetim Kurulu ve İcra Kurulu Üyesi Mehmet Güleşçi, “Her sektörde önemi artan gösterge farklı. Örneğin ticari perakende alanında tahsilat verisini dikkatle takip ediyoruz. Perakendedeyse şirketlerimizin stok devir hızı yönetimi yanı sıra stoklarını yenileyebilmeleri için gereken döviz ihtiyaçlarını doğru fiyatlamayla karşılayabilmelerini temel konulardan biri olarak görüyoruz, dolayısıyla ortalama efektif kur önemli. Kullandığımız finans kaynağı opsiyonlarını ise vade ve faiz oranını, kur beklentilerimiz paralelinde değerlendirerek hareket ediyoruz” diyor. BİM CFO ve İcra Kurulu Üyesi Haluk Dortluoğlu, “Bu dönemde daha çok odaklandığımız gösterge günlük müşteri ziyaret sayısı. Ayrıca ürün kategorilerindeki satış tonajları da bu dönemde tüketicilerin alışveriş davranışlarındaki değişiklikleri ölçümlemek için ön plana çıkıyor” diyor. Bocchi Genel Müdürü Serkan Ak ise “Döviz kuru finansal açıdan titizlikle incelediğimiz bir gösterge” diyor. Sodexo CEO’su Eda Uluca Özcan, bu dönemde artan maliyet baskısı nedeniyle kârlılıkla ilgili göstergelerin öne çıktığını söylüyor. Özcan, “Gelir yönetimi tarafında hem hacimsel hem adetsel büyüme, müşteri deneyimi ve nakit yönetimi göstergeleri odaklandığımız konular” diyor.


“BİLANÇOYU ETKİN YÖNETİYORUZ”
TUNCAY ÖZİLHAN ANADOLU GRUBU YÖNETİM KURULU BAŞKANI

ÖNCELİKLERİMİZ
Önceliklerimizin en başında her zaman olduğu gibi tüketicilerimizi odağa almak ve onların ihtiyaç ve isteklerini en verimli şekilde karşılamak yer alıyor. Operasyonel verimliliklerimizi artırarak maliyetlerimizi doğru yönetmeyi, tedarik zincirindeki paydaşlarımızla beraber belirsizlikleri en iyi şekilde yönetmeyi, şirketlerimizin işletme sermayesi kullanımlarını optimize etmeyi, risklerimizi proaktif bir şekilde yönetmeyi ve nakit akışımızı öncelikli görüyoruz.

ESNEK YÖNETİM 
Böylece borç seviyelerimizi kontrol altında tutarak bilanço ve gelir tablolarımızı etkin ve doğru şekilde yönetiyoruz. Son yıllarda önceliklerimizi, proaktif ve periyodik olarak gözden geçirerek günün koşullarına en uygun şekilde hareket eden esnek bir yönetim anlayışını benimsedik. Son dönemlerdeki değişimlerle beraber tüketici tercihlerinin takibi, işletme sermayesi yönetimi, verimlilik ve maliyet yönetimi, risk yönetimi ve tabii ki nakit akışı ve bilanço yönetimi en öne çıkan başlıklarımız olmaya devam ediyor.



“DOĞRU FİNANSMAN DAHA ÖNEMLİ HALE GELDİ”
YÜKSEL YILDIRIM YILDIRIM ŞİRKETLER GRUBU İCRA KURULU BAŞKANI

SÜRDÜRÜLEBİLİR FİNANSMAN
Enflasyonist bir ekonomide, yatırımları doğru zamanda ve doğru finansmanla yapmak her zamankinden daha önemli hale geldi. Her zaman uzun vadeli düşünerek ve sermaye getirimizi gözeterek en doğru projeye yatırım yapmak için çalışıyoruz. Yatırımlarımızı yaparken her zaman doğru borçlanmaya özen gösteriyoruz. Nakit akışını iyi hesaplayarak uzun vadede ve sürdürülebilir finansman yapıları kuruyoruz. Kur ve likidite riski almamaya özen gösteriyoruz.

“ÖZ SERMAYEMİZE ODAKLANDIK” Enflasyonist ortamın bir sonucu olarak bütün dünyada finansman maliyetleri yükselme eğilimine girmiş bulunuyor. Biz bu ortamda başta FAVÖK olmak üzere kârlılık oranlarını ve nakit akışını yakından takip ediyoruz. Yükselen finansman maliyetlerine karşı, öz sermaye kârlılığımızı korumaya odaklandık. İşletme sermayesi yönetimi de yakından takip ettiğimiz konulardan. Tahsilat tarafında riskleri minimize etmek için, çeşitli sigorta enstrümanlarını kullanıyoruz. İşletme sermayesi yönetiminde, stok tarafında da her zaman iyi bir denge yakalamak önemli. Piyasada oluşabilecek arz şoklarına karşı, her zaman yeterince stok bulundurmaya özen gösteriyoruz.



“DAHA BELİRLEYİCİ KRİTERLER VAR”
HAKAN DOĞU RENAULT GROUP TÜRKİYE CEO’SU

YAKIN TAKİP
Enflasyonist bir ortamda nakit akışı performansı ve borç/alacak risk yönetimi gibi araçlar daha fazla öne çıktı. Ek olarak enflasyon, forex, faizler gibi göstergeler daha fazla değişiklik gösterdiklerinden daha yakından takip edilmeye başlandı. Ancak üretim yapan bir şirketseniz, ana performans kriteriniz her zaman girdi ve işletme maliyetleriyle pazar dinamikleri içinde arz/ talep dengesine göre oluşan tüketici fiyatları arasında oluşan kâr/ zarar performansı, başka bir deyişle faaliyet kârı performansı olacaktır.

UZUN VADELİ BAKIŞ Enflasyonist ortamda dahi şirketinizin geleceğe dönük sermaye yatırımları ve Ar- Ge faaliyetleri yatırımları gibi orta ve uzun vadede rekabetçi konumunu garanti altına alacak temel kabiliyetlerinin sağlıklı olarak devam edebilmesi, uzun vadeli bir bakış açısı olarak daha da önem kazanabiliyor. Günümüzdeki enflasyonist ortamın geçmiş dönemlerdekilerden en önemli farkı ise şirketlerin sürdürülebilirlik hedeflerinin ve bu hedeflere ulaşmak için yürüttükleri dijital dönüşüm projelerinin şirket faaliyetlerinde ve gelecek projeksiyonlarında her zamankinden daha belirleyici olması.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz