Bankacılar yeni dünyanın farkına varmalı

GHIZZONI yeni kuralların, demografik değişimin ve yeni oyuncularla rekabetin hakim olduğu yeni bir paradigmaya işaret ediyor.

1.04.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Bankacılar yeni dünyanın farkına varmalı


Federico Ghizzoni, dünyanın önde gelen finans kuruluşlarından UniCredit'in CEO'su.. .Türkiye'nin de çok yakından tanıdığı bir isim. UniCredit Yapı Kredi'nin yüzde 50 hissesini satın alıp pazara girdiğinde, Türkiye'deki operasyonu ona emanet etti. Ghizzoni Türkiye'de 5 yıl Yapı Kredi yönetiminde görev yaptı ve bankanın performansında etkin rol oynadı.
Geçtiğimiz yıl ses getiren bir transferle grubun CEO'su oldu. "Dünyanın her yerinden tebrik mesajları aldım ama en çok tebrik Türkiye'den geldi" diye konuşuyor. Türkiye'de edindiği tecrübelerden çok şey öğrendiğini, şimdiki görevinde bu tecrübeleri sık sık kullandığını söylüyor.
Yapı Kredi'nin, bugün 50'den fazla ülkede faaliyet gösteren UniCredit'in global portföyü içinde çok önemli bir yeri var. Ghizzoni, likiditenin baskı altında olduğu yeni dönemde, Türkiye'nin yatırım planladıkları birkaç ülkeden biri olduğuna dikkat çekiyor. Yapı Kredi'nin performansından son derece memnun olduklarını söyleyen yönetici, "Önümüzdeki dönem pazar payımızı artırmak yönünde planımız var. Hizmet kalitemizi yükseltip fark yaratacağız. Bunun için gerekli kaynakları sağlayacağız." diyor.
Federico Ghizzoni, sadece UniCredit gibi bir dünya devinin tepe yöneticisi değil, gelişen piyasaları yakından takip etmiş, gelişmiş pazarlarda uzun yıllar çalışmış tecrübeli bir bankacı. Bu nedenle yeni dönem analizine kulak vermek gerekiyor. Ona göre önümüzdeki 10 yılda bankacılık büyük bir değişim yaşayacak. Bu değişimin de birkaç önemli tetikleyicisi olacak. Ghizzoni bunları yeni kurallar, demografik değişim ve yeni oyuncularla artacak rekabet olarak özetliyor. "Önümüzde yeni bir paradigma, yeni bir dünya var. Artık geçmişe bakamayız, gelecek çok farklı olacak " diye konuşuyor.
Geçtiğimiz ay Türkiye'ye yaptığı kısa ziyarette UniCredit CEO'su Federico Ghizzoni ile bir araya geldik. Sadece Capital'e özel, keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik. Sorularımıza verdiği yanıtlar şöyle:

Capital:
Unicredit 50 ayrı pazarda, 4 binden fazla şubeyle faaliyet gösteren bir finansal kuruluş. Global piyasaları yakından izliyorsunuz. Bugün gelinen noktada, yaşanan global krizin izlerinin tamamen silindiğini söylemek mümkün mü?
- Hala durağan bir tablo var. Dünyadaki politik gelişmeler piyasalar üzerinde baskı yaratıyor. Ancak makro ekonomik açıdan global ekonomi için bir toparlanmadan söz edebiliriz. Bu toparlanma Asya, Güney Amerika gibi gelişmekte olan ülkelerde daha yüksek. Avrupa'da, Türkiye gibi ülkeler ortalamayı yükseltiyor. Amerika'da da benzer bir tablo var. Asıl problemler Batı Avrupa'da. Burada Almanya iyi gidiyor ama diğer ülkeler sorunlu. Sonuç olarak doğru bir yöndeyiz. Ama hala bazı belirsizlikler var. Bazı ülkeler gelişiyor, artık geride kalmak istemiyor. Bazıları geride kalıyor. Önümüzdeki birkaç yılda Batı Avrupa'daki baskı sürecek.

Capital: Global piyasalarda bu yıl ve sonrası için öngördüğünüz en önemli riskler neler?
- Volatilite hala çok yüksek. Kuzey Afrika'daki tablo, mal fiyatları üzerine baskı yapıyor. Petrol fiyatlarındaki yükselme en önemli risk. Avrupa'da, Amerika'nın bir bölümünde işsizlik risk olmaya devam edecek. Pesimist olmak istemiyorum. Olumlu düşünüyorum. Bu doğrultuda krizin en zor zamanları geride kaldı diyebilirim, ancak hala piyasaları dikkatle izlememiz gerekiyor.~

Capital: Bu risklerden hangilerinin Türkiye pazarını doğrudan etkileyebileceğini düşünüyorsunuz?
- Petrol fiyatları her ülkeyi etkiliyor. Türkiye özelinde işsizliğin, ekonominin, büyüme yüzde 4-5 düzeyinde oldukça sorun olacağını düşünmüyorum. Bu düzeyde işgücüne katılım daha yumuşak olacaktır. Oysa gelişmiş ülkelerde durum farklı. Yıllık büyümenin yüzde 1-1,5 olduğu ülkelerde yüzde 10 işsizlik oranıyla baş etmek zor.
Türkiye'de büyüme trendi devam edecek. Bu yıl belki 2010'dan biraz daha az olabilir. Türkiye özellikle Avrupa'da büyüyen nüfusu ve artan ekonomik talebiyle avantajlı olmaya devam edecek.

Capital:
Türkiye pazarına ilgi fazla. Bu ilginin tek kaynağı demografi mi?
- Hayır, sadece demografi değil. Türkiye ekonomik olarak son yıllarda çok ciddi atılımlar yaptı. Bugün ekonomi son derece istikrarlı ve özel sektör güçlü. Özellikle bankacılık sektörü bundan 5-6 yıl öncesine nazaran çok kuvvetli. Diğer yandan Türkiye son derece kritik bir coğrafyada bulunuyor. Bu coğrafyada sürdürülebilir büyüme anlamında çok ciddi potansiyel var. Bugünün Türkiye'si ile geçmişteki Türkiye arasında gerçekten çok ciddi farklar görüyorum. Geçmişte periyodik krizler olurdu, çok ciddi iniş çıkışlar söz konusuydu. Artık Türkiye sürdürülebilir bir büyüme trendinde. Türkiye'nin devam eden performansını çok olumlu buluyorum. Krize rağmen geçtiğimiz yılki büyüme oldukça dikkat çekici. Önümüzdeki birkaç yıl da bu tablonun sürdürülebileceğini öngörüyorum.

Capital:
 Önümüzdeki seçimler var. Sizce seçimler ekonomiyi etkiler mi?
- Zannetmiyorum. Türkiye ekonomisi güçlü ve sermaye istikrarlı. Dolayısıyla seçimin sonuçları nedeniyle herhangi bir değişim beklemiyorum.

Capital:
Türkiye'de bankacılık yapmak ve kâr etmek zorlaşıyor deniyor. Katılıyor musunuz? Önümüzdeki dönemi nasıl öngörüyorsunuz?
- Hem dışarıdan hem içeriden baskı var. Öncelikle pazar her açıdan volatil. Bu hayatı kolaylaştırmıyor.
Diğer yandan BASEL 3 etkisi var. BASEL 3, bankalara daha fazla sermaye ihtiyacı getiriyor. BASEL 3'ün bir diğer önemli etkisi de tahvil ihracı yönetimine getirdiği limit. Fazla likidite artık istenmiyor.
Dünyada bankacılık sektörünün krizle birlikte edindiği negatif itibar da baskı unsuru. Evet, bankacılık yapmak artık daha zor... Bankalar yeni dönemde yeniden yapılanmak durumunda. Bundan sonra daha düşük maliyetlerle çalışmayı öğrenmemiz gerekiyor. İş modelimizi bu doğrultuda geliştirmek zorundayız. Sermayenin büyümesi, likiditedeki sınırlama sistemin tamamını baskı altında tutuyor. Ama bu noktada fazla da ağlamamamız gerekiyor. Sadece yeni bir durum olduğunu fark etmeliyiz. Yeni dönem ayrıca konsolidasyon da getirebilir.

Capital:
Bu yeni dönemde bankacılık açısından neler farklı olacak?
- Fiziksel şubelerden vazgeçmek mümkün değil. Türkiye gibi bir ülkede şube sayısı artmaya devam edecektir, çünkü penetrasyon düşük. Ama örneğin İtalya'da şube sayısı azalıyor, çünkü orada fiziksel ağın yeniden yapılanması söz konusu. Orada fiziksel ağda pazar payımızı yüzde 1 azalttığımızda, internet bankacılığında yüzde 1,5 artırabiliyoruz. Genç insanların davranışları bugünden gelişiyor. Bu insanların bundan 10 yıl sonra bir bankadan bugünkü nesilden farklı talepleri olacak. Bankacılıkta iş modeli gelecek 10 yılda ciddi bir değişim geçirecek. Bu değişim ülkeden ülkeye farklı olacak ama günün sonunda her yerde değişim olacak. Şubelerden tamamen vazgeçilmeyecek ama internet, bankacılığın geleceğinde çok önemli bir yer teşkil edecek.

Capital:
 Türkiye'de son dönemde bankalara bazı sınırlamalar söz konusu. Örneğin hükümet bankaların bu yıl krediler tarafında belli bir oranın üzerinde büyümesini istemiyor. Bu yaklaşımı nasıl değerlendiriyorsunuz? Bu durum sektörün geleceğine olumsuz etki eder mi?~
-  Hükümet ne zaman bu tür sınırlamalar yaparsa hata yapılmış oluyor bana göre. Bence pazara limit koyamazsınız. Eninde sonunda pazarı düzenleyeceksiniz. Bankalarla ilişkide olmak hassasiyet anlamına gelir. Kuralların herkes için geçerli olması da iyi ama şu kadar büyüyeceksiniz, bu kadar büyüyemezsiniz demek doğru değil. Bu işe yarar bir anlayış değil. Günün sonunda bankalar da birer şirket. Bir işin büyüme potansiyeline, bunu geliştirmeye limit koyamazsınız.

Capital:
 Siz Türkiye'yi yakından tanıyorsunuz. Türkiye'nin gündemi her zaman hareketli. Önümüzdeki seçimler var. Hak ve özgürlükler konusunda tartışmalar sürüyor. Böylesi bir ortamda bankacılık yapmanın üstelik yabancı bir sermayedar olarak bankacılık yapmanın zorlukları neler?
- 2002 yılında Türkiye'ye geldiğimde enflasyon yüzde 100 düzeyindeydi. Bankayı yönetmek son derece dinamik bir çaba gerektiriyordu. Bugün çok daha iyi bir ortam var. Artık Türkiye'deki bankaların uzun vadeli planları var. Sermayedarlar güçlü. Evet ekonomide, müşteriler tarafında hala hızlı dinamikler söz konusu ama bunlar artık bir sınır oluşturmuyor. Aksine, gelecek için çok önemli fırsatlar barındırıyor.

Capital:
 Buradaki tecrübenizi bugünkü görevinizde kullanıyor musunuz? Bir fark yarattı mı?
-  Türkiye tecrübem benim için çok önemli, çünkü çok şey öğrendim. Yönetimde esnekliği, müşterilerle yakın ilişki içerisinde olmanın önemini burada öğrendim. Müşteriler alışkanlıklarını çok hızlı değiştiriyor burada. Hızlı ve açık bir organizasyonun önemini yine burada öğrendim. Aralık sonunda, göreve geldiğimden birkaç ay sonra grubun kurumsal yönetiminde bazı önemli değişiklikler oldu. Bunların hepsi müşteriye daha hızlı cevap vermek yönündeydi. Müşterilerinizle hızlı, etkin iletişim kuramazsanız başarılı olmazsınız. Büyük ama hızlı olmalısınız. Sorumluluklarınızı delege edebilmelisiniz. Ben bütün bunları gelişmekte olan pazarlarda edindiğim tecrübelerden öğrendim.

Capital:
Size Türkiye ile ilgili sık sık soru soruyorlar mı?
-  Evet, sonuçta Türkiye'de çalıştığımı biliyorlar. Kişisel olarak da Türkiye'deki çalışma arkadaşlarımla çok yakın ilişkiler kurdum. Hem banka içinden hem sektörden çok sayıda arkadaşım oldu. Müşterilerimizle de çok yakın ilişkilerim var. CEO olduğumda çok sayıda tebrik aldım ama en çok tebrik Türkiye'den geldi.

Capital:
Türkiye ile ilgili en çok neyi özlüyorsunuz?
-  Pek çok şeyi. Türkiye'nin benim için ayrı bir yeri var. Zor koşullarda işe başladık. Pazara girdiğimiz dönemde enflasyon yüksekti, krizden çıkılmıştı. Ardından büyümeye başladık. Yapı Kredi'nin gelişimini izledik.
Türkiye'de insan kaynağının kalitesi çok iyi. Benim kişisel görüşüm de benzer. Türkiye bir Akdeniz ülkesi. İstanbul son derece dinamik, ilginç bir şehir. Ailem Türkiye'de 5 yıl geçirdi. Çocuklarım İtalya'dan daha fazla Türkiye'de yaşadı.

Capital:
 Koç Grubu ile işbirliğinizden memnun musunuz? Birlikte yeni planlarınız var mı?
- Koç ile sadece işbirliğimiz yok, aynı zamanda değerli bir arkadaşlığımız var. İş tarafında birlikte 9 yılı geride bıraktık ve bu süre içinde hiçbir kriz yaşamadık. Sonuç olarak mükemmel bir ilişkimiz var. Hiç sorun yaşamadan ilerliyoruz. Bunu bankanın istikrarlı büyümesinden de görebilirsiniz.
Koç Grubu ile bankacılığın dışında da fikir alışverişinde bulunuyoruz. Koç Grubu Yapı Kredi'nin önde gelen müşterilerinden. Grubun Türkiye dışındaki yatırımlarına her zaman destek oluyoruz. İhtiyaç duyduklarında hem grubun hem şahsen benim desteğimi esirgemeyeceğimiz biliyorlar.   

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz