Bölgemizde büyüyeceğiz

Çalık Grubu'nun bankası Aktifbank, 2007'den bu yana dikkat çeken bir performans gösterdi.

1.10.2011 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Bölgemizde büyüyeceğiz

Mevduat izni olmadan kitle bankacılığı yaptı. PTT şubelerinden para transferi hizmetleri, temassız kart çözümleri, şehir bankacılığı ile müşteri sayısını hatırı sayılır ölçüde artırdı. Banka bonosu gibi yenilikçi enstrümanlarla finansman sağlayarak kredi pastasından pay almayı başardı. Aktifbank Genel Müdürü ÖNDER HALİSDEMİR, mevduat izni için hala beklediklerini, ancak izin çıkmasa da büyümeye devam edebileceklerini söylüyor. "Türkiye'de ilk 10 banka arasında olmak gibi bir hedefimiz yok. Kârı ve verimliliği önemsiyoruz. Önümüzdeki 3 yıl içerisinde yaklaşık 5-6 milyar dolarlık bir aktif büyüklüğüne ulaşabiliriz. Bu da bize yeter. Bölgede ise daha etkin olacağız. Burada hızlanmak için bir ortakla yola devam edebiliriz" diye konuşuyor. Aktifbank 1999 yılında Çalık Bank olarak kuruldu. 2007 yılında yeniden yapılandı ve bugünkü adını aldı. Bu yeniden yapılanmanın gerekçesi mevduat bankası olmak için yaptığı başvuruydu. O tarihten bu yana izin çıkmadı. Hedef yatırım bankacılığı yapmak değildi. Kitle bankacılığı yapmak istiyordu ve mevduat bankası olmadan bunu yapmak zordu. Ama boş oturmadı. Genç genel müdür Önder Halisdemir liderliğindeki küçük ekip, yepyeni bir model geliştirdi. Alternatif dağıtım kanallarını kullanan, mevduat izni olmadan gerçekleştirilebilecek bankacılık işlemleri üzerine yoğunlaşan, finansmanını banka bonosu gibi yeni araçlarla sağlayan bu modele de "yeni nesil bankacılık" adı verildi. Önder Halisdemir çıkış noktasının genç nüfus, artan kentleşme ve büyüyen Türkiye ekonomisi olduğunu söylüyor. Bu 3 önemli göstergeyi dikkate alarak yenilikçi ürün ve hizmetler geliştirdiklerini söylüyor. Bütün bu çabaların sonucu olarak banka, 2007 yılında 40 milyon dolar olan aktif büyüklüğünü 1,5 milyar doların üzerine taşıdı. Son 4 yılda yaklaşık 35-40 kat büyüdüklerine işaret eden Halisdemir, asıl başarı öyküsünün verimlilik ve kâr rakamlarında saklı olduğuna işaret ediyor. "2011'in sonunda ölçeğimize göre kârlılık ve verimlilik rasyolarımız açısından en iyi 3 banka arasında olacağımızı öngörüyoruz. Şimdi de en iyi 5-6 bankadan biriyiz" diyor. Aktifbank Genel Müdürü Önder Halisdemir ile Aktifbank'ın yeni nesil bankacılık modelini, geleceğe yönelik plan ve hedeflerini konuştuk:

Capital: Aktifbank yeniden yapılandığı 2007'den bu yana nasıl bir performans gösteriyor?
- 2007'ye kadar bankanın büyüklüğü 40 milyon dolar, yaklaşık 57 milyon TL idi. Şu anki büyüklüğü ise yaklaşık 2 milyar TL. Bazı dönemde Türkiye'de en hızlı büyüyen banka olmuşuz. Sıralama olarak da 2007'de bankalar arasında 41'inci olan yerimiz şu anda 25'inci sıraya gelmiş durumda. Yani hem bilanço noktasında yaklaşık 35-40 kata yakın bir büyümemiz oldu hem göreceli olarak diğer bankalardan daha iyi performans gösterdik. 2007'de küçük, 25 kişilik bir yapıyla işe başladık. Bir tabelamız, bir iş modelimiz yoktu. İlk 100 milyon dolara çıkışımız çok zor oldu. Ama 100 milyondan sonra 1,5 milyara giden yolculuğumuz daha kolaydı. Bizi bugünkü noktaya, "yeni nasıl bankacılık" adını verdiğimiz çalışmalar taşıdı. Ancak büyüklükten ziyade bugün kâr ve verimlilik rasyolarımız önemli. Esas başarı hikayemiz burada yatıyor. Kârımız çok iyi durumda. Sektörde 16 ya da 17'nci büyük kâra sahip bankayız. Altyapımız 2010'da bitti ve artık kâr etmeye başladık. 2011'in sonunda ölçeğimize göre kârlılık ve verimlilik rasyolarımız açısından en iyi 3 banka arasında olacağımızı öngörüyoruz. Şimdi de en iyi 5-6 bankadan biriyiz.~

Capital: Yeni nesil bankacılık modeli nedir? Mevcut bankacılık anlayışından ne farkı var?
- 2007'de o zamana uygun bir şey yapmak gerekiyordu. Mevcut yapıları tekrar edecek yeni bir organizasyona ihtiyaç yoktu. O zamana kadar birikmiş bir takım ihtiyaçlar vardı. Kuracağımız yapı geleceği de kucaklayacak bir köprü görevi görmeliydi. Teknoloji çok hızlı hayatımıza girmiş, internet hayatın yönetimi için bir unsur haline gelmişti. Kentleşme dolu dizgin devam ediyor, şehirler metropol haline geliyor, bu, şehirli davranış biçimini ve yeni alışkanlıkları ortaya çıkartıyordu. İnsanlar şehirleştikçe ücretli tip işte çalışıyorlar. Ücretli tip işte çalışmak 9-6 bir yere bağlı çalışmak demek. Banka şubesi olsa da gidemezsin vaktin yok demek. Bankacılığın stok yatırımı ise eski düzene göreydi. Dönüşümün bu kadar hızlı olacağını kimse düşünmemişti. Bütün bunların yanı sıra Türkiye'nin komşularıyla ticaretinin gelişmesi, şehirlerin metropollere dönerek ayrı ayrı hikayelerinin oluşması, örneğin Bursa'nın otomotiv merkezi olması, Antep'in Ortadoğu pazarına satış yapması gibi önemli dinamikler vardı. İşte bunlar bizim yeni jenerasyon bankacılık dediğimiz hizmet modelimizin 3 ana unsurunu oluşturdu. Bunlara çözümler geliştirdik.

Capital: Ne gibi çözümler sunuyorsunuz?
- İlk olarak doğrudan bankacılık hizmet modelini, yani şubesiz bankacılığı kullanmaya karar verdik. Postanelerle işbirliği yaptık. PTT ofisleriyle bankacılık sistemimizi entegre ettik. Bugün PTT şubelerine gelen vatandaşlar buradan kredi kullanıyor, para transferi yapıyor. Ayrıca mobilya ba-yileriyle sistemlerimizi entegre ettik. Şu an yaklaşık 6 binin üzerinde noktada müşterilerimize ulaşıyoruz. Bu yıl sonunda büyük bir zinciri daha devreye sokacağız. Bununla birlikte gerçekten Türkiye'nin en geniş dağıtım kanalına sahip olacağız. Önümüzdeki yılın ikinci çeyreğinde ise bundan daha büyük bir yeni kanala daha gireceğiz. En geniş dağıtım kanalına en geniş ve uygun hizmet portföyü ile ulaşmak istiyoruz.

Capital: Bir mevduat bankası olmadan kitle bankacılığı yapmak zor değil mi?
- İş modelimizin güzel yanı, biz butik gibi görünüyoruz ama kitle bankacılığı yapıyoruz. Burada kısıtlarımızı oluşturan fonlama. Mevduat bankası olmadığımız için fonlamamız genişledikçe daha geniş kitlelere servis sürüyoruz. Bir taraftan da fonlamaya bağlı olmayan, para transferi gibi işlem bankacılığı servisleri sunuyoruz. Tüketici kredilerinde nokta bakiyemiz 700 milyon TL'ye ulaştı. Biz bu bakiyemizle sektörün 16'ncı büyük tüketici kredisi bakiyesine sahibiz. Bunu teknolojik altyapımızı tamamladığımız 2010 yılından bu yana yani sadece 1,5 yıl içerisinde gerçekleştirdik. PTT şubelerinden ucuz para transferi hizmetimizi kullanan müşteri sayısı 350 bine ulaştı. Kredi müşterimiz de 100 bine yaklaşıyor. Kredi riskine dayanan ürünlerde, 2009'un kasım ayında Türkiye'de ilk defa banka bonosunu çıkardık. İlk ihracı biz yaptık. Ardından bu alana büyük bankalar girdi. 2009'da ilk ihracımız 35 milyon dolardı. Bonolarımızı 20 günde sattık. Sonra 65 milyon dolara çıktık ve bu işin tutulduğuna kanaat getirdik. Şimdi 2,7 milyar doları geride bırakmış durumdayız. Ana fonlama enstrümanımız banka bonoları. Kredilerde ulaştığımız büyüklüğe bu sayede geldik. Yurtdışı kredilerimiz, yurtdışındaki reputasyonumuz da arttı. Dünyanın 83 farklı ülkesinde 300'ün üzerinde muhabirimiz var. Buralardan da fonlama temin ediyoruz. Sermayemizin izin verdiği sınıra kadar geldik. Bunun da karşılığını veriyoruz. Ekim ayında yeni bir fonlama enstrümanı daha çıkaracağız. Tüketici kredilerine dayalı menkul kıymet sunacağız. Bu da yine diğer bankaların önünü açacak ve sektörün bilanço yapısını düzeltecek bir ürün olacak. İnsanoğlu zorda kalmadan bir şey keşfetmiyor. Biz dahi değiliz. PTT ile işbirliğimiz, banka bonusu çıkarmamız ya da şu anda tüketici kredisine dayalı menkul kıymet sunacak olmamız hep zaruretten. Mevduat iznimiz olsaydı bu arayışlara girmeyecektik.~

Capital: Ticari bankacılık tarafında neler yapıyorsunuz?
- Burada bölgesel bankacılık yapıyoruz ve Türkiye'nin izlediği yolu takip ediyomz. Türkiye nerelerde iş yapıyorsa biz de oralara odaklanıyoruz. Komşularımızla bütünüz, bölgemizle de komşuyuz dedik ve kendimize 3 saat uçuş mesafesindeki bölgeyi aktivite alanı olarak belirledik. Bugün bu bölgede en aktif Türk bankalarından biri biziz. Balkanlar'da varız. Burada bir bankamız var ve portföyümüz içinde yüzde 17 pay alıyor. Şu anda ise ağırlığımızı Ortadoğu'ya veriyoruz. Örneğin Irak'a ilk giden banka genel müdürü benim. Çok çalışıyoruz, kendimizi gösteriyoruz, toplantılarımız elçilikte değil, kamusal alanda yapıyoruz. Bu da bizi ölçeğimizden daha büyük görmelerine imkan veriyor. 6 ay içinde fiziken de orada olacağız. Banka veya şube işi olmaz. Sadece böyle girmeyeceğiz. Bölgesel bankacılığımıza hizmet eden bir diğer konu da 2009 kasım ayında İslam Kalkınma Bankası'nın banka iştiraklerinin Türkiye'de bölge temsilciliğini aldık. Bu da bize önemli bir açılım sundu. Bir de şehir bankacılığımız var. Bu işe de 2008'de başladık. Londra'daki Oyster kartın Türkiye versiyonunu yapıyoruz. E-kent isimli bir iştirakimiz var. Bugün 10 şehirde ödeme teknolojileriyle ulaşım otomasyonu yapıyoruz. Kayseri'den başlayarak kartlarımızı alışverişte, otomatlarda, parkomatlarda kullandırmaya başladık. Avrupa'dan ve Amerika'dan çeşitli en iyi uygulama ödülleri aldık. Aslında şu anda 4 milyon kartımızla temassız kartlarda pazar lideriyiz. Yalnız kartlarımızı tek bir marka altında toplamı-yoruz. Şehir plakalarına göre paketliyoruz ve bu nedenle kamuoyu buradaki etkinliğimizi çok iyi bilmiyor. Önümüzdeki dönemde bu alanda neler yaptığımızı daha çok anlatacağız. Ayrıca çok sayıda yeni kente de gireceğiz.

Capital: Mevcut hizmet modeliyle ne kadar daha devam edeceksiniz? Bir mevduat bankası olma yönünde planlar yok mu?
- Mevduat bankası olmadan da büyüyebileceğimizi hem kendimize hem herkese gösterdik. 2007'nin sonunda mevduat iznine başvurduk. Bizimle birlikte izin bekleyen 4 yatırım bankası daha var. Hep beraber bekleşip duruyoruz. Ama çok dert etmiyoruz çünkü otorite sadece bize bakarak karar vermiyor. Sektöre, sektörün önceliklerine bakarak karar alıyor. Dolayısıyla geleceği planlarken mevduat bankası olma izni almak üzerinde durmuyoruz. Almak isteriz ama almamız performansımız üzerinde engel değil.

Capital: Mevduat izni olan satılık bir bankayı satın almayı düşünmediniz mi?
- Zorunluluk olarak görseydik alırdık. Bu izin için beklerken izni olan bir bankayı alıp "işte artık iznimiz var" demeyi uygun görmedik.

Capital: Peki bu koşullarda Aktifbank'ı gelecekte nerede göreceğiz?
- Türkiye'de ilk 10 banka arasında olmak gibi bir hedefimiz yok. Büyüklüğü hedef olarak görmüyorum. Obez bir büyüklüktense atletik bir büyüklüğü tercih ederim. Burada da iş ve müşteri seçme rahatlığını muhafaza etmemiz önemli çünkü kârı ve verimliliği bu sağlıyor. Bu gelişmeler önümüzdeki 3 yıl içerisinde yaklaşık 5-6 milyar liralık bir büyüklüğe oturacağımız anlamına geliyor ve bu da bize yeterli olacaktır. Bu büyüklükte biz, iş ve müşteri seçmeye devam ederiz. Benim hedefim bölgenin verimlilik ve kârlılık rasyoları en iyi ilk 3 bankasından biri olmak. Yalnız bu hedeflerle bölgesel yapılanmamızı ayrı tutuyorum. Örneğin şu anda Arnavutluk'taki bankamız 1,7 milyar dolarlık bir aktif büyüklüğe sahip. Bu rakam size sözünü ettiğim büyüklüklerimize dahil değil. Kosova'da büyüyoruz. Balkanlar'da başka girişimlerimiz olabilir. Irak'a gireceğiz. Burada ayrı bir büyüklük söz konusu olacak. Bölgesel bankacılığımız için gelecekte belki bir yabancı ortağı düşünebiliriz. Bunun bize bölgede daha hızlı yaygınlaşma imkanı vereceğini öngörüyoruz.

Aktifbank nereden nereye geldi?
1- 2007'de bankalar arasında 41'inciydik, şu anda 25'inci sıraya geldik.
2- Kârımız çok iyi durumda. Sektörde 16 ya da 17'nci büyük kâra sahip bankayız.
3- Şubemiz olmadığı halde Türkiye'nin en geniş dağıtım kanalını kuruyoruz. 6 binin üzerinde noktada müşterilerimize ulaşıyoruz.
4- Tüketici kredilerinde 700 milyon TL'ye ulaştık ve sektörde 16'ncılığa oturduk.
5- 2008'de başladığımız şehir bankacılığında, E-kent adlı şirketimizde 10 ile ulaştık.
6-  Mevduat bankası izni için başvurduk ama bu bizim için engel değil.
7-  3 yıl içerisinde yaklaşık 5-6 milyar TL'lik bir büyüklüğe oturacağımızı planlıyoruz.~

"BANKA DEĞİL, BANKA LİSANSI OLAN PAZARLAMA VE HİZMET ŞİRKETİYİZ"

TAKİPÇİ DEĞİL YENİLİKÇİYİZ
Biz daha zor zamanlarımızı geride bıraktık. 2011'i kârlılık ve verimlilik rakamları en iyi 3-5 banka arasında kapatacağız. Rekabette farklı biçimde var olmazsan çok büyük değilsen şansın yok. Aktifbank tam da bunu yaptığı için kendine alan açabildi. Birilerini takip ediyorsan geride kalmayı kabul ediyorsun demektir. Şubeli bankanın önünde de bir tas çorba var. Bizim önümüzde de... Şubelerin olması demek kolunun, ellerinin olması demek ve elinle kaşığı tutup çorbayı içiyorsun. Oysa bizim kolumuz yok. Çorba bize bakıyor biz çorbaya.
BOYUTUMUZU BİLİYORUZ
Ne yapsak da nasıl yapsak da içsek diye düşünmek zorundayız. Kase eğimli mi olsa, pipetle mi içsem, biri bana mı içirse diye sürekli düşünüyoruz. Yani mecburen yaratıcı oluyoruz. Bu da bizi rekabette ön plana çıkarıyor. Rekabette soluğumuzu ensemizde hissettiğimiz şey büyüklerin bizim yaptığımızın aynısını yapıp daha geniş pay alması. Bu da onların doğasında var. Bu noktada yaptığına aşık olmadan hemen bir başkasını yapmaya çalışmalısın.
OYUN ALANIMIZ GENİŞ
Bankacılıkta o kadar çok yeni yaklaşım ve daha önce sunulmamış ürün var ki, hiçbir zorluk yaşayacağımızı düşünmüyorum. Yeter ki fırsat penceresinden bak, müteşebbis ol. Biz müteşebbis bir bankayız. Kendimizi banka olarak da tanımlamıyoruz. Bankacılık lisansı olan bir pazarlama ve hizmet şirketiyiz diyoruz. Biz "beyond banking" yani bankacılığın ötesinde bir iş yapıyoruz.

"BANKACILIĞIN ONUNDE 2 ÖNEMLİ RİSK VAR"

DEĞİŞİM ŞART
Bankacılık değişmek zorunda. Bankacılık bugün dünyada eski tarzıyla devam edemeyecek kadar hantal ve obez bir yapıda. Bu bankacılık için en büyük risk ve bunu da görmeye başladık. Dünya değişiyor, bankacılık da değişmek zorunda. Türkiye'de 48 banka var. 2002'de de bu böyleydi. Türkiye 3 kat büyüdü ama banka sayısı artmadı. Türkiye'de hata da yapsa bankaların para kazandığı bir dönemi geride bıraktık. Büyük bankalar daha da büyüdü.
REGÜLASYONA DİKKAT!
2001 bankacılık krizinde 10 bankanın aktif yoğunlaşması yüzde 80'di. Şu anda bu oran yüzde 88 düzeyinde. Geri kalan 38 bankaya sadece yüzde 12'lik bir pay kalıyor. Diğer yandan son alınan tedbirlerle her ölçekteki yapıya aynı davranıyoruz. Hem Merkez Bankası'nın hem BDDK'nın aldığı önlemler her ölçekte bankaya aynı. Dolayısıyla orta ve küçük ölçekli bankaların aldığı önlemler daha zor hale geliyor. Her bünyeye farklı uygulama lazım. Yani düzenleyici otoriteler rekabetin etkin sağlanmasına dikkat etmeli. Türkiye'de bankacılığın geleceğini etkileyecek en önemli iki konu sektörün giderek oligapolleşen yapısı ve rekabetin etkin sağlanması diye düşünüyorum.

"GLOBAL MARKA ÇIKARIYORUZ SİGORTAYA DA GİRECEĞİZ"
GRUBUN DESTEĞİ BÜYÜK
Çalık Grubu'nun üst yönetimi de genç ve girişimci karakterli. Böyle olunca yeniliklere daha rahat odaklanıyorsunuz. Birini ikna etmek zorunda değilsiniz. Ama biz yatırımcı bir grubuz. Bugün Balkanlar'ın, Türk Cumhuriyetleri'nin, Doğu Anadolu'nun en önemli yatırımcı gruplarından bir tanesi. Faaliyette olduğu sektörler de geniş. ister istemez yatırım tercihlerinde öncelikle yapıyor. Grup olanaklar sağladı. Sermayemizin imkan verdiği yere kısa sürede geldik. Grup, daha da ileriye gitmemizi destekliyor.
2012 MİLAT OLACAK
2012 çok yeni gelişmelere gebe. Bankanın 5'inci yılı da doluyor. Çok önemli atılımlar yapacağız. Şu anda 375 kişilik bir ekibimiz var. Bir şehirde ulaşımı alıyorsak şube açıyoruz ama bunlara da şube değil şehir bankası diyoruz. Bu yaklaşımımız aynen devam edecek. Yabancı para transferine gireceğiz. Türkiye'de ilk defa bir bankanın global bir bankası olacak. Ucuz para transferi markamız UPT'yi uluslararası bir para transferi markası olarak konumlandıracağız. Ayrıca sigorta alanında var olacağız. Burada da yine ezber bozan bir uygulamamız olacak. Hem elementer hem hayat tarafında aktif olacağız.



Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz