Rüzgarın payı yüzde 13'e çıkacak

Siemens Enerji Üretimi Bölüm Direktörü Sinan Bubik sorularımızı yanıtladı.

1.01.2012 00:00:000
Paylaş Tweet Paylaş
Rüzgarın payı yüzde 13'e çıkacak
Enerji, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye'nin de gündeminde olan bir konu. Kaynaklar adeta nüfus sayımı yapılırcasına ölçülüyor, bulunan yeni bir kaynağın ülkelerarası bağlantılara eklenmesi ya da o kaynak için yeni bir hat açılması konuları değerlendiriliyor. İşte böyle bir ortamda Türkiye, gerek konumu gerekse özel sektörün devreye girmesiyle tarihte hatırlanacak bir dönemden geçiyor. Siemens'in bu kaynakların değerlendirilmesinde etkin bir rol aldığını ifade eden Siemens Enerji Üretimi Bölüm Direktörü Sinan Bubik, Türkiye'nin enerji sorunu olduğuna ve bunu özel sektörün hızla çözmesi gerektiğine vurgu yapıyor. Sinan Bubik, "Türkiye'nin enerji ihtiyacı, aynı zamanda konulan politik hedefler ile nüfus artışına paralel bir gelişim izliyor. 2023 hedefleri doğrultusunda ulaşılmak istenen 500 milyar dolarlık ihracat ve Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde olma hedefleri, endüstrinin hızlı hareket etmesi gerekliliğini beraberinde getiriyor. Bu durumun gerçekleşmesi ise, enerjiye duyulan ihtiyacın önümüzdeki yıllarda daha çok hissedilmesi anlamına geliyor. Enerji Bakanlığı'nın açıkladığı hedeflere baktığımızda yine 2023 için 100 bin megavatlık bir hedef söz konusu" diyor. Siemens Enerji Üretimi Bölüm Direktörü Sinan Bubik sorularımızı yanıtladı:

Enerji sektörünün dünyada ve Türkiye'deki durumu nedir?

- Bu soruyu aslında iki açıdan ele almak mümkün. Birincisi fosil yakıtlardan sağlanan enerjinin, ikincisi ise yenilenebilir enerji yatırımlarının dünyadaki ve Türkiye'deki konumu. Enerji, endüstrinin ve şehirleşmenin gelişmesiyle önemi her geçen dakika daha da artan bir konu. Bu nedenle, gerek küresel gerekse lokal düzeyde pek çok araştırma ve rapor hazırlanıyor. Bu raporlarda bahsedilen ortak başlık, yenilenebilir enerji odaklı yatırımlara duyulan ihtiyacın artması. Bu, hem Birleşmiş Milletler bünyesinde hem de yerel STK'lar ve kamu kurumları tarafından hazırlanan raporlarda görülen bir durum. Enerji Bakanı Taner Yıldız'ın aralık ayı başında, "World Energy Outlook 2011 Raporu"nun Türkiye sunumunda yaptığı bir açıklama da bu raporlara paralel bir seyir izliyor. Bu açıklamada, 2050 yılına kadar doğalgaz ve petrolün enerjideki ağırlığının devam edeceği, ancak yenilenebilir enerji yatırımlarının da giderek hızlanacağı yer alıyor. Bizim öngörülerimiz de benzer olmakla birlikte, sürdürülebilirlik odaklı hareket ettiğimiz için yenilenebilir enerjiye yönelik çalışmalarımıza ağırlık vereceğimizi söyleyebiliriz.

Siz bu alanda neler yapıyorsunuz? Sektöre ne gibi katkılarda bulunuyorsunuz?
- Siemens olarak, Türkiye'deki faaliyetlerimiz 1850'lerin ortasına dayanıyor. Türkiye'deki çalışmalarımız arasında Türkiye'nin ilk enerji santrali olan Silahtarağa Santrali'nin kurulumu da bulunuyor. Bugün geldiğimiz noktada ülkemizdeki en büyük enerji santralleri de dahil olmak üzere hem kamu hem de özel sektör yatırımlarında Siemens ürün ve teknolojilerini görmek mümkün. Şu an Türkiye'deki kurulu gücün yüzde 15'inden fazlası Siemens tarafından sağlanıyor. Ulaştığımız bu noktayı, son yıllarda daha fazla gündeme getirdiğimiz yenilenebilir enerji yatırımlarına destekle sürdürmek istiyoruz. Bugün başta Çanakkale ve Mersin olmak üzere rüzgar alanındaki önemli yatırımlarda imzamız bulunuyor. Çanakkale'de EnerjiSA için anahtar teslim proje olarak gerçekleştirdiğimiz Mahmudiye Rüzgar Santrali, bu alandaki yetkinliğimizi göstermesi açısından önemli bir çalışma. Sektöre olan katkımız elbette sadece yenilenebilir enerji çalışmalarından ibaret değil. Türkiye'de faaliyet gösterdiğimiz ilk günden bu yana endüstrinin gelişimi adına pek çok çalışma gerçekleştirdik. Uzunca bir zamandır da yalnızca üretime katkı sağlamıyor, enerji verimliliği konularında da destek oluyoruz. Bu desteğimizi, Enerji Verimliliği Danışmanlığı yetkimizle daha da kapsamlı sunmayı sürdürüyoruz.~

Sektöre yabancı ilgisi var mı?
- Türkiye'nin gelişen yapısı, pek çok sektörde olduğu gibi enerji sektöründe de yabancı yatırımcıları kendine çekiyor. Sektör oyuncularına baktığımızda enerji alanında da bu durumun aynen yaşandığını görebiliyoruz. Enerji yatırımlarının maliyetlerinin yüksek olması, yalnızca Türkiye'de değil, küresel ölçekte de yabancı yatırımcı ihtiyacını beraberinde getiriyor. Siemens olarak faaliyet gösterdiğimiz 190 ülkede benzer durumların yaşandığını söyleyebiliriz. Enerji, günümüz yaşam koşullarında vazgeçilmez ihtiyaçlardan biri. Bu durum, önümüzdeki on yıllar boyunca da devam edecek. Türkiye'deki yabancı ilgisinin gelişen ekonomik yapıya paralel artacağını pek çok sektör uzmanından duymak mümkün.

Türkiye'nin önde gelen grupları yavaş yavaş enerji işine yöneldi. Bu durum rekabeti ne yönde etkiledi?
- Bazı sektörler ve işler için kullanılan "yükselen yıldız" ifadesini bugün enerji için kullanmak mümkün. Modern yaşam koşulları geliştikçe enerjiye duyulan ihtiyaç artıyor. Bu da, önde gelen grupların bu alanda faaliyete başlamasını beraberinde getiriyor. Biz, bu yatırımları hem geliştirdiğimiz yenilikçi ürün ve teknolojilerle hem de mevcut yatırımların daha tasarruflu olmasını sağlayacak enerji verimliliği çözümlerimizle destekliyoruz. Sektörde daha fazla oyuncunun olması rekabeti olumlu etkileyecek bir unsur. Bunu yalnızca enerji sektör�� odaklı değil, tüm sektörler için kullanmak mümkün. Sektör oyuncularının uzun vadede nasıl etkileneceğini ise şimdiden tahmin etmek mümkün değil. Çünkü sektörde geçmişe oranla daha fazla oyuncu bulunuyor ve hepsi de hızlı bir giriş yaptılar. Enerji kritik bir sektör. Bu yüzden rekabetin nasıl etkileneceğini yalnızca oyuncuların ölçeği ve konumu değil, ilgili kamu kurumlarınca alınan kararlar da doğrudan etkiliyor.

Türkiye'nin üretiminin ne kadarı özel sektör tarafından karşılanıyor? Siz bunun neresindesiniz? Enerji sektöründe ne gibi faaliyetleriniz var?

- Siemens olarak Türkiye'de doğrudan bir enerji üretimi gerçekleştirmiyoruz. Bizim sunduğumuz hizmetler, uzmanlık alanımıza paralel olarak bu alanda yatırım yapan firmaların ihtiyaçlarını karşılamaya yönelik. Sunduğumuz uzmanlıkla hem fosil hem de yenilenebilir enerji yatırımlarında anahtar teslim çözümler sunabiliyoruz. Geçmişte Keban Barajı'ndan günümüzde Mahmudiye Rüzgar Santrali'ne varan tüm
enerji yatırımlarında söz sahibiyiz. Bu konumumuzu, küresel ölçekte yaygın olarak kullanılan, geliştirdiğimiz yenilikçi ürün ve teknolojilerle desteklemeyi sürdüreceğiz. Sunduğumuz çözümler yalnızca üretim alanını kapsamıyor. Üretim şirketleri için farklı kaynaklardan elde ettikleri enerjiyi tek bir potada yönetebilecekleri ortamı sağlıyorken, iletim şirketleri için yüksek gerilim çözümleri sunuyoruz. Ayrıca bunu, kayıp kaçak oranlarının minimuma indirilmesini sağlayacak çözümlerimizle destekliyoruz. Şehir içinde aktif rol alan dağıtım şirketleri içinse pek çok farklı çözümü bir araya getirebiliyoruz. Bu şirketlere yalnızca enerji odaklı ürünlerimizle değil, abone yönetim sistemi dahil olmak üzere teknoloji yoğun çözümlerimizle de katkı sağlıyoruz.

Enerji sektörünün geleceğini nasıl görüyorsunuz? Türkiye'nin enerji ihtiyacı ne kadar?

- Enerji, ona duyduğumuz ihtiyaç nedeniyle kritik bir sektör. Bu ihtiyaç, dünya genelinde şehirleşme oranlarının da yükselmesiyle hızla artıyor. Bu nedenle, sektördeki gelişimin hayatın kendisinden daha hızlı ilerlemesi gerekiyor. Sektör oyuncuları, sergiledikleri çalışmalarla isteklerini belirtiyor. Benzer bir talebin önümüzdeki yıllarda da devam edeceğini söyleyebiliriz. Türkiye'nin enerji ihtiyacı, aynı zamanda konulan politik hedefler ile nüfus artışına paralel bir gelişim izliyor. 2023 hedefleri doğrultusunda ulaşılmak  istenen 500 milyar dolarlık ihracat ve Türkiye'nin dünyanın en büyük 10 ekonomisi içinde olma hedefleri, endüstrinin hızlı hareket etmesi gerekliliğini beraberinde getiriyor. Bu durumun gerçekleşmesi ise, enerjiye duyulan ihtiyacın önümüzdeki yıllarda daha çok hissedilmesi anlamına geliyor. Enerji Bakanlığının açıkladığı hedeflere baktığımızda yine 2023 için 100 bin megavatlık bir hedef söz konusu. Yine Bakanlık açıklamalarına göre EPDK'ya yapılan lisans başvurularında, lisansını almış ve alacaklarla bu değerin elde edilebileceği görülüyor.~

Enerji alanında ne tür yenilikçi ürünlere sahipsiniz?
- Siemens, kurulduğu günden bu yana yenilikçi ürünleriyle öne çıkmış, hem kendini hem de hizmet verdiği sektörleri ve ülkeleri geliştirmiş bir şirket. Bugün geldiğimiz noktada yaptığımız Ar-Ge çalışmalarıyla her gün 40 yeni buluşa imza atıyoruz. Bunun enerji sektöründeki yansıması ise, bir önceki yanıtta yer verdiğim alanının en gelişmiş rüzgar türbinlerinde kendini gösteriyor. Diğer yandan, Sürdürülebilir Şehirler yaklaşımımızla şehirlerde modern dünyanın ihtiyaçlarına sorunsuzca yanıt verecek çözümler sunuyoruz. Bu çözümler içinde enerji şebekelerinin yönetimini yeni bir boyuta taşıyan Smart Grid, yani Akıllı Şebekeler teknolojisi öne çıkıyor. Ar-Ge merkezimiz sayesinde, bugüne kadar dünyanın 5 kıtasında 80 ülkeye yaptığımız ürün ihracatını, Siemens'in faaliyet gösterdiği 190 ülkeye teknoloji ihracatıyla destekliyor olacağız.   

"RÜZGAR ENERJİSİNE TALEP ARTACAK"
Birim fiyatlarda ciddi artışlar olacak

Tarihsel sıralamaya baktığımızda enerji fiyatlarında tüm sektörlerde olduğu gibi artan bir trend gözlemek mümkün. Enerjiye duyulan ihtiyacın geçmişe oranla daha hızlı yükseleceğini düşünürsek birim fiyatlarda da bir artışla karşılaşılacağını belirtebiliriz.

"Daha verimli hale getirdik"
Rüzgar enerjisi alanında bugün üretip test çalışmalarını sürdürdüğümüz yenilikçi ürünlerimiz, kullanımda olanlara göre 2-3 kat daha fazla enerji üretimini sağlayabiliyor. Yine rüzgar santrali alanında geliştirdiğimiz türbin teknolojilerimizle de dünyada sektöre yön veren şirketlerden biriyiz. Özellikle henüz Türkiye'de kurulmayan, ancak dünyada sayıları her geçen gün artan off-shore, yani deniz üzerine yerleştirilen türbinler alanında gelişimimizi hızla sürdürüyoruz. Örneğin, son geliştirdiğimiz ürün olan SWT-6.0 serisi türbinlerimiz, 6 megavatlık gücü, dişli kutusu kullanımı gerektirmeyen Direct Drive teknolojisi ve 154 metreye ulaşan kanat çapıyla alanının en büyüğü ve en verimlisi unvanlarına sahip bulunuyor.

Elektrikli araçların altyapısı hazır
Yakın gelecekte yollarımızda sıklıkla görmeye başlayacağımız elektrikli otomobiller için ihtiyaç duyulan altyapıyı da sağlayacak olan Smart Grid sayesinde günümüz yaşam standartlarının üzerinde bir hizmet seviyesine erişmek mümkün olabiliyor. Siemens, bu teknolojinin gelişmesinde dünya çapında öncülük yapıyor. Türkiye'yi de bu teknolojinin gelişiminde önemli bir noktada konumlandırıyoruz. Kasım ayında Gebze'deki tesislerimizde açtığımız yeni Ar-Ge merkezimizde geliştirilecek olan çözümler, Akıllı Şebekeler'in hayatımıza girmesini hızlandıracak yeniliklere imza atmaya hazırlanıyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz