Kutu satışları çift haneli büyürken cirolar tek haneli artıyor. Roche Türkiye Genel Müdürü SÜHA TAŞPOLATOĞLU da bu dengesizliğe dikkat çekiyor. İskontoların şirketleri zorladığını dile getiriyor. Yabancı yatırımcıların yapmayı planladıkları yatırımları bir müddet askıya aldığını anlatıyor. Taşpolatoğlu, "Türkiye'ye yatırım planlayan oyuncuların Rusya, Çin ve Doğu Avrupa'ya yöneldiğini biliyorum" diye konuşuyor ve ekliyor: "Pazardan tamamen veya kısmen vazgeçilebilir." Roche, global ilaç pazarındaki önemli oyunculardan biri. Tam 53 yıldır Türkiye'de. Bir anlamda sektörün en eski yabancılarından. Şirket, 10 yıl önce sadece tedavisi mümkün olmayan veya çok zor olan hastalıklara odaklanma karı aldı. Dünya genelinde birçok üretim merkezini kapattı, çok sayıda rketini devretti. Türkiye'deki üretim merkezi de bu süreçte kapatıldı. 10 yıldır sadece yeni ilaçlar ve tedaviler geliştirmeye yönelen şirket, tüm dünyada bu stratejisini uyguluyor. Hatta bu kararını hiç taviz vermeden hayata geçiren nadir şirketlerden biri. Dünyanın en çok AR-GE yatırımı yapan ikinci şirketi olan Roche, kendi sektöründe ise lider. Gelecek planlarında da bu yolda ilerlemek var. Ama Roche Türkiye Genel Müdürü Süha Taşpolatoğlu, Türkiye'nin AR-GE yatırımı çekememesinden yakınıyor. Pazardaki bazı uygulamaların yabancı şirketleri tedirgin ettiğini söyleyen Taşpolatoğlu, devasa yatırımların başka ülkelere kaydığını belirtiyor ve ekliyor: "Türkiye'ye yatırım planlayan oyuncuların Rusya, Çin ve Doğu Avrupa'ya yöneldiğini biliyorum. Özellikle Doğu Avrupa ülkeleri AR-GE konusunda çok yatırım çekiyor. Global şirketler Polonya, Macaristan gibi sağlık sektörü açısından hiç de Türkiye'den üstün olmayan ülkelere yöneliyor. Benim en çok üzüldüğüm konu da bu... Çünkü tıp alanında bu ülkelerin çok ilerisindeyiz. Neden bu AR-GE yatırımlarını bir türlü çekemediğimizi anlayamıyorum." Taşpolatoğlu'na göre sektörü endişelendiren bir başka konu da yüzde 32,5'e varan iskontolar ve referans fiyat uygulaması. Taşpolatoğlu, "Kutu bazında satış artışı olmasına rağmen cirolarda önemli oranda erime var. Sürdürülebilir bir durum değil" diyor. Roche Türkiye Genel Müdürü Süha Taşpolatoğlu ile pazardaki son gelişmeleri ve sektörün geleceğini konuştuk:
Capital: Türkiye'deki ilaç sektörünün büyüklüğü, son yıllarda geldiği durumu özetler misiniz?
- İlaç sektörü, son 10 yıllık dönemde bir yandan çok ciddi büyüme gerçekleştirirken bir yandan da çok ciddi değişimlere uğradı. Son 7-8 yılda ilaç sektöründeki yapılanma, ciddi anlamda değişti. Türkiye'nin büyüyen ekonomisine paralel olarak sektör de hızla büyüdü. Bunun iki nedeni var: Bir yandan büyüyen ekonomi, buna bir zemin oluşturdu. Öte yandan ilaca erişim konusunda gelişmeler yaşandı. Tüm sigorta kurumlarının tek çatı altında toplanması, yeşil kart uygulaması bunlara birer örnek. Ülkenin yaşlanıyor olması ve ortalama yaşam sürelerinin artması da ilaç kullanım süresini artırdığı için sektörü olumlu biçimde etkiledi ve ilaç istikrarlı biçimde büyüyen bir pazar haline geldi.~
Capital: Sektör 2010 yılını nasıl kapattı? 2011'in ilk altı ayını nasıl geçiriyor?
- 2010 sonu itibarıyla pazarın toplam büyüklüğü, dolar bazında 10,4 milyar dolardı. TL bazında ise 15,6 milyar TL olarak gerçekleşti. Ama kutu bazında bakıldığında 2010 yılındaki toplam kutu satışı 1 milyar 650 milyon oldu. Son birkaç yılda ilaç sektöründeki kutu satışı, değer artışıyla kıyaslandığında çok daha yüksek. TL bazında ilk 5 aydaki büyüme, bir önceki yılın aynı dönemine kıyasla yüzde 8 iken, kutu bazındaki büyüme yüzde 16 civarında. Yani daha fazla kutu satıyoruz ama daha az ciro yapıyoruz. Yıl sonu itibarıyla büyüme oranının yüzde 8'den çok daha düşük olacağını tahmin ediyoruz. Birkaç yıl öncesinde pazardaki büyüme oranı yıllık 15-20'ler oranında olabiliyordu. Yüzde 25'ler olduğunu da biliyorum.
Capital: Bu daralmanın nedenleri neler? Hükümetin global bütçe uygulaması pazarı çok etkiledi mi?
- Tabii ki çok etkiledi. Tabii bu yavaşlamanın iki önemli nedeni var. İlki, fiyatlandırma sistemi. Türkiye, 2004'ten itibaren fiyatlandırma sistemini değiştirdi, referans fiyatlandırma sistemine geçti. Yani Avrupa'da 5 ülkeyi baz alarak o 5 ülkeden hangisi en ucuzsa Türkiye ilaç fiyatı olarak o en ucuzu referans almaya başladı. Bu 5 ülke Fransa, Portekiz, İspanya, Yunanistan ve İtalya. Bu ülkeler zaten ilaçta Avrupa'nın en ucuz ülkeleri. Bir de parayı ödeyen kurumların, yani SGK'nın, kendi bütçesinden ilaca ayırdığı payı kontrol altına almak amacıyla ilaç fiyatlarında birtakım indirimler gündeme geldi. Sektör, SGK'da geri ödemeye girebilmek için ek iskontolar vermeye başladı. Bu oranlar ilaca göre değişmekle birlikte yüzde 11'e varan oranlarda başlamıştı. Geçen yılın sonunda ilaca göre yüzde 32,5'ekadar çıktı. Özetle Avrupa'daki en ucuz fiyatın üzerine bir de yüzde 32,5'e varan oranlarda iskonto yapar hale geldik. Yani Türkiye ilaçta sadece Avrupa'nın değil dünyanın en ucuz ülkelerinden biri oldu. Daha çok kutu satışı olmasına rağmen daha az ciro gerçekleşmesinin nedenleri bunlar.
Capital: Peki bu uygulamalar en çok hangi şirketleri etkiledi? Ne gibi sonuçlar yaratacak?
- Açıkçası tüm sektör etkilendi. Ama özellikle hangi oyuncular diye sorarsanız, yabancı sermayeli şirketler daha fazla etkilendi. Bunu rakamlara bakarak söylüyorum. Sonuçta biz daha fazla iskonto verir hale geldik.
Neden? Çünkü o bahsettiğim yüzde 32,5'e kadar varan indirimler, orijinal ürünlerde yapılıyor. Bu nedenle yabancı şirketler daha çok iskonto yapmak durumunda kaldı. Jenerik ürünlerdeki iskonto oranı bu kadar yüksek değil.
Capital: Fiyatların daha da düşeceğini öngörüyor musunuz?
- Daha fazla düşemeyecek. Ya da öyle umuyorum... Çünkü artık dünya çok küçüldü. Eskiden bir ülkenin yaptığı şeylerden başka ülkelerin haberi olmazdı. Ama şimdi her ülke, dünyadaki diğer ülkeleri, diğer ülkelerdeki politikaları çok yakından izler hale geldi. Siz dünya geneline göre çok ucuz satmak durumunda kalırsanız, bir süre sonra başka ülkeler sizi referans almaya başlıyor. Yani "Türkiye'de bu fiyat, bizde neden öyle değil" demeye başlayabiliyorlar. Zaten sanıyorum Sağlık Bakanlığı ve SGK tarafı da bunun farkında. Çünkü onlar da bir dengenin olması gerektiğini biliyorlar. O nedenle bu durum uzun dönemde iskontoyla çözülebilecek bir konu değil. Sürdürülebilir bir durum değil.~
Capital: İskonto talepleri, fiyat indirimleri bu şekilde sürdürülürse pazardan çıkan yabancılar olur mu?
- Bu elbette her firmanın kendi kararıdır ancak bazıları pazardan tamamen veya kısmen vazgeçebilir. Ama geri ödeyici kurumların ve Sağlık Bakanlığı'nın da böyle bir riske yol açacak kararları almayacağını düşünüyorum. Bazı şirketlerdeki en büyük kaygı şu: Fiyatlamanın böyle olduğu bir ortamda yeni molekülleri, yeni tedavileri Türkiye'ye getirmek konusunda bir çekince olacaktır. Çünkü yeni ilaçlar, çok yüksek AR-GE maliyetleri nedeniyle ilk etapta yüksek bir fiyatla piyasaya sürülüyor. Şirketler global fiyatlamalarını Türkiye'de uygulayamazlarsa yeni ilaçları Türkiye'ye getirmek ve hastalara sunmak konusunda tereddüt yaşayabilirler. Sadece mevcut portföyleriyle devam etmeyi tercih edebilirler. Genel olarak pazar adına konuşursam, yabancı şirketlerin Türkiye'deki yatırımlarını bir müddet askıya aldığını söyleyebilirim. Daha evvel Türkiye'ye yatırım planlayan bazı şirketlerin bu yatırımlarını Doğu Avrupa, Rusya gibi ülkelere kaydırdıklarını biliyorum. Bunlar hem üretim alanında hem AR-GE alanındaki yatırımlar... Yabancı oyuncular, şu anda Türkiye'ye yatırım yapmak yerine "Biraz bekleyelim, başka ülkelere bakalım" diye kararlar alıyor.
Capital: Yatırımlar genelde hangi ülkelere kayıyor?
- En çok yatırım çeken ülke Rusya. Her şirket için çok cazip bir pazar. Çin ve Hindistan, büyüyen ekonomiler ve o bölgelerde sağlık sektöründe yapılacak çok şey var. Doğu Avrupa ülkeleri ise AR-GE konusunda çok yatırım çekiyor. Global şirketler Polonya, Macaristan gibi sağlık sektörü açısından hiç de Türkiye'den üstün olmayan ülkelere yöneliyor. Benim en çok üzüldüğüm konu da bu... Çünkü tıp alanında bu ülkelerin çok ilerisindeyiz. Neden bu AR-GE yatırımlarını bir türlü çekemediğimizi anlayamıyorum
Capital: Peki sizce çözüm nedir?
- Birçok çözüm önerisi üzerinde duruluyor. Örneğin bazı ilaçların geri ödeme kapsamından çıkarılması tartışılıyor. Türkiye ilginç bir ülke. Pazardaki ilaçların ne kadarının devlet tarafından ödendiğine bakarak bir sıralama yaparsak, Türkiye büyük ülkeler içinde birinci sırada. Toplam pazardaki ilaçların yüzde 90 civarı devlet
tarafından ödeniyor. Bu oran Batı Avrupa'da yüzde 5060, ABD'de yüzde 50'ler düzeyinde. Çin ve Hindistan'ı hiç saymıyorum çünkü oralarda yüzde 5-10 civarında.
Capital: Batı Avrupa'da neden yüzde 90 değil? Paraları olmadığı için mi?
- Hayır. Bence onlar mevcut kaynaklarını farklı biçimde kullanmak için böyle yapıyor. Bazı ilaçları geri ödeme kapsamı dışına çıkarıyorlar, OTC tarzı ilaçları geri ödemeyerek kaynağını başka biçimde kullanıyorlar. Batı Avrupa'da toplam ödemeler içinde devletin payı yüzde 50-60 ama kişi başına ödenen paraya baktığınızda Türkiye'nin kat kat üzerinde paralar harcanıyor. Yani konu sadece kaynak sorunu değil, o kaynağın doğru kullanılması. Bu anlamda onlar kaynaklarını daha efektif biçimde kullanıyor. Belki Türkiye'de de bu yola doğru gidilecek. Bazı ilaçların geri ödemelerden çıkarılması söz konusu olabilir. Ya da bazı ilaçlar için hasta katkı payı artırılarak kaynak yaratılabilir. OTC Kanunu çıkarılarak kaynak yaratılması söz konusu olabilir. Sonuçta sadece fiyatları indirerek ve iskonto yaparak çok uzun dönemde bir çözüm bulmak mümkün görünmüyor. Bu dünyada tek başımıza olmadığımız için mümkün değil. Çünkü Türkiye'deki her adım, başka ülkeler tarafından da takip ediliyor. Uluslararası oyuncular bir süre sonra farklı kararlar alabilir.~
Capital: Yine de sektörün çok kârlı olduğuna yönelik analizler yayınlandı. Sektör gerçekten ne kadar kârlı?
- İlaç sektörünün değil ama Roche'un kârlılığından bahsedebilirim. Sonuçta Roche global, halka açık bir şirket ve her yıl dünya genelindeki rakamlarını zaten açıklıyor. Roche'un global anlamdaki kârlılığı son yıllarda yüzde 10-20 arasında değişiyor. Ülkeler bazında farklılık gösteriyordur ama global rakamlar böyle. Buradaki kritik nokta şu: İlaç sektörü için hep "çok kârlı bir sektör" denir. Ama ben konuya şöyle bakıyorum: İlaç sektörü kâr etmek zorunda olan bir sektör. Çünkü yeni ilaçların geliştirilmesi, yani işin AR-GE tarafı gerçekten çok maliyetli. Bunun iki nedeni var. Öncelikle mevcut ilaçlardan farklı yeni bir ilaç bulmanın zaten çok yüksek bir maliyeti var. İkincisi ise ilaç AR-GE'si çok fazla regülasyona tabi. Bu son derece doğal, çünkü insan sağlığıyla uğraşıyorsunuz ve yapacağınız çalışmalar esnasında hiçbir çalışmanın insan hayatına mal olmaması gerekiyor. Bu yüzden çok fazla regülasyon, çok fazla kural var. Tüm bu kurallara uyarak çalıştığınızda da doğal olarak diğer sektörlere kıyasla çok maliyetli bir sektör haline geliyorsunuz.
Capital: Tüm bu tablo içinde Roche nasıl bir performans gösteriyor? Roche Türkiye için 2010 nasıl geçti? 2011 nasıl gidiyor?
- 2010 yılı ciromuz 663,6 milyon TL oldu. 2011'in ilk 5 ayında ise 2010'un ilk 5 ayına göre daha gerideyiz. Biraz önce bahsettiğim iskontolar ve referans fiyat değişimleri nedeniyle. Roche olarak bu uygulamalardan ciddi oranda etkilendik ve ciromuzda önemli bir kayıp yaşadık. Sektörde en fazla etkilenen birkaç büyük firmadan biriyiz. 2011 yılını geçen yılki gibi bir rakamla bitirirsek "iyi" diyeceğiz. Ama zor gözüküyor.
Capital: Global organizasyonun Türkiye'ye bakışı nasıl? Türkiye için ne gibi planlar var?
- Türkiye'ye pozitif ve negatif iki bakış var. Büyüyen ekonomi, demografik figürlerdeki değişiklikler, ekonomide yakalanan başarı ve istikrar, Türkiye'ye pozitif bakılmasına katkı sağlıyor. Ama bunun ötesinde fiyatlardaki ve iskontolardaki değişimler, bunların son dönemde sıkça yapılması ve bu nedenle önümüzü çok net görememek ise negatif bir bakış yaratıyor. Çünkü daha önce belirttiğim gibi dünyada tek başımıza değiliz. Global bir şirketiz. Burada yaptığımız operasyon, başta komşu ülkeler olmak üzere tüm dünyayı etkiliyor. Eğer başka ülkelere "Türkiye'de fiyatlar bu kadar ucuz, bizde niye öyle değil" dedirtir hale geliyorsanız, doğal olarak merkezler de bu işten biraz tereddüt eder hale geliyor. O anlamda zaman zaman soru işaretleri oluşuyor. Ama dediğim gibi pozitif tarafı da var negatif tarafı da...
Capital: Roche Türkiye'yi gelecek 5 yılda nerede görüyorsunuz?
- Dünyanın en iyi AR-GE yapılanmasına ve en iyi yeni ürün portföyüne sahip şirket konumundayız. Roche Türkiye'de de bir ürün geliştirme merkezimiz var. İlaçta ürün geliştirme uzun yıllar alan bir süreç. Bu merkez ile yeni ürün geliştirmeye katkıda bulunuyoruz. Değişik faz çalışmalarında yer alıyoruz. Bu alandaki etkinliğimizi artırmayı istiyoruz. Yeni strateji nedeniyle yapı olarak küçülmüş durumdayız. Yani 10 yıl önce ilk 3 içindeyken bugün 10'uncu, 11'inci sıralardayız. Ama pazara sürülecek yeni ilaçlarla önümüzdeki 10 yıl içinde çok üst sıralara çıkabileceğimizi düşünüyoruz.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?