Durgunluk geliyor mu?

23.10.2024 21:54:450
Paylaş Tweet Paylaş
Durgunluk geliyor mu?

Sıcak bir ağustos ayını geride bıraktık. Geçtiğimiz ayın en önemli olayı, kuşkusuz 8 Ağustos’ta gerçekleştirilen 3. çeyrek enflasyon raporunun sunumuydu. Her çeyreğin ikinci ayında gerçekleştirilen bu sunum, Merkez Bankası’nın ekonominin gidişatına yönelik beklentilerini içerir. Dolayısıyla bu sunumda da hem 2024’ün geri kalanına yönelik hem 2025 için çok önemli mesajlar ve beklentiler vardı. Bugünkü yazımızı enflasyon raporunun bize düşündürdüklerine ayırdık.

HEMEN HER YAZIMIZA EKONOMİK AKTİVİTEDE DURGUNLUK geldi mi sorusuna cevap arayarak başlıyoruz. Bildiğiniz gibi Merkez Bankası politika faizini, son beş aydır yüzde 50 seviyesinde sabit tutuyor. Bu faiz her ne kadar tam olarak diğer bütün faizlere yansımamış olsa da bu seviyede ekonomide bir durgunluk oluşması kaçınılmaz. Hele ki seçim ekonomisinin yoğun bir şekilde uygulandığı 2024’ün ilk çeyreğinden sonra... Bu ay bu soruya, enflasyon raporunun bizlere ima ettiği açıdan bakıyoruz. 

Enfasyon raporu içinde en önemli grafik, geleceğe yönelik enflasyon patikasının belirtildiği çıktı açığı grafiği. Daha önce enflasyon raporunu tartıştığımız yazılarda da belirtmiştik. Raporun ima ettikleri ve Merkez Bankası’nın geleceğe bakışı neredeyse tamamen bu grafikte özetlenmiştir. Kutu 1’de raporda bulunan bu grafiği hiç değiştirmeden olduğu gibi gösterdik. Grafikte çok önemli bilgiler var. Öncelikle en önemli bilgi, çıktı açığının eylül ayı gibi negatif bölgeye geçeceği. Bu ne demek? Öncelikle çıktı açığı tanımını yeniden hatırlamakta fayda var. Bir ülkenin üretim potansiyeli ve ticaret yapısı göz önüne alındığında hiç enflasyon yaratmayacak kadar büyümesine potansiyel büyüme deniyor. Bu potansiyelin üzerinde büyüme, enflasyon yaratırken potansiyelin altında büyüme ise enflasyonda düşüşe neden oluyor. Türkiye ekonomisi, 2024’ün ilk çeyreğinde kendi potansiyelinin çok üzerinde büyüme elde etti. Enflasyonun düşmesi için ekonominin soğuması ve en nihayetinde büyümenin potansiyelin altına inmesi gerekiyor. Yani diğer bir deyişle çıktı açığının artık negatif bölgeye geçmesi gerekiyor. İşte Kutu 1’deki grafiğe göre bu durum eylül ayı civarında, yani bugünlerde gerçekleşecek. Üstelik bu geçiş gerçekleştikten sonra önümüzdeki en az 3 yıl ekonomi potansiyelinin altında büyüyecek. İşte grafikte de görüldüğü gibi önümüzdeki yıllarda enflasyonun önce yüzde 20’lere, daha sonra da yüzde 10’un altına inebilmesi için olmazsa olmaz en önemli koşul bu. 

TEREDDÜTLER VAR MI? 

Enflasyonun düşmesi için ekonominin soğuması gerçekten de gerekli. Fakat hükümet, bu konuda ne kadar istekli? Bu tabii ki kötü bir durum ama belli ki en azından kısa vadede enflasyon mu yoksa küçülme mi şıkları arasında bir seçim yapmak durumundayız. Kanımızca bu konuda büyük soru işaretleri var ve bunun nedeni de son 4 yılda, ama özellikle hem 2023 genel hem 2024 yerel seçimlerinden önce yaşananlar... Türkiye ekonomisi 2024 yerel seçimleri öncesi ilk çeyrekte 2023’ün 4. çeyreğine göre yüzde 2,4’lük rekor bir büyüme gerçekleştirdi. Artık biz ekonomistler dahil hepimiz seçimden önce oy alabilmek için geleceğimizi ateşe atabilecek politikalar uygulanabileceği gerçeğini o kadar kanıksadık ki bu durumu çok normal karşılıyoruz. Fakat bu sefer bu rekor büyümeyi, çok yönlü bir dezenflasyon programının tam ortasında yeni Merkez Bankası kadroları görevdeyken uyguladık. Bu durum gerçekten de beklentileri derinden etkiledi. Bu etkilenmeyi Kutu 2’de gösterdiğimiz aylık enflasyondaki ana eğilimi gösteren grafikte görebiliyoruz. Öncelikle bu grafiği de enflasyon raporundan aynı şekilde alıp Kutu 2’ye koyduk. Olayları değerlendirirken bizzat Merkez Bankası’nın hazırladığı grafikleri kullanıyoruz. Bu grafikte çeşitli istatistiki yöntemler kullanılarak hesaplanan aylık enflasyondaki ana eğilim gösterilmiş. Buna göre aslında Merkez Bankası’nın yönetimine yeni kadrolar geldikten sonra uygulanmaya başlanan enflasyonla mücadele, 2023’ün sonlarına doğru etkisini göstermeye başlamış durumda. Fakat ne olduysa 2023 Aralık ayından sonra gerçekleşiyor. Önce yıl sonunda otomatik güncellemeler ve kamu zamları devreye giriyor. Ana eğilim çok yüksek bir şekilde zıplıyor. Daha sonra gerçekleşen seçim ekonomisiyle ekonomi aşırı ısınıyor ve Kutu 1’de de gösterdiğimiz gibi potansiyelinin iyice üstüne çıkıyor. Bu durumda zaten kamu zamlarıyla zıplayan aylık enflasyonun da ana eğilimi yüzde 3’ler düzeyine demir atıyor. Üstelik bu durum bilinen ismiyle dezenflasyon programının tam ortasında gerçekleşiyor. 

ENFLASYON BEKLENTİLERİ KATI

Bu durumda vatandaşlarımızın enflasyon beklentilerinin çıpalanmasının çok zor olacağı aşikar. Zaten özellikle hane halkı enflasyon beklentileri iyice katılaşmış durumda. Bu satırlarda daha önce de yazmıştık. Konda iş birliği ile Koç Üniversitesi’nden çalışma arkadaşlarım Selva Demiralp ve Sevcan Yeşiltaş hocalarımızla birlikte yürüttüğümüz Türkiye Hane Halkı Enflasyon Beklenti Anketi’nde de (TEBA) 1 yıl sonrasının enflasyon beklentisi yüzde 100 düzeyinde. Bizi öncelikle düzeyden çok bu beklentinin eğiliminde herhangi bir kırılma olmaması endişelendiriyor. Beklentiler uzun süreden beri bu düzeyde yapışmış durumda. Önce eğilimde bir kırılma meydana gelmeli ki daha sonra düzeyin yüksekliğinden bahsedelim. Zaten önceki satırlarda yazdığımız 2023 Aralık ayında yaşanan durumun bir benzerini 2024 Temmuz ayında yaşadık. Yine enflasyonun ana eğiliminde bir düşüş gerçekleşmişken temmuzda yapılan kamu zamları süreci yeniden bozdu. İşin trajik kısmı da şu: Hane halkı enflasyon beklentilerinin genelde yüksek olmasının nedeni, vatandaşların beklentilerini oluştururken kafasında hep geçmiş enflasyonu düşünüyor olması. Buna beklentilerin geleceğe değil geçmiş enflasyona göre endekslenmesi deniyor. Bu durum enflasyonun düşüşünü engelleyen en önemli etmenlerden birisi. Fakat sorun asıl burada başlıyor. Türkiye’de öncelikle geçmiş enflasyona endeksleme gözlenen alanların başında kamu zamları geliyor. Bu durumda da Merkez Bankası’nın enflasyonla mücadelede yalnız kaldığı hissi doğuyor ki bu bakış açısı enflasyon beklentilerindeki katılığın ana nedenlerinden birisi. 

HESAPLAMALARIN SONUCU

Bu ayki yazımızı en son verilerle hesapladığımız ekonominin resesyona, yani küçülmeye girme olasılığından bahsederek sonlandırmak istiyoruz. Bu ay ağustosun son haftası itibarıyla elimizdeki veriler yardımıyla yaptığımız hesaplamalarda, bu olasılığı yüzde 18 olarak hesapladık. Genelde yüzde 20’lere yakın değerlerde tehlike sinyalleri çalarken yüzde 30’un üzerindeki değerler resesyona girdiğimizi teyit ediyor. Kanımızca ağustos ya da eylül ayı da böyle bir ay olacaktır. O yüzden bir sonraki hesaplamamızda çıkacak olasılığın yüzde 30’un üzerinde olması bu durumu teyit edecektir. Aslına bakarsanız reel sektörde özellikle de sanayi üretim endeksinde birkaç aydır azalan bir eğilim vardı. Bu ay açıklanan haziran ayı istihdam verisi de düşük gelince bu durum iyice belirginleşti. Fakat benzer bir düşüş eğilimini yine de talep göstergelerinde göremiyoruz. Bunu, ekonominin nabzı tablomuzdaki son verilerde de görebiliyoruz. Bu yüzden de bu hesapladığımız olasılıklar, reel sektörde düşüşler olsa bile yüzde 40-50 gibi yüksek değerlere çıkmakta zorlanıyor. Fakat yazımızın başında belirttiğimiz bir durumu yeniden yazmakta fayda var. Merkez Bankamızın da öngörüsü, çıktı açığının eylül ayında negatife geçmesi yönünde. Bunun için özellikle de 2024’ün ilk çeyreğindeki seçim ekonomisi ve aşırı ısınmadan dolayı ekonominin resesyona girmesi gerekiyor. Hem bu öngörü hem bizim hesaplamalarımıza baktığımızda ekonomide küçülme yani resesyon yaşanılan dönemlere girmemiz hiç de sürpriz olmayacaktır.

RESESYON OLASILIĞI YÜKSELİYOR

Bu ay hesapladığımız resesyon olasılığı yüzde 18’le uzun bir aradan sonra ilk kez yüzde 20 bandına yaklaştı. Yeni verilerin gelmesiyle resesyon ihtimalinin daha da yüksek seviyelere çıkmasını bekliyoruz.

SIÇRAMANIN NEDENİ NE?

Merkez Bankası’nın ağustos ayı 3. çeyrek enflasyon raporunda 32. sayfada yer alan aylık enflasyon ana eğilim grafiğini aynı şekilde koyduk. Buna göre 2023 yılının son aylarında aylık enflasyonun ana eğiliminde düşüş başlamışken 2024’ün başında yeniden çok yüksek bir sıçrama gerçekleşti. Bu sıçrama, büyük çoğunlukla kamu zamlarından dolayı olsa da genel düzeyin 2024 ilk çeyreği boyunca yüzde 3 düzeyinde kalmasına neden oldu.

ÇIKTI AÇIĞININ SEYRİ NASIL?

Merkez Bankası’nın ağustos ayı 3. çeyrek enflasyon raporunda 54. sayfada yer alan çıktı açığı grafiğini, aynı şekilde buraya koyduk. Buna göre bugünlerde çıktı açığı negatif alana geçiyor. Potansiyelin altındaki bu büyüme, yaklaşık 3 yıl daha devam edecek. Enflasyonun yeniden tek haneli değerlere inebilmesi için en önemli koşul bu.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz