Türkiye’de alışveriş merkezi sayısı 150 civarında. Haziran 2007 itibariyle toplam kredi kartı sayısı 34 milyona ulaştı. 17 milyon kişinin kredi kartı olduğu tahmin ediliyor. Krediler içinde bireyse...
Türkiye’de alışveriş merkezi sayısı 150 civarında. Haziran 2007 itibariyle toplam kredi kartı sayısı 34 milyona ulaştı. 17 milyon kişinin kredi kartı olduğu tahmin ediliyor. Krediler içinde bireysel kredilerin payı 2002’de yüzde 13 iken 2006’da bu rakam yüzde 31'e yükseldi. Türkiye’de kişi başına düşen milli gelir ise 5 bin doları aştı. Uzmanlar, işte bu verilere dayanarak Türkiye’de orta sınıfın güçlendiğini söylüyor. Konut kredileri, kasko, bina ve eşya sigortaları, beyaz eşya, gayrimenkul, otomotiv gibi alanlarda son 2-3 yılda orta sınıf alımlarını artırdı. Son 5 yıllık veriler bu grubun eşya sahiplik oranlarının da yükseldiğini gösteriyor. Uzmanlar, tüketimdeki bu hareketten yola çıkarak Türkiye’de orta sınıfın gücüne dikkat çekiyor.
Boyner Holding CEO’su Cem Boyner, 2006 yılında yaptığı bir değerlendirmede,"Bugün ile kriz öncesi arasındaki en büyük fark nedir derseniz orta sınıfın güçlenmesi derim. Kriz öncesi, 1990'lar kaybedilmiş ve dengelerin bozulduğu yıllardı. 2001 krizinden sonra Türkiye kendi küllerinden yeniden doğdu” diyerek orta sınıfın güçlendiğine dikkat çekmişti.
ODTÜ Sosyal Bilimler Enstitüsü Müdürü Prof. Dr. Sencer Ayata ise bu konuya farklı bir bakış açısı getiriyor ve “yeni orta sınıf” kavramını ortaya atıyordu. Orta sınıfı sosyolojik anlamda "geleneksel orta sınıf" ve "yeni orta sınıf" diye ikiye ayırmak gerektiğini söyleyen Ayata, yeni orta sınıfın özelliklerini şöyle sıralıyordu:
“Yeni orta sınıfın yaşamı tüketim merkezlidir. Alışveriş merkezlerinin mantar gibi çoğalmasıyla yeni orta sınıfın büyümesi arasında çok yakın bir ilişki var. Yeni orta sınıf yeni yaşam biçimlerini televizyonlardan, kitap ve magazinlerden, birbirlerinden ve yurtdışı seyahatlerinden öğrenip, bunları da hızla topluma yayıyor. Ev, araba, giyim kuşam, yeme içme, seyahat... Bu alanlardaki tüketim alışkanlıkları ve yaşam biçimleri birey için bir serbestiyi öngörüyor.”
Morgan Stanley’in ekonomisti Serhan Çevik, “Orta Sınıfın Yükselişi” başlıklı raporunda bu konuya dikkat çekiyor. Çevik, 2001-2006 arasındaki kesintisiz yüksek büyüme ve düşürülen enflasyona bağlı olarak, kişi başı gelirin 2001'de 2 bin 91 dolardan, 2006'da 5 bin 477 dolara yükselmesinin sosyo-ekonomik koşulları iyileştirdiği, bunun da orta sınıfı tekrardan Türkiye'nin toplumsal “güç merkezi” haline getirdiğine dikkat çekiyor.
İşte bütün bu açıklamalar, orta sınıfı tartışmaların göbeğine taşıdı. Peki uzmanların dikkat çektiği gibi Türkiye’de orta sınıf gerçekten güçlenip, yeniden merkeze oturdu mu?
30 Milyon Kişi Ortada
Bütün bu tartışmaların göbeğinde orta sınıfın yer alması son derece doğal. Çünkü 2006 itibariyle Türkiye’nin nüfusunu 74 milyon kişi kabul edersek, bunun yaklaşık yüzde 41’i orta sınıfta yer alıyor. Bu da 30 milyonu aşkın birey, 7 milyon hane anlamına geliyor. Tahmini aylık geliri minimum bin YTL’nin üzerinde olan bu haneler tartışmaların odağında yer alıyor.
Aslında tartışmaların göbeğinde orta sınıfın yer almasının çeşitli nedenleri var. Türkiye’de 2000’lerle birlikte kredi kartı ile taksit sistemi bütün ürün gruplarına, hatta gıda alışverişlerine bile yansıdı. Dolayısıyla, bu borçlanma sistemi kriz sonrası orta sınıfın can simidi oldu. Üstelik bu sistem sayesinde ortadakiler üst segment ürünlerden de tüketme olanağına kavuştu. Özellikle 2005 sonrası çek ve senet ile yapılan dayanıklı tüketim ürünleri, mobilya gibi büyük montanlı ürünlerin kredi kartı ile alınabilmesi ve vade farksız taksit sayısının bir yılı aşması orta sınıfı tüketimin de merkezine oturttu.
AB sınıfına göre görece eşya sahiplik penetrasyonunun düşük olması, D ve E sosyo-ekonomik gruplara göre gelirinin fazla olması orta sınıfı şirketlerin gözünde cazibe unsuru yaptı. Öyle ki sadece üst gelir grubuna yönelik lüks segment konut yapan inşaat sektörü bile orta sınıfa kayıtsız kalamayıp onlara yönelik projeleri son iki üç yılda gündemine aldı.
Konutta Hareketliler
Konut kredilerinde esas büyüme 2004 sonrasında başladı. Büyüme 2005’in ilk 9 ayında bir önceki yıla göre yüzde 240’a ulaştı. Konut finansmanındaki bu gelişme gayrimenkul sektörü ile paralel bir gelişme gösterdi. Bu gelişim gayrimenkulde farklı müşteri segmentlerine yönelik konut projelerinin hayata geçirilmesini sağladı.
AB grubuna hitap eden projeler her zaman gayrimenkul sektörünün gözdesi oldu. Ancak, konut kredisi maliyetlerindeki düşüş orta sınıfın konut edinme potansiyelini ortaya çıkardı. Akbank Bireysel Bankacılık Pazarlama Bölüm Başkanı Cem Muratoğlu, kamu sübvansiyonun maliyetler üzerindeki olumlu etkisinin ve konut kredisi hacimlerini büyütme hedefinde olan bankaların yaklaşımlarının orta sınıfa yönelik projeleri daha cazip hale getirdiğine dikkat çekiyor. Muratoğlu, “Bu gelişmeler çerçevesinde konut kredisi kullanan müşteri profilinde orta sınıf lehine önemli bir hareketlilik oluştu” diyor.
Cem Muratoğlu’nun verdiği bilgiye göre, Akbank konut kredisi bakiyesi içinde hane halkı aylık geliri bin–2 bin YTL arasında olan müşterilerin toplam içindeki oranı yüzde 25, 2 bin–3 bin YTL arasında olanların payı yüzde 20 civarında.
Türkiye’de orta ve alt grupta büyük bir konut açığı olduğunu söyleyen Muratoğlu, “Projelerde hedef kitlenin alt gelir gruplarına kayacağını düşünüyoruz. TOKİ’nin alttakilere yönelik projelerde liderliğini sürdüreceğini ve kamu destekli projeler ve bankalar aracılığıyla orta ve alttakilerin ev sahibi edinimlerinin devam edeceğini düşünüyoruz” diye anlatıyor.
Otomobilde Taksitli Alım
Düzenli ve sabit gelirlilerden oluşan C1 ve C2 grubundaki müşterilerin otomotivdeki alım davranışları makroekonomik koşulların gidişatına göre şekilleniyor.
Ford Otosan Genel Müdür Yardımcısı Aykut Özüner’in verdiği bilgiye göre, 2000’de binek araç pazarının yüzde 80’ini C1 ve C2 grubuna hitap eden modeller oluşturuyordu. 2002 ve 2003’te bu pay yüzde 75 seviyesine geriledi ve premium olarak tabir edilen daha lüks modeller geçmişe oranla pazardan daha fazla penetrasyon aldı. Özüner, “Bu durum, A ve B grubunun alıma daha erken başlaması olarak yorumlanabilir. 2004 ve 2005 yıllarında ise kredi faizlerinin gevşemesi ve kurların gerilemesi ile birlikte daha çok taksitle alım yapan C1 ve C2 gruplarının da tekrar alımlara başladığını ve artırdığını gördük” diye konuşuyor.
Bu dönemde özellikle maaşlı çalışanlar ve küçük ölçekli iş sahipleri hem hafif ve orta ticari araç alımlarını hem otomobil alımlarını artırdı. 2006’da ise orta sınıf mayıs devalüasyonu öncesi alımlarını artırırken, devalüasyon sonrasında ise alımlarını tekrar azalttı. Aykut Özüner şöyle devam ediyor:
“İnşaat sektörünün gelişiminin ve mortgage sisteminin de etkisi ile beraber şehir merkezinden daha uzakta yerleşimlerin arttığını gözlüyoruz. Ekonominin büyümesi ile birlikte orta sınıf müşterilerin şehirden uzakta oturmaya başladıkça araç ihtiyaçlarının artması, otomotiv pazarında ve müşteri kitlemiz içerisinde orta sınıfın önemli bir paya sahip olmaya devam edeceğini işaret ediyor.”
Sigorta Bilinçleri Arttı
Sigorta alanında da ortadakilerin hareketlendiği görülüyor. C1 ve C2 gruplarının sigortalanma oranlarına baktığımızda, bu sınıfın sektörel satışların en yoğun olduğu kasko, konut ve eşya branşlarında ortalamanın üzerinde büyüdükleri dikkat çekiyor.
Axa Oyak Sigorta Pazarlama Müdürü Mete Aygüven’in verdiği bilgiye göre, kaskoda son üç yıllık rakamlar, orta gelir grubunda araç sigortası yaptıranların sayısında yüzde 26’lık bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Aygüven, buna karşılık üst gelir gruplarının sigortalanma oranlarında az da olsa bir düşüş olduğuna dikkat çekiyor. Özgüven, “Bunun nedeni otomotivde sıfır araç satışlarında geçmişteki ivmenin yakalanamamasıdır” diye yorumluyor.
Bina ve eşya sigortalarında da trend benzer. Bina sigortalarında yüksek değerli evlerini sigortalayanların oranı son üç yılda yüzde 11 artarken, orta gelir gruplarında artış oranı yüzde 93’lere ulaştı. Bu grupta eşya sigortası yaptıranların oranı da genel ortalamanın yüzde 5 üzerine çıkarak yüzde 33 yükseldi.
Orta sınıftaki bu hareketin nedenini sahiplik oranlarındaki artış ile açıklayan Özgüven, bu sınıfta gelişen sigorta bilincini de unutmamak gerektiğini ekliyor. Özgüven, önümüzdeki dönemde de orta gelir grubunun sigortaya ilgisinin yavaş da olsa artacağını düşünüyor.
İşlemleri Yüksek Tutarlı
Yapı Kredi 5,2 milyon Worldcard ile kredi kartlarında lider durumda. Bu nedenle Worldcard ile tüketicinin nabzı tutulabiliyor. Yapı Kredi Bankası Kredi Kartları Tüketici Portföy Yönetimi Grup Başkanı Serkan Ülgen, 2002 sonrasının Worldcard sahiplerinin kart kullanımlarını analiz etti. Bu analize göre, C1-C2 ses grubunun ağırlıklı olarak yer aldığı klasik Worldcard’larda kart başına harcama tutarlarının artmış olduğu ortaya çıktı. Ancak, bu grubun işlem adetlerinde ise bir azalma oldu. Ülgen, “Bu durum C1-C2 ses grubunun kartlarını eskiye göre, daha yüksek tutarlı işlemler için kullandığı şeklinde yorumlayabiliriz” diye değerlendiriyor.
Aynı dönemde daha yüksek gelir grubunun yer aldığı Gold Card’larda ise hem işlem adedi hem harcama tutarı yükseldi. Ancak, klasik Worldcard’da görülen harcama tutarındaki artış, aynı dönemde Gold ve Platinum kartlarında görülen artıştan daha yüksek gerçekleşti.
Sinan Ülgen bu durumu şöyle değerlendiriyor:
“Tüm bu verileri üst üste koyduğumuzda 2002-2006 yılları arasında orta sınıfın gelir seviyesinde bir artış olduğunu söylemek mümkün. Ancak, bu durum kredi kartı kullanım alışkanlığının artmış olması şeklinde de yorumlanabilir.”
Sahiplikte Artış Nasıl?
Orta gelir grubundaki hareket eşya sahiplik oranlarına da yansıdı. C1 ve C2 gruplarının 2000|-2005 dönemindeki eşya sahiplik oranlarına baktığımızda, en dikkat çekici artışın cep telefonunda yaşandığını görüyoruz. TGI Türkiye’nin verilerine göre, 2000-2005 döneminde C1 grubu cep telefonu sahipliğini yüzde 24,1 artırırken, C2’de artış yüzde 27 oldu.
TGI verileri teknoloji ürünlerinin söz konusu dönemde orta sınıfın hedefinde yer aldığını gösteriyor. 2000’de hanede PC sahipliği C1’de yüzde 12,5 iken, C2’de 6,8 seviyesindeydi. 2005’e gelindiğinde C1 hanelerinde sahiplik yüzde 23,5’e tırmanırken, C2’de yüzde 12’ye ulaştı. DVD Player, VCD Player orta sınıfta ürün sahipliğinin en fazla arttığı diğer teknoloji ürünleri oldu.
Orta sınıfın dayanıklı tüketim ürünlerindeki hareketi ise buzdolabı sürükledi. 2000’de buzdolabı sahipliği yüzde 75,7 olan C1’de bu oran, 2005’te yüzde 87’ye tırmandı. Derin donduruculu buzdolabında ise 2000-2005 arasında yüzde 10,7’lik artış kaydedildi. Derin donduruculu buzdolabı C2’nin de favorisiydi. Aynı dönemde C2’de bu üründeki artış yüzde 12,6’ya ulaştı. Otomatik çamaşır makinesi ve buzdolabı C2’nin artış sağladığı diğer ürünlerdi.
Bulaşık Makinesi de Aldılar
Beyaz eşya pazarı son 3-4 yılda çok ciddi oranlarda büyüdü ve ertelenmiş taleplerin önemli bir bölümü satışa döndü. BSH Satışlardan Sorumlu İcra Kurulu Üyesi Ronald Grünberg, kriz sonrası bu büyümede her ses grubundan tüketicinin etkisi olduğunu düşünüyor.
Sektörün alt segmentlerine baktığımızda ise son iki yıldır bulaşık makinelerine olan talebin inşaat sektörünün de gelişmesiyle arttığını görüyoruz. Grünberg, orta gelir grubundaki tüketicilerin bulaşık makinesi alımlarına yönelirken aynı zamanda Anadolu’da da bu ürünün sıklıkla tercih edilmeye başladığını gözlemlediklerine dikkat çekiyor. Grünberg, bu trendin önümüzdeki yıllarda da devam etmesini bekliyor.
Solo ürünlerden ankastre ürünlere doğru geçişlerin genelde orta ve alt gelir seviyelerinde yaygınlaştığını söyleyen Grünberg, “İnşaat projelerinin daha kaliteli konutlara yönelmiş olması da ankastre tercihinde bir sebep olarak karşımıza çıkıyor. Bu alanda örneğin, üst gelir grupları, modüler ankastre gardırop tipi buzdolaplarını tercih ederken, orta gelir grupları daha küçük hacimli ankastre buzdolaplarını tercih edebiliyor” diye anlatıyor.
Müşterilerinin yüzde 40’ı C1 ve C2 ses grubundan oluşan YKM, büyük kentlerde ve metropollerde ortadakilerin nabzını da tutuyor. YKM Müşteri İlişkileri Müdürü Murat Bostancı,“Özellikle son yıllarda perakende fiyatlarında büyük artışlar olmaması ve ödeme avantajlarının gelişmesi ile birlikte C1 ve C2 grupları eskiye oranla daha fazla alışveriş yapıyor” diye değerlendiriyor.
Funda Kadıoğlu/Tgı Türkiye Proje Yöneticisi
“Potansiyel C2 ve D’de”
Tüketme İstekleri Arttı
Beyaz eşya ve teknolojik ürünlerin kullanımına ilişkin analizlere bakıldığında, pek çok üründe AB, C1 ve C2 sosyo-ekonomik statü gruplarının penetrasyonunun yüksek olduğu görülüyor. Bu ürünlerde potansiyel görece olarak C2, D ve E gruplarında bulunuyor. Hemen hemen tüm dayanıklı tüketim ve teknoloji ürünlerinin tüketimi diğer sosyo-ekonomik statü gruplarında olduğu gibi, düşük oranda da olsa C2, D ve E sosyo-ekonomik statü gruplarında da yıllara göre karşılaştırma yapıldığında artıyor. Bu artışın temel nedeni, alt sosyo-ekonomik statü gruplarının tüketim imkanlarının artmasından ziyade tüketme isteklerinin ve borçlanma imkanlarının artması gibi görünüyor.
Piyasa Yeniden Yapılanıyor
2000-2006 yılları arası dönem karşılaştırıldığında, TGI Türkiye verilerine göre, 15 yaş ve üzeri Türkiye kent nüfusunda tam zamanlı çalışan kesimin oranında dikkate değer bir artış olmamakla birlikte, kredi kartı sahipliği ya da banka kredisi kullanma gibi tutumlarda artış olduğu görülüyor. Bu verilere dayanarak piyasanın, kendini orta ve alt sosyo ekonomik statü gruplarının tüketme isteklerini karşılayabilecek biçimde yeniden yapılandırdığını söylemek mümkün. Artık hemen hemen her şeyi uzun dönemli borçlanarak edinmek mümkün.
Harcayan Kuşak Geliyor
2000-2005 dönemi karşılaştırıldığında veriler bize, tüm sosyo-ekonomik statü gruplarında hiç düşünmeden para harcama eğiliminde bir artış olduğunu gösteriyor. İstediğini almak için para biriktirme eğilimi tüm sosyo-ekonomik statü gruplarında düşüyor. Çünkü, artık para biriktirmeye gerek yok, piyasa her keseye uygun vadede borçlanma imkanı sağlıyor. Bu bize aynı zamanda biriktiren ve bekleyen değil, harcayan, sabırsız bir kuşağın geldiğini haber veriyor. Onlar hayatı bugün ve iyi yaşamak istiyorlar. Çünkü dışarısı onları çağırıyor. Piyasa da önemli ölçüde bu motivasyonu kullanıyor.
Mehmet Sindel/Hsbc Kart Yönetimi Grup Başkanı
“C Grubu Güçlendi”
Standartları Yükseldi
Kriz döneminde tamamen genel ihtiyaç ürünlerine öncelik tanıyan C ses grubu faiz oranlarının düşmesi ve taksitli alışveriş imkanları sayesinden ihtiyaçlarını ertelemek zorunda kalmadı. Özellikle, 2005 sonrası çek ve senet ile yapılan dayanıklı tüketim, mobilya gibi işlemlerin kredi kartına kayması, vade farksız taksit sayılarının 7'den 18'e kadar artması C segmentinin temel ihtiyaçlarına ek olarak yaptığı alışverişleri artırarak bu kişilerin hayat standardını yükseltme şansı yaratmaktadır.
C’nin Alımları Arttı
2001 krizinden sonra gelir düşüşü ile birlikte tüketim de hızla geriledi. Ancak gelir düzeyine göre, tüketimden vazgeçme ve erteleme düzeyi farklılık gösterdi. C1 ve C2 grubu kriz döneminde harcamalarını ertelerken, kriz sonrası C sınıfının alımlarında yüksek oranlı artış yaşandı. Özellikle peşin fiyatına taksit ve özel dönem kampanyaları C ses grubunun alımlarında etkili oldu ve güçlenmelerine sebebiyet verdi.
Alt Markalar Gelişti
Ek olarak 2001 krizinde üst markaların reklamı kesmeleri, harcamalarını düşürmeleri alt markaların gelişmesi için uygun bir ortam yarattı. Buna bir de fiyat avantajı, gelişen teknoloji ile fiyatların kısa sürede düşmesi ve taksit imkanları eklenince C ses grubu kriz sonrası oldukça güçlendi. Örneğin, bizim portföyümüzün yüzde 70'i C1 ve C2 segmentlerinden oluşmaktadır.
Tunç Akyurt/Finansbank Bireysel Bankacılık Pazarlama Grup Yöneticisi
“Ortadakiler Alışkanlıklarını Taksitle Sürdürdü”
Üst Grup Ürün Aldılar
Orta ve alt gelir grupları kredi kartları ile taksitlendirme sisteminin hayata geçmesi öncesinde geliri doğrultusunda tüketim alışkanlıklarını belirlemek durumundaydı. Taksitli alışveriş imkanı ile birlikte orta ve alt gelir grupları da bir üst segmentin tüketim alışkanlıkları ile paralel hareket etme imkanını elde etti. Uzun döneme yayılan taksitler tüketicilere gelirlerinin çok üzerinde olan ya da temel ihtiyaçları olmayan ürünleri alabilme ve zorlanmadan ödemelerini yapabilme imkanı sağladı. Taksitlendirme özelliğine ek olarak, tek taksit harcamalarda da 40 güne kadar varabilen harcama günü ve son ödeme günü arasındaki dönemden özellikle orta sınıf çok yararlanıyor.
Borçlarını Uzun Vadeye Yaydılar
Kriz sonrası oluşan ekonomik dengesizliklerden en fazla etkilenen sınıf C1 ve C2 olarak adlandırdığımız orta sınıf oldu. Krizin orta sınıf tüketici üzerindeki etkilerinin minimuma indirilmesinde kredi kartlarının uzun vadede ödeme yapabilme ve taksitlendirme sistemlerinin önemli katkıları oldu. Krizin etkisiyle orta sınıfın alım gücünde meydana gelen düşüş, kredi kartlarının sunduğu avantajlar sayesinde beklenilenin altında oldu. Orta sınıfa mensup kişiler kriz ve sonrası dönemde kredi kartı borçlarını uzun vadelerde ödeyerek ve taksitlendirme sistemini kullanarak mevcut tüketim alışkanlıklarını devam ettirdiler.
Ebru Fırat
[email protected]
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?