Enflasyondan korunmak mümkün mü?

Herkes hemfikir. 2024 de zor geçecek. Yeni yılın en önemli konusu, 2023’teki gibi “fiyatlama” olacak...

15.02.2024 11:53:570
Paylaş Tweet Paylaş
Enflasyondan korunmak mümkün mü?

Özlem Aydın Ayvacı

[email protected]

Çünkü ilk 3 ayda seçim ekonomisinin etkili olacağı beklentisi, sonrasında sıkı para politikalarının devreye alınacağı senaryosu, enflasyondaki yüksek seyrin devamı öngörüsü, küresel ekonomideki belirsizlikler, risk marjı koymayı gerekli kılıyor. Enflasyondan korunmanın etkili yolu olan risk marjı, mobilyada yüzde 40, hazır giyimde yüzde 60 olarak öngörülürken demir çelikte ve sağlık sigortalarında yüzde 80’e kadar çıkıyor. Bunun dışında şirketler, özel sözleşmeler, dinamik ve esnek fiyatlandırma yöntemleri, alacaklara yakın takip, tasarruf gibi yöntemlerle kendilerini enflasyondan korumaya çalışıyor.

2023 yüksek enflasyonla mücadeleye başlama yılıyken 2024, enflasyonla mücadelede sonuçların alınmaya başlayacağı “daha acılı” bir yıl olacak. Bu yılın en önemli konusu ise hiç kuşkusuz fiyat belirleme. İlk 3 ayda seçim ekonomisinin etkili olacağı beklentisi, sonrasında sıkı para politikalarının devreye alınacağı düşüncesi, küresel ekonomideki belirsizlikler, enflasyonun yüksek seyri, fiyat belirlerken risk marjı koymayı gerekli kılıyor. Risk marjı, yüksek enflasyonlu ortamlarda birinci korunma yöntemi olarak öne çıkıyor. “Bizim işimiz herkesten daha zor, çünkü bugün sattığımız ürünün 12 ay içindeki maliyetini bilmemiz lazım” diyen Aksigorta Genel Müdürü Uğur Gülen, risk marjına dikkat çekerek şu değerlendirmeyi yapıyor: “Belirsizliklerin yüksek olduğu ortamda fiyatlarken risk marjı koyuyoruz, sektör de risk marjı koydu. Çünkü sigorta şirketlerinin bilançosunun yükümlülükleri yüzde 120-130 büyürken aktif yüzde 130-140 ile büyüdü. Hep bir negatif marj yaşadık. Bu marjı kompanse edebilmek için de tabii sigorta sektörü fiyatları artırdı” diyor. İstanbul Sanayi Odası Başkanı Erdal Bahçıvan da konuyu şöyle değerlendiriyor: “Aşırı fiyatlama değil, 4 ay sonraya fiyat veriyoruz, geleceğe dair fiyatlama net olmayınca siz de işinizi korumak için böyle fiyatlıyorsunuz. Bu aşırı fiyatlama değil kendinizi koruma durumu. Sonuçta maliyetlerin belli olmadığı noktada bunu yapmak elzem oluyor. Şirketler korunaklı fiyat yaklaşımını benimsiyor.” Peki sektörler, enflasyonist ortamda ne kadar risk marjı koydu? Şirketler kendilerini enflasyonun etkilerinden korumak için başka hangi yöntemlere başvurdu? 

MARJ KALKANI

Şirketler fiyat belirlemek için mecburen maliyetler için çeşitli artış tahminleri yapıyor. Risk marjı, enflasyonist dönemde önemli bir koruyucu seçenek olarak öne çıkıyor. Araştırmamızda bu seçeneğin etkin bir şekilde kullanıldığını görüyoruz. Veri toplayabildiğimiz 14 sektörden 10’u fiyatlamada risk marjını yüzde 50 ve üstünde tutuyor. Bu sektörler arasında demir çelik, tekstil, hazır giyim, boya, sigorta gibi temel alanları görüyoruz. Demir çelik ve sağlık sigortalarında bu marjın yüzde 80’e ulaştığı görülüyor. Sektör yetkililerinden aldığımız bilgiye göre boyada bu marj yüzde 50 seviyesinde. Boya Sanayicileri Derneği (BOSAD) Başkanı Kenan Baytaş’a risk marjının sektör için önemini sorduğumuzda şunları anlatıyor: “Kullandığımız hammaddelerin yüzde 60-70’ini ithal ediyoruz. Ürünlerimizi ise TL cinsinden satıyoruz. Sektörümüz yapısı gereği stoklu çalışıyor. Hal böyle olunca fiyatlandırma konusu önemli. Nihai fiyatlarımızın belirlenmesinde kuru ve enflasyonu göz önüne alıyoruz. Enflasyon muhasebesi mevcut ve olası riskleri her yönüyle hesaplamayı zaruri kılıyor. Ödeme vadeleri uzadıkça risk de katlanıyor. Enflasyonist ortamda risk marjını dikkate almadan fiyat hesaplamak, şirketleri finansal olarak zayıflatacaktır.” Konfor Mobilya Satış ve Pazarlamadan Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Akın Can da benzer noktaya dikkat çekiyor. Risk marjı koymanın üreticilerin sürdürülebilirliğini sağlamak için aldığı önlemlerden biri olduğuna değinen Can, “Bu marj minimum seviyede uygulanmalı ki ürünlerin satış döngüsüne zarar vermesin. Tahmini maliyet planlaması yapılmak zorunda. Bu planlamayı yapmayan tüm markalar tüketicilerine mağduriyet yaşatma riskiyle karşı karşıya” diyor. 

İSTİKRARI ETKİLİYOR 

Risk marjı belirlememek pek çok sektörde şirket için oldukça olumsuz sonuçlara neden olabiliyor. Kutes İcra Kurulu Başkanı Ali Esat Kutmangil, risk marjı ayarlamalarını enflasyon ve döviz kuru beklentilerinin ışığında, stratejik, bilinçli ve hassas bir planlamayla yürüttüklerini söylüyor ve şöyle anlatıyor: “İşletmemizin risk toleransının detaylı bir analizini yapıyor ve müşterilerimizin fiyat hassasiyetini dikkate alıyoruz. Enflasyonist bir ortamda, risk marjı eklemeksizin yapılan yeni fiyatlandırmalar, genellikle sürdürülebilir olmaz. Risk marjı koymadan, maliyet artışları işletmenin kâr marjını olumsuz etkiler. Risk marjı eklemeyen işletmeler, tahmin edilenden yüksek maliyet artışları, döviz kuru dalgalanmaları veya hammadde fiyatlarındaki değişimler gibi potansiyel rizikolarla yüzleşmek durumunda kalabilir. Risk marjının olmaması durumunda, bu tür maliyetlerin doğrudan işletmeye ait olması gereklilik haline gelir. Bu da finansal istikrarı tehdit edebilir ve işletmenin ekonomik sürdürülebilirliğini risk altına alabilir.” Tatil.com Yönetim Kurulu Başkanı Ramazan Becer, tur operatörü olarak şunlara dikkat çekiyor: “Enflasyonist ortamda, tesislerin geceleme fiyatlarının yüksekliği konusunda uyarılarımıza rağmen otelciler bir sonraki yılın fiyatlarını o dönemin Euro- dolar beklentisine göre tahmin etmeye çalışıyor. Sektörümüzde risk marjını belirlerken döviz kuru dalgalanmaları, maliyet artışları ve talep değişiklikleri gibi faktörleri dikkate alıyoruz. Genel olarak, enflasyon ve döviz kuru risklerini minimize etmek adına yüzde 10-15 arasında bir risk marjı öngörüyoruz. Ancak bu marjın spesifik şartlara ve sektörün genel dinamiklerine göre değişkenlik gösterebileceğini unutmuyoruz. Risk marjı koymayanlar, enflasyonist bir ortamda karşılaşabilecekleri belirsizliklere daha savunmasız hale gelebilir.” 

NASIL KORUNUYORLAR?

Eleman.net Kurucu Ortağı Özlem Duyarlar, internet sektöründe şirketlerin ürün ve hizmet maliyetlerindeki artışları fiyatlara yansıtarak enflasyondan korunmaya çalıştıklarını belirtiyor. Duyarlar, ayrıca iş dünyasının iş gücünü daha verimli kullanmak adına adımlar attığına dikkat çekiyor ve şunları söylüyor: “Asgari ücrete gelecek zamdan sonra şirketler istihdam planlamalarını güncelleyecek. Şu an sessiz işe alımlarla, mevcut personellerine yeni sorumluluklar yükleyerek operasyonel verimliliği artırmaya çalışıyorlar.” Cushman&Wakefield TR International Yönetim Kurulu Başkanı Tuğra Gönden, ticari gayrimenkulde, maliyet artışları ve enflasyonun sürekli bir izleme gerektirdiğini söylüyor ve “Önceliğimiz, maliyetleri kontrol altında tutmak için etkin stratejiler geliştirirken, operasyonel verimliliği artırmak ve maliyetleri düşürmek” diyor. Sektörlerin enflasyondan korunma yollarından biri de alacak yönetimine odaklanmak. ASF Otomotiv CEO’su Zeynep Fidan, “Alacak yönetimine her zamankinden daha fazla önem veriliyor, tahsilat süreleri olabildiğince düşük tutuluyor. Tahsilat sürelerini iyice kısaltmaya çalışıyoruz” diye açıklıyor. Europcar CEO’su Fırat Fidan da fiyatlarını dinamik bir şekilde, enflasyon ve piyasa koşullarına uygun olarak belirliyor. Fidan, “Maliyet artışlarından korunmak için giderleri düşürücü idari ve finansal önlemler alıyoruz. Dinamik ve doğru fiyatlama yapıyoruz” diyor. Emsan Genel Müdürü Hakan Zihnioğlu da enflasyondan korunmak için operasyonel verimliliğe odaklandıklarını belirtiyor. Zihnioğlu, “Enflasyon, işletme maliyetlerimizi doğrudan etkiliyor. Enflasyondan korunmanın ilk yolu operasyonel giderleri yeniden gözden geçirmek. Bunun yolu da etkin bir risk yönetimi uygulayarak operasyonel maliyetleri düşürerek üretim verimliliğini artırmak” diyor. Uçantay Gıda Genel Müdürü Mustafa Başar ise şöyle anlatıyor: “Gıda sektörünün birçok kategorisinde gizli zam denen bir kavram var. Gramaj miktarı azaltılarak, maliyet artışları kompanse edilir ve satış fiyatı artırılmadığı için talep azalmasının önüne geçilmiş olur. Ancak içinde olduğumuz oyuncaklı şeker sektöründe, gıda içeriği toplam maliyetin küçük bir bölümünü oluşturduğu için gizli zam uygulaması mümkün değil. Asgari ücret ve SGK primlerindeki artışlar, akaryakıt fiyatları ve nakliye bedelleri artışları karşısında şirketlerin alabilecekleri önlem yok ancak üretim için gerekli enerji sarfiyatında yıllar içerisinde artan oranda güneş enerjisinden istifade ediyoruz.” 

ESNEK FİYAT POLİTİKALARI 

Esnek ve dinamik fiyat uygulamaları enflasyona karşı korunma yöntemlerinden bir diğeri. GNC Makina Yönetim Kurulu Başkanı Gökhan Çetinkaya, enflasyon kaynaklı yüksek ciro düşük kâr döngüsüne girildiğini belirtiyor ve şöyle anlatıyor: “Fiyatlandırma stratejilerimizi, artan maliyetler ve piyasa koşullarına göre kabul edilebilir oranda optimize ettik. Ayrıca koşul ve şartlara göre daha esnek bir fiyat politikasını uygulamaya başladık. Uzun vadeli sözleşmeler yaparak belli başlı maliyetlerimizi fiyat artışlarından ve dalgalanmalardan korumaya çalıştık.” Ortadoğu Holding İcra Kurulu Üyesi Nusret Kayhan Apaydın da fiyat belirleme sürecinde esnek fiyatlama yöntemini doğru buluyor. “Sektöre göre değişmekle birlikte baştan yüksek bir risk marjı koymak sizi rekabette geri atabilir ve hedef satışlara ulaşmadığınızda mali performansınız tümüyle negatif etkilenebilir” diye anlatıyor. 

ÖZEL SÖZLEŞME VE FORMÜLLER

Çelik sektöründe yurt içi fiyatlar, uluslararası fiyatların yanı sıra döviz kurlarındaki gelişmeler ve yurt içi enflasyon dikkate alınarak belirleniyor. Çelik Üreticileri Derneği Genel Sekreteri Veysel Yayan, 2022 yılında enerji fiyatlarındaki olağanüstü artış şartlarında olduğu gibi yurt içi girdi maliyetlerinin uluslararası temel girdi maliyetlerinden keskin bir şekilde ayrıştığı durumda sektörün yurt içi ve yurt dışı rekabetçi fiyatlandırma yapmakta güçlük çektiğini anlatıyor. Yayan, “Bu açıdan sektörün uluslararası piyasalardaki rekabet gücünün korunması gereği de dikkate alınarak Almanya’nın yaptığı gibi temel girdilerin piyasa şartlarından kopuk bir şekilde belirlenmemesine özen gösterilmesi önem taşıyor” diyor. İnşaat ve proje yönetimi de enflasyon nedeniyle fiyat belirlemede, sözleşme hazırlamada çok zorlanıyor. Turner International Başkan Yardımcısı ve Genel Müdürü Mehmet Sami Kılıç, “Proje yöneticisi olarak Türkiye’de çok değişik formüllerle sözleşmeler hazırlıyoruz. Hammadde artışları için London Metal Exchange referansıyla fiyat ayarlaması için madde eklemenin yanında, projenin planlanandan uzun sürmesi durumunu göre fiyat eskalasyon formülü eklediğimiz de oldu. Petrolle bağlantılı olan kalemleri petrole gelen zamla bağdaştırdığımız da oldu. Özetle sözleşmeler son zamanlarda oldukça komplike bir hal aldı” diye açıklıyor. ORGE Enerji Elektrik Taahhüt Yönetim Kurulu Başkanı Nevhan Gündüz, “Tedarikçilerle yapılan forward sözleşmelerle emtia riskini de sınırlamaya çalışıyoruz. Bu sözleşmeler ve ön alımlar enflasyon riskini de büyük ölçüde azaltıyor” diyor. ORKA Banyo Yönetim Kurulu Başkanı Ömer Yılmaz, tedarikçilerle önceden ödeme yaparak sağladıkları sıkı bir iş birliğinin, fiyatları daha sağlam bir temel üzerine oturtmalarına yardımcı olduğunu belirtiyor. Yılmaz, “Satış fiyatlarında düzenli aralıklarla ve makul ölçülerde artışlar gerçekleştirerek kısa vadeli dalgalanmalara karşı esnek bir yaklaşım sergiliyoruz” diyor. 

STOKA ALIM 

Çay sektöründe de son birkaç yıldır enflasyon yüksek oranlarda seyrediyor. Efor Çay Yönetim Kurulu Başkanı İbrahim Akkuş, “Haziran ayından bu yana kuru çaya, yüzde 88,2 zam geldi. Tam anlamıyla enflasyondan korunmak diye bir durum yok” diyor. Enflasyondan korunmak için çay sezonu boyunca alım yaptıklarını, ciddi bir stoklarının oluştuğunu anlatan Akkuş, “Stok maliyeti de yükselen faiz oranlarıyla beraber yükümüzü ağırlaştırıyor” diyor. Emaa Sigorta Genel Müdürü Özgür Öntürk, enflasyonist dönemlerde sigorta şirketlerinin fiyatlamasını etkileyen en önemli faktörlerin başında enflasyon ve kurun geldiğini söylüyor ve “Poliçe döneminde varlıklardaki bedel artışı, olası hasarın hesaplanmasını ve maliyet yönetimini güçleştiriyor. Uygulanan sıkı para politikasıyla birlikte 2024 Nisan sonrası enflasyonda hızlı düşüş beklentisi, sektörün önümüzdeki yılın ikinci yarısı için fiyatlama riskini azaltarak öngörülebilirliği artıracak” diyor.


“MALİYET ARTIŞLARINI FİYATLARA YANSITMADIK”
GÖKHAN SIĞIN TÜRKBESD BAŞKANI

ÖNCELİK ÜRETİM
2023’te ihracat azalırken iç pazarı sektör olarak canlı tutmak için elimizden geleni yaptık. Avrupa’daki büyük düşüşü Türkiye’de daha fazla üreterek telafi ettik. Kapasite kullanımını düşürmek istihdam kaybı demek. Türkiye’deki piyasanın hareketli kalması için tüm üreticiler sürekli kampanyalarla pazarı hareketli kıldı. Böyle bakınca Türk beyaz eşya pazarı, dünyada çift haneli büyüyen tek pazar konumuna ulaştı. Beyaz eşya ve dayanıklı tüketim enflasyonu resmi enflasyonun altında kaldı. Enerji maliyetleri ve malzeme maliyet artışları mümkün olduğunca fiyatlara yansıtılmadı.

“İHTİYACI OLAN ALABİLMELİ” 36 milyon adet üretim kapasitemiz var. Bunun 4’te 3’ü ihracata ayrılmış durumda. Hem ihracatın hem Türkiye’nin piyasasının bozulduğu, tüketicinin güveni kaybettiği ve ihtiyacı olan bir çamaşır makinesini bile alamadığı bir ortam toplam ekonomiye büyük zarar verir. Bu noktada beyaz eşya sanayicileri olarak enflasyonun altında fiyat artışları yaptık. Endüstrinin yüksek adetlere ihtiyacı var. Bu hem istihdamı korumak hem birim fiyatları ürün bazında minimumda tutup en iyi müşteri fiyatlarının oluşmasını sağlayabilmek için. 2024’ü tahmin etmek çok kolay değil ama üreticiler mümkün olan en uygun maliyetli operasyonlarla, yaptıkları en iyi satın alma anlaşmalarıyla en düşük maliyetleri oluşturmaya çalışıyor.



“DİNAMİK FİYATLAMA YAPIYORUZ”
HEDİYE YILDIRIM CANOVATE CFO’SU

ENAG DAHA YAKIN 
TÜFE-ÜFE ve ENAG verilerini karşılaştırmalı olarak takip ediyoruz. ENAG verilerine daha yakın bir eğride hesaplayarak maliyetlerimizi öngörüyoruz. Burada satışlarımız dövize endeksli yapılsa da maliyet artışının etkisi göz ardı edilmiyor ve fiyatlarımıza yansıtılıyor. Döviz ve dövize endeksli fiyatlama yapılıyor. Fiyatlar TL bazında değerlendirildiğinde yıllık enflasyon seviyesinde artışın altında kalınmayacak. MİNİMUM YÜZDE 70 Dinamik fiyatlama yapıyoruz. TL bazında minimum yüzde 70 seviyesinde risk marjı öngörülüyor. Burada risk marjı doğru fiyatlamadaki ana değişken. Stratejik şirket yönetimi yaparken ana hedef; doğru fiyatlama ve beraberinde şirket için amaçlanan kâr seviyesinin yakalanması olmalı.

“YERİNE KOYMA MALİYETİ ARTTI”
Enflasyonist ortamın beraberinde getirdiği yerine koyma maliyetlerinin artması şirketlerin kârlılıklarını olumsuz etkiliyor ve üretim faaliyetinin sürdürülebilirliğine olumsuz etki yapıyor. Daha fazla finansal kaynağa ihtiyaç duymamız ve bu kaynağı daha maliyetli olarak sağlamamız anlamına da geldiği için marjinal fayda sağlayacak şekilde ve doğru risk marjı konularak fiyatlama yapılması ana amaç olmalı.


“ENFLASYON YÖNETİMİ AYRI BİR SANAT”
ERDAL BAHÇIVAN İSO BAŞKANI

Enflasyonist dönemlerde korumalı fiyat koymanın ekonomik gerçekliği var mı? 

Enflasyon için hep ne diyoruz?  Rakamsal, ekonomik bir konudan ziyade sosyolojik bir konu. Bireysel olarak da kurumsal olarak da neyle karşılaşacağınızı tam bilemediğiniz bir durumla karşılaştığınız zaman kendinizi korumaya alıyorsunuz. Bu durumun geçmesi zamana bağlı. Merkez Bankası’nın söylemlerine ve politikalara güven arttığı zaman şirketler kendilerini korumaya almayacaktır.

Enflasyonun yüzde 36-40’a çıpalandığı söyleniyor. Bu rakam gerçekçi mi? 
Yıl sonu hedefi olarak şu andaki politikalar devam ettiği sürece bana gerçekçi geliyor. Bir de açıkçası yıl sonu tahminlerinin tutturulabilmesini uzak görmüyorum.

Enflasyonist dönemde şirketler kendilerini başka nasıl koruyabilir? 
Enflasyon öyle bir bela ki aslında çıkarken de inerken de yönetmesi çok zor bir konu. Örneğin şu an düşme noktasında. Geçtiğimiz yıl stok yapmak bir koruma olarak görülüyordu. Şimdi bir bedel olarak karşımıza çıkacak. Sonuçta sürekli aldığınız malın değeri düşerse nasıl stokta tutacaksınız? Bu nedenle enflasyon yönetimi iki tarafı ayrı bir sanat. Eskiden stok yapmakla suçlanıyorduk, şimdi de farklı boyutlarda gelişiyor durum. Hissedar, sermayedar, “Niye gereğinden fazla stok yaptın, fiyatı düşen malın stoku yapılır mı” diyecek. Bu nedenle herkes açısından son derece zahmetli ve stresli bir süreç.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


İLGİNİZİ ÇEKEBİLİR

Yorum Yaz