Kategorinin lider oyuncusu en yakIn rakibine traş makinesinde 91, kahve kremasında 82,9, bebek mamasında 57,5, gazlı içeceklerde 53 puan fark atmış durumda. Liderle ikinci arasındaki fark çamaşır suyunda 40, buzdolabında 15, akıllı telefonda ise 29 puan düzeyinde. Kısacası Nielsen, Gfk ve IDC verilerine göre pek çok üründe pazar payları arasındaki makas oldukça açık. “Açık ara fark” olan pazarlarda bu aralığın kapanmasının bedeli ise sektörden sektöre değişiyor. Ancak araştırmalardan çıkan sonuca göre pek çok kategoride yüzde 1 pay almanın bile bedeli oldukça yüksek…
Son birkaç ayda hem Türkiye hem dünya ekonomisinde tahminlerin ötesinde kritik geliŞmeler oldu. Dolarda rekor artış yaşandı, petrol fiyatlarındaki hızlı düşüş sürdü. Dünya Bankası yüzde 3,4 olarak öngördüğü küresel büyüme tahminini yüzde 3’e çekti. Avrupa Merkez Bankası, ayda 60 milyar Euro tutarında devlet tahvili alımlarıyla piyasaya para sürmeye başlayacağını duyurdu. Peki bütçelerini 2014 yılının son 2 ayında yapan şirketler, tüm bu gelişmeler karşısında hesaplarında değişikliğe gidiyor mu? CEO’lar arasında yaptığımız araştırma çarpıcı sonuçlar içeriyor…Şirketlerin neredeyse 3’te 1’i revizyona gitti, bazıları da hazırlık yapıyor…
Türkiye’nin en sorumlu şirketleri, yıllardır onlarca kurumsal sosyal sorumluluk projesine imza atıyor. Bu şirketler, her toplumsal soruna duyarlılık gösterse de her birinin odaklandığı temel alanlar değişkenlik içeriyor. Kurumsal sosyal sorumluluk projelerini liderleri seviyesinde sahiplenen sorumlu şirketlerin CEO ve patronları da KSS’deki odak konularını oldukça önemsiyor. Güler Sabancı, Ahmet Zorlu, Firuzhan Kanatlı, Ali Ülker, Nurten Öztürk ve Tuncay Özilhan gibi isimler bu alanların şirket kültürüyle özdeşleşmesi gerektiği konusunda hemfikir.
Kârlılık tüm -şirketlerin en önemli amaçlarından biri… Kâra geçmenin formülü ise her sektörde farklı. Perakendecilikte mağazaya gelen müşteri sayısı, havacılıkta uçağın doluluk oranı, otomotivde maliyet kontrolü, sağlıkta ise yatak sayısı önemli. Sağlıklı bir kârlılığa ulaşmak için tüm bu parametrelerde belirli rakamları yakalamak gerekli. Örneğin perakendede kira tutarı cironun yüzde 3’ünü geçmemeli, konutta fayda maliyet oranı yüzde 15, 120 yataklı bir hastanede ise aylık ciro 3 milyon TL olmalı. Sektör bağımsız tüm şirketlerde sağlıklı kârlılık için en önemli parametre ise ciro…
Yatırım anlamında 2014, iyi bir yıldı. Yıldız Holding 3,2 milyar dolara United Biscuits’i aldı. Koç, IC, Sabancı, Zorlu gibi büyükler, milyar TL’lik bütçeleriyle dev yatırımlarını sürdürdü. Görünen o ki 2015’te de bu eğilim devam edecek. Zorlu, a0ırlıklı enerji ve dayanıklı tüketim olmak üzere yarım milyar TL harcayacak. Boydak Holding 500 milyon dolarlık bütçesinin önemli bir bölümünü enerjiye ayırdı. Borusan Holding, başlayan büyük yatırımları tamamlamaya ve yeni stratejik yatırımlara odaklanacak.
2014 zor bir yıldı. Ancak 2015 de kolay bir yıl gibi görünmüyor. Yavaşlayan Çin ekonomisi, Avrupa ekonomilerinde beklenen toparlanmanın gelmemesi ve son olarak Rusya ekonomisinin yaşadığı ciddi küçülme yeni yılda içeride ve dışarıda herkesi temkinli davranmaya yöneltiyor. Böyle bir ortamda iş dünyası agresif büyüme hedeflerinden ziyade mevcudu korumaya odaklanıyor. Birçok şirket, doğal refleks olarak kısa vadede mevcut durumunu korumak, pazar paylarını ve kârlılıklarını kaybetmemek üzere hareket ediyor. 2015’i koruma yılı olarak geçirmeyi planlayanlar, koruma yılından çıkışın ise 2017’den önce gelmeyeceği düşüncesinde…
Nobel ödüllü ekonomist Prof. Dr. JOSEPH STIGLITZ’e göre global ekonomik krizden henüz çıkılmadı. Amerika tüm dünya için olumlu algılanan büyüme rakamlarına rağmen işsizlikte yol alamadı. Avrupa, sorunlarına yapısal reformlarla yanıt veremediği için daha kötüye ilerliyor. Gelişmekte olan ülkelerin de artık 40 yıldır uyguladıkları ihracat odaklı büyüme modelini sürdüremeyeceklerini belirten Stiglitz, sağlıklı büyümenin iç pazar, çeşitlendirmekle geleceğini söylüyor. Türkiye ve gelişmekte olan ülkelerin bunu nasıl yapacaklarını şöyle açıklıyor: “İç talebi emlak ve altyapıyla canlandıramazsınız. Üretim yöntemleri kullanılmalı. Ekonomi üretim yapan sektörleri desteklemeli.”
2015’in başında CEO’lardan gelen haberler pek de parlak değil. Rusya ve Avrupa’daki krizden dolayı nakit sıkıntısının artması, büyüme ve kârlılık oranlarının düşmesi CEO’ları tedirgin ediyor. Enerjiden teknolojiye, bankacılıktan perakendeye kadar büyümesini sürdüren sektörlerde bile işler çok yolunda gitmiyor. Bunların birçoğunda kârlar düşmüş durumda. Krediyle büyük yatırım yapan şirketlerin de 2015’te kredi geri ödemelerinde zorluk çekeceği görüşü hakim. 2015’te CEO’ların ana gündem maddeleri ise finansman, nakit akışı, büyüme, kârlılık ve alacakların tahsili olacak…
Petrol ve emtia fiyatlarındaki düşüşün olumlu etkisine rağmen Türkiye’nin halen ciddi bir cari açık problemi var. Bölgede artan politik riskler yine doğrudan yabancı yatırımların ve küresel sermayenin takip edeceği konu başlıkları arasında yer alıyor. Rusya’nın krize girmesi, Çin’in büyüme oranlarındaki yavaşlama, Japonya’nın resesyonu, Avrupa’nın resesyondan bir türlü çıkamaması ve ABD’nin hızla toparlanması… Peki bu ortamda CEO’ların ajandasında neler var? “CEO Profil 2015” araştırması önemli konulara ışık tutuyor.Araştırmaya katılan 125 CEO’nun yüzde 85’i hala bir kriz riskininvar olduğu görüşünde.
Ücrette oyun alanı değişti. Son yıllarda ücretlerde artışın tek haneye inen enflasyon oranında seyretmesiyle artık baz ücretten çok yan haklar konuşulur hale geldi. Beklenen zammı yapamayan şirketler, çareyi toplam ücret paketi içindeki ağırlığı yüzde 20 arttı. Bugün Türkiye'nin en büyük 500 şirketinde yan hakların ücret paketi içindeki ağırlığı yüzde 10-15 aralığında değişiyor. Ancak önümüzdeki dönemde bu oranın daha da yükselmesi bekleniyor. bu yıl da baz ücrete en fazla yüzde 8-10 zam yapmaya hazırlanan şirketler, daha esnek yan haklarla çalışan sadakatini ve motivasyonunu artırmayı planlıyor.
Bir ürün, piyasaya çıkış fiyatını en fazla kaç ay korur? İlk indirim ne zaman devreye girer? Aslında bu kritik sorunun yanıtı, her kategori için farklı. Ama ortak bir gerçek var ki bu süre her geçen gün kısalıyor. Yani erozyon giderek hızlanıyor. Örneğin bir hazır giyim ürünü en fazla 8 hafta ilk fiyatını koruyor. Ayakkabı, 1 ay sonra ilk indirimi görüyor. Teknoloji ve küçük ev aletlerinde ise fiyat revizyonu yine ilk ay dolmadan kendini gösteriyor. Sektör bağımsız tüm şirketlerin ortak amacı ise aynı. İlk fiyatı mümkün olduğunca korumak.
Eskiden Türkiye’nin en büyük sanayicileri dendiğinde akla sadece Koç, Sabancı, Dinçkök, Bodur aileleri gelirdi. Ancak son 12 yılda Türkiye’nin fabrika zengini aileleri büyük bir değişim geçirdi. 2000’lerin başında sadece 14 fabrikası bulunan Murat Ülker, bugün 72 fabrikayla Türkiye’nin en fazla fabrikaya sahip patronu oldu. Yeni dönemde yaptığı satın almalarla üretimdeki gücünü katlayan Anadolu Grubu’nun patronu Tuncay Özilhan, listede 2’ncilik koltuğuna oturdu. 2003’te 31 fabrikası olan Özilhan, kısa sürede fabrika sayısını 2 katına çıkarmayı başardı.
Her CEO'nun önünde farklı bir sorun var! 2014, iş dünyası için çetin bir sınav yılıydı. Sektör bağımsız tüm oyuncular önemli meydan okumalarla yüzleşti. Son aylarda ortaya çıkan yeni gelişmeler de sürprizi ve zorluğu bol yeni bir yıla girileceğine işaret ediyor. İş dünyasını en çok zorlayan konular ise çeşitlilik gösteriyor. Bir yandan regülasyonlarda yaşanan ani değişimler, diğer yandan iç pazarda tüketimdeki düşüş işadamlarını düşündürüyor. İhracat pazarlarındaki karışıklıklar ve iş hacimleri daralırken rakip sayısının artması da CEO’ların ajandasındaki zorluklar olarak ön plana çıkıyor.
Capital’in gelenekselleşen “Türkiye’nin En Güçlü 30 İş İnsanı” araştırması, bu yıl yine hareketli bir tablo ortaya koydu.