Değişim ve dönüşümü en iyi anlatan modellerden biri “Kübler-Ross Eğrisi” ismiyle anılır. Model, insan beyninin beklenmedik bir gelişme karşısında geçirdiği aşamalara ayna tutar. Moral ve yeteneklerin zamanla nasıl değiştiğini anlatır. Yedi aşamalı, altı geçişten oluşan bir yolculuktur: Şok, inkar, hüsran, çöküş, deney, karar ve uyum.
Şok ile başlar değişim. Hiç beklenmedik bir gelişme alışılagelmiş normalleri altüst eder. Kansere yakalandığını öğrenmek, organizasyon değişikliği sonucunda çalıştığın bölümün kapanacağının haberini almak ya da ismini dahi bilmediğin bir virüsün tüm dünyayı etkisi altına aldığını duymak örnekler arasındadır.
İnkar, aşamasında idrak ve inançsızlık savaşır. İnsan hemen bu acı gerçeğin doğru olmadığını ispat etmeye çalışır. Yanlış bir teşhis olduğunu duyabilmek umuduyla başka doktorlara gider. Bölümünün kapanmış olamayacağını, olsa olsa bir başka isimle yola devam edeceğini varsayar. Ya da “Bu virüs bizim genimize işlemiyormuş” gibi aforizmaların peşine düşer.
Hüsran aşamasında kabullenme, içerleme, pazarlık ve öfke vardır. “Neden ben” sorusu sorulur sıkça. “Hiç olmazsa” diye başlayan pazarlıkların başladığı, dileklerin tutulduğu dönemdir. En azından çocuğunun düğününü görebilmeyi diler hasta. Tazminatını en üst seviyeden alabilmeye çalışır beyaz yakalı. Pandemi gerçeğini kabullenen kişi 45 günde hayatın normale döneceğine inandırır kendini.
Çöküş, umudun dibe vurduğu, kimi zaman depresyona dönüşen aşamadır. Enerji iyice azalır. Bilinmezlik ve çaresizlik kazanmıştır. Hasta ölümü, beyaz yakalı işsizliği daha fazla düşünür olur. Pandemide dertler görecelidir. Sürece düğün, sınav, mezuniyet ya da üniversiteye geçiş gibi dönüm noktalarında yakalananların derdiyle gündelik hayatlarını dilediği gibi yaşayamayanların, tatilini, alışverişini, ibadetini yapamayanların derdi başkadır. Pandemi yüzünden işini kaybedenlerin, maaş alamayanların, gelir kaybına uğrayanların derdiyle hastalığa yakalananların, iyileşemeyenlerin, sevdiklerini kaybedenlerin derdi ise bambaşka...
Deney aşamasında alışma, barışma, savunma, keşif ve denemeler vardır. Dipten çıkışın göstergesidir. Yeni normalle çatışmayacak yeni fikirler geliştirir insan. Çoğu savunma amaçlıdır başta. Yeni alışkanlıkları tetikler. Hasta ömrünü uzatabilmek için daha iyi beslenir, daha çok hareket eder, yeni ritüeller geliştirir. Beyaz yakalı, kurumsal hayatın kendine kattıklarını, götürdüklerini hesaplar. Geliştirir kendini, yeni yeteneklerini keşfeder. Pandemi esnasında şirketlerin evden çalışmaya geçmesi, dijitalleşmesi, yeni iş yapış modelleri denemesi bu aşamaya örnek olarak verilebilir.
Karar aşamasında cesaret, azim, hedefler, tutarlılık ve hazırlık vardır. Yeni normaller iyice kabullenilir. Hasta kanseri yenmek için psikolojik savaşa hazır, kalan günlerini en iyi şekilde değerlendirme konusunda kararlıdır. Beyaz yakalı hayallerinin peşine düşer, denemekle yetinmez daha cesur adımlar atar. Pandemiden etkilenen bireyler, şirketler ve devletler yeni düzenle çelişmeyecek yeni girişimlerde bulunur. Devir atak zamanıdır.
Pandemi sürecinde şok ile başlayan yolculuğumuzda inkar, hüsran, çöküş ve deney aşamalarını tamamlandı. An itibariyle “karar” aşamasındayız. Yeni normale uyum sağlamak zorundayız. Ancak kabul etmemiz gereken konu, uyum sağlamamız gereken yeni normal COVID-19 değil sadece. Mayıs sonuna biter mi sorunsalı yerini salgının tekrarlama ihtimali gerçeğine bıraktı. Pek çok araştırma yıl sonuna kalmadan COVID-19’un ikinci dalgasının geleceğini öngörüyor. Son 15 yılda belli bölgelerde etkili olduğu için yeterince gündem olmayan SARS, Avian, Kuş gribi, Mers, Ebola, Zika ve benzerleri virüsler daha nice şok yaşayacağımızı gösteriyor.
Önümüzdeki dönemde henüz tanışmadığımız, aşısı bulunmamış virüsler, etkili salgınlar, yeni pandemiler bizi bekliyor.
Şirketler ilk haftaları savunmayla geçirdi. Yangını söndürmek gerekiyordu. İlk çeyrekte yangın kontrol altına alındı, günü kurtarma çalışmalarına ağırlık verildi. Savuma ve atak dengelendi. Şimdi en zor dönem başlıyor. Vakit, yarınlara şekil verme, ezberleri bozma, potansiyelini yeniden keşfetme, yeni normale uyum sağlama zamanı...
Charles Darwin’i anarak bitirelim: “Ne en güçlü olan tür hayatta kalır, ne de en zeki olan... Değişime uyum sağlayabilendir hayatta kalan.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?