Neleri öğreniyoruz? Neleri öğrenemiyoruz? Niye öğrenemiyoruz? Bekir Ağırdır ve ekibi, bu önemli soruların peşine düşerek kapsamlı bir araştırmaya imza atmış. Yüzlerce kişiyle derinlemesine görüşmeler yaparak öğrenme üzerine bir zihin haritası geliştirmişler.
Araştırmanın temel bulgusunu şöyle özetliyor Ağırdır:
“Türkiye insanı için öğrenmenin iki temel güdüsü var: Zorunluluk ve yarar” diyor ve ekliyor: “Meraktan öğrenmiyoruz… Hobi olarak öğrenmiyoruz… Zevk için öğrenmiyoruz…”
Sonuçları duyunca yadırgamıyor insan. “O sayfalardan soru çıkmayacak” vaadiyle şekillenen bir eğitim sistemimiz var. Kimimiz geçer not, kimimiz yüksek not alabilmek için uğraştı okul hayatı boyunca. “Zorunlu” olduğumuz için öğrendik; sınav için, diploma için çalıştık. İş hayatına atıldık, bu sefer “yarar” ağır bastı. Terfi etmek, başarılı olmak, sertifikalanabilmek, öne geçmek, para kazanabilmek için öğrendik.
Fakat dünya değişiyor, öğrenme de değişiyor. Türkiye’de de değişmek zorunda.
Merak için, keyif için, keşfetmek için öğrenenlerin kazandığı bir dünya bizi bekliyor.
“UNİVERSUS”
Çoğu dilde “üniversite” ve “evren” kelimelerinin kökeni aynıdır. Latincede “bütün”, “tamam”, “eksiksiz” anlamına gelen “universus” kelimesine dayanır. Üniversite denince akla bilim, sanat, kültür ve daha nice evrensel kavram gelir o yüzden. Tabii çocuğunuz ya da bir yakınınız üniversite öğrencisi değilse… Öyle bir durumda bu kutsal ve evrensel kavramları bırakıp daha pragmatik konulara kayar insan. Bu bölümün, mesleğin geleceği var mı? Mezunlarına talep var mı, kolay iş bulabiliyorlar mı? Ve benzeri sorular önem kazanır.
Geçtiğimiz ay “Üniversite İkilemi” başlığıyla çıktığımız yolculuğa kaldığımız yerden devam edelim. Üniversite mezunu olmanın artık iş garantisini beraberinde getirmediğini ve bunun tek sebebinin mezun sayısındaki artış olmadığını, iş hayatının kurallarının da hızla değiştiğini söylemiştik hatırlarsanız.
MESLEKLER VE ÜNİVERSİTE
Temelleri yüzyıllar önce atılan üniversite düzeni “kürasyon” üzerine kurgulanmıştır. Üniversiteler kendi alanlarına giren meslekleri seçer; mesleğe bütünsel yaklaşır; ilgili bölümleri, kürsüleri açar; kendilerince ideal müfredatı oluşturur, doğru kaynaklara yönlendirir, uzmanlaşmış bir akademisyen kadroyla eğitim sürecini yönetir.
Bu model uzun yıllar boyunca tökezlemeden çalıştı. Mesleklerin hızla dönüşmediği, her gün yeni bir mesleğin ortaya çıkmadığı bir dünyada çok da sorgulanması gerekmiyordu. Talep yüksekti.
Sistem eleştirileri çoğu seferinde geçiştirildi. Ancak pandemiyle birlikte cin şişeden çıktı. Dünyanın her köşesinde üniversitelerin dönüşmesi üzerine yorumlar yapılıyor.
İşin maddi boyutunu ve yatırımın geri dönmesini daha önce tartışmıştık. Gelin bu sefer meslek eğitiminde değişmesi gerekenlere 5 farklı açıdan yaklaşalım:
1- Daha güncel: Müfredat, değişen dünyaya uyum sağlayamıyor. Sistem kendini hızlı güncelleyemiyor.
2- Daha dinamik: Eğitim düzeni asırlardan beri süregelen merkeziyetçi bir kurgu üzerine şekillenmiş. Bütün denge merkezdeki eğitmenin birikimi, eğilimleri ve yöntemleri üzerine kurulu. Öğrenciler pasif dinleyici rolünde… Daha dinamik ve daha katılımcı modellerin geliştirilmesi gerekiyor.
3- Daha pratik: Üniversite’nin “bilim” şapkası nedeniyle çoğu zaman teorik bir eğitim söz konusu. Pratik ve deneysel yöntemler üretmek zorunda üniversiteler. Uygulamada pek çok zorluğu barındıran “staj” dışında da çözümlere ihtiyaç var.
4- Daha gerçek: Gerçek hayatın ayrılmaz parçası olan pek çok yetenek müfredatta yer almıyor. Çoğu mezun, temel uygulamaları (Powerpoint, Excel, vb.) kullanmayı bilmeden iş hayatına atılıyor. Çoğu mezun -mesleği ne olursa olsun - müşteri yönetimini, para yönetimini, belge yönetimini, proje yönetimini ya da problem çözme yöntemlerini ancak çalışmaya başladıktan sonra doğaçlama bir şekilde öğreniyor.
5- Daha boyutlu: Geleceğin meslekleri çoklu disiplin yaklaşımı üzerine kurulu. Çoğu meslek tek bir bölüme, tek bir kürsüye sığmıyor artık. Ancak üniversite kurguları henüz bu dönüşüme cevap verebilecek dönüşümü tamamlayamamış durumda. Zihniyet dönüşümü şart.
Üniversitelerin bu dönüşümü gerçekleştirip gerçekleştiremeyeceği meçhul. İş başa düşüyor o yüzden.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?