Oğlum bu yıl üniversiteye başlıyor. Evde hummalı bir telaş… Okulun açılmasına az zaman kaldı.
Üniversite hiç kuşkusuz hayatın önemli bir dönüm noktası. Hele ki aileden uzakta okuyanlar için… Sadece eğitimden ibaret değil konu... Kendini bulmak, kendi ayaklarının üzerinde durmak da var işin içinde, yeni çevrelerin parçası olmak da.
Ancak üniversiteler için durum eskisi kadar parlak değil. Pandemiden en fazla etkilenenlerden biri eğitim sektörü. Kurumlarla ilgili bir problem değil bu. Bir sistem sorunundan bahsediyoruz.
Anne-babalarımızın döneminde üniversite mezunu olmak bir ayrıcalıktı. Azınlıktaydılar. Üniversite sayısı da mezun sayısı da azdı. Saygın pozisyonlarda çalıştılar.
Bizim kuşakla birlikte üniversite mezunu olmayan bir kişinin kurumsal bir şirkette iş bulması, yükselmesi imkânsız hale geldi. Üniversite sayısı çoğaldı; bölümler çeşitlendi. Ben üniversite sınavına 1988 yılında girdim. O yıl sınava 700 bin kişi katılmış, bunlardan 200 bine yakını üniversitelere yerleştirilmiş.
Bizden sonraki kuşakta, iş bulabilmek için yüksek lisans yapmak gerekiyor algısı oluştu. MBA çılgınlığı yaşandı, yaşanmaya devam ediyor (Laf aramızda, çalıştığım kurumlarda sadece MBA yaptığı için işe alınan ya da terfi eden bir örneğe denk gelmedim).
Gelelim bugüne… 2020 yazında Türkiye’de 2,5 milyona yakın kişi üniversite sınavına girdi. Her on haneden birinde sınav stresi yaşandı. Sınava giren gençlerin bir milyona yakını üniversitelere yerleşti. Ancak ne yazık ki artık üniversite mezunu olmak iş garantisini beraberinde getirmiyor. Konu sadece mezun sayısındaki artış değil; iş hayatının kuralları da hızla değişiyor.
Arz talep dengesinin bozulmasıyla birlikte sektöre yönelik eleştirilerin dozu artıyor. Üniversite eğitimi için yapılan yatırımın bedeli her yıl yükseliyor çünkü. Pandemiyle denge daha da bozuldu, fiyatlar iyice göze batmaya başladı. Çoğu üniversite uzaktan eğitime geçmek zorunda kaldı. Hemen hepsi fiyatlarını indirmemek için çaba sarf ediyor. İşletme maliyetindeki ufak azalma dışında giderler hemen aynı onların gözünde. Hocalar aynı hocalar; aynı zamanı ayırıyorlar, maaşları da değişmiyor. Kampüse gelinmese de kampüsü kapatacak halleri yok…
Öğrencinin gözündeyse resim daha farklı. Bahsi geçen derslerin bir bölümünü zaten “kaçırıyor” öğrenci. Kampüs hayatı, sosyalleşme, hayatın keşfi çok daha önemli onlar için. Ödenen ücret, dersler kadar sunulan alternatif evren için aslında.
Dersler internet üzerinden olunca ister istemez fiyatlar Coursera ve benzeri sanal platformlar üzerine verilen derslerin fiyatlarıyla karşılaştırılıyor. Uçurum ortaya çıkıyor.
Pandemi döneminde Google atak yaparak 4 yıllık üniversite eğitimine alternatif 6 aylık sertifika programları başlattı. İşe yarayan eğitim yaklaşımıyla hazırlanan programlar şimdiden sektörde kabul görmüş durumda. Oyunun kuralları değişeceğe benziyor.
Üniversite ve hocaların büyük çoğunluğunun iş dünyasından kopuk olması da bir başka eleştiri konusu. Müfredat hayatın akışıyla aynı hızda değişemiyor. Sistem kendini hızlı güncelleyemiyor. Açık büyüdükçe büyük şirketlerden beklenmedik açıklamalar geliyor. Google, Apple, IBM gibi dünya devleri dahi, bazı pozisyonlar için üniversite mezunu şartı aramıyor artık.
Gelelim madalyonun diğer yüzüne. Uzun zamandır yüksek lisans programlarında ders veriyorum. Yukarıdaki gerçeklerin farkında olarak güncel, iş dünyasının nabzını tutan kapsamlı bir müfredat hazırlamaya özen gösteriyorum. Türkiye’ye has bir durumdur belki bilinmez, acı bir gerçek daha var. Sınıfın yarıdan fazlası öğrenmek, kendini geliştirmek için değil sınavda yüksek puan alabilmek, dersi geçmek, diploma almak için çabalıyor.
İş dünyasının beklentisi ise diplomalardan çok merak, heyecan ve “Ben olmadım” diyen her daim kendini geliştirmek isteyen profesyoneller… Elon Musk’ın 3 Şubat 2020’de attığı bir tweet ile bitirelim sözü. Bir takipçisi yapay zeka konusunda aranan pozisyon için doktora şartı aranıp aranmadığını soruyor. Değil doktora, üniversite mezunu olması bile şart değil diye cevap veriyor Musk. Yeter ki konuya hakim olsun.
Özetleyelim. Üniversiteler elbette önemini koruyor. Ancak diplomanın yeterli olmadığı yeni bir çağa girmiş bulunuyoruz. Hem üniversitelerin hem de öğrencilerin yeni dünyayla hizalanmasında fayda var.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?