Dayanıklı ve geleceğe hazır bir şirket olmanın bir yolu da işi kimin, nasıl, nerede yaptığını yönetmekten geçiyor. Rutin ve programlanabilir işler giderek makinelere aktarılmaya başlandı. Bu böyle devam edecek. İnsanların yaptığı işlerde ise temelde iki yol var: Biri, klasik yöntemle insanları istihdam ederek işleri şirket içinde yapmaya çalışmak; ikincisi ise şirketin dışındaki insan gücünü de etkin bir şekilde kullanmak.
KARMAŞIK YAPI
Şartlar şirketleri bir insan gücü ekosistemiyle çalışmaya yönlendiriyor. Öncelikle işler eskisinden çok daha karmaşık bir yapıda. Bunun yeni gelişen ve şirketin işini etkileyen teknolojilerle ilgili bir boyutu da var, işin kendisinin daha karmaşık hale gelmesiyle ilgili bir boyutu da... Şirketlerin inovatif hale gelme zorunluluğu da kompleks uzmanlıklar gerektiriyor ve dış destek ihtiyacını artırıyor. Derinlemesine uzmanlık ve bilgi birikimi gerektiren konularda çok sayıda insanı işe almak akıllıca değil. Zaten bu insanların iyi bir kısmı bir şirkette tam zamanlı çalışmak istemiyor. O halde bu kişilerle “harici iş gücü” veya “dış yetenekler” olarak bir çalışma yürütmek lazım. Bu tip çalışmanın adı yerine göre danışmanlık da olabiliyor, konu uzmanlığı da, proje üyeliği de...
Bu “karma iş gücü” veya “hibrit iş gücü” modelini hızlandıran bir etken de pandemi oldu. Pandemi sırasında uzaktan çalışan önemli bir grup insan, özellikle evi ve şartları da uygunsa bu esnekliğin faydasını gördü ve bırakmak istemiyor. Şirketler de birçok iş cinsi için uzaktan çalışmanın da olabildiğini gördü. Tabii bu şirketlere ciddi tasarruf sağlayan bir model. Şirketlerin ayrıca farkına vardığı bir şey de uzaktan çalışmanın mümkün olduğu bir durumda, şirkete katkıda bulunan iş gücünün şirket dışı kaynaklardan da sağlanabileceği…
SINIRSIZ ŞİRKET
Dünya, sınırları olmayan şirketlere evriliyor. “İş”in fiziksel bir ofiste başlayıp bittiği dönemlerde şirketin fiziksel sınırları şirket binalarıyla tanımlanabiliyordu. Artık böyle bir şey yok. Projelere, konuya ve duruma göre genişleyip daralabilen, sabit giderlerin azalıp değişken giderlerin arttığı, amorf bir şirket yetenek havuzu var. Bunun sınırının nerede olduğunu tanımlamak zor. Şirketler, bu modelde işleri iç ve dış kaynaklar arasında paylaştırabileceği gibi başka şehir ve ülkelerden insanları da angaje edebilir. Bu elbette dayanıklı, esnek ve çevik bir şirket olmaya müthiş hizmet eden bir yapı.
Böyle bir çalışma modelini işletmek için neler yapmak lazım? Öncelikle zihinsel olarak “şirket içinde” yapılan iş kavramından “şirket için” yapılan iş kavramına geçmek şart. İşin değişik modellerde düzenlenebileceği anlaşıldıktan ve kabul edildikten sonra hibrit iş gücü çerçevesinde neyin içeride neyin dışarıda yapılabileceğine bakılmalı. Buradaki ölçü, içeride uzmanlık ve know how gereği yapılamayan veya yapılması anlamlı olmayan her şeyin dışarıdan alınması olabilir. Şirketi ileri götürecek işler, proje/insiyatif/program modeli kullanılarak iç ve dış katkıyla organize edilmeli. Proje ve programlara gerekli yeteneği bulmak için “fırsat pazar yerleri” kurulmalı ve şirket içinden ve dışarıdan insanlar cezbedilmeli. Şurası muhakkak ki hem iç hem dış yetkinlikleri kullanan, çeşitlilik içeren bir yaklaşım şirketleri çok daha ileri götürecektir.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?