Şirketleri ileri götüren inovasyon ve inovasyon da insanlarla oluyor. Şirketlerde inovasyonu tetikleyen önemli faktörlerden biri ise çalışanların çeşitliliği. Yani değişik uzmanlık, deneyim, cinsiyet, yaş, sektör, düşünce yapısı, kişilik, ırk, etnisite, sosyal statü gibi farklılıkları barındıran bir çalışan grubuna sahip olmak. Neden derseniz, böyle bir karmadan hem daha zengin fikirler çıkıyor, hem de bu iş birliği daha üstün sonuçlar veriyor. Ancak değişik insanlardan oluşan bir potburiyi şirket yapısına katmanın tek başına yeterli olmayacağı zaman içinde anlaşıldı. Çünkü farklı geçmişlerden çalışanları şirkette barındırmak, herkesin katılımını ve kendini değerli hissetmesini sağlamak için yeterli olmaz.
HERKESİN GÜCÜ
Bu noktada kapsayıcılık politikaları gündeme geldi. Kapsayıcılık, çeşitlilik içeren bir insan karışımından bireyleri, şirkete kabul etme, geliştirme, takdir etme, saygı duyma ve birlikte verimli ve yaratıcı bir iş çıkarmalarının ortamını sağlamaya verilen ad. Aslında aidiyet ve bir şeyin parçası olma, temel bir insanı ihtiyaç. Varlıklarının, fikirlerinin ve katkılarının ciddiye alınmadığını ve değer görmediğini hisseden kalifiye çalışanlar, eninde sonunda şirketten ayrılır.
Çeşitlilik ve kapsayıcılığı örseleyen, bazıları farkında olmadan yapılan davranışlar var. Bunlardan önde gelen biri, insanların kendilerine benzeyen kişileri işe alması, terfi ettirmesi, onlarla bir iç-grup oluşturması. Burada liderlerin eğitilmesi ve yönlendirilmesi gerekiyor. Bir diğer nokta da çoğunluğu oluşturan grupların diğerlerini dışlaması ki bu mikroagresyon denilen ufak saldırganlık, aşağılama ve alaycılığa dönüşebilen bir davranış.
Kapsayıcılığın şimdi gündeme gelmesinin bir nedeni de bugünün, güçlendirilmiş bireyler, açık iletişim, iş birliği ve dijital olarak bağlı bir takımlar ağı üzerinde yükselen organizasyonları. Bu ortamda herkesin angajmanı ve katkısı önemli.
İkinci neden, toplumsal baskı. Müşteri kitlesindeki çeşitliliğin şirketlere tam olarak yansımamış, yansısa da hayata geçmemiş olması. Bu noktada en çok sözü edilen de kadınların iş hayatındaki yeri. Erkeklere göre kadın nüfusun daha azının istihdam ediliyor, daha düşük ücretlerle çalıştırılıyor ve daha azının üst yönetimde yer alıyor olması. Bu Türkiye’de de böyle, ABD’de de… Gördüğüm gelişmiş ülkeler arasında bu açıdan en kötü örnek de Japonya idi. Bu ülkede 24-44 yaş arasındaki kadınların yüzde 53’ü çalışmak istediği halde iş bulamıyor.
ŞİRKETLERİN AVANTAJI
Kapsayıcılık ve çeşitlilik yalnızca çalışanlar için değil, iş sonuçları için de önemli. Araştırmalara göre kapsayıcı şirketler daha yüksek büyüme ve daha çok inovasyon sağlayabiliyor. Daha iyi bir insan gücünü işe alabiliyor ve onları diğer şirketlere göre 5,4 kat daha fazla tutabiliyorlar. Kapsayıcılığın kendini gösterme şekilleri eşitlik, açıklık ve aidiyet. Bugün baktığımızda Türkiye’dekiler dahil birçok ciddi şirketin web sitesinde kapsayıcılık konusunda taahhüt yer alıyor. Öte yandan kapsayıcılığı lafta bırakmak kuşkusuz faydadan çok zarar getirir. Kapsayıcılığı sağlamanın yolları ise yönetim kurulu, üst ve orta yönetim, operasyonel rollerde çeşitlilik sağlamak; çalışanların sesini duymak için sistemler oluşturmak; liderleri eğitmek ve sorumluluk yüklemek; adalet ve şeffaflık yoluyla fırsat eşitliği sağlamak.
“Araştırmalara göre kapsayıcı şirketler, daha yüksek büyüme ve inovasyon sağlayabiliyor, daha iyi bir insan gücünü işe alabiliyor.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?