Yatırımcı jargonunda değeri 1 milyar doların üzerinde
olan teknoloji şirketlerine “ünikorn” deniliyor. Öne
çıkan ünikornlar arasında 62 milyar dolar değeriyle
Uber, 46 milyar dolar değeriyle Çinli telefon üreticisi
Xiaomi, 25,5 milyar dolar değeriyle ev kiralama sistemi AirBnb
var. Çin’den taksi çağırma sistemi Didi Kuaidi ve China Internet
Plus, Hindistan’dan e-ticaret şirketi Flipkart, Amerika’dan
Snapchat, SpaceX, Pinterest ve Dropbox diğer örnekler... Teknolojik
inovasyonda önde gelen haber kaynaklarından Venturebeat,
Ocak 2016 itibariyle 229 ünikorn olduğunu söylüyor.
Ünikornların değeri 10 milyar doları geçtiğinde “dekakorn”
deniyor. Şu anda dekakorn sayısı 10’un üzerinde. 100 milyar
doları geçenlerine ise süper ünikorn deniyor. Bu tanımlamaya
göre değerleri nakit hariç 500’er milyar dolar civarında olan
Google ve Apple, ve değeri 160 milyar dolar civarında olan
Amazon süper ünikornlar oluyorlar.
Bunlardan Apple 1970’lerde, Google ve Amazon 1990’larda
doğmuş şirketler. Teknolojik, ekonomik ve sosyal trendlerin
çerçevesinde 1980’lerden bu yana çığır açan gelişmeler PC,
internet, sosyal ağlar ve inovasyon ekonomisi şeklinde özetlenebilir.
Bu on yıllık sıçramaların her biri en az bir süper
ünikorn doğurdu. Sosyal ağlar döneminin süper ünikornu
Facebook oldu. İnovasyon ekonomisi altında gelişen paylaşım
ekonomisinin süper ünikornu olmaya en büyük aday da
Uber görünüyor.
ÜNİKORNLAR NASIL DEVLEŞTİ?
Ünikorn şirketlerin özellikleri 2013 sonunda Aileen Lee
tarafından yapılan araştırmayla belirlendi. Doğal olarak herkes
“Bunlar ne yapıyorlar da 1 milyar doları geçebiliyorlar”
sorusunun cevabını bulma peşindeydi. Bulgulara göre yılda
yaklaşık 8 ünikorn doğuyor. Ünikornların çoğu tüketiciye dönük
işler yapıyor. Bu şekilde çalışan ünikornlar daha yüksek
değer üretiyor. Daha az sayıda da şirketlere dönük çalışan ve
hizmet olarak yazılım sunan şirket var.
Her girişim hikayesinde olduğu gibi ünikornlarda da girişimcilerin
niteliği önemli. Başarılı ünikornların çoğu, 30’larının üzerindeki kişilerce kurulmuş. Daha başarılı
olanlarda birbirlerini önceden tanıyan üç veya daha
fazla ortak var. Bu ortakların yüzde 90’ı birbirlerini
okuldan veya işten tanıyor. Birlikte iş yapmış
olanlar, birlikte okula gitmiş olanlardan daha başarılı.
Kurucuların çoğunun teknik diplomaları veya
geçmişleri var. Yine çok önemli bir şey, belli bir
ürünle başladıktan sonra büyük bir “pivot”, yani
yön değiştirme çok nadir olmuş. Başarılı şirketler bir
anlamda başlangıçta iyi bir fikir ve iyi bir iş modeli
yakalayarak onun peşinden gitmiş diyebiliriz.
Bundan kısa bir süre önce halka açılmamış bir
teknoloji start up’ının 1 milyar dolar değerlemeyi
geçmesi bir hayaldi. Nitekim ne Google ne de
Amazon halka açılmadan önce 1 milyar dolarlık
değerlemeyi geçebilmişti. Bugünün start up’ları on
yıl öncekilerden iki kat daha hızlı büyüyor. Uber’in
şirket değeri Fortune 500 şirketlerinin en az yüzde
70’inin üzerinde. Şirketler bugün yalnızca daha hızlı
büyümüyor, aynı zamanda daha uzun süre halka
açılmadan kalıyorlar. 1 milyar dolar psikolojik bir
sınır. Şirketin kredibilitesi artıyor ve iyi insanları
çekebiliyor. Dünyaya uzun vadede global bir marka
inşa ettiği hissini veriyor.
DOĞRU DAMARI BULMA
Bugün Uber ve AirBnb’nin, geçmişte de Google,
Facebook gibi şirketlerin çok doğru bir damar
buldukları aşikar. Ancak ünikornların hepsi bu
kadar başarılı mı ki bu kadar kısa zamanda bu
çarpıcı büyümeleri yakalayabiliyor? İşin doğrusu,
bazı ünikornlar ulaştıkları yüksek şirket değerlerini
halka açılma sırasında koruyamıyor. Bunun nedenlerinden
biri, yatırımcıların böyle örneklerde şirketin
değerini yüksek göstermek adına daha küçük bir
hisseye daha fazla para ödemeyi kabul etmeleri.
Örneğin bir yatırımcı bir şirketin yüzde 10’una 100
milyon dolar öderse bu şirketin değerini 1 milyar
dolar gibi gösterebiliyor. Tabii yatırımcılar, bunu karşılıksız yapmıyorlar. Eğer
yatırımcı bu adımı atarken her durumda parasını öncelikli olarak geri alma
veya bir primle geri alma veya halka arz sırasında bir değer düşmesi olursa
hisse oranını artırma gibi koşullar koyuyorsa o zaman şirketin gerçek değeri 1
milyar dolar olmuyor.
Bu manzara ilk anda insana 1997-2000 arasındaki dot.com balonunu hatırlatsa
da ünikorn patlamasının destekçileri, bu defa işin farklı olduğunu, bu şirketlerin
gerçek müşterileri ve gelirleri olduğunu söylüyor ki bu birçok şirket için doğru.
Kurulan 1500 teknoloji şirketinden biri ünikorn’a dönüşmüş. Yatırım yaparken
böyle bir şirketi tutturmak kolay değil, ama imkansız da değil.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?