2018'e yön verecek 4 politik eğilim

5.03.2018 13:03:000
Paylaş Tweet Paylaş
2018'e yön verecek 4 politik eğilim

Biz bugün “yüce şahsiyetler”, “son dakika haberleri” ve “hızlı gelişen olaylar” dünyasında yaşıyoruz. Ancak dünyanın 2018’de ne yönde değişeceğini anlamak için yüzeyin altında gelişmekte olan 4 önemli politik eğilime daha yakından bakmamız gerek. Birincisi küresel değil ama bölgesel olan ve barış ile savaş açısından en önemli hale gelecek olan güvenlik meselesi. Donald Trump’ın ABD dış politikasıyla ilgili olarak “Önce Amerika” yaklaşımı Trump’ın kurulması on yıllar alan ittifakları parçalayacağı yönünde bir korku yarattı. Onun Kuzey Atlantik Antlaşması Örgütü hakkındaki kışkırtıcı yaklaşımı bu endişeleri daha da artırdı. Ancak Trump da Başkan Hillary Clinton’da gördüğümüzden pek de farklı olmayan bir şekilde politika belirlemek için esasen deneyimli üniformalı adamlara bel bağlıyor. Asıl değişiklik güvenliğe daha bölgesel bir açıdan bakmakta yatıyor. ABD öngörülebilir bir gelecekte askeri gücünü dünyanın her bir bölgesine kadar genişletebilecek tek ülke olarak kalmaya devam edecek. ABD savunma harcamalarında Çin’i 3-1 oranında geride bırakmayı sürdürecek. Ancak Trump’ın bir krizle köşeye sıkışmadığı müddetçe bu gücü şaşırtıcı yollardan kullanma ihtimali Barack Obama’nınkinden fazla değil. Trump da tıpkı Obama gibi içerideki politik savaşları kazanmakla daha fazla ilgileniyor. Bu durum ise Doğu Asya’da ABD ve Çin’in yanı sıra Hindistan ile Japonya’yı kapsıyor. Orta Doğu’da ise ABD’nin yanı sıra Rusya, Suudi Arabistan, İran ve Türkiye’yi ilgilendiren yükselmekte olan bir nüfuz rekabetinin kapısını aralıyor. Buraları mücadele alanlarıdır ve bugün en önemli olan potansiyel çekişmedir. 

BATILI DEĞERLERE GEÇİŞ SANCISI 

İkinci önemli eğilim, demokrasi, hukukun üstünlüğü, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğü gibi politik değerler üzerinden yapılan ideolojik savaşların giderek çıplak öz çıkarları doğrudan daha çok temel alan kavgaların önünü açmasıdır. On yıl öncesinde “batılı” politik değerler üstün geliyormuş gibi görünüyordu. Amerikalılar ve Avrupalılar bu değerleri kendi güvenlikleri ve refahları için o derece önemsiyorlardı ki Çin, Rusya ve Arap devletlerinin onları kesinlikle benimseyeceklerini varsayıyorlardı. Onlar ayrıca gelişmekte olan ülkelerdeki yükselen orta sınıfın yeni edindikleri ekonomik güçle, bu ülkelerdeki hükümetlerin daha sorumlu tavır takınmalarını sağlayarak onların politikalarını daha ılımlı hale getireceğine de inanıyorlardı. Ancak Çin, Rusya ve Arap devletlerinin çoğunun önderlerinin aklında başka fikirler vardı. Onlar otoriter sistemler içinde kalarak refaha kavuşabileceklerini düşünüyordu. Son yıllarda ABD ve Avrupa’da yaşanan finansal istikrarsızlık ve politik işlevsizlikler sayesinde kendilerini haklı görüyor ve kendi politik sistemlerini çok partili demokrasiyle yaratılan kaosa açmayı reddeden bir refah yolu izlemeye ikna oluyorlardı. Brezilya ve Türkiye gibi diğer gelişmekte olan ülkelerdeki hükümetler ise orta sınıfın hükümetlerin karşılayamayacağı taleplerle ortaya çıkması üzerine politik düzeni korumakta zorlandı. Türkiye’de Recep Tayyip Erdoğan bu duruma elini daha da güçlendirecek sert bir tepkiyle cevap verdi. 

KÜRESEL TİCARETTE ÇETİN DÖNEM

Üçüncüsü, uluslararası ticaretin doğası evrimleşmeye devam edecek. Trump, 2017’de potansiyel ve mevcut anlaşmalara karşı olan saldırgan ve kavgacı ticari yaklaşımıyla manşetleri süslemişti. Ancak 2018’de en dinamik ticaret hikayesini yazacak olan Çin’den başkası değil. Trump ABD’yi yeni taahhütlere girmekten alıkoyarken, Çin hükümeti yeni yollara, köprülere, limanlara ve diğer büyük ölçekli altyapı projelerine yatırım yaparak Asya, Orta Doğu ve Avrupa’nın dört bir yanında kendi ekonomik ve dolayısıyla politik etkinliğini artırmak için “Bir Kuşak Bir Yol” projesini hayata geçirmeyi sürdürecek. Tek başına bu proje bile aslında Çin’in 21’inci yüzyıla yönelik kapsamlı bir global kalkınma stratejisine sahip önemli bir dünya gücü olduğunun ispat��. Önümüzdeki yıllarda yapılacak ABD seçimlerinde ticaret tartışmalı bir konu olarak kalacak ve Çin yatırım yapmanın, genişlemenin ve büyümenin yanı sıra çok sayıda başka ülkenin iş yapacağı kuralları da yazmayı sürdürecek. Sonuncusu ise global güç dengesinin en hızlı değiştiği siber uzay. Burası daha yoksul ülkelerin etki alanı için daha zengin olanlarla rekabet edebileceği bir alan. Burada ülkeler içindeki politikacılar birbirlerine yeni silahlarla saldırabilir. Burada suçlular yeni suç türleri yaratabilir, bilgisayar korsanları hükümetlerin en derin sırlarını ifşa edebilir ve teröristler yepyeni yerlerde saldırılar düzenleyebilir. 2018’de politika, güvenlik ve ekonomilerimiz arasındaki bağların 2017 başında hayal etmiş olabileceğimizden çok daha hızlı değişeceğini ve çok daha karmaşıklaşacağını net bir şekilde görmeye başlayacağız.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz