Çin medyasını izleyen ABD merkezli bir haber kaynağı olan
China Digital Times, temmuz ayında bu ülkenin kendi hükümetlerinin gözlem
altında tuttuğu finansal piyasalarıyla ilgilenen Çinli gazetecileri açıkça
uyardığı bir belgeyi yayınladı. Bu andıçta, “Kapsamlı analizler yapmayın ve
piyasanın yönü hakkında da ne spekülasyon ne herhangi bir değerlendirme yapın”
deniliyordu. “Panik veya kötümserlik havası yaratmayın. Duygusal anlamda
sarsıcı olan ‘çöküş”, ‘zirve’, veya ‘yıkılmak’ gibi kelimeler kullanmayın.” Biz
artık Çin hükümetinin bu konuda çok ciddi olduğunun farkındayız. Geçtiğimiz
günlerde de devlet kontrolündeki medya, Çin’in temel göstergesi olan Şangay
hisse senetleri borsasında yaşanan son çöküşle ilgili sorumluluklarını kabul
eden gazetecilerin itiraflarını yayınlamıştı. Burada bizi asıl endişelendirmesi
gereken ne Çin’de yaşanan piyasa çalkantıları ne dünyanın en büyük ikinci
ekonomisi üzerindeki onun olası etkileri. Aksine Pekin’in bu sorunlara karşı
resmi tepkisinin müzakerelerin kapısını kapatmak ve günah keçileri bulmaya
çalışmak şeklinde olması.
SERT İNİŞ OLMAYACAK
Çin ekonomisinin istikrarıyla ilgili korkular aslında
abartılıyor. Bir yandan, burada umulduğundan da daha hızlı bir ekonomik
yavaşlamanın yaratacağı global etkiden korkulması çok normal. Çin bugün
dünyanın ticarette lider ulusu ve emtia fiyatlarının belirlenmesinde de en
önemli oyuncusu. Avrupa ve Amerika’daki hisse senedi piyasaları
onun yayınladığı imalat verileriyle inip çıkıyor. Ancak
halen büyümekte olan bu dev, çok yakın zamanda “sert bir iniş” yapacağa
benzemiyor. Bu devletin bankaların verdiği kredileri artırma ve stratejik
olarak geniş bir yelpazedeki önemli ekonomik sektörlerde yürütülen büyük
altyapı projelerine ciddi miktarlarda yatırım yapma yeteneği Çin’in bu yılki “yaklaşık
yüzde 7’lik” büyüme hedefini tutturacağı hissini veriyor. Şangay piyasasının
son haftalarda yüzde 40’a yakın düştüğü doğru, ancak bu düşüşün geçen yıl
yaşanan yüzde 150’lik artışın ardından geldiğini de unutmamak gerek. Peki Çin
ekonomisinin altta yatan güçlü yanlarını bu sert düşüş mü yoksa daha önce
yaşanan (ve çok daha büyük orandaki) hızlı yükseliş mi temsil ediyor? Aslında
burası oturmamış yani olgunlaşmamış bir piyasa ve Çin’in reel ekonomisine
kıyasla bu devletin politika manipülasyonu iştahı açısından daha güvenilir bir
barometre. Bugün her 30 Çinli vatandaşın sadece birinin elinde hisse senedi
var, yani bu gelişmiş ülkelere kıyasla çok düşük bir oran.
SANSÜRCÜ TUTUM
Çin’in kendi para biriminin değerini düşürme kararı
konusunda da dünyanın aşırı alarma geçmesine hiç gerek yok. Çin’in yaptığı bu
hamle en önemli ticari ortaklarıyla olan ticaret dengesini ciddi boyutta
değiştirmeye yetecek kadar büyük değil ve ayrıca IMF de bu hamleyi övgüyle
karşıladı zira bu sayede bu ülkenin para birimi piyasa güçleriyle daha iyi
hizalanmış oldu. Kısacası Çin ekonomisi bugün çoğu insanın fark edemediği kadar
istikrarlı ve uluslararası etkinliği genişlemeye devam edecek.
ÇİN İLE İLGİLİ OLASI SENARYOLAR
Ancak Çinli liderlerin, Çin’in kendi başına bırakılsa çok
daha iyi performans gösterecek piyasaları desteklemeye yönelik reformlarda ayak
diretme eğilimleri oldukça kaygı verici. Daha da korkutucu olan ise Çinli
liderlerin öngörülemeyen meydan okumalarla başa çıkmak için sansüre ve
cezalandırmaya başvurma alışkanlıkları. Burada bir başka endişe kaynağı daha
var. Çin ekonomik reformlar yapmaksızın sonsuza kadar güçlü ve istikrarlı
kalamaz. Geniş bir orta sınıf ve uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme yaratmak
için bu çok gerekli. Bu yüzden başarı, Çinli tüketicilerde devasa boyutta bir
servet transferi yapılmasına bağlı. Servetlerinin bir kısmından feragat etmek
zorunda kalacak olanların bu reformlara karşı çıkmamalarını sağlamak için
Başkan Xi Jinping daha şimdiden binlercesini partiden kovan ve hapse tıkan bir
yolsuzlukla mücadele programı başlattı. Şu an itibarıyla Xi tam yetkili tek
kişi, ancak onun liderliğinde yer alan ve sayıları her geçen gün artan
potansiyel düşmanları reformlara karşı savaşmak için onun hükümetinin kamuoyu
nezdindeki güvenini kaybedeceği anı bekliyor. Bu aslında izlenmesi gereken daha
uzun vadeli bir risk. Özetlersek kısa vadeli sıkıntılar abartılıyor. Ancak bu
korkular Çin’in büyümesine bağımlı hükümetleri ve şirketleri daha fazla çalkantı
olacağı yönünde bir inanca sürüklerse işte o zaman bu korkular gerçekten haklı
çıkacak.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?