Çin için endişelenmek gerçekçi mi?

4.11.2015 15:59:550
Paylaş Tweet Paylaş
Çin için endişelenmek gerçekçi mi?

Çin medyasını izleyen ABD merkezli bir haber kaynağı olan China Digital Times, temmuz ayında bu ülkenin kendi hükümetlerinin gözlem altında tuttuğu finansal piyasalarıyla ilgilenen Çinli gazetecileri açıkça uyardığı bir belgeyi yayınladı. Bu andıçta, “Kapsamlı analizler yapmayın ve piyasanın yönü hakkında da ne spekülasyon ne herhangi bir değerlendirme yapın” deniliyordu. “Panik veya kötümserlik havası yaratmayın. Duygusal anlamda sarsıcı olan ‘çöküş”, ‘zirve’, veya ‘yıkılmak’ gibi kelimeler kullanmayın.” Biz artık Çin hükümetinin bu konuda çok ciddi olduğunun farkındayız. Geçtiğimiz günlerde de devlet kontrolündeki medya, Çin’in temel göstergesi olan Şangay hisse senetleri borsasında yaşanan son çöküşle ilgili sorumluluklarını kabul eden gazetecilerin itiraflarını yayınlamıştı. Burada bizi asıl endişelendirmesi gereken ne Çin’de yaşanan piyasa çalkantıları ne dünyanın en büyük ikinci ekonomisi üzerindeki onun olası etkileri. Aksine Pekin’in bu sorunlara karşı resmi tepkisinin müzakerelerin kapısını kapatmak ve günah keçileri bulmaya çalışmak şeklinde olması.

SERT İNİŞ OLMAYACAK

Çin ekonomisinin istikrarıyla ilgili korkular aslında abartılıyor. Bir yandan, burada umulduğundan da daha hızlı bir ekonomik yavaşlamanın yaratacağı global etkiden korkulması çok normal. Çin bugün dünyanın ticarette lider ulusu ve emtia fiyatlarının belirlenmesinde de en önemli oyuncusu. Avrupa ve Amerika’daki hisse senedi piyasaları

onun yayınladığı imalat verileriyle inip çıkıyor. Ancak halen büyümekte olan bu dev, çok yakın zamanda “sert bir iniş” yapacağa benzemiyor. Bu devletin bankaların verdiği kredileri artırma ve stratejik olarak geniş bir yelpazedeki önemli ekonomik sektörlerde yürütülen büyük altyapı projelerine ciddi miktarlarda yatırım yapma yeteneği Çin’in bu yılki “yaklaşık yüzde 7’lik” büyüme hedefini tutturacağı hissini veriyor. Şangay piyasasının son haftalarda yüzde 40’a yakın düştüğü doğru, ancak bu düşüşün geçen yıl yaşanan yüzde 150’lik artışın ardından geldiğini de unutmamak gerek. Peki Çin ekonomisinin altta yatan güçlü yanlarını bu sert düşüş mü yoksa daha önce yaşanan (ve çok daha büyük orandaki) hızlı yükseliş mi temsil ediyor? Aslında burası oturmamış yani olgunlaşmamış bir piyasa ve Çin’in reel ekonomisine kıyasla bu devletin politika manipülasyonu iştahı açısından daha güvenilir bir barometre. Bugün her 30 Çinli vatandaşın sadece birinin elinde hisse senedi var, yani bu gelişmiş ülkelere kıyasla çok düşük bir oran.

SANSÜRCÜ TUTUM

Çin’in kendi para biriminin değerini düşürme kararı konusunda da dünyanın aşırı alarma geçmesine hiç gerek yok. Çin’in yaptığı bu hamle en önemli ticari ortaklarıyla olan ticaret dengesini ciddi boyutta değiştirmeye yetecek kadar büyük değil ve ayrıca IMF de bu hamleyi övgüyle karşıladı zira bu sayede bu ülkenin para birimi piyasa güçleriyle daha iyi hizalanmış oldu. Kısacası Çin ekonomisi bugün çoğu insanın fark edemediği kadar istikrarlı ve uluslararası etkinliği genişlemeye devam edecek.

ÇİN İLE İLGİLİ OLASI SENARYOLAR

Ancak Çinli liderlerin, Çin’in kendi başına bırakılsa çok daha iyi performans gösterecek piyasaları desteklemeye yönelik reformlarda ayak diretme eğilimleri oldukça kaygı verici. Daha da korkutucu olan ise Çinli liderlerin öngörülemeyen meydan okumalarla başa çıkmak için sansüre ve cezalandırmaya başvurma alışkanlıkları. Burada bir başka endişe kaynağı daha var. Çin ekonomik reformlar yapmaksızın sonsuza kadar güçlü ve istikrarlı kalamaz. Geniş bir orta sınıf ve uzun vadede sürdürülebilir bir büyüme yaratmak için bu çok gerekli. Bu yüzden başarı, Çinli tüketicilerde devasa boyutta bir servet transferi yapılmasına bağlı. Servetlerinin bir kısmından feragat etmek zorunda kalacak olanların bu reformlara karşı çıkmamalarını sağlamak için Başkan Xi Jinping daha şimdiden binlercesini partiden kovan ve hapse tıkan bir yolsuzlukla mücadele programı başlattı. Şu an itibarıyla Xi tam yetkili tek kişi, ancak onun liderliğinde yer alan ve sayıları her geçen gün artan potansiyel düşmanları reformlara karşı savaşmak için onun hükümetinin kamuoyu nezdindeki güvenini kaybedeceği anı bekliyor. Bu aslında izlenmesi gereken daha uzun vadeli bir risk. Özetlersek kısa vadeli sıkıntılar abartılıyor. Ancak bu korkular Çin’in büyümesine bağımlı hükümetleri ve şirketleri daha fazla çalkantı olacağı yönünde bir inanca sürüklerse işte o zaman bu korkular gerçekten haklı çıkacak.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz