Dünya krizde mi?

16.11.2016 15:10:440
Paylaş Tweet Paylaş
Dünya krizde mi?
Suriye’deki kanlı iç savaş partisi tüm hızıyla sürüyor. Brexit, dünyayı dehşete düşürdü. Rusya’nın komşuları çok tedirgin. Türkiye ve Brezilya’da çalkantılar yaşanıyor. Venezüella’daki ekonomik ve politik erime giderek hız kazanıyor. Ortalıkta yığınla sorun var, ancak dünyada manşetlere çıkarılan en önemli risklerden bazıları da fazla abartılıyor. Buyurun size üç örnek. Güney Çin Denizi’ndeki gerilimler ciddi boyutta bir askeri çatışmayı tetiklemeyecek. Çin’in Vietnam, Filipinler, Malezya ve bu bölgedeki denize sınırı olan diğer komşularıyla arası uzunca bir süredir bozuk. Bu yazın başında uluslararası bir arabuluculuk mahkemesinin Filipinler’in başvurusu üzerine Çin’in Güney Çin Denizi’ndeki toprak iddialarını geçersiz kılan kararının ardından Çin’in saygınlığı ciddi bir darbe almıştı. Pekin’in buna tepkisi ise saldırganca olmuştu. Oradaki askeri varlığı sürüyor ve Rusya ile birlikte yaptığı deniz tatbikatları manşetlerden inmiyor.
RİSK DÜŞÜK Bununla birlikte ciddi bir çatışma riski halen çok düşük. Çin Başkanı Xi Jinping, riskli ve ağır sonuçları olabilecek kritik ekonomik reformlara giriştiğinden kamuoyunun ve ordunun geniş kesimini yanına alabilmek için ulusal gururu korumaya yönelik sertlik mesajları verecektir. Ancak bu reformlar, Çin’in aynı zamanda açık çatışmalardan uzak durmasını da gerektiriyor; bilhassa da iş dünyası açısından çok kötü sonuçları olabilecek ABD ile... Çin’in komşuları da ONUNLA açıktan çatışmak istemiyor. Çin’in yatırımlarına, Çin pazarlarına erişime ve Çin’in etkisinin mülayim seviyede kalmasını sağlaması için ABD ile iyi güvenlik ilişkilerine çeşitli derecelerde bağımlı durumdalar. Aynı şekilde Moskova ve Kiev’deki üst seviye devlet görevlilerinden kaynaklanabilecek yeni bir yaptırımlar ve tehditler silsilesi de Rusya ile Ukrayna arasında bir şiddet patlamasına neden olmayacak. Geçtiğimiz haftalarda Doğu Ukrayna’da yer yer çatışmalar yaşanmıştı ve Rus hükümeti, Ukraynalı birlikleri Kuzey Kırım’a sızarak terörist eylemler yapmakla suçlamıştı. Ukrayna ise bu suçlamaları kabul etmiyor ve Rusya’yı Ukrayna’yı daha da istikrarsızlaştırmak adına kumpas kurmakla itham ediyor. SUÇLAMALAR SÜRER
Rusya, Çin’de yapılacak G20 toplantısı esnasında Avrupalı liderlerle gerçekleştireceği konuşmalar öncesinde uyarılar yayınlamak için bahaneler üretiyor ve Avrupa’nın tam da ekonomisinin ve siyasetinin istikrara kavuşmaya başladığı bir anda Ukrayna’nın ne kadar güvenilebilir bir ortak olacağı yönünde kuşkuları artırmaya çalışıyor. Ukrayna ise Avrupalı liderlere tam da ilgilerinin Brexit’e, Türkiye’deki olaylara ve yaklaşan seçimlere odaklandığı bir anda, bu ülkenin hala dostlara ihtiyacı olduğunu hatırlatarak dikkat çekmekten kazançlı çıkıyor. Neyse ki ne Rusya ne de Ukrayna açık bir çatışmadan kârlı çıkar. Rusya savaş istemez, çünkü Ukrayna’nın işgalinin sonucunda somut çok az kazanca karşılık ağır riskler olduğunun farkında. Ukrayna da Rusya ile savaşmak istemez, çünkü kazanamayacağını iyi bilir. Son olarak da ABD’li seçmenler, Donald Trump’ı başkan seçmeyecek. Trump’ın verdiği mesaja bu seçmenlerden 14 milyondan azı kulak vermişti. Hillary Clinton’ı yenmesi için 65-70 milyon oya ihtiyacı olacak ve Florida, Ohio ve Pensilvanya gibi üç kilit eyaletin hepsini de kazanmış olması gerekiyor. Şu anda üç eyalette de geride. Aslında tüm bu hikayelerin dikkat etmemiz gereken uzun vadeli olası sonuçları var. Güney Çin Denizi’nde kazara bir çarpışma riski bile donanmaların alarma geçmesine yetecektir. Çin’in komşularının huzursuzluğu Çin’in ekonomik ve askeri gücünün genişlemesiyle birlikte artacak. Rusya ile Ukrayna arasındaki çekişmede, her iki tarafın da kabul edebileceği uzun vadeli bir çözüm mümkün görünmüyor. Trump seçimleri kazanamaz, ancak onun yabancı düşmanı milliyetçilik tarzı belki yeni bir tür Trump televizyon ağı şeklinde varlığını sürdürecek. Fakat şimdilik bu hikayelerden kaynaklanan korkular biraz abartılıyor. Onca başka sorunla başa çıkmak zorunda olan bir dünya için bu aslında gayet iyi bir haber.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz