Aşırı sağ parti Ulusal Cephe’nin adayı Marine Le Pen’in ana akım siyasi görüşe sahip rakibi karşısında açık ara farkla kaybetmeden önce seçimlerin ikinci turuna kalacağına dair genel bir uzlaşı havası hakim. Ama durun bir dakika. Le Pen’in aslında Fransa’nın yeni başkanı olma şansı gerçekten var. Eğer olursa da onun Fransa’nın ekonomisine ve Avrupa’da oynadığı role kendisinin hedeflediğinden çok daha büyük bir zararı olabilir. Onun kazanma ihtimali çoğu insanın düşündüğünden çok daha fazla. Birincisi, Le Pen son derece kusurlu bir aday grubunda yarışıyor. Sol cephede oyları Benoît Hamon ve Jean-Luc Mélenchon bölüyor. Merkez sağ Les Republicains’in adayı Francois Fillon ise yolsuzluk iddialarıyla çok ciddi hasar almış durumda. Orta yolcu aday Emmanuel Macron bugüne kadar hiç sınanmadı ve güvenilir bir oy tabanına sahip değil. Le Pen çoğunluğun desteğine sahip olmayabilir, ancak onun seçmenleri rakiplerininkine kıyasla çok daha motive görünüyor. Geçen kasım ayında Donald Trump, ABD’li seçmenlerin geçerli oylarının sadece yüzde 26’sını alarak seçimi kazanmıştı. Hillary Clinton destekçilerinin isteksizliği ve milyonlarca Amerikalı’nın sandığa gitmek yerine evde oturmayı tercih etmesi sonucunda Trump’ın tutkulu yüzde 26’sı zafer kazanması için yeterli olmuştu.
ŞANSINI ARTIRAN FAKTÖRLER
Bunun dışında tıpkı Trump ile Brexit yandaşlarının yaptığı gibi Le Pen de daha şimdiden milyonlarca seçmenin istihdam, göçmenler ve güvenlik sorunları hakkında duyduğu endişeler konusunda apaçık konuşmakta müthiş bir beceri sergilemiş durumda. Bugünden seçim gününe dek tüm bu sorunlar hakkında manşetlere çıkan haber sayısı çoğaldıkça rakiplerine karşı Le Pen’in şansı da kesinlikle artacak. Özellikle de Avrupa’nın kalbinde bir başka terörist saldırı daha yaşanması veya Fransız şehirlerinin dışındaki banliyölerde yaşayan kızgın gençlerle Fransız polisi arasında şiddet olaylarının artması halinde. Onun kazanma şansını daha da artıran bir diğer faktör de ikinci sırada görünen rakibi Macron’un, Le Pen’in Fransa’da pek de sevilmeyen Francois Hollande hükümetinde oynadığı rolü kullanmasıyla merkez sağ seçmenler arasındaki desteğinin erozyona uğrayabileceği ihtimali. Macron ayrıca diğer konularda savunmasız. Çünkü o daha Francois Fillon’ın başına dert olan türden skandallar ve onunla birlikte gelen iğdiş edilmelerle yüzleşmek zorunda da kalabilir, ancak bu durum değişebilir. Tıpkı Hillary Clinton gibi Macron da benzer meydan okumalarla karşı karşıya gelebilir. Ayrıca onun adaylığına verilen desteğin çok kısa bir sürede azalması ve derin kusurlara sahip Fillon’ın ikinci tura kalma ihtimali bile ortaya çıkabilir. Bu durumda sandığa gitmek yerine evde oturmayı tercih edecek seçmenler pekala sol kesimden olabilir.
KAZANIRSA FRANSA ZARAR GÖRÜR
Şayet ipi Le Pen göğüslerse onun Fransız ekonomisine ve Fransa’nın Avrupa’daki yerine vereceği hasarın politik boyutları olmayabilir. O, Fransa’nın AB veya Euro üyeliği hakkında bir referanduma gidemez zira Fransız anayasasının 11’inci maddesi referanduma sadece anayasal değişiklik gerektirmeyen sorunlar için gidilmesine izin veriyor. 88’inci madde ise Fransa’nın Avrupa Birliği’ndeki yerinin değiştirilemez olduğunu söylüyor. Zaten onun partisi de haziran ayındaki milletvekili seçimlerinde tek başına bir Ulusal Cephe hükümeti kurmaya yetecek kadar vekil çıkaramayacak. Muhtemelen merkez sağdan bir başka parti ile hükümet kurmaya zorlanacak Le Pen’in iç politikada kullanabileceği neredeyse hiçbir kozu olmayacak. Ancak eğer Le Pen kazanırsa onun seçilmesinin ardından yaşanacak belirsizlik ve huzursuzluk, finansal piyasalar aracılığıyla ciddi şok dalgaları yaratacak. Muhtemelen şu anda ellerinde 700 milyar Euro tutarında Fransız kamu senedi tutan global rezerv yöneticileri şayet büyük bir ölçekte satışa geçmeye karar verirse o zaman onlar Avrupa Merkez Bankası’nın Parasal Genişleme Programı’nın bu hamleyi karşılama yeteneğini altüst ederek Fransız hükümet bonolarının getirisinde keskin bir sıçrama görülmesini tetikleyebilir. Böylesi bir durumda desteğin nereden geleceği meçhul. Ya da Le Pen’in yapacağına dair söz verdiği gibi, kredi derecelendirme kuruluşları Fransız borçlarına yönelik herhangi bir yeniden yapılandırma çabasının Fransa’nın temerrüde düşmesi anlamına gelebileceğine karar vererek bu ülkenin “sistematikman önemli dört global bankası”na karşı bir güven krizi yaratabilir ve Fransız bankalarının tümünde bir bankalara hücum dalgasını tetikleyebilir. Böylesi bir senaryoda, Fransız mevduat sahipleri ve yatırımcılar varlıklarını ülke dışına çıkarmaya çalışacaklarından ayrıca ülkeden bir sermaye kaçışı da görebiliriz. Biz Başkan Le Pen’in bu gibi baskılara karşı nasıl tepki verebileceğini öngöremiyoruz. Bunu kendisi de bilmiyor olabilir. Ancak Euro’dan koordine bir şekilde yapılmayacak bir çıkışı zorlayan acil bir durum, hem Fransa hem Avrupa ve hem de çok daha ötesi için bir kaos ortamı yaratabilecek.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?