Strateji

Afrika’nın Aşağı-Sahrası’nın gelişimi gelecekte de bizim dikkatimizi çekmeye devam edecek gibi görünüyor.

20.05.2015 15:36:320
Paylaş Tweet Paylaş
Strateji
Afrika bu ay gerek iyi gerek kötü haberlerle olsun basın bültenlerinin baş köşesinde yer almaya başladı. Nijerya tarihi bir seçim yaşadı. Kenya ise yine Somali merkezli al-Shabaab adlı terörist gruptan ölümcül bir terörist saldırının daha hedefi oldu ve buna askeri güç kullanarak cevap verdi. Yükselen Afrika’nın geri kalan hikayesi de benzer fırsatlar ve risklerle dolu. Dünyanın en hızlı büyüyen orta sınıfına ev sahipliği yapan Afrika’nın Aşağı-Sahra’sının bugün çok az takdir gören ama global ekonomi açısından müthiş gelecek vaad eden bir hikayesi olduğuna hiç kuşku yok. Bu bölgedeki vatandaşların pek çoğu dışarıda kalanların asla başaramayacakları şekilde hızlı büyüyen şehirlerde yaşıyor. Buradaki çoğu ülke doğal kaynak zengini, ancak onların ekonomilerinin önemli bir kısmı giderek gayet güzel bir şekilde çeşitlenme yolunda. Örneğin Nijerya bugün Afrika’nın lider konumdaki petrol ihracatçısı, ancak buradaki hizmetler sektörü bu ülkenin GSYİH’sinin yarısından fazlasını oluşturuyor. Bugün Afrika’ya yapılan küresel doğrudan yabancı yatırım miktarı Batılıların yaptıkları yardımları aşmış durumda. Bu durum kıta genelinde altyapıların, perakende ticaretin, tüketim mallarının ve yaygınlaştırılmış sağlık bakımının gelişimi açısından çok önemli. Avrupa, Çin ve Japonya’da yaşlanan nüfusun hükümetlere maliyeti Afrika’nın demografik avantajlarını ön plana çıkarıyor. 

TİCARİ FIRSATLAR Ne gariptir ki bu bölgenin en önemli meydan okumalarından bazıları çok büyük ticari fırsatların önünü açıyor. Tıpkı yetersiz altyapı yüzünden bu bölgenin sabit hatlı telefon çağını atlayarak 100 milyonlarca Afrikalı tüketiciyi doğrudan cep telefonlarıyla buluşturması ve hayatlarında asla bir banka hesabı olmamış müşteriler için mobil bankacılık hizmeti sunan Afrikalı şirketlere yönelik devasa bir fırsat yaratması gibi. Afrika artık gelişmekte olan dünyanın sorunlarına diğer türden özel sektör çözümleri bulunması için bir kuluçka makinesi görevi görüyor. Şişkin bürokrasi ve kronik rüşvet ağı her ne kadar orta sınıfın daha iyi yönetim talebini hüsrana uğratıyorsa da, Afrika’nın elinde hem büyümeyi hem de yaşam kalitesini artıracak çok sayıda avantaj var. Bununla birlikte dikkate şayan uzun vadeli riskler de söz konusu. Hammadde fiyatlarındaki düşüş sürmeye devam ettikçe kendilerini iyi seviyede çeşitlendirmiş ekonomiler üzerinde bile bunun baskısı şiddetli bir şekilde hissedilecek. Daha da önemlisi sayıları her geçen gün artan iyi eğitimli Afrikalı iş gücü için uzun vadede yeterince iş imkanı sağlanıp sağlanamayacağı meselesi. 

ÖNCE İSTİHDAM Önümüzdeki yıllarda kendi üretim maliyetlerini düşürmek için dış kaynaklandırma yapmak isteyecek Asya ve Ortadoğu’daki şirketler için Afrika’nın yeni yeni kalifiye olmaya başlamış ve ucuz emek gücü çok iyi konumlanmış olacak. Çinli şirketler daha şimdiden hafif imalat gerektiren işlerini Etiyopya gibi ülkelerde yaptırmaya başlıyor ve Batılı teknoloji şirketleri de bir zamanlar Hindistan’a kaydırılmış işlerini Kenya ve Güney Afrika’ya yönlendirmenin yollarını düşünüyor. Ancak zaman içinde yurtiçinde istihdam yaratma ihtiyacı Çinli ve Ortadoğulu şirketleri sırf kendi hükümetlerinin isteklerini yerine getirmek için yurtiçinde yatırım yapmaya zorlarsa ne olur? Her geçen gün daha fazla sayıda Afrika ülkesi sanayileştikçe ve hizmet sektörleri büyüdükçe, acaba bu ekonomiler iş arayanların artan talebini karşılayacak kadar istihdam yaratabilecek mi? Bu aslında hükümetlerin örneğin daha fazla elektrik üretmek gibi altyapı gereksinimlerine yatırım yapma ve iletişim teknolojilerine yapacakları daha yoğun yatırımlarla kendi ekonomilerini daha bağlanabilir kılma yeteneklerine ve istekliliklerine bağlı. Bu çok önemli bir soru işareti, çünkü yüksek işsizlik Kuzey Afrika’da olası bir savaş ortamını körükleyebileceği gibi Güney’de de kronik çatışmalara neden olabilir. Afrika’nın hem doğal yollardan hem insan eliyle yaratılabilecek felaketlere karşı savunmasızlığı hükümetler arası koordinasyon eksikliğini de gözler önüne seriyor. Afrika Birliği sadece konuşulacak bir yer değil. Ancak o, Avrupa Birliği’nin koordinasyonu gibi şeyler sunmaktan bile aciz. Amerikalar ve Asya’daki bölgesel entegrasyon bugün Afrika’nın Aşağı Sahrası’ndaki koordinasyondan fersah fersah ileride. Kıtanın doğal liderleri olan Güney Afrika ve Nijerya halen yurtiçi meydan okumalarla başa çıkmaya aşırı odaklanmış durumda ve bu bölgenin ihtiyacı olan liderlik kalitesini sunarak bölgesel nüfuz alanı yaratmak için sıklıkla birbirleriyle rekabet halindeler. Afrika’nın Aşağı-Sahrası’nın gelişimi gelecekte de bizim dikkatimizi çekmeye devam edecek gibi görünüyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz