Strateji

Avrupa Birliği projesine yönelik tehdide daha kapsamlı bir şekilde bakmanın vakti geldi.

10.09.2015 14:38:440
Paylaş Tweet Paylaş
Strateji
Yunanlılar artık işi ciddiye bindirdi ve şimdi Avrupa Birliği projesine yönelik tehdide daha kapsamlı bir şekilde bakmanın vakti geldi. Şu anda halen devam etmekte olan çok sayıda yüksek profilli çok uluslu pazarlıklar yapılıyor. İran, Birleşik Devletler, Britanya, Fransa, Almanya, Rusya ve Çin, İran’ın nükleer programı üzerinde anlaşmaya varmak için kıran kırana müzakere ediyorlar. Rusya ise Ukrayna’nın geleceği hakkında AB ve ABD ile savaşıyor. Pasifik ülkelerinin hükümetleri Trans-Pasifik Ortaklığı olarak bilinen devasa bir ticaret anlaşmasının zeminini hazırlamak için birbirleriyle ilgili eleştirileri sınırlı seviyede tutuyor. Tüm bu mücadeleler için sadece tek bir tarafa sahtekar, hırsız veya şımarık çocuk rolünü biçmek çok kolay. Ancak eğer biz bu çekişmeleri gerçekten iyi anlamak ve onların hangi istikamete doğru yöneleceklerini öngörebilmek istiyorsak, o zaman onları tüm bakış açılarıyla birlikte ele almalıyız. Bu yaklaşım en çok da Yunanistan ile ona kredi verenler arasında süregelen savaş için gerekli. Çok sayıda Avrupalı için Yunanistan’ın Syriza liderliğindeki hükümetini suçlamak oldukça kolay. Yunanistan bugüne kadar inanılmaz boyutta borç biriktirdi ve onları geri ödemesi lazım. Şayet bu ülke değişikliğe ayak uydurmaya direnirse gelecekte daha çok sayıda kurtarmalara gebe kalacaktır. Ancak Yunanistan’a sıklıkla amatörce davranan hükümetinin dışında bir de gerçekten büyük sıkıntılar çeken kendi halkı üstünden de bakmak gerekir. Euro Bölgesi krizi başladığından bu yana İspanya, Portekiz ve İrlanda kendi GSMH’lerinin yaklaşık yüzde 7’sini kaybetti. Yunanistan ise yüzde 26’sını kaybetti. Ücretler şu anda yüzde 14 oranında düşürülmüş durumda. Yunanistan bugün AB’de asgari ücretin düşürüldüğü tek ülke. İşsizlik oranı yüzde 26’lar seviyesinde geziniyor ve bu insanların yüzde 75’inden fazlası bir yıldan uzun bir süredir çalışamıyor. Genç nüfus arasındaki işsizlik oranı ise yüzde 50’ye vurmuş durumda. Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü’ne göre, Yunanlıların yaklaşık beşte biri tam gün beslenecek kadar para kazanamıyor. Evsizlerin oranı sürekli artıyor. Çocuklar arasında yoksulluğun oranı yüzde 40,5’e fırlamış durumda. The British Medical Dergisi, intihar vakalarında “ciddi, keskin ve sürekli bir artış” kaydedildiğini yazıyor.
 VERGİLERİ ARTIRDILAR
Yunanistan son beş yıl içinde GSMH’sinin yüzde 30’una denk gelecek şekilde harcamalarını kıstı ve vergileri artırdı. Hiç bir Euro-Bölgesi hükümeti asla bu kadarını yapmadı. Reformlar yüzünden emekli maaşları düşürüldü. Emeklilik yaşı bugün hem erkekler hem de kadınlar için 67. Kurtarma fonlarındaki her bir Euro için Yunan hükümeti yüzde 20’sinden azını alıyor. Geriye kalanı ise bankacılara ve tahvil sahiplerine gidiyor. Yunan Başbakanı Alexis Tsipras ile onun bakanlarının sergilediği sinir bozucu soytarılıklar yüzünden Avrupalıların bu ülkeye karşı tutum ve davranışları katılaştı. Almanya’nın II. Dünya Savaşı için daha fazla tazminat ödemesini talep etmek ve IMF’yi bu ülkeyi “yağmalamaya” davet etmek kadar aptalca bir şey olamaz. Syriza’nın kreditörlere yeni bir öneri sunmasının hemen ardından yanlış belgeleri gönderdiğini iddia etmesi Yunanlıları ahmakmış gibi gösteriyor. Tsipras ne kadar Vladimir Putin ile flört ederse Avrupalılar da kesinlikle o kadar katılaşacaklar.
FARKLI BAKIŞ AÇISI
Ancak bu meydan okumaya bir de Tsipras’ın açısından bakın. Kemer sıkma tedbirleri yüzünden milyonlarca Yunanlı acı çekiyor. O zaman yüzlerini bu acıyı dindirme sözü vermiş bir partiye dönmelerine hiç de şaşmamak gerekir ve Tsipras da verdiği sözleri elinden geldiğince tutmak istiyor. Ancak onun manevra alanı, çok daha fazla çalkantı anlamına gelse de Yunanlıların yüzde 70’inin Euro’da kalmayı istediğini gösteren anketler, Yunanistan’a kredi verenler arasındaki birleşik cephe ve verilen her ödünün ardından sol kesimden gelecek ihanet suçlamalarıyla sınırlanmış durumda. Onu acemilikle suçlayın, ancak yapabileceği en iyi anlaşmayı yapmak için elinden geleni yapmasıyla suçlamayın. Yunan halkı zaten onu bu işi yapması için seçmişti. Artık meseleye daha kapsamlı bakmanın vakti geldi. Avrupa için bugün en büyük risk Yunanistan’ın kendi yükümlülüklerinden kaçarak diğer ülkeleri de aynı numarayı çekmeye teşvik etmesi değil. Bu kavganın ve her iki tarafta da körüklediği kızgınlığın, Avrupa kıtasının her yerinde hem solda hem de sağda çok sayıda rejim aleyhtarı partinin doğmasına neden olan bir Anti-AB anlayışının yayılmasını daha da fazla artırmasıdır. Avrupalı kurumların Britanya’daki oylamada süregelen AB üyeliği için referendum yapılmasına ve Fransa’nın aşırı sağcı Milliyetçi Cephe’sini bu ülkede yapılan anketlerde ilk sıraya çıkmasına olanak vererek AB vatandaşlarının ihtiyaçlarına cevap vermekteki kabiliyetsizliği tam bir hayal kırıklığıdır. Avrupa’nın geleceğini tehdit eden, Yunanistan’ın kurtarılma planının ayrıntıları değil işte bu hayal kırıklıklarıdır.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz