2015 Cirolarını yakalamayı hedefliyoruz

24.11.2017 16:23:000
Paylaş Tweet Paylaş
2015 Cirolarını yakalamayı hedefliyoruz

HÜLYA ASLANTAŞ/GLOBAL BLUE TÜRKİYE YÖNETİM KURULU BAŞKANI

“2015 CİROLARINI YAKALAMAYI HEDEFLİYORUZ”

Hülya Aslantaş özellikle turizm sektörünün çok yakından tanıdığı bir isim. İş hayatına Boğaziçi Üniversitesi İşletme bölümünde okurken atılan Aslantaş, kariyerinin ilk 20 yılında seyahat acentesi yöneticiliği yaptı. O yıllarda 45 bin yatak kapasitesi olan sektörün 1 milyon yatak kapasitesine ulaşmasındaki tüm sürecin tanığı oldu. Yeni pazarların ülkeye kazandırılmasında etkin rol oynadı. Turizmin en önemli STK’sı olan SKAL Enternasyonal Kulüp’te İstanbul başkanlığı yaptı, “SKALITE Turizm’de Kalite” ödüllerini başlattı. 90 ülkede 20 bin turizm profesyonelini kapsayan dünyanın ilk turizm örgütünün 75’inci yılında, Türkiye’den seçilen ilk isim olarak dünya başkanlığı görevini üstlendi. “Bu görev benim için gerçekten hayatımda iz bırakan ve ülkemin tanıtımı adına yaptığım en önemli görevdi” diyen Aslantaş, turizmin merkezinde bu derece aktif görev yaparken 1990’lı yılların başında Avrupa’da hızla yayılmakta olan tax free (vergisiz) hizmetini bir sistem olarak hayata geçiren Global Blue şirketini 1995’de Türkiye’ye getirdi.
Bugün Global Blue, dünya genelinde 1.900 çalışanı ile 51 ülkede faaliyet gösteriyor. Şirket, Nisan 2016 ile Mart 2017 mali döneminde, 305 bin perakende noktasında 32 milyon “vergisiz alışveriş” işlemi ile 21,5 milyon “dinamik kur seçimi” işlemi gerçekleştirdi. Bu işlemlerin toplam perakende satış tutarı 20,5 milyar Euro. Global Blue Türkiye ise faaliyetlerini ülke çapında 8 bini aşkın perakende noktasında, şehir içi iade ofisleri ve sınır kapılarındaki 25 iade noktası ile sürdürüyor. 20 yıldır Global Blue Türkiye ile vergisiz alışverişin yaygınlaşması için çalışan Aslantaş, gelinen noktayı ise şöyle değerlendiriyor: “Henüz tax free işlem adetleri olması gereken seviyeye ulaşamadı.  Tabi bunda kayıt dışının da ciddi etkisi var. Halen sektörde bu hizmeti veren 4 şirket yer alıyor.”
2016 yılında özellikle turizmde, gelen ziyaretçi sayılarının düşmesiyle kendilerinin de kayıplar yaşadığını belirten Aslantaş, “Bu yıl ise yeniden toparlanan ziyaretçi sayıları özellikle de Orta Doğu’dan gelen ziyaretçiler ve Ruslar’ın kısmen geri dönüşüyle 2015 yılı cirolarımızı yakalamayı hedefliyoruz” diyor.
“DÜNYADA GİTMEDİĞİM ÇOK AZ YER KALDI”
Hülya Aslantaş, seyahat etmeyi, yeni yerler ve kültürlerle tanışmayı seviyor. Dünyada gitmediği çok az yer kaldığını dile getiren Aslantaş, sözlerine şöyle devam ediyor: “Bu ülkenin sunduğu güzellik ve çeşitlilikleri bir arada tam anlamıyla hiçbir ülkede göremedim.  Özellikle kıyı şeridi ve deniz turizmi açısından muhteşem bir zenginliğe sahibiz. Son yıllarda denizcilik öncelikli hobim oldu, amatör kaptan ehliyetim var. Eşimle birlikte denizlerde dolaşıp ülkemin sunduğu bu eşsiz güzellikleri yaşamak ufkumu daha da genişletiyor.”

ŞEREF FAYAT/TGSD BAŞKANI

“ORTA SEGMENT ŞİRKETLERE İHTİYACIMIZ VAR”

Hazır giyim Türkiye ekonomisinin lokomotif sektörlerinden biri. Sektör sadece sağladığı istihdamla değil aynı zamanda yarattığı döviz girdisiyle de kritik öneme sahip. Türkiye’de kendisini hazır giyimci olarak ifade eden 36 bin şirketin 17 bini ihracatçı. Sektörün en önemli sivil toplum örgütü ise Türkiye Giyim Sanayicileri Derneği (TGSD). 400 üyesiyle sektörün toplam ihracatının yüzde 40’ını gerçekleştiren TGSD’nin bugünlerde en önemli gündemi 11-12 Ekim tarihlerinde gerçekleştirilecek Moda Konferansı. Bu yıl 10’uncu kez düzenlenen bu konferans, alıcılarla satıcıları bir araya getirip çeşitli iş birliklerine imza atılmasına olanak sağlıyor. Kumaşı ve hazır giyimi ile toplam 25 milyar dolarlık bir pazardan söz ettiklerini belirten TGSD Başkanı Şeref Fayat,  “Konferans döneminde B2B İkili İş Görüşmeleri bölümünde 3-4 milyar dolarlık iş anlaşmalarına imza atılmasını hedefliyoruz. Toplam ihracatın yüzde 10’una ev sahipliği yapmak azımsanmayacak bir rakam” diyor.
Moda Günleri’nin bu yıl özel bir önemi de var. Çünkü bu yıl etkinlik Why Turkey? (Neden Türkiye) temasıyla gerçekleştiriliyor. Bugün Türkiye’yi güvensiz bulan, alternatifler arayan Avrupalı markalarla karşı karşıya olduğumuza dikkat çeken Fayat, buna rağmen Türkiye’nin hala vazgeçilmezliğini koruduğunu söylüyor. Neden vazgeçilmez olduğunu da şöyle açıklıyor: “Bölgesinde tam kapsamlı üretim yapan yakın coğrafyadaki tek ülke Türkiye. Hazır giyimde iğneden ipliğe her şey koli bandına kadar Türkiye’de üretilir ve gönderilir. Ar-Ge, Ür-Ge, tasarım, kumaş, konfeksiyon dahil tüm süreçlerin yapıldığı tek gücüz. Türkiye vazgeçilemez ülke olma özelliğini elinde tutuyor.”
Hazır giyim sektörü bu konferans aracılığıyla da Türkiye’ye küsen müşterilerine gücünü anlatmayı planlıyor. Büyük markalardan çok Türkiye’nin hedefinde olan orta segmentte daha fazla çekinceler olduğunu dile getiren Fayat, “Bu grubu kaybetmememiz gerekiyor. Çünkü bu kesim, fason üreticilerle çalışan önemli oyunculardan oluşuyor. Bu oyuncular çıkarsa kârlılığı çok düşük, büyük kapasitelere dönmemiz gerekecek. Buna da Türk üreticisi hazır değil. Orta segment şirketlere ihtiyacımız var” diyor.
“İÇ PAZARDA BÜYÜME DAHA OLUMLU”
Hazır giyim sektöründe geçtiğimiz yıl ihracat, hedeflerin yüzde 7-8 altında geçrekleşti ve 1 milyar dolar eksi yazdı. Bu durumun bu yılın ilk 6 ayında da devam ettiğini belirten Şeref Fayat, bundan sonraki beklentisini şöyle dile getiriyor: “Türkiye bundan sonra geriye gitmez ancak yavaş tempoda büyüme kaydeder.  İç pazarda büyüme daha olumlu. İç pazardaki tüketici güven endeksi daha hızlı toparlandı. İhracattaki boşluğu iç pazardaki büyük oyuncular dolduruyor diyebiliriz. Sektörün bu yılı bir önceki yıla oranla yüzde 10-12 büyüme ile kapatması bekleniyor.”

HAKAN KOÇOĞLU/ASSAN GIDA GENEL MÜDÜRÜ 

MARKA SATIN ALARAK BÜYÜYECEK

Assan Gıda, Kibar Holding’in gıda şirketi. Türkiye’de Burger King, KFC, Köfteci Yusuf, Popeye’s, Pizza Hut, Sbarro, Domino’s gibi global ve lokal zincir restoranların birçoğu için hem mutfaklarında kullandıkları sosları hem müşterilerine verdikleri küçük ambalajdaki ketçap, mayonez ve sosları üretiyor. Yine Türkiye’de BİM, Metro ve Hakmar için özel markalı ürünler yapıyor.  Şirketin kendi markaları Kingtom ve Colorado’yu sattığı geniş bir distribütör ağı da var. 130’un üzerinde müşteriyle doğrudan çalıştıklarını ancak distribütörleri üzerinden de yüzlerce müşterileri olduğunu belirten Assan Gıda Genel Müdürü Hakan Koçoğlu, ihracatta da oldukça güçlü bir pozisyona sahip olduklarını söylüyor. “4 kıtada 30’dan fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyoruz. Orta Doğu, Kafkaslar ve Afrika’da birçok ülke için salça, Avrupa’da özellikle büyük zincir marketler için yıllardır ketçap ve sos ürünleri üretiyoruz. Üretimimizin yarıya yakını ihraç ediyoruz” diyor.

Geçtiğimiz yılı 100 milyon dolar ciro ile kapatan Assan Gıda, bu yıl yüzde 20 büyümeyi planlıyor. Koçoğlu, 2023 hedeflerinin de 150 milyon dolara ulaşmak olduğunu açıklıyor. Bu büyümeyi nasıl yakalayacaklarını da şöyle anlatıyor: “Bu süre içinde özellikle stratejik iş birliktelikleri bizim için önemli. Fırsatları kolluyoruz. Bunun yanı sıra şirket olarak her yıl 3 yeni sos piyasaya sürme gibi bir hedefimiz var. Dünyada en çok satan soslar üzerinde çalışmalar yapıyoruz ve bu soslara Türk dokunuşları ekliyoruz. Buna ek olarak elbette kendimiz de yeni soslar geliştiriyoruz. Bu çalışmalarla birlikte 2017 yılında da hedeflerimizi tutturacağız.”

Şimdilik salça ve sos kategorisinde üretim yapan Assan Gıda, gıdanın farklı kategorileriyle de ilgili. Hakan Koçoğlu, bu konuda fırsatlara baktıklarını ifade ediyor.
Büyüme yolculuğunda şirket yeni pazar arayışını da sürdürüyor. Bugüne kadar Avrupa kıtasında büyük zincirlerle anlaşma yaparken şimdi Arap Yarımadası ve Uzakdoğu, Assan Gıda’nın yakın markajında. Buradalarda zincir marketlerle çalışmalara başladıklarını anlatan Koçoğlu, son gelişmeleri ve planlarını da şöyle paylaşıyor: “Halihazırda Uzakdoğu’da büyük uluslararası şirketlere hammadde de veriyorduk. Ancak tüketici kısmında yoktuk. 2023 yılına kadar işlerimizi 50 milyon dolar daha büyütürken bunun 10 milyon dolarının Asya Pasifik’ten geleceğini öngörüyoruz. Arap Yarımadası’nda da işlerimizi büyüteceğiz. Gıdada marka satın alarak büyümek hala gündemimizde.”

“MOTOSİKLETE BİNİYORUM”

Hakan Koçoğlu, Assan Gıda öncesinde Unilever ve P&G Professionel Beauty’de yurt içi ve yurt dışı genel müdürlük pozisyonlarında çalıştı. 4 yıldır da Assan Gıda’da görev alıyor.

Dünyanın dört bir tarafında müşterileri olduğu için çok yoğun seyahat ettiğini belirten Koçoğlu, iş ve özel hayat temposunu şöyle anlatıyor: “12 saat çalıştığım günler oluyor. İş dışında motosiklete binmek, yazın yelken yapmak ve fotoğraf çekmek hobilerim arasında. Motor ve yelkenle doğayla ile başbaşa kalma, yolculuk etme ve yüksek adrenalin keyfini yaşıyorum. Fotorafçılık sayesinde ise dünyada birçok yeri keşfetme ve her kültürden insanla temas etme şansına sahip oluyorum.”

MEHMET METİN OKUR/SEFAMERVE CEO’SU 

“1 MİLYAR DOLAR DEĞERLEMEYE ULAŞACAĞIZ”

Mehmet Metin Okur, iş hayatına 1992 yılında 3B animasyon çalışmaları yaparak başladı. Uzun yıllar bu sektörde çalıştıktan sonra medya sektörüne yöneldi. TV kanallarının 2B’den 3B’ye geçişinde ve mobil servislerin bir sektör haline gelmesi konusunda önemli projeler gerçekleştirdi. 2005 yılında Mobilarge şirketini kurdu. Bu şirket, 2 yıl sonra Doğan TV Holding ile ortak olarak 47 TV kanalına hizmet veren bir şirket haline geldi. Okur, 2010 yılında da Payby.me adında mobil ödemeler üzerine hizmet veren ve Facebook’un 14 ülkede parasını toplayan bir şirket daha hayata geçirdi. 2012 yılında ise üçüncü şirketi Sefamerve.com için harekete geçti. Okur’un kızkardeşi Oya Okur Erciyeş’le birlikte kurduğu Sefamerve, muhafazakar kesimin giyim tarzına uygun ürünleri tüketiciyle buluşturuyor. Dünyada muhafazakar kesimin giyim tarzına uygun ürünlerin oluşturduğu pazarın 225 milyar dolar civarında olduğunu belirten Okur, yola çıkarken ilk olarak bu pazardaki markaları araştırdıklarını ve sektörde muhafazakar kesimi iyi anlayan, iyi çözüm sunan markaların olmadığını gördüklerini anlatıyor. “Hem bu eksikliği gidermek hem her gelir grubundan insanın alışveriş yapabileceği bir e-ticaret sitesi kurmak amacıyla Sefamerve.com’u hayata geçirdik” diyor.
Kurulduğu günden bugüne Sefamerve.com hızlı bir büyüme yolculuğu gerçekleştirdi. Birçok ilke de imza attı. Örneğin ilk tesestür eşofmanı üretti. 2016 yılında tesettürlü sporculara sponsor oldu. Bu yılı 250 milyon TL ciro ile kapatacaklarını belirten Okur, “Geçtiğimiz yıl yüzde 102 büyüdük. Bu yıl da yüzde 110 büyüyeceğiz. 2019 hedefimiz 1 milyar TL ciro ve 1 milyar dolar değerleme” diye konuşuyor. Sefamerve.com yurt dışında da büyüme konusunda iştahlı. Şu anda cirolarının yüzde 35’inin yurt dışından geldiğini açıklayan Okur, yurt dışı performanslarını şöyle paylaşıyor: “100 ülkeden üyemiz var. 5 milyon üyeye sahibiz. Sektörde alanında ciro olarak bir numarayız. Google Trends’den bakarsanız, tüm dünyada Sefamerve aramalarının Dolce&Gabbana’yı geçmiş olduğunu göreceksiniz.”
“SATIN ALMA KARARINI MAKİNELER VERİYOR”
Sefamerve yapay zeka konularında çalışmalar yapıyor. Şirkette 5 kişilik bir yapay zeka ekibi var. Tüm iş süreçlerini makine öğrenimiyle yeniden yapılandırdıklarını belirten Mehmet Metin Okur, bu kapsamda yapılanları şöyle paylaşıyor: “Satın alma, doğru stok yönetimi, dinamik fiyatlandırma, ürün reyting, pazarlama, hangi kargonun hangi kargo şirketiyle gönderilmesi gerektiğine makineler karar veriyor. Şehirlerdeki hava durumuna göre o şehrin reklam bütçesini ve hangi ürünün reklamının yapılacağını makine belirleyip bütçelendiriyor. Derine indikçe insanla yapılamayacak kadar iş yükü biriktiren süreçleri, algoritmalarla kontrol etmeye çalışıyoruz.”

ALİ PAMİR/PAMİR&SOYUER KURUCU ORTAĞI

“RİSKİ DAĞITMAK DURUMUNDAYIZ”

Pamir&Soyuer, gayrimenkul sektörünün deneyimli şirketlerinden. Alışveriş merkezlerinin kiralanması ve yönetimi dışında, ofis, konut ve arsa konularında kurumsal müşterilere hizmet veriyor. Son 5 yılda şirketin aracılık ettiği gayrimenkul satışının tutarı 750 milyon dolar. 24 yıl önce kurulan şirket, geçtiğimiz yıl Knight Frank ve Douglas Elliman ile yapılan iş birliği çerçevesinde yurt dışında da yatırım danışmanlığı hizmetleri sunmaya başladı.
Şu anda yaklaşık 250 milyon dolar tutarında bir aktif büyüklüğü yönettiklerini belirten Pamir&Soyuer Kurucu Ortağı Ali Pamir, bu hizmeti Berggruen Holdings ve Ottoman Fund adına verdiklerini söylüyor. “Arkasında kendi sermayesi olmayan veya herhangi büyük bir grupla ortaklık ilişkisi olmayan butik bir servis şirketi açısından bu önemli bir başarı” diyor. Pamir’e göre yabancı yatırımcılar Türkiye’ye özellikle ekonominin toparlandığı dönem olan 2005 sonrası çok ilgi gösterdi. Başlıca ilgi alanları başta İstanbul olmak üzere Türkiye’nin büyük şehirleri ve Bodrum civarı oldu. Pamir son dönemde ilginin mevcut konjonktürden dolayı azaldığını dile getiriyor. Mevcut durumu şöyle açıklıyor: “Atacağımız adımlar basit ve herkesin bildiği adımlar. Türkiye konumu ve demografik yapısı itibarıyla çok büyük avantajlara sahip. Biraz durumumuzu düzeltebilirsek gidenler tekrar ve hızla gelir. Genel olarak yabancı kurumsal yatırımcılar kira geliri getiren tamamlanmış yatırımları tercih eder.”
Ali Pamir, 2019 seçimlerine kadar özellikle yabancı yatırımcılar açısından sektörde ciddi bir hareket beklemiyor. “Ayrıca Orta Doğu’da son günlerde yaşanan kırılmada Katar konusu bizi zorlayacak diye düşünüyorum. TL’nin genişlemesi bir ölçüde konut sektörünü rahatlatabilir ama bunun etkisi sınırlı olacak çünkü konut kredisi faizleri artmaya devam edecek gibi gözüküyor” diye konuşuyor.
“ESNEK OLMAMIZ LAZIM”
Ali Pamir’e göre geçtiğimiz yıl Türkiye’deki gayrimenkul işlemleri açısından zayıf bir yıldı. 2019’a kadar da durum düzelmeyecek. Zaten yurt dışı gayrimenkullerine yönelme nedenlerinin de Türkiye’deki daralma olduğunu ifade eden Pamir sözlerine şöyle devam ediyor: “Biz de müşterilerimiz gibi riskimizi dağıtmak durumundayız. Türkiye şu anda zor bir dönemden geçiyor ama bu her piyasada görülen bir durum. Bizim ana piyasamız Türkiye ve burada ticari gayrimenkul konusunda hizmet vermeye devam edeceğiz. Ama öbür taraftan esnek olmamız lazım, yani müşterimizi takip etmemiz hatta onlara artı değer sağlayabileceğimiz yeni kulvarlar sunabilmemiz gerekiyor. Nereye gideceğimizi ise önümüzdeki yıllarda Türkiye’nin gelişimi gösterecek.”

ŞENOL BALO/EMS YÖNETİM KURULU BAŞKANI 

“OCTOPOD İLE 10 BİN KULLANICIYA ULAŞTIK”

EMS Yazılım, 18 yıldır bilişim sektöründe faaliyet gösteriyor. Son 10 yıldır her yıl yüzde 30 civarında büyüyerek yoluna devam eden şirket, bu yıl ise yüzde 40-50 oranında büyümeyi planlıyor.
EMS Yazılım Yönetim Kurulu Başkanı Şenol Balo’ya göre şirketi büyüme konusunda bu kadar hızlı kılan verdiği hizmet çeşitliliği. EMS Yazılım ERP entegratörlüğü, yurt dışı mali danışmanlık ve Octopod hızlı yazılım geliştirme platformu alanlarında faaliyetlerini yürütüyor. ERP entegratörlük alanında 100’ün üzerinde ERP uygulaması yaptıkları yerli ve yabancı müşterilerden oluşan bir portföye sahip olduklarını belirten Şenol Balo, yurt dışı mali danışmanlık alanında uluslararası şirketlerin ERP sistemlerinin uygun bir şekilde işletilmesini sağladıklarını söylüyor. “Ayrıca finansal raporlama sistemlerinin kurulması ve işletilmesi noktasında faaliyet gösteren departmanımız yüzde 99 oranında hizmet ihracatı yaparak ülkemize döviz girdisi sağlıyor” diyor.
Bir yıl önce bir inovasyon projesi olarak hayata geçen Octopod hızlı yazılım geliştirme platformu ise Türkiye’de bir ilk olma özelliği taşıyor. “Octopod, kurumsal dijital dönüşümde büyük önem arz eden yazılım geliştirme süreçlerindeki sorunlardan ortaya çıkarak geliştirilen bir inovasyon projesi” diyen Balo, bu platformun kod yazmadan yazılım geliştirmeyi sağladığını belirtiyor ve ekliyor “Kısa sürede 10 binin üzerinde kullanıcıya ulaştık.”
2012 yılında Ar-Ge faaliyetlerine başlanan Octopod’a yapılan yatırıma gelince… Balo, 5 yılda yaklaşık 5 milyon TL yatırım yaptıklarını anlatıyor. Ortaya çıkan bu platformun sağladığı katma değeri de şöyle paylaşıyor: “Hazır yazılımlar ortalama yüzde 65 oranında verimlilik sağlarken, Octopod kurumların ihtiyacını yüzde 100 karşılayacak şekilde yazılım geliştirebilme kabiliyetinde. Hiçbir güncelleme gerektirmeyen, internet olan her yerden her cihaz üzerinden kullanılabilen, geliştirme yapılabilen bir platform olduğu için, yabancı şirketlerin de oldukça ilgisini çekiyor. En önemli gündemimiz uluslararası pazarda Octopod’u bir Türkiye markası olarak duyurmak ve yükseltmek. Bunun için birçok ülke ile distribütörlük görüşmeleri yapıyoruz. Şu ana kadar Romanya, Dubai, Bulgaristan ve Azerbaycan ülkelerinde distribütörlük anlaşmalarımız imzalandı. Bu yıl sonuna kadar ülke sayısının 8’e ulaşmasını hedefliyoruz. Octopod olarak Hollanda ve İngiltere’de irtibat ofisleri açmayı planlıyoruz.”
BİYOGRAFİ OKUMAYI TERCİH EDİYORUM
Şenol Balo, iş dışında motosiklete binmeyi seviyor. Aynı zamanda bir yelkenli teknesi de var. Ancak uluslararası bir marka çıkarmaya çok fazla odaklandığı için 10 yıllık motosikletinin sadece 5 bin kilometrede olduğunu söylüyor. “3 yıldır tekneyle de toplam 20 kere denize açılmamışımdır” diye ekliyor.  Okumaya zaman ayırmayı ihmal etmeyen Balo, kişisel gelişim kitaplarının yanı sıra biyografiler okumayı tercih ediyor. “Mutlaka kendime ve iş alanıma, gezilerden ve biyografilerden bir ders çıkarır, mümkün olan en kısa zamanda uygulamaya koyarım” diye konuşuyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz