“100’ÜN ÜZERİNDE ROBOTUMUZ VAR”

14.03.2021 21:36:000
Paylaş Tweet Paylaş
“100’ÜN ÜZERİNDE ROBOTUMUZ VAR”

“100’ÜN ÜZERİNDE ROBOTUMUZ VAR”

ÖZGÜR GÜNAYDIN/BORUSAN CAT İCRA KURULU BAŞKANI

Caterpillar’ın dünyadaki en başarılı temsilcileri arasında yer alan Borusan Cat’in Türkiye’deki yolculuğu bundan 25 yıl önce 37 kişilik bir ekiple ve 95 milyon dolarlık ciroyla başladı.  
Bugün şirket, Türkiye’nin yanı sıra Kazakistan, Kırgızistan, Gürcistan, Azerbaycan ve Uzak Doğu Rusya olmak üzere toplam 6 ülkede 2 bin 500 çalışanıyla 1 milyar dolarlık ciro yaratıyor. Ağırlıklı inşaat, madencilik, enerji ve ulaşım sektörlerinde faaliyet gösteriyor.
Borusan Cat İcra Kurulu Başkanı Özgür Günaydın, iş makinelerinde Catterpillar’in yanı sıra Metso, Genie, Mantsinen, Exxon Mobil ve MAK gibi markalardan oluşan güçlü bir ürün portföyleri olduğunu belirtiyor.
İş makineleri sektörü son birkaç yıldır Türkiye’de daralma yaşıyor. Borusan Cat ise farklı pazarlarda da yer almanın avantajıyla büyümeye devam ediyor. 2019’un en başarılı yıllarından biri olduğunu dile getiren Günaydın, 2020’nin pandemiye rağmen kârlılıkta en iyi yıllardan biri olduğunu söylüyor. “Biz bu yıla güçlü bir performansla ve büyüme hedefiyle girdik. İlk üç ayda performansımız yüksek oldu. Daha sonra pandeminin etkileri başladı. Bu dönemde bile faaliyetlerimiz aksamadı. Atölyelerimizdeki doluluk oranlarımız neredeyse hiç azalmadı. Yıl sonu hedeflerimizi elde edeceğimize inanıyorum” diye konuşuyor.
Peki zor bir yılda Borusan Cat’in performansını yükselten neler oldu? Özgür, bu soruya “Segmentasyon, dijitalleşme ve inovasyon” yanıtını veriyor. Bu noktada yapılanları ve sonuçlarını şöyle paylaşıyor: “Farklı müşterilerin ihtiyaçlarını anlamak, en uygun ürün ve hizmeti sunmak için Kazakistan’dan başlayarak tüm pazarlarımızda müşterilerimizin beklentisini analiz ettik ve segmentlere ayırdık. Bugün, 6 ülkede 21 segmentteki müşterilerimizin ihtiyacını karşılamak için çözümler sunarken, çözüm portföyünü genişletme çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Dijitalleşme ve inovasyondaki yatırımlarımız bu yönde bize çok yardımcı oluyor. Endüstri 4.0 için güçlü bir altyapı geliştiriyoruz. Yapay zekâ, nesnelerin interneti (IoT) gibi Endüstri 4.0’ın temelini oluşturan teknolojileri etkin bir şekilde kullandığımız projeleri hayata geçiriyoruz. Şu anda finans ve muhasebede 54, BT’de 8, pazarlamada 17, operasyon ve serviste 8, planlama ve yedek parçada 14 olmak üzere 100’ün üzerinde robotumuz var. Robotların verimliliğimize ve iş süreçlerimize katkıları çok önemli. Mevcut robotlar yıllık 2 bin 800 kişi/gün tasarruf sağlıyor.”
“YILDA 150 UÇAK BİLETİ ALIYORDUM”
Pandemi öncesinde yılda 150’nin üzerinde uçak bileti aldığını belirten Özgür Günaydın, “Yılın dörtte üçünü seyahatte geçiriyordum. Hatta seyahatlerimde biriktirdiğim anıları görselleştirmeye çalıştığım, ‘ozgurgunaydintravels’ adlı bir Instagram hesabım var. Son zamanlarda seyahat edemediğimden aktif güncelleyemesem de, orada bir hafıza oluşturmaya ve paylaşmaya çalışıyorum” diyor. 


ÖZER HINCAL/ARVENTO GENEL MÜDÜRÜ 

 “YATIRIMLARA VE GENİŞMELEYE DEVAM EDECEĞİZ”

Arvento tasarladığı teknolojiyi dünyada 3 kıtaya ihraç eden bir mobil takip sistemleri geliştiricisi. Bundan 15 yıl önce Ankara’da bir start up olarak hayata geçen girişim, araç takip sistemlerinde 2006’dan bu yana Türkiye’de pazar lideri. Arvento Genel Müdürü Özer Hıncal, 2020’de ulaştıkları 1 milyonun üzerindeki cihaz sayısı ve 100 binin üzerindeki müşteri sayısıyla faaliyet gösterdikleri alanda dünyanın en büyük oyuncuları arasında yer aldıklarını söylüyor. “Bu rakamlar, bizi dünya küresel araç takip sistemi pazarında lider olma hedefimize daha da yaklaştırmış durumda” diyor.
Arvento, araç takip ve filo yönetim sistemlerinin yanı sıra motosiklet, konteyner, nesne, tekne takip sistemleri ve sektörel IoT çözümleri geliştirip üretiyor.
2020 yılına yüzde 25’in üzerinde büyüme hedefiyle giren şirket, ana odağını da ürün çeşitliliğini artırmak ve yurt dışında genişlemek olarak belirlemişti. Pandemiye rağmen bu yıl büyümeye odaklanmayı sürdürdüklerini belirten Özer Hıncal, neler yaptıklarını şöyle paylaşıyor: “Bu süreçte üç yeni ürün geliştirdik ve var olan ürünlerimizin yeni versiyonlarını pazara sunduk. Dünyanın en ileri teknolojileriyle donatılmış yeni takip cihazımızla konteyner ve tekne takibi alanlarına odaklandık. Treyki Moto ve Treyki Asset adını verdiğimiz yeni ürünlerimiz ise motosiklet takibi, değerli nesne ve eşya takibi alanlarına odaklandığımız ürünlerimiz oldu. Kişi ve nesne takibi sistemimiz Treyki Mini’nin kullanımı özellikle yaşlı ve hasta takibi yönünde arttı. Bu gelişmelerle 2020’yi her şeye rağmen büyüyerek kapatacağımızı öngörüyoruz.”
Yurt dışında da büyüme planı olan Arvento, son dönemde Güneydoğu Asya ve Orta Doğu’da büyümeye odaklanıyor. Bugün ürettikleri teknolojileri, 3 kıtada 28 ülkeye ve 100 binin üzerinde müşteriye ulaştırdıklarına dikkat çeken Hıncal, 2021 yılında da yurt içinde ve yurt dışında büyüme ivmelerini devam ettireceklerini söylüyor. “Ar-Ge çalışmaları ve şirket içi ve dışı yapılan stratejik yatırımlar, büyümemizi etkileyen en önemli faktörler. 2021’de bu alanlara yatırım yapmaya, yenilikçi fikir ve ürünler ortaya koymaya devam edeceğiz. Daha ulaşılabilir ürünleri pazara sunarak, daha geniş kullanıcı kitleleriyle buluşarak, yeni ürünlere ve iş birliklerine imza atarak büyümeyi planlıyoruz. Yurt içinde ve dışında yatırımlarımıza ve genişleme çalışmalar��mıza devam edeceğiz. Hedefimiz Türkiye’den dünya çapında lider bir teknoloji şirketi çıkmasını sağlamak” diye konuşuyor.
BATERİ ÇALIYOR

Özer Hıncal, iş dışında ailesiyle vakit geçiriyor, seyahat ediyor, bateri çalıyor ve denizde olmaktan keyif alıyor.  “Denizdeyken, müzik yaparken ve ailemle birlikte vakit geçirirken, dünyanın en huzurlu insanlarından biri oluyorum” diyor.


ÖZEN ALTIPARMAK/ALTIPARMAK GIDA YÖNETİM KURULU BAŞKANI 

“İLK AKLA GELEN MARKA OLACAĞIZ”

Özen Altıparmak, bal sektörünün gelişmesine önemli katkıları olan bir iş insanı. 1980 yılında Altıparmak Gıda ile Balparmak markasını hayata geçirdiğinde balda marka kavramı henüz oluşmamıştı. Balın ambalajsız olarak açıkta satıldığı yıllarda, markalı ilk ürünü pazara sunan Altıparmak, 1986 yılında da ilk bal analiz laboratuvarını kurdu.
Türkiye’de sektörde markalaşan ilk şirket olarak, 1989’da ülkenin en çok satılan bal markası olduklarını belirten Altıparmak, “1991’den bu yana da Türkiye’de pazar liderliğimizi koruyoruz. 1995’de ilk ihracatımızı gerçekleştirdik. Bugün dünya ambalajlı bal pazarının en büyük 6’ncı markası konumunda yer alıyoruz” diyor.

Altıparmak Gıda, 30 bin metrekare arazi üzerinde kurulu tesislerinde, üç vardiyada yıllık 32 bin ton işleme kapasitesiyle Avrupa’nın en büyük bal paketleyicileri arasında. Türkiye pazarının da yüzde 51’ini elinde bulunduruyor. Ayrıca en büyük markalı bal ihracatçısı olan şirket, Almanya, Avusturya, Hollanda, Belçika, Fransa, İngiltere, Çin, Azerbaycan, Singapur ve Japonya’nın da aralarında olduğu pek çok ülkeye ihracat yapıyor.

Çam ve çiçek balının yanı sıra ApiteraZen, ApiteraUp, ApiteraMind, Katla Balla ve BallıMix ürünlerini yurt dışında da tüketicilerle buluşturduklarını belirten Özen Altıparmak, “Avrupa’da lokal ve gurme ürünler satan marketlerin yanı sıra artık zincir marketlerin raflarında da yer alıyoruz. Önümüzdeki dönemde özellikle katma değerli ürünlerimizle Orta Doğu ve Kuzey Amerika gibi yeni pazarlara girmeyi, Avrupa ülkelerindeki ulusal market zincirlerinde varlığımızı koruyarak yaygınlaşmayı hedefliyoruz” diyor.
Pandemiyle birlikte artan sağlık kaygıları bal sektörünü olumlu etkilemiş görünüyor. Pandemi başından itibaren bal ve propolis gibi bağışıklık destekleyici doğal ürünlere talebin arttığını ifade eden Altıparmak, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Polen, propolis ve arısütü, Apiterapi’de kullanılan takviye edici gıdalar. Biz de Apitera markamızın çatısı altında özellikle bağışıklık destekleyici propolis ve propolis içeren yeni ürünler geliştirdik. Pandemi döneminde Apitera serimizin satışları yüzde 100’ün üzerinde, bal satışlarımız ise yüzde 25 oranında arttı.”
2021 yılında Altıparmak Gıda’nın hedefi ihracatta daha hızlı büyümek. Şirket toplam satışlar içinde yüzde 3 olan ihracat oranını yüzde 10’a ulaştırmayı planlıyor. Özen Altıparmak, önümüzdeki birkaç yıllık büyüme rotalarını şöyle açıklıyor, “Pandemiyle birlikte bal ve propolis gibi bağışıklığı destekleyici ve sağlık faydası olan doğal ve takviye edici ürünlere olan talep arttı. Bu takviye edici gıdalar gibi katma değeri yüksek ürünlerle şekersiz ballı karışımlar üzerine de odaklanacağız. Balda olduğu gibi katma değerli arı ürünlerinde de hem Türkiye’de hem dünyada akla gelen ilk marka olacağız. Arıyı ve arıcıyı koruyarak, arıcılık mesleğinin gelişmesine ve iyi tarım politikasıyla ekosisteme katkı sağlayacağız. Başlatacağımız iyilik hareketleriyle ürünlerimizi ve arıcılık mesleğini gelecek nesillere aktaracağız.”

MÜZİK GRUBU VAR

Özen Altıparmak için okul ve iş arkadaşlarıyla bir araya gelmek en büyük keyif. Her fırsatta eski dostlarla bir araya gelmekten, anılarını konuşmaktan, birlikte mavi tur ve kültür turları yapmaktan mutlu olduğunu belirten Altıparmak, “Pandemi öncesine kadar belirli tarihlerde bir araya gelerek kendi içimizde kurduğumuz müzik grubuyla çok keyifli saatler geçiriyorduk. Şimdi pandeminin bitmesini ve tekrar müzik buluşmaları yapmayı arzu ediyoruz” diyor. 

 

MEHMET ÜREK/WİLO TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

“FABRİKA SAYIMIZI ARTIRACAĞIZ”

 

Wilo tam 149 yıllık bir şirket. Almanya’nın Dortmund kentinde bakır ve pirinç işleme fabrikası olarak 1872 yılında kurulan marka, 1928’de dünyanın ilk sirkülasyon pompasını üreterek yerel oyunculuktan global oyunculuğa geçti. Şirket, bugün binalarda, endüstride ve altyapı uygulamalarında bulunan ısıtma, soğutma, havalandırma sistemlerinin yanı sıra su temini ve atık su uygulamalarında da kullanılan pompa sistemlerinde sektörünün öncü markası konumunda. Yılda yaklaşık 10 milyon pompa ürettiklerini belirten Wilo Türkiye Genel Müdürü Mehmet Ürek, “10 bine yakın geniş ürün gamımız ve sistemlerimizle farklı alanlar için çözümler geliştiriyor, enerji kaynaklarının akıllı ve verimli kullanıldığı bir dünya için çalışmalarımızı sürdürüyoruz” diyor.
1992 yılından itibaren Türkiye pazarında yer alan şirket, 1997’de markanın dünyadaki malzeme temin merkezlerinden biri olarak tescillendi. Ürek, “Wilo Türkiye operasyonumuzda 35 bayimiz, 100’ü aşan merkez çalışanımız ve uzmanlaşmış servis kadromuzla yaklaşık 1.000 kişilik bir aile olarak müşterilerimize enerji verimliliği yüksek, üstün performanslı ürün ve çözümler sunuyoruz” diye konuşuyor.

Son yıllarda Wilo’nun gündemindeki en önemli projelerden biri eski ve verimsiz pompaların yüksek verimli ve daha az enerji tüketen ürünlerle değiştirilmesi. Bu projeyle küresel karbon emisyonlarını sürdürülebilir şekilde azaltarak enerji tasarrufu sağladıklarını anlatan Ürek, “Proje kapsamında Wilo olarak, 2019'da 10 bin enerji çözümü projesi gerçekleştirdik” diyor
Şirketin odağında bir diğer önemli konu da dijitalleşme. Pandemiyle birlikte dijitalleşme yatırımlarını artırdıklarını ifade eden Ürek, Ar-Ge'ye en çok yatırım yapan şirketler arasında olduklarının altını çiziyor. Her yıl gelirlerinin yüzde 3,5’ini Ar-Ge çalışmalarına ayırdıklarını belirten Mehmet Ürek, “Ar-Ge çalışmalarımızın temelinde verimli teknolojilerle çevre ve kullanıcı dostu ürünler geliştirmek yatıyor. 2021 yılında temiz su temini alanında yeni ürün geliştirme çalışmalarımıza artan bir ivmeyle devam edeceğiz. 100 milyon insanın temiz suya erişimini sağlama hedefimiz doğrultusunda yenilikçi su çözümlerimizin büyüme hızını yüzde 7,5 artırmayı amaçlıyoruz. Dijitalleşme üzerine yatırımlarımıza hız kesmeden devam edeceğiz” diyor.
Wilo Türkiye’nin gelecek hedeflerine gelince… Ürek, hedeflerini şöyle paylaşıyor: “Önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye’deki fabrika sayımızı ve üretim hatlarımızı artırmayı hedefliyoruz. Böylelikle hem Türkiye’deki müşterilerimiz hem yakın bölgemizdeki ülkeler için ürünlerin hızlı bir şekilde tedarikini sağlayabilmeyi amaçlıyoruz. Faaliyet gösterdiğimiz tüm alanlarda ilgili pazarı domine etmeye ve takip edilen marka olmaya devam etmek de önceliklerimiz arasında. Bu doğrultuda değişimi, suyu ve geleceği yönetmek için var gücümüzle çalışmayı sürdüreceğiz. Enerji çözümleri ve endüstri segmenti iş planlarımızın odağında olacak.”

“EN BÜYÜK MOTİVASYONUM”

Mehmet Ürek, büyük şehirlerin ve teknolojinin üzerinde bıraktığı toksik etkiyi doğada vakit geçirerek atmaya çalışıyor. “Doğayı dinliyorum, anlamaya çalışıyorum. Bunun müthiş bir motivasyon kaynağı olduğunu düşünüyorum. Bu sayede kendi iç yolculuğumu tamamlamaya çalışıyorum” diyor.

 

BAHATTİN UÇAR/INVEST İNŞAAT YÖNETİM KURULU BAŞKANI 

2021’DE 2,5 MİLYAR TL’LİK YATIRIM YAPACAK

Bahattin Uçar, inşaat ve tekstil sektörünün yakından tanıdığı bir isim olmasına rağmen bugüne kadar çok fazla ön plana çıkmayan başarılı bir iş insanı. 1972 doğumlu Uçar, ODTÜ Mimarlık mezunu. 1992 yılından itibaren inşaat sektöründe birçok projeye imza attı. 2005 yılında da Düzce’de kurduğu İstanbul İplik ile pamuk ipliği ihracatında Türkiye’nin en büyük ihracatçılarından biri haline geldi.
Bugün Invest İnşaat ve İstanbul İplik, 1,3 milyar TL ciro yaratan bir grup.
Invest İnşaat, son yıllarda Ayazağa’da hayata geçen Vadi İstanbul projesiyle adından söz ettirdi. İki ortaklı olarak tamamlanan konut, rezidans, ofis ve AVM’yi içeren projeyle bir şehir oluşturduklarını belirten Bahattin Uçar, projenin yatırım bedelinin 2,8 milyar dolar olduğunu açıklıyor.
Vadi İstanbul’un ardından aynı bölgede Vadi Koru projesini geliştiren Invest İnşaat,  burada da 338 bağımsız birimden oluşan, bunun 242’si konut geri kalanı ofis ve ticari alan olan projeyi tamamladı.
Böylelikle 2012-2019 yılları arasında ortak girişimlerle birlikte 2 milyon metrekare inşaat bitirdiklerini dile getiren Bahattin Uçar, “Bugünkü kurlarla baktığımızda bu projelerin satış değerleri 24 milyar TL’yi buldu” diyor.  
Şimdi Uçar, bölgede iki büyük proje için düğmeye bastı. Yine Ayazağa bölgesinde yer alacak projenin ilki Invest Vadi adını taşıyor. 2021 mart ayında lansmanı yapılacak proje, 480 bağımsız birimden oluşacak. Uçar, projenin detaylarıyla ilgili şöyle konuşuyor: “230 dairelik bir rezidans oluşturuyoruz. Rezidans için dünyada iyi bilinen iki markayla şu anda franchise görüşmesi yapıyoruz. Markalı bir rezidans olacak. 250 de konut yapacağız. Konutlarda en küçük balkon 11 metrekare olacak. İki tarafında orman bir tarafında da deniz suyu olan dere yer alacak. Peyzaj alanı bir futbol sahasından daha büyük olacak bu projenin inşaat maliyeti 750 milyon TL. 18 ayda teslim planımız var. Satış hasılatı beklentimiz de 1,8 milyar TL.”
Şirket, 2021 son çeyreğinde yeni bir proje daha devreye alacak. Burada da yine rezidans, 20 bin metrekare ticari alan ve 1.150 konut olacağını belirten Uçar, “Bu projede bir teknopark da yapacağız. Toplam projeyi 280 bin metrekareye inşa edeceğiz. 1,6 milyar TL’lik yatırım bedeli olan projenin ciro hedefi 3,5 milyar TL” diye konuşuyor.
“TEKSTİLDE DE BÜYÜYORUZ”
Bahattin Uçar sadece inşaatta değil aynı zamanda tekstil alanında da büyüme planları yapıyor. 2005 yılında Düzce’de kurulan İstanbul İplik, Türkiye’nin en büyük iplik ihracatçıları arasında yer alıyor. Şirket, ürettiği pamuk ipliğini ağırlıklı İspanya, Portekiz ve İtalya’ya ihraç ediyor. Bu yılı 210 milyon TL’lik bir ciroyla kapattıklarını açıklayan Uçar,  “2021’de 150 milyon TL’lik bir yatırımla kapasite artırımına gideceğiz. Kapasitemiz yüzde 65 oranında artacak. 200 kişi olan çalışan sayımız 350’ye çıkacak” diyor.


Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz