CANER DİKİCİ/TAB GIDA CEO’SU
“İŞ MODELLERİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİ”
TFI TAB Gıda Yatırımları uluslararası bir şirket. Türkiye, Kuzey Makedonya Cumhuriyeti, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Gürcistan ve Çin olmak üzere 5 ülkede hızlı servis restoran operasyonu yürüten şirket, Türkiye’de 1.200’ü, Çin’de 1.300’ü aşan toplam 2 bin 500 restoranı ve 55 bini aşkın çalışanıyla faaliyetlerini sürdürüyor.
Şirketin çatısı altında Burger King, Sbarro, Popeyes ve Arby’s olmak üzere dört global, Usta Dönerci ve Usta Pideci olmak üzere iki ulusal marka yer alıyor.
Türkiye’nin yanı sıra Çin’de de Burger King operasyonundan sorumlu olan TFI TAB Gıda, böylelikle zincirin tüm dünyadaki restoranlarının yüzde 10’unu yönetiyor. Çin’de yakalanan bu başarı şirketin geçtiğimiz ay Çin Popeyes operasyonunu başlatmasının önünü açtı.
Geçtiğimiz yılı yüzde 25’lik büyümeyle 7,4 milyar TL ciroyla kapatan TFI TAB Gıda Yatırımları, bu yıl da ciddi bir büyüme beklentisine sahipti. Ancak COVID-19 salgını bu tabloyu değiştirdi. TFI TAB Gıda Yatırımları Yönetim Kurulu Üyesi ve TAB Gıda CEO’su Caner Dikici, salgın sebebiyle pazar koşullarını tam olarak öngöremediklerini söylüyor. “Çin’de neredeyse restoranlarımızın tamamı açık. Ciromuz orada şu an eskisi gibi olmasa bile hızla toparlanıyor. Türkiye’de paket servis ve gel-al hizmetlerimizle müşterilerimize hizmet veriyoruz. Restoranların ne zaman eskisi gibi müşteri kabul edeceğini görmeden bir öngörüde bulunmak zor. Gelişmelere göre yılın kalanına yönelik planlarımızı yeniden şekillendireceğiz” diyor.
TFI TAB Gıda Yatırımları için salgın sürecinde Çin’de yaşanan deneyimin önemi büyük. Pandeminin ilk görüldüğü ülke olan Çin’de virüsle mücadele kapsamında yaptıklarının Türkiye’de daha hazırlıklı ve deneyimli hareket etmelerini sağladığını belirten Dikici, “Çin’de virüs ilk göründüğü andan itibaren müşterilerimiz ve çalışanlarımızın sağlığını, aksiyon planımızın merkezine koyduk. Zaten yüksek olan hijyen standartlarımızı daha da artırdık. Yakın temas ihtimalini ortadan kaldıracak birçok restoran içi ve restoran dışı uygulamayı devreye aldık. Aynı uygulamaları Türkiye’de de hayata geçirdik” diye konuşuyor. Dijitalleşmeye uzun yıllardır çok ciddi yatırımlar yapan şirket bu dönemde bu yatırımın faydasını da ciddi şekilde görüyor. Dikici, Türkiye’de uzun bir süredir kullandıkları Tıkla Gelsin ile birlikte “Siparişimi Kapıya As”, “Temassız Teslimat” ve “Güvenli Paket” uygulamalarını sunmaya başladıklarını anlatıyor. “Böylece bu uygulamalarla, ürünlerimizin restoranlarımızdan müşterilerimize kadar tamamen kapalı ve güvenli bir şekilde teslimatını sağladık. Hem çalışanlarımızın hem siparişleri teslim eden kuryelerimizin ateşini düzenli olarak ve sipariş yola çıkmadan hemen önce ölçerek, bilgi kartlarımız aracılığıyla müşterilerimizle paylaşmaya başladık” diyor.
“HIZLI HAREKET ETME DÖNEMİ”
Caner Dikici bu dönemin herkes için bir öğrenme süreci olduğunu düşünüyor. Bundan sonra dünyanın eskisi gibi olmayacağını dile getiren Dikici, sözlerini şöyle sürdürüyor: “Artık çok daha hızlı karar alıp, hızlı hareket edeceğimiz bir döneme girdik. Bu süreçte dijitalleşmenin, e-ticaretin ve yenilikçi çözümlerin öne çıktığını görüyoruz. Önümüzdeki dönemde sektörün birçok oyuncusunun iş modelini yeniden gözden geçirmesi gerekiyor.”
MURAT AKDOĞAN/MYC PARTNERS YÖNETİM KURULU BAŞKANI
“WELLNESS İLE BÜYÜK BİR AVANTAJA SAHİBİZ”
MYC Partners Yönetim Kurulu Başkanı Murat Akdoğan, ilk turizm yatırımını Bodrum Adabükü’nde keşfettiği, 650 metrelik plaja sahip olan 83 bin metrekarelik koyu almasıyla gerçekleştirdi. Uzak Doğu resort işletmeciliği konusunda tecrübeli LUX şirketiyle 2017’de, LUX Resort & Residences’ın kapılarını açan Akdoğan, 3 yıl boyunca bu markayla çalıştıktan sonra bu yıl Le Meridien ile anlaştı. LUX ile yaptıkları 3 yıllık anlaşma süresince dünyanın en büyük markalarının otellerini bünyelerine katmak için sürekli ikna çalışmaları yürüttüğünü belirten Akdoğan, “Biz de bu sezon dünyanın en büyüğü olan Marriott’ın premium markası Le Meridien ile ‘kişiye özel’ ve yüksek standartlarda hizmetlerimizi devam ettirme karar aldık” diyor. Toplam 70 milyon dolarlık bir yatırım olan Le Meridien Bodrum Beach Resort, bünyesindeki Vitalica Wellness ile hizmet veriyor.
Turizm sektörü için zorlukların en üst seviyeye çıktığı bu yıl Murat Akdoğan’ı çok endişelendirmiyor. İş hayatında kendisini başarıya ulaştıran etkenlerin hep bu şekilde zor dönemler olduğunu dile getiren Akdoğan, sözlerine şöyle devam ediyor: “İçinde bulunduğumuz bu zor sezonda Le Meridien Bodrum Beach Resort olarak kıyaslanamaz hizmetlerimizi kullanarak, Bodrum Yarımadası’nda büyük üstünlük sağlayabileceğiz. Öncelikle resortumuz bünyesinde bulunan Vitalica Wellness ile sağlığın önemini tüm dünya genelinde gerektiği şekilde öne çıkartan, sağlığın güçlendirilmesi, bağışıklığın artırılması ve detoks programlarıyla büyük bir avantaja sahibiz. Ayrıca pandemi günlerinde sağlanması gereken sosyal mesafe ve izolasyon şartlarına da Le Meridien Bodrum Beach Resort, gerek projesinin doğası gerek profesyonel kadrosu ve sağlık hizmetlerinde edindiğimiz tecrübe dolayısıyla en uygun resort.”
Le Meridien Bodrum Beach Resort, bu yıl 1 Haziran’da kapılarını açıyor. Sezonun ilk yarısı için başlangıçta yüzde 40 yerli misafir bekleyen tesis, yılın ikinci yarısından yıl sonuna doğru da totalde yüzde 60 oranında yabancı misafir rezervasyonuna sahip. Akdoğan, izole villa ve rezidanslarında sosyal mesafelerini koruyarak tatil yapmak isteyen misafirlerinden uzun dönemli rezervasyon talepleri aldıklarını söylüyor.
“YATIRIMLARA DEVAM EDİYORUZ”
Murat Akdoğan, Le Meridien Bodrum Beach Resort ile aynı zamanda düğün ve kutlama organizasyonlarında da öne çıkmayı planlıyor Bahçe konsepti, kum plaj konsepti, havuz başı konseptiyle iskeleleri ve açık hava sinemalarında her türlü seremoni ve kutlamayı gerçekleştirebildiklerini belirten Akdoğan, “Bodrum, son yıllarda destinasyon düğünlerinde en popüler bölgelerden, biz de bu yönde yatırımlarımıza devam ediyoruz. Bu özelliğimizle özellikle Hindistan, Orta Doğu ve Avrupa ülkelerine hitap ediyoruz” diyor.
AVİ ALKAŞ/HAN SPACES YÖNETİM KURULU BAŞKANI
OFİSTE NE DEĞİŞECEK?
HAN Spaces, Avi Alkaş ile Nurus’un üçüncü kuşak yöneticileri Renan ve Güran Gökyay’ın ortak girişimi. HAN Spaces’in çalışmayı verimli ve keyifli kılan, kurumlara uçtan uca hizmetler, esnek alan çözümleri ve deneyimler sunan bir gayrimenkul yönetimi ve Proptech şirketi olduğunu belirten Avi Alkaş, “Kurumsal ofis, sanal ofis, coworking ve özel masa seçenekleri sunarken, HAN HQ çözümleri ve HAN Flex üyelik modeli ile şirketlerin kısa veya uzun dönemli ihtiyaçlarına yönelik çalışma alanları geliştiriyoruz” diyor.
Yeni oluşumun hedefinde, esnek çalışmaya, iş birliği imkanlarına, platform kapsamında sunulacak hizmet ve avantajlardan yararlanmaya açık şirketler ve çalışanlar var. İş birliği yaptıkları şirketin, sermaye gerektiren ve uzun dönemli sözleşmeyle kendisini kısıtlayan bir yatırım kalemini; üyelik veya kurumsal anlaşmayla operasyonel gidere, esnek kontrata ve yönetsel kolaylığa dönüştürmesini sağladıklarını ifade eden Alkaş, “Aynı zamanda çalışanlara da konfor, kolaylık, deneyim ve ayrıcalıklar sunuyoruz. Kısaca HAN istediğiniz an, istediğiniz kadar mekan sunuyor” diye konuşuyor.
Yeni dönemde çalışma alanlarında köklü bir değişim yaşanması kaçınılmaz görünüyor. En önemli konuların başında sosyal mesafe geliyor. Sosyal mesafe kuralını uygulamak demek, ofiste çok daha az insanı çok daha geniş bir alana yaymak demek. Alkaş, eskiden kişi başına ortak ve sosyal alanlar dahil 10-15 metrekare alan düşerken son dönemde yaşanan sıkışma ile 7 metrekareye kadar düştüğünü hatırlatıyor. Bu noktada çözümleri şöyle sıralıyor: “Sosyal mesafe bu alanı yeniden artıracak. Ayrıca yakın masalar ve koltuklar arasına panel ve seperasyonların, ofisin farklı noktalarına el dezenfektanı ve diğer hijyen ürünlerinin yerleştirilmesi, zemine yürüyüş rotası çizilmesi gibi farklı uygulamaların hayata geçirilmesi gerekiyor. Bina genelinde giriş çıkış, otopark, asansör ve havalandırma son derece kritik hale geldi. COVID-19 önlemlerinin yanı sıra Office IoT ile dokunmayı azaltan uygulamalar ve yapay zeka üzerinden sosyal mesafe ve maske kullanım analizi yapacağız, bu şekilde Proptech uygulamalarını sağlık odağında yeni döneme entegre etmek de mümkün.”
Yeni normale dönüşün önemli bir parçası ofislere dönüş. Ancak Alkaş’a göre dönüş kararı herkesi kapsamayacak. Özellikle ilk dönemde uzaktan çalışması mümkün ve sürdürülebilir olan herkesin uzaktan çalışmaya teşvik edileceğini ifade eden Alkaş sözlerine şöyle devam ediyor: “Yalnızca mutlaka ofiste bulunması gerekenler ofislere çağrılacak. Global ve büyük şirketlerde ofise dönüş ekibin yüzde 25-30’unu kapsayan bir planlama çerçevesinde şekilleniyor. Merkez ekipleri ve yönetim kadroları merkez ofisteyken, ekiplerin bir kısmı dönüşümlü olarak home office uygulaması yapabilir, daha mobil çalışanlar belirli hub’lar ve uydu ofislerde konumlanabilir. Kurumsal ve bireysel taleplere yönelik tüm hizmetlerin sunulduğu, çalışanların evlerine daha yakın çalışabilecekleri hub’lara yönelim göreceğiz.”
“İÇGÖRÜLERİ DİNLİYORUZ”
Yeni dönem çalışma alanlarına yönelik somut, makul, sürdürülebilir standartların belirlenmesi için bir ortak akıl platformu olan Re-Set Workspace, HAN Spaces öncülüğünde kuruldu. Yönetim, insan kaynakları, İSG, hukuk mimari, teknoloji ve sürdürülebilirlik gibi farklı alanlarda görüş bildiren paydaşlarıyla bir araya geldiklerini belirten Alkaş, “İlk aşama olan Ideathon kapsamında iş dünyası liderleri, tasarımcılar ve akademisyenlerle oturumlar düzenliyoruz. Future Bright Group ile yürüttüğümüz Türkiye İş Hayatı ve Çalışma Alanları Beklenti araştırması ile şirket yöneticileri ve çalışanlarının beklenti, içgörü ve çözüm önerilerini dinliyoruz. Somut çıktıları ise STK’lar ve ilgili bakanlıklarla paylaşacağız” diyor..
BURAK BAŞARIR/COCA COLA İÇECEK CEO’SU
5 BAŞLIKLI MÜCADELE
Coca Cola İçecek (CCI), 10 ülkede 26 fabrika ve 8 bin 500’e yakın çalışanıyla Coca-Cola sisteminin en önemli şişeleyicilerinden biri olarak, The Coca-Cola Company markalarının içeceklerin üretim, satış ve dağıtımını gerçekleştiriyor.
2019’da net satış geliri yüzde 15 artarak 12,5 milyar TL’ye ulaşan şirketin, konsolide satış hacmi de 1,3 milyar ünite kasa oldu. Bunun yarısı da Türkiye’den geldi.
Bu yıl da tüm zorlu sürece rağmen ilk çeyrekte şirket konsolide satış hacmini yüzde 4 artırmayı başarmış durumda. Bu performansın yılın ilk iki ayındaki güçlü satışlardan kaynaklandığını belirten Coca-Cola İçecek CEO’su Burak Başarır, 2020’ye ilişkin büyüme beklentilerini değiştirdiklerini ifade ediyor. Başarır konuyla ilgili şöyle konuşuyor: “Coca-Cola İçecek olarak, faaliyet gösterdiğimiz coğrafyalardaki her gelişmeyi yakından takip ediyor ve gereken değişikliklere proaktif olarak uyum sağlıyoruz. COVID-19 salgınının süresinin ve olası etkilerinin belirsizliği nedeniyle 2019 yılsonu mali tablolarının açıklandığı tarihte verdiğimiz 2020’ye ilişkin beklentilerimizi üzülerek geri çekmek durumunda kaldık. Bu dönemde zayıf satış hacimlerinin etkisini, sıkı maliyet ve operasyonel gider yönetimine ağırlık vererek azaltmayı hedefliyoruz.”
Salgın sürecinde CCI salgına karşı mücadelesini beş başlık altında yürütüyor. Bunlar: Çalışanlarını korumak, müşteri ve tüketicilerine hizmet vermeye devam etmek, topluma karşı olan yükümlülüklerini yerine getirmek, ürün güvenliğini sürdürmek ve finansal gücüyle birlikte sürdürülebilir kaliteli büyüme trendini korumak. Dinamik bir yönetim süreci yürüttüklerinin altını çizen Başarır, sözlerine şöyle devam ediyor: “Haziran ayında üç faza ayırdığımız ofise geri dönüş planımızı devreye sokuyoruz. Ofislerimizde hem sosyal mesafenin hem hijyenin sağlanmasına yönelik üst düzey önlemlerle, kritik görevlerde olan arkadaşlarımız ofislere gelmeye başladı. Birinci fazda ofislerimizdeki çalışan oranı toplam çalışan sayısının yüzde 20’sini geçmeyecek şekilde organize ettik. Süreci ve gelişmeleri yakından takip etmeye devam ediyoruz.”
“1 MİLYAR DOLAR YATIRIM YAPTIK”
Coca-Cola İçecek CEO’su Burak Başarır, hizmet verdikleri bütün ülkelerde ekonomik ve sosyal gelişime katkıda bulunduklarını, son 10 yılda 2 milyar doların üzerinde doğrudan yatırım yaptıklarını söylüyor. “Sadece Türkiye’deki yatırım tutarı 1 milyar dolar oldu” diyen Başarır, pandemi sürecinde şirket olarak neler yaptıklarını şöyle paylaşıyor: “Ülkemizde salgınla mücadelede bugüne kadar farklı alanlarda ihtiyaçları karşılayacak şekilde toplam 13 milyon TL’lik kaynak ayırdık. Karantina altındaki yaklaşık 20 bin kişiye içecek temin ettik. Sağlık çalışanlarına ve yerel yönetimlere ihtiyaç sahiplerine dağıtılmak üzere ürün sağladık. Ana hissedarımız Anadolu Grubu’nun Milli Dayanışma Kampanyası’na yaptığı 5 milyon TL’lik bağışa, Coca-Cola İçecek olarak 1,25 milyon TL destekte bulunduk. Coca-Cola Vakfı aracılığıyla ayırdığımız 10 milyon TL’lik kaynağı Kızılay iş birliği ile 3 bacaklı bir destek programında değerlendiriyoruz. Metro Türkiye öncülüğünde başlatılan Küçük İşletmem İçin projesinin ana partneriyiz. Küçük işletmelere, hayat normale döndüğünde gereken can suyunun karşılanmasına katkı sağlamak amacıyla ürün desteği veriyoruz.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?