GÜRAL’IN AR-GE ATAĞI

20.12.2020 21:50:000
Paylaş Tweet Paylaş
GÜRAL’IN AR-GE ATAĞI

HARİKA GÜRAL/GÜRAL GRUP YÖNETİM KURULU ÜYESİ

GÜRAL’IN AR-GE ATAĞI

Güral Grup, porselen, vitrifiye, turizm, maden, inşaat ve enerji alanlarında faaliyet gösteriyor. Grubun amiral gemilerinden Güral Porselen, bundan tam 31 yıl önce İsmet Güral liderliğinde kuruldu. Şirket son yıllarda ise ihracattaki atağıyla dikkat çekiyor. 2018 yılında sektörün en önemli ikinci ihracatçı şirketiyken 2019 yılında zirveye yerleşen Güral Porselen’e ihracattaki bu başarıyı getiren önemli unsurlardan biri de özellikle Ar-Ge’de gerçekleştirdiği hamleler oldu. Güral Grup Yönetim Kurulu Üyesi Harika Güral, 2017 yılında Sanayi Bakanlığı tarafından Ar-Ge merkezi belgesi alarak sofra eşyası üretimi yapan sektördeki ilk şirket olarak tescillendiklerini hatırlatıyor.

Güral, “2019 yılında Ar-Ge merkezimiz geliştirdiği sırla dijital baskı teknolojisini birleştirerek renk çeşitliği ve canlılığı yüksek sofra eşyası ürünler geliştirdi. Piyasaya ‘Digibone’ adıyla sürüldü ve hem ev hem HoReCa sektörlerinde oyunu değiştirdi. HoReCa sektörü bu sayede, ilk defa bu kadar çok dekorlu ürün kullanır hale geldi” diyor.
Ar-Ge çalışmaları Güral Grup için önemli. Bu kapsamda yaptıkları çalışmalar, şirketin katma değerli ürün portföyünü genişletiyor. Türkiye’nin ilk kare bone porselen formunu ürettiklerine de değinen Harika Güral, bu sayede özellikle Çin’den gelen genel olarak Uzak Doğu menşeli ürünlerin ithalatının görece olarak azaldığını ifade ediyor. Ar-Ge merkezi olduktan sonra Güral Porselen’in şirket içi proje sayısı da artmış. TÜBİTAK TEYDEB 1501 ulusal projelerine ağırlık verdiklerini belirten Güral, sözlerine şöyle devam ediyor:

“2 yıl gibi kısa bir sürede 5 TEYDEP 1501 projesi yazıldı. İki projemiz TÜBİTAK tarafından desteklenmeye hak kazandı. Ar-Ge merkezimizde, üretim yaptığımız alanın dışında atıkların tekrar kullandırılarak ithalatın ve karbondioksit emisyonunun azaltılması, geleneksel seramiğin dışına çıkılarak ülkemizde üretimi sınırlı olan ateşe dayanıklı malzemeler olan refrakter üretimiyle ilgili projeler de yapıyoruz. 2019 yılında Kütahya Dumlupınar Üniversitesi ile Heriş Seramik arasında protokol imzalanarak ilk kez üniversite-sanayi iş birliğinin en önemli araçlarından olan TÜBİTAK-2244 Endüstriyel Doktora Programı’na başvurduk. Sunulan projede Ar-Ge merkezimizden 4 araştırmacımızın doktora eğitimi alması öngörüldü. Kütahya’da bu programa başvurusu kabul edilen tek şirket Güral Porselen oldu. Bu sayede araştırma kabiliyeti yüksek deneyimli personellerin şirketimize ve ülkemize kazandırılması hedefimizi gerçekleştirdik.”

YÜZDE 100’E VARAN DOLULUK

Güral Grup’un önemli işlerinden biri de turizm. Grup, Antalya’da Güral Premier Tekirova ve Güral Premier Belek markalarıyla iki ayrı otelle sektörde faaliyet gösteriyor. Güral, Güral Premier Tekirova’yı 20 Ağustos tarihinde açtıklarını Belek’teki otellerini kapalı tutma kararı aldıklarını söylüyor. Sezonu nasıl geçirdiklerini de şöyle paylaşıyor:

“Pandemi nedeniyle sadece 500 odamızı açmayı planlamıştık, ancak belli dönemlerde aşırı talep nedeniyle 600 odaya kadar çıktık. Bu şekilde neredeyse yüzde yüze yakın bir dolulukta ilerliyoruz. Otel olarak 50’den fazla ülkeden misafir ağırlıyoruz. Bu dönemde lokomotif pazarımız Rusya ve Ukrayna oldu. Almanya, İngiltere gibi Batı pazarlarından ciddi kayıplar söz konusu. Otellerimizi rakiplerinden farklı en büyük özelliği birbirinden bağımsız 2-3 katlı binalarla yatay yapılaşmayla inşa edilmiş olması. Yaklaşık 200 bin metrekarelik bir alanda misafirlerimize doğa ve yeşille iç içe geçmiş ferah alanlar sunuyoruz. Bu nedenle otellerimiz yapı gereği sosyal mesafe kurallarını en iyi şekilde uygulayabileceğimiz nadir otellerden. 2021 sezonu, şu an yaşanan ortamdan pek farklı olmayacak gibi gözüküyor. Bu iki ay aslında bizim için 2021 sezonuna bir hazırlık olmuş olacak.”

NECAT ALTIN/ ZORLU TEKSTİL GRUBU BAŞKANI 

“CİROYU 2 KATINA ÇIKARACAĞIZ”

Zorlu Tekstil Grubu, 7 bine yakın çalışanıyla toplam 800 bin metrekarelik kapalı alanda gerçekleştirdiği üretimle dünyanın önde gelen polyester iplik ve ev tekstili üreticilerinden biri. Üretimini ağırlıklı Korteks ve Zorluteks fabrikalarında yapan grubun toplam 14 şirketi bulunuyor. Grup, cirosunun yaklaşık yüzde 31’ini 5 kıtada 68 ülkeye ihraç ediyor.
Zorlu Tekstil Grubu Başkanı Necat Altın, zor geçen 2019’da, inovasyon ve teknolojiyle şekillenen, döngüsel ekonomi tabanlı yeni nesil tekstil yaklaşımlarıyla kârlılıklarını artırırken ciro bazında büyümeye devam ettiklerini söylüyor. Grup, bu yıla da yüzde 15’lik bir büyüme planıyla giriş yaptı. Yılın ilk çeyreğinde beklentilere paralel büyüdüklerini belirten Altın, “Pandeminin ilk 1-2 ayında yaşadığımız kaybı sonraki aylarda toparladık. 2020’yi 605 milyon dolar ciroyla kapatmayı hedefliyoruz” diyor.
Pandeminin başlangıcı olan nisan mayıs döneminde Türkiye’de ev tekstili ihracatı yüzde 60’a yakın oranda düştü. Bütün mağazalar kapandığı için pazar ciddi ölçüde daraldı. Bu dönemde ciroların yarıya düştüğünü ifade eden Altın, “E-ticaret diğer dönemlere göre 3-4 kat arttı. Kontrollü sosyal yaşama geçişle hızlı bir toparlanma dönemine geçtik. Zorlu Tekstil olarak pandemiye rağmen ihracatta üçüncü çeyrek ciromuzda geçen yılı yakaladık. Son çeyreğin de mevcut koşullar devam ederse daha dengeli geçeceğini öngörüyoruz. Bu yılı geçen yılın yüzde 10-15 üzerinde kapatmayı hedefliyoruz” diye konuşuyor.
Zorlu Tekstil Grubu’nun odağında, döngüsel ekonomi tabanlı akıllı dönüşümle 2030’da dünya üzerinde 3 trilyon dolara ulaşacağı öngörülen akıllı tekstil pazarı var.
İki Ar-Ge ve bir tasarım merkeziyle akıllı ve sürdürülebilir ürünler geliştirmeyi sürdürdüklerini belirten Altın, Ar-Ge ve inovasyon yatırımlarının her geçen gün arttığını dile getiriyor ve hedeflerini şöyle paylaşıyor:

“Bu yıl Ar-Ge bütçesi ve personel sayımızda yüzde 10’luk artış öngörüyoruz. Patent ve tescilde yüzde 50’lik bir artış olacak. Tüm bunlara paralel olarak sürdürülebilir ve akıllı ürün kategorisinden gelen ciromuzu, önceki yıla göre yüzde 10 artırmayı hedefliyoruz. Hâlihazırda ciromuzun yaklaşık yüzde 20’sini oluşturan akıllı ve sürdürülebilir tekstilin ciromuzdaki payını 2025’te yüzde 50’ye çıkaracağız.”
360 DERECELİK AKILLI DÖNÜŞÜM
Zorlu Tekstil önümüzdeki dönemde özellikle markalı ihracat ve yurt dışı mağazacılığa odaklanmak niyetinde. Bununla birlikte grup mağazacılıkta fiziksel ve dijital deneyimi birleştiren TAÇ Konsept adını verdiği yeni bir model geliştiriyor. Bu mağazalara gelen ziyaretçiler, ürünlere fiziksel olarak ulaşırken, aynı zamanda tüm ürünleri dijital ortamda görüp satın alabilecek. Yine TAÇ Boutique adı altında şehirli kadına hitap eden, seç-birleştir tarzında yeni bir mağazacılık modellerinin daha olacağını anlatan Necat Altın, ajandasındaki diğer önemli konuları ve hedefleri şöyle paylaşıyor:

“Korteks tarafında, yaklaşık 5 bin ton otomotiv ipliği ihracatımızla Avrupa’daki tüketimin yüzde 15’ini tek başımıza karşıladığımız otomotiv sektörüne ilgimiz artarak devam edecek. Hayata geçirdiğimiz 360 derecelik akıllı dönüşümün katkısıyla dolar bazındaki ciromuzu 2025’e kadar 2 katına çıkarma hedefiyle çalışmayı sürdüreceğiz.”

HAKAN F. KOÇOĞLU/ASSAN FOODS GENEL MÜDÜRÜ

“KÜRESEL LİDER OLACAĞIZ”

Kibar Holding bünyesinde 1998 yılında kurulan Assan Foods, ketçap, mayonez ve sos kategorilerinde Türkiye’nin en büyük üreticisi ve domates işlemede dünyanın en büyük 50 şirketinden biri. Türkiye’de ve 4 farklı kıtada 50’ye yakın ülkeyi kapsayan geniş bir coğrafyada faaliyetlerini yürüten şirket, yaklaşık 400 kişilik çalışan kadrosuyla 100 milyon dolar ciro yaratıyor.
Türkiye’de Kingtom, Colorado ve Oba ile ev dışı tüketim (EDT) pazarında yer aldıklarını belirten Assan Foods Genel Müdürü Hakan F. Koçoğlu, aynı zamanda Burger King, Köfteci Yusuf, Domino’s, KFC, Pizza Hut, Popeyes gibi birçok restoran ve fast food zincirine, BİM, Metro ve Hakmar zincir marketlerine ketçap, mayonez ve sos ürettiklerini söylüyor.  “EDT pazarında yüzde 50’nin üzerinde bir paya sahibiz” diyor.
Türkiye’nin yanı sıra Avrupa ve Asya’da bulunan büyük zincir marketler için de salça, ketçap, mayonez ve sos üreten Assan Foods, Unilever, Nestle, Heinz, Japonya’da Ishimitsu gibi global gıda şirketlerine de hammadde olarak domates ve biber salçası tedarik ediyor. Walmart Çin de Assan Foods’un önemli müşterilerinden... 2019 yılında Colorado markalarıyla iş birliklerinin başladığını dile getiren Koçoğlu, “3 ürün çeşidiyle başlayan iş birliğimizde raflardaki toplam ürün sayısı 12’ye çıkmış durumda. Raftaki ürün çeşidimiz 4 kat artmakla kalmadı, Walmart Çin sos kategorisi satışları da 4 katına çıktı. Walmart gelecek stratejilerini paylaştığı tedarikçi toplantısına sos üreticilerinden sadece Assan Foods’u davet etti” diye anlatıyor.
Şirketin ihracat gelirleri cirosunun yaklaşık yüzde 50’sini oluşturuyor. Önümüzdeki dönem de şirketin büyüme ajandasında yurt dışı pazarlar geniş yer alıyor. Çin dışında Doğu Avrupa ve Orta Doğu pazarlarında da Colorado markasının lansmanını gerçekleştirdiklerini ifade eden Koçoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor:

“Private label olarak var olduğumuz İspanya pazarına da Colorado markamızla girmeye hazırlanıyoruz. Colorado’nun bir diğer heyecan verici pazar hedefi ABD. ABD’de sansasyonel bir iş birliği potansiyelini değerlendirme aşamasındayız.”
KÂRI YÜZDE 30 ARTIRDI
Hakan F. Koçoğlu, Assan Foods’da 2014 yılında göreve başladı. 2 yıl içinde şirketin kârlılıkta yüzde 30 büyüme yaşamasını sağladı. 2019 yılında da şirketi yüzde 60 oranında büyüten Koçoğlu, “Büyüme ağırlıklı ihracattan ve odak noktamız katma değerli kategorilerden geldi” diyor. Koçoğlu’nun 2025 hedefi ciroyu 3,5 kat artırarak 250 milyon dolar seviyesine çıkarmak. Bunu nasıl gerçekleştireceğini şöyle anlatıyor:

“Özellikle katma değerli soslar kategorisinin küresel ölçekte fikir önderi kuruluşlarından ve rekabette dünyanın önde gelen oyuncularından biri olmayı hedefliyoruz. Tedarikçilerimiz, iş ortaklarımız, sermayedarlarımız ve dünyanın dört bir yanındaki tüketiciler için sürdürülebilir değer üretme gücümüz ve iş modellerimizin sinerjisiyle büyümeye devam edeceğiz.”

 

SERKAN ÇELİK/PAYNET CEO’SU

“DÖNÜŞÜMÜN ÖNCÜSÜ OLACAĞIZ”

Merkez Bankası lisanslı bir ödeme aracılık şirketi olan Paynet, 2015 yılında kuruldu. Şirket, sektörde B2B (İşletmeden işletmeye) ve B2B2C (İşletmeden işletmeye ve tüketiciye) segmentlerinde lider konumda yer alıyor.
Paynet olarak pek çok çözümü ilk uygulayan fintek olduklarını belirten Paynet CEO’su Serkan Çelik, “Örneğin, tüm kartları tek bir dijital platformda toplayıp B2B ve B2B2C modellerde faaliyet gösteren kurumlara, o kurumların iş ortaklarına ve nihayetinde son kullanıcılara tek platformdan ama sanal pos, fiziksel pos, mobil uygulama, temassız tahsilat, tekrar eden tahsilat gibi çoklu enstrümanlarla hizmet verilmesine ön ayak olan ilk fintek biziz” diyor.  
Çelik, fiziksel ya da sanal mağazası üzerinden son kullanıcıya ulaşan, bir dağıtım ağı olan ve bu ağdaki iş ortaklarından, bayilerinden tahsilat yapan şirketlere tek bir platformdan hizmet verdiklerinin altını çiziyor. “Tüketici ve kurum arası ödeme sürecini uçtan uca dijitalleştiren iş modelimizle dijitalleşen paranın akışını hızlandırıyoruz. Amacımız üreticiden tüketiciye kadar uzanan herhangi bir tedarik zincirinin tüm halkaları arasında gerçekleşen her çeşit ödeme işleminin sağlayıcısı olmak ve bu işlemleri dijitalleştirmek” diye konuşuyor.
Paynet, kurulduğu yıldan bugüne tahsilat hacminde her yıl yüzde 80’in üzerinde büyüyor. Şirket pandemide de hız kesmedi. Bu yılı 4 milyar TL’nin üzerinde bir toplam işlem hacmiyle tamamlamayı planlıyor. Genel anlamda ekonomide yaşanan yavaşlamanın kendilerini de negatif etkilediğini, ancak pandeminin iş dünyasında dijital dönüşüm için adeta itici bir rol oynadığını ifade eden Çelik, “Sosyal mesafe ve genel anlamda kişisel hijyen konusunda tüketici tarafında artan farkındalık, işletmeleri yeni nesil ödeme sistemlerini benimsemeye zorladı. Temassız ödemeler ve uzaktan tahsilat gibi alternatifler hızla yaygınlaşmaya başladı. Paynet olarak hem temassız hem uzaktan ödeme yöntemlerine artan ilgiyi karşılamak için çalışıyoruz” diyor.
DİJİTAL PLATFORM
Paynet’in odağında şirketlerin finansal işlemlerinin dijitalleşmesini sağlamak var. Şirket, projelerini de bu eksende geliştiriyor. Çelik, her çeşit finansal enstrümanı dijitalleştirip müşterilerine sunmaya, onların iş modelleri ve sistemleriyle entegre etmeye, SMS veya QR kod aracılığıyla ödeme alabilme gibi yeni nesil çözümleri sahaya indirmeye ağırlık verdiklerini söylüyor ve şöyle devam ediyor:

“Paynet’i, şirketlerin finansal süreçlerinde tüm ihtiyaçlarını uçtan uca karşılayabilecekleri tek bir dijital platform olarak konumlandıracak şekilde çalışıyoruz. Geçen yıl devreye alınan PSD2 (Ödeme Hizmetleri Direktifi), açık bankacılığa kapı araladı. Mükellefler için e-irsaliye ve e-fatura gibi kavramlar vazgeçilmezler arasına girdi. Önümüzdeki dönemde bu dönüşüm hız kesmeden devam edecek. Paynet olarak biz de bu dönüşümün fintek alanındaki öncüsü olmayı hedefliyoruz.”

 

BANU ARIDURU/LITTLE CAESARS TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

DÜŞÜŞ NASIL TELAFİ EDİLDİ?

Little Caesars Pizza, 1959 yılında Mike ve Marian Ilitch tarafından ABD’de Michigan’da kurulmuş bir marka. Bugün 5 kıtada 6 bine yakın şubesiyle pazardaki en büyük ilk üç pizza zincirinden biri. Türkiye’de Çelebi Holding yönetiminde 85 restoranla hizmet veren marka, her yıl yüzde 25’lik bir büyüme hızıyla yol alıyor.

Bu yıla yine yüzde 25’lik büyüme ve 20 yeni şube hedefiyle girdiklerini belirten Little Caesars Türkiye Genel Müdürü Banu Arıduru, salgının Türkiye’de görülmeye başlamasıyla planlarında revizyona gittiklerini söylüyor. “Son durumda 2020 yılı ikinci yarısı için büyümemizi yüzde 25 üzeri olarak revize ettik” diyor.
Yeme içme sektörü pandemiden en olumsuz etkilenen sektörlerin başında geliyor. Ancak buna rağmen Little Caesars, sokağa çıkma yasakları döneminde bile faaliyetlerine ara vermeden devam etti. Eve servis hizmeti veren gıda markaları olarak şanslı olduklarını ifade eden Arıduru, yaşadıkları süreci şöyle paylaşıyor:

“Normal dönemlerde satışlarımızın yüzde 25’i gel-al ve şube içi servisten oluşurken yüzde 75’i paket servis. Salgınla pizza severler tüketim davranışları konusunda başlangıçta kararsızlık yaşadı. İlk günlerde tüm markalarda olduğu gibi bir durgunluk gerçekleşti ve ilk hafta satışlarda yüzde 30’luk bir düşüş yaşadık. Ancak, yüksek hijyen standartlarımız ve ‘Sıfır Temas’ politikamız gibi hassasiyet gösterdiğimiz noktalar ve pandemi dönemine ek tedbirlerimizle kısa sürede paket serviste tekrar artış sergiledik. Bu çıkışla ilk günlerdeki düşüşü telafi ettik. Geçtiğimiz yıl 2 milyon TL’yi aşan bir altyapı yatırımıyla dijital dönüşümümüzü tamamlamıştık. Bunun da olumlu sonuçlarını yaşadık. Ayrıca bu dönemde yönetim ve pazarlama alanlarında yeni uygulamalarımızı hayata geçirdik. Dijitale yönelik reklam yatırımlarımızı artırdık. E-sporda Türkiye’nin en önemli platformlarından biri olan Zula Süper Lig’e ikinci kez resmi yiyecek sponsoru olduk.”
Arıduru, pandemide edindikleri deneyimin pandemi sonrasında da kendilerine yol göstereceğine inanıyor. 2021 için büyüme planları yapıyor. Arıduru, yeni yıla ilişkin yol haritasını şöyle açıklıyor: “2021’de ilerleyişimizi yükselme anlamında ivmelenerek sürdüreceğiz. Yeni yılda yüzde 25 büyüme ve 20 yeni şube açılışı hedefliyoruz. Gelecekte de siparişlerin ve hizmetlerin online’a kaymaya devam edeceğini düşünüyoruz. Dolayısıyla daha dijital bir dünya öngörüyoruz. Bunun sonucu olarak büyüme planlarımızı dijital odaklı olarak kuruyoruz.”

“BÜYÜK SOFRALAR HAYATIMIN OLMAZSA OLMAZI”

Banu Arıduru, eşi ve oğluyla bisiklete binmekten, ailece seyahat etmekten keyif alıyor. “Diğer yandan misafiri çok sevdiğimden büyük sofralar kurmak, dost sohbetleri yapmak hayatımın olmazsa olmazları… Tüm bu aktiviteler hayatımı daha da anlamlı kılıyor” diyor.   

 

AKİF EKİN/EKİN TEKNOLOJİ YÖNETİM KURULU BAŞKANI 

“YAPAY ZEKALI AKILLI CİHAZLAR ODAĞIMIZDA”

Ekin Teknoloji, 1998 yılında Akif ve Suzan Ekin çifti tarafından akıllı ve güvenli şehir teknolojilerine yön vermek amacıyla kuruldu. Bugün ürünlerini yapay zekayla geliştiren şirket, çözümlerini trafik yönetimi, güvenlik yönetimi ve akıllı yaşam ve çevre çözümleri olmak üzere üç ana başlık altında sınıflandırıyor. Ekin Teknoloji Yönetim Kurulu Başkanı Akif Ekin, yapay zekalı çözümleri sayesinde insan gözünden kaçabilen olayları fark edebilme, şüpheli hareketleri tespit edebilme gibi avantajlar sunduklarını belirtiyor. Böylece güvenlik güçlerinin de işini kolaylaştırdıklarını söylüyor.
Ekin Teknoloji yurt içinde ağırlıklı olarak yerel yönetimler ve perakende sektörüne hizmet veriyor. Akif Ekin, “Türkiye’de çoğunlukla sabit trafik yönetimi ve insan tanıma sistemlerimiz tercih ediliyor. Yerli benzer çözümler geliştiren bir rakibimiz yok” diye konuşuyor.
22 yıllık yolculuğunda Ekin Teknoloji, yurt dışında önemli bir yol kat etti. İstanbul’un yanı sıra Stuttgart, Miami, Zürih ve Bakü’de ofisleriyle yer alıyor. Gelirinin yüzde 98’ini ihracattan elde eden şirket,  son iki yılda Güney ve Kuzey Amerika’ya giriş yaptı. Ekin, “Geçtiğimiz yıl sonunda Güney Amerika’da bir başkente Ekin Spotter serisiyle giriş yaptık. Ekin Patrol ve Ekin Box Spotter ile yine Güney Amerika’da iki ülkenin başkentine ilk satışımızı gerçekleştirdik. Bu satışlar iş ortaklarımız aracılığıyla bölgelerde kuracağımız yeni ağımızın başlangıcı niteliğinde. Bu yılın başında Ekin Patrol’ü bir Avrupa başkentine sattık. Avrupa’da birkaç ülkede devam eden ihale ve projelendirme sürecimiz var. Ayrıca, Amerika Birleşik Devletleri’nde yakında duyuracağımız değerli bir iş ortaklığı anlaşması imzaladık” diye konuşuyor.
Dünyada güvenli ve akıllı şehir pazarı bugün 40 milyar dolara ulaşmış durumda. Hızlı nüfus artışı, hızlı kentleşme, politik gelişmeler, artan terör olayları ve güvenlik kaygıları pazarı büyüten nedenler olarak öne çıkıyor. Pazar büyümeye devam ederken Ekin Teknoloji de insanların şehirlerde kendilerini güvende hissedeceği teknolojilere odaklanıyor. Bu bakış açısıyla yenilikleri ve ilkleri geliştirmek için kendilerine meydan okuduklarını belirten Ekin, “Güvenli şehirlere mobiliteyi tanıtan şirket olarak, ilklerin mucidi olmaya devam edeceğiz. Odağımızda yapay zeka tabanlı akıllı, göze hitap eden, son teknoloji, otonom çalışabilen sürekli gelişen ve birbirleriyle sürekli iletişimde olabilen akıllı cihazlar var” diyor.
“GLOBAL ANLAYIŞI OTURMAK İSTİYORUZ”
Yeni dönemde yurt dışında ve yurt içinde büyümeye devam edeceklerinin altını çizen Akif Ekin, sözlerini şöyle sürdürüyor:

“Yurt içi bizim için kritik ve önemli bir pazar. Büyüme oran kıyaslamasında yurt içi ve yurt dışı bakış açısından uzak durmaya çalışıyoruz. Dünyada bölgelerimiz var, bölgelerin altında ülkeler var. Türkiye dünyada sadece Ekin için değil genel olarak büyük bir pazar, burada global bir anlayışı oturtmak istiyoruz. Ancak Ekin’in beyni, fikir ve üretim merkezi olarak baktığımızda Türkiye bakış açısını benimsiyoruz ve bu alanda Türkiye’de büyümeyi hedefliyoruz.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz