- Anasayfa
- Yazarlar
- Nilüfer Gözütok Ünal
- Birleşmenin hedefi liderlik
Birleşmenin hedefi liderlik
VİKO, 1980 yılında iki kurucu ortak Cahit Durmaz ve Ali Dağbaşı'nın girişimleriyle 500 metrekarelik bir atölyede hayata geçti.
NUSRET KAYHAN APAYDIN / VİKO BY PANASONIC TÜRKİYE CEO'SU
Priz ve elektrik aksesuarları üretimiyle faaliyete başlayan şirket, bugün 25 binin üzerinde ürünün üretimini gerçekleştiriyor. Üretiminin yüzde 40'ını Afganistan'dan İsveç'e, Rusya'dan Angola'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada 70'ten fazla ülkeye ihraç ediyor, İç pazarda da yüzde 50'lik pazar payıyla açık ara lider pozisyonunda bulunuyor, yılda yüzde 20'lere yakın büyüme hızıyla ilerliyor,
Bu özellikleriyle Türkiye'nin yanı sıra dünyada da ilgi çekici bir oyuncu olan VİKO, Panasonic'in de dikkatinden kaçmadı, Sadece teknoloji değil elektrik anahtarı ve priz sektöründe de güçlü bir oyuncu olan Panasonic, özellikle 2018'de, yani 100, kuruluş yıldönümünde bu sektörde dünya liderliğini ele geçirmek için VİKO'nun yüzde 90'ını 460 milyon dolarlık yatırımla aldı.
Bu satın alma sonrasında VİKO'nun adı da VİKO by Panasonic Türkiye olarak değişti, VİKO by Panasonic Türkiye CEO'su Nusret Kayhan Apaydın, “Panasonic'in kurucusu Konosuke Matsushita, iş hayatına 1918 yılında ilk olarak tıpkı VİKO gibi elektrik tesisat malzemeleri üretimiyle başladı, Şu anda ise Panasonic elektrik anahtarı ve priz sektöründe Asya kıtasında pazar lideri ve dünyada da ikinci konumunda, Ancak şirketin asıl hedefi, Uzak Asya'dan batıya doğru pazarını genişleterek dünya liderliğini ele geçirmek.
Bu nedenle hedeflerine daha güçlü ve çabuk erişebilmek için bulunduğumuz coğrafyada bir ortak arayışına girdik ve bu ortaklığı gerçekleştirdik” diyor. Kendileri açısından da sektörde daha uzun yıllar varlıklarını sürdürmek için güçlü bir dünya markasıyla işbirliğinin şart olduğunu belirten Apaydın, şimdi iki kuruluşun gelecek stratejilerini birlikte hayata geçirmek için çok güçlü bir sinerji yakaladığını söylüyor, “Ortaya çıkan bu sinerjinin, VİKO ürünlerini dünya pazarlarına sunmada büyük avantaj yaratacağına inanıyoruz” diye konuşuyor.
Birleşme sonrası yaşanan yeni dönemde Apaydın'ın gündeminde değişimi en sağlıklı şekilde yönetmek var, Bunun yanı sıra iş planlarında koydukları ciro ve kârlılık hedeflerini realize etmek ve özellikle nakit akışı yönetiminde ilerleme sağlamanın öncelikli gündem maddesi olduğunu açıklayan Apaydın, “Ayrıca yakın coğrafyada ve bizim için önemli pazarlar arasında yer alan ülkelerde, son dönemde ortaya çıkan savaş ve krizlere rağmen hedeflerimizi nasıl yakalayacağımıza dair taktiklerimiz de yine yoğunlaştığımız konular arasında. Fırsatlar tarafında ise Panasonic ile oluşturacağımız sinerji noktaları aktif olarak üzerinde çalıştığımız gündem maddelerimiz” diyor.
HER GÜN GİTAR ÇALIYOR
Apaydın sporla yakından ilgili bir iş insanı. Her türlü spor müsabakasını izlemek hobileri arasında. Son 2 yıldır da işyerindeki tesislerde masa tenisi oynuyor. “Fırsat buldukça saha tenisi ve eski bir lisanslı voleybolcu olarak voleybola da zaman ayırıyorum. Bunun dışında her gün ortalama 10 sayfa kitap okumak, 10 dakika kadar amatörce gitarımla vakit geçirmek ve zaman zaman karakalem portre çalışmaları yapmak da beni dinlendiriyor" diyor.
Priz ve elektrik aksesuarları üretimiyle faaliyete başlayan şirket, bugün 25 binin üzerinde ürünün üretimini gerçekleştiriyor. Üretiminin yüzde 40'ını Afganistan'dan İsveç'e, Rusya'dan Angola'ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada 70'ten fazla ülkeye ihraç ediyor, İç pazarda da yüzde 50'lik pazar payıyla açık ara lider pozisyonunda bulunuyor, yılda yüzde 20'lere yakın büyüme hızıyla ilerliyor,
Bu özellikleriyle Türkiye'nin yanı sıra dünyada da ilgi çekici bir oyuncu olan VİKO, Panasonic'in de dikkatinden kaçmadı, Sadece teknoloji değil elektrik anahtarı ve priz sektöründe de güçlü bir oyuncu olan Panasonic, özellikle 2018'de, yani 100, kuruluş yıldönümünde bu sektörde dünya liderliğini ele geçirmek için VİKO'nun yüzde 90'ını 460 milyon dolarlık yatırımla aldı.
Bu satın alma sonrasında VİKO'nun adı da VİKO by Panasonic Türkiye olarak değişti, VİKO by Panasonic Türkiye CEO'su Nusret Kayhan Apaydın, “Panasonic'in kurucusu Konosuke Matsushita, iş hayatına 1918 yılında ilk olarak tıpkı VİKO gibi elektrik tesisat malzemeleri üretimiyle başladı, Şu anda ise Panasonic elektrik anahtarı ve priz sektöründe Asya kıtasında pazar lideri ve dünyada da ikinci konumunda, Ancak şirketin asıl hedefi, Uzak Asya'dan batıya doğru pazarını genişleterek dünya liderliğini ele geçirmek.
Bu nedenle hedeflerine daha güçlü ve çabuk erişebilmek için bulunduğumuz coğrafyada bir ortak arayışına girdik ve bu ortaklığı gerçekleştirdik” diyor. Kendileri açısından da sektörde daha uzun yıllar varlıklarını sürdürmek için güçlü bir dünya markasıyla işbirliğinin şart olduğunu belirten Apaydın, şimdi iki kuruluşun gelecek stratejilerini birlikte hayata geçirmek için çok güçlü bir sinerji yakaladığını söylüyor, “Ortaya çıkan bu sinerjinin, VİKO ürünlerini dünya pazarlarına sunmada büyük avantaj yaratacağına inanıyoruz” diye konuşuyor.
Birleşme sonrası yaşanan yeni dönemde Apaydın'ın gündeminde değişimi en sağlıklı şekilde yönetmek var, Bunun yanı sıra iş planlarında koydukları ciro ve kârlılık hedeflerini realize etmek ve özellikle nakit akışı yönetiminde ilerleme sağlamanın öncelikli gündem maddesi olduğunu açıklayan Apaydın, “Ayrıca yakın coğrafyada ve bizim için önemli pazarlar arasında yer alan ülkelerde, son dönemde ortaya çıkan savaş ve krizlere rağmen hedeflerimizi nasıl yakalayacağımıza dair taktiklerimiz de yine yoğunlaştığımız konular arasında. Fırsatlar tarafında ise Panasonic ile oluşturacağımız sinerji noktaları aktif olarak üzerinde çalıştığımız gündem maddelerimiz” diyor.
HER GÜN GİTAR ÇALIYOR
Apaydın sporla yakından ilgili bir iş insanı. Her türlü spor müsabakasını izlemek hobileri arasında. Son 2 yıldır da işyerindeki tesislerde masa tenisi oynuyor. “Fırsat buldukça saha tenisi ve eski bir lisanslı voleybolcu olarak voleybola da zaman ayırıyorum. Bunun dışında her gün ortalama 10 sayfa kitap okumak, 10 dakika kadar amatörce gitarımla vakit geçirmek ve zaman zaman karakalem portre çalışmaları yapmak da beni dinlendiriyor" diyor.
