Fırsatlar çıktıkça büyüyeceğiz

5.12.2018 16:08:000
Paylaş Tweet Paylaş
Fırsatlar çıktıkça büyüyeceğiz

BURAK ÇELET/DESA GENEL MÜDÜRÜ

“FIRSATLAR ÇIKTIKÇA BÜYÜYECEĞİZ”

Desa 46 yıl önce Melih Çelet tarafından kuruldu. İlk kurulduğu yıllarda kendi markasıyla ihracata odaklanan şirket, özellikle Amerika’da ciddi bir yol aldı. Körfez Krizi dönemine yaklaşıldığında markanın Amerika’da Empire State Binasında kendi ofisi, New Jersey’de depoları vardı. 650’nin üzerinde butiğe ve 45’in üzerinde katlı mağazaya satış yapar hale gelmişti. Ancak Körfez Krizi ile birlikte bu durum değişti, fason üretime başladı. Dünya markalarına üretim yapmaya odaklandı.
Bugün Desa ihracatçı olarak güçlü bir kimliğe sahip. Sektörünün en çok ihracat yapan şirketlerinden biri. Üretimde de en çok istihdam sağlayan şirketi. Desa Genel Müdürü Burak Çelet, hem üretim hem perakende ayağında dengeli bir yapıda olduklarını söylüyor. “Gelirlerimizin yüzde 50’si yurt dışından yüzde 50’si yurt içinden geliyor” diyor.
Desa’nın Samsonite markasıyla da neredeyse kuruluşundan itibaren gelen uzun soluklu bir işbirliği var. Portföyünde Samsonite ve Desa markasıyla 100’ün üzerinde mağazayı yönettiklerini belirten Çelet, “Bugün çalışan sayımız 2 bini aşıyor. Ciromuz da 300 milyon TL” diye konuşuyor.
Sektörünün ilk Turquality markası olan Desa, bugün yurt dışında “Desa 1972” adını verdiği bir markayla yol alıyor. Ağırlıklı İtalya’da olmak üzere 200’ün üzerinde lüks butikte satış yapıyor. Çelet, Desa’yı dünya tüketicisinin aklına gelen ilk markalardan biri yapmayı hedefliyor. Önümüzdeki dönemde Desa üretimdeki gücünü de dünya markalarıyla işbirliklerini yoğunlaştırarak artırmak niyetinde. Yakın geçmişte Samsonite’ın Tumi markasını satın almasıyla artık Tumi’nin üretimini de Türkiye’ye getirmeye başladıklarını ifade eden Çelet, “Artık Tumi çantalarının bir kısmı Türkiye’de üretiliyor olacak” diyor.
Marka yurt içinde de fırsatlar çıktıkça büyümeyi planlıyor. Çelet bu noktadaki yaklaşımlarını şöyle dile getiriyor: “Her yıl 8-10 mağaza açılışı oluyor ama burada belirleyici olan Türkiye’nin ekonomik şartları ve doğru yatırımların karşımıza geliyor olması. Önümüzdeki birkaç yıl içinde perakendede çok büyük bir metrekare arzı görüleceğini düşünmüyorum. Yatırımlar bir parça yavaşladı, AVM yatırımcıları da önünü görmek istiyoruz. Karşımıza iyi projeler karşımıza çıktığı ölçüde iyi mağazalar açacağız.”
DÜNYADAKİ TREND
“Üretici olmamız ve döviz gelirimizin olması bizim için büyük avantaj” diyerek en büyük güçlerinin üretim olduğunu vurgulayan Çelet, sektörde yaşanan zorlukların nedenini şöyle özetliyor: “Uzun vadeli bir stratejiyle ilerliyor ve özellikli bir sektörde çalışıyorsanız ürün ve üretim bilgisini elden bırakmamak o gücü bulundurmak gerekiyor. Louis Vuitton’un hem kendi üretimi var hem geçtiğimiz yıllarda tabakhane satın aldı. Chanel üçüncü tabakhanesini satın aldı. Bu dünyadaki trend. Türkiye’de zorluk yaşayan şirketlerin hepsi üretici perakendeci olarak başladı fakat yakın geçmişte fabrikalarını sattılar, ‘Salt perakendeci olacağız, bütün fabrikalar bizim’ diye baktılar. Fakat bugün geldiğimiz noktada biraz Türkiye’nin biraz sektörün yapısından dolayı bunun işlemediğini görüyoruz. Tabii ki dışarıda üretim yaptıracaksınız ama üretim sizin elinizde olmadığı ve gelir modelinizi çeşitlendirmediğiniz müddetçe Türkiye’nin birtakım risklerinden arınmak pek mümkün olmuyor.”

 MAHMUT ATOM DURUK/AROMA YÖNETİM KURULU BAŞKAN VEKİLİ 

 “ODAKTA KÂR VE VERİMLİLİK ARTIŞI VAR”

Aroma tam 50 yıl önce Bursa’da kuruldu. Çok ortaklı bir yapıya sahip olan şirkette 1991 yılında Duruk Grubu çoğunluk hisseyi alarak yönetime geçti. Meyve suyu, doğal kaynak suyu ve gazlı içecekler üreten Aroma, yıllık 100 milyon litre meyve suyu ve 100 milyon litre de su üretim kapasitesine sahip. Fabrikada yıllık 125 bin ton meyve işleme ve dolumu yapılıyor. Şirket, 2017 yılında, 227 milyon TL ciro ve 3 milyon 31 bin dolar tutarında da ihracat gerçekleştirdi. Aroma Yönetim Kurulu Başkan Vekili Mahmut Atom Duruk, bu yıl 10 milyon dolar ihracat ve 260 milyon TL ciro hedeflediklerini söylüyor.

Dünya meyve suyu pazarı geçtiğimiz yıl yüzde 1’lik bir büyümeyle 38,9 milyar litreye ulaştı. Bunun 10 milyar litresi Avrupa pazarından geldi. Türkiye ise yüzde 7,7’lik bir büyüme oranı kaydetti. Türkiye’de kişi başına düşen ortalama yıllık meyve suyu ve nektarı tüketim miktarının 10 litre civarında olduğunu belirten Duruk, Avrupa’da ise kişi başına düşen yıllık ortalama meyve suyu ve nektarı tüketiminin 22 litre olduğunu söylüyor. Dolayısıyla pazarın büyümesi anlamında gidilecek daha çok yol olduğunu ifade ediyor. Ancak Duruk’a göre sektörün büyümesinin önünde bir engel var, o da yanlış bilgilendirme. Meyve sularının sağlıksız olduğu yönündeki yanlış bir algı oluşturulduğuna dikkat çeken Duruk, sözlerine şöyle devam ediyor: “Hedefimiz kişi başına tüketimi 15 litreye çıkarmak. Dünyada tüketicilerin sağlıklı beslenme trendini benimsemiş olmaları ve artık daha bilinçli olmaları dolayısıyla meyve suyu tüketimi de artmaya başladı. Önümüzdeki dönemde tüketimin daha da artmasını ve sektörümüzün büyümesini bekliyoruz. Bunun yanında dünya genelinde obezite sorunundaki artışa paralel olarak şeker ilavesi içermeyen yüzde 100 meyve sularının tüketiminde de ciddi oranda artış görülüyor. Yine detoks meyve suları yeni bir trend oldu.”

BÜYÜME ROTASI
Duruk, pazarın büyümesinin ise sağlıklı ürünler ve bilinçlendirme çalışmalarıyla olması gerektiğine inanıyor. Gelecek 5 yılda şirketini nereye taşımak istediğini şöyle anlatıyor: “Sosyal sorumluluklarımızın bilinciyle hareket ederek, faaliyetlerimizde çevreye saygılı olmak, yenilikçi ürünlerimizle insan sağlığına katkı yapacak kaliteli ürünler üretmek, müşterilerimizi doğru anlayarak beklentilerine hızlı ve etkili biçimde cevap vermek en öncelikli hedefimiz. Üreticilerimiz ve tedarikçilerimizle ortaklık bilinciyle birlikte büyüyerek kârlılığımızı ve verimliliğimizi artırmak da en önemli odağımız olmaya devam edecek. Ayrıca önümüzdeki yıllarda şirketimizi borsaya açma planlarımız doğrultusunda strateji geliştiriyor ve çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

AYÇA EROĞLU/SYSTEMAIR HSK GENEL MÜDÜRÜ 

“ÜLKE LİDERLİĞİNİ BÖLGE LİDERLİĞİNE TAŞIYACAĞIZ”

HSK, iklimlendirme sektörünün duayen isimlerinden Vural Eroğlu tarafından 1981’de kuruldu. İsmini faaliyet alanı olan havalandırma, soğutma ve klima kelimelerinin baş harflerinden alan şirket, 2008 yılından itibaren Türkiye’de klima santralleri sektöründe pazar liderliğine yerleşti ve aynı zamanda ihracata yönelerek bölgesel oyuncu olmak için ilk adımı attı. 2009’da yeni bir üretim metodolojisi icat ederek klima santrallerinin demonte şekilde kullanılabilir olmasını sağladı. İnovatif buluşuyla nakliye oranlarını yüzde 15’ten yüzde 10’lara düşürerek büyük avantaj sağlayan HSK, bu sayede başta Orta Doğu ülkeleri olmak üzere büyük anlaşmalar yaparak ihracat potansiyelini geliştirdi. 2012 yılında dünya iklimlendirme sektörünün en büyük oyuncularından İsveçli Systemair ile ortaklık kararı alan şirket, bugün Systemair HSK adı altında faaliyetlerini sürdürüyor. Satın alma sonrasında şirketin yönetiminde çok büyük bir değişiklik olmadığını belirten Systemair HSK Genel Müdürü Ayça Eroğlu, “Systemair, satın alma sonrasında yerel pazarın ve bölgenin dinamiklerine hakim olduğumuz için benim ve kardeşim Ayşegül Eroğlu’nun şirketi yönetmesini istedi. Bugün Systemair HSK’nın yönetimi erkek egemen iklimlendirme sektöründe eşine az rastlanır bir şekilde iki kadına emanet” diyor.
Systemair HSK fabrikalar, alışveriş merkezleri, havalimanları, şehir hastaneleri gibi dev projelerin iklimlendirmesini sağlayan klima santralleri sektöründe son 5 yıldır Türkiye pazar lideri konumunda. Otomasyonlu klima santralleri alanında da Türkiye pazar lideri olduklarını belirten Eroğlu, “Türkiye’de bu hizmeti taşeron kullanmadan fabrika çıkışı olarak sağlayabilen az sayıdan şirketten biriyiz” diye konuşuyor.
Systemair HSK 25’ten fazla ülkeye ihracat gerçekleştiriyor. Bu yıl ihracat pazarlarındaki stratejilerini ve organizasyonlarını yeniden yapılandırdıklarını söyleyen Eroğlu, artık ana hedef pazarlarının Körfez ülkeleri ve Bağımsız Devletler Topluluğu ülkeleri olduğunu açıklıyor. Eroğlu sözlerine şöyle devam ediyor, “Bölgesel bir güç olarak Türk Cumhuriyetleri ve Birleşik Arap Emirlikleri’ne ihracatımızı artırmayı hedefliyoruz. Yılda 4 bin 500 adet klima santrali üretimi kapasitesine sahip olan yeni fabrikamızla üretim kapasitemizi 2 yılda 2 katına çıkarmayı amaçlıyoruz. Yeni fabrikamızla ciro içinde yaklaşık yüzde 30 paya sahip olan ihracat oranımızı hızla artırarak klima santrali pazarındaki ülke liderliğini bölge liderliğine taşımaya hazırlanıyoruz.”
“EN BÜYÜK TUTKUM”
Ayça Eroğlu, 39 yaşında. Koç Üniversitesi Ekonomi Bölümü mezunu. Boğaziçi Üniversitesi Executive MBA programını tamamladıktan sonra iş hayatına Ernst&Young’da finansal denetim bölümünde başladı. 2004 yılında aile şirketi HSK’ya geçti. Şirkette çeşitli pozisyonlarda görev aldıktan sonra 2010-2012 yılları arasında Systemair HSK birleşmesinde tüm operasyon sürecini yönetti. 2012 yılında Systemair ve HSK birleşmesiyle de genel müdürlük koltuğuna oturdu. Kendisi için işin saatle ölçülemeyeceğini belirten Eroğlu, yurt içi ve yurt dışı seyahatlerle dolu yoğun bir tempoya sahip. Çalışma hayatıyla ilgilenmediği tek zaman dilimi ise kızıyla birlikte olduğu anlar. “Ama bu da günde 2 saati geçemiyor hatta bazen o kadar da olamıyor” diyor. Eroğlu, iş dışında düzenli spor yapmaya özen gösteriyor. “Tenis ve kayak kızımdan sonraki en büyük tutkum. Güne çok aktif başlıyorum ve gün bitene kadar da bu tempo devam ediyor. Zaten sabit durmaktan hoşlanan bir yapım da yok” diyor.

 HÜSEYİN TOSUNOĞLU/BÜROTİME YÖNETİM KURULU BAŞKANI

“PAZARLAMA YATIRIMLARI ARTACAK”

Bürotime Mehmet ve Mevlüt Tosunoğlu kardeşlerin girişimiyle bundan 24 yıl önce hayata geçti. Ofis mobilyaları alanında uzmanlaşan şirket, 2014’te Türkiye’de koltuk ve mobilya ürün grubunda GreenGuard Gold Gold sertifikası almaya hak kazanan ilk ofis mobilyası üreticisi oldu. Bugüne kadar ürünleriyle Red Dot, iF Design, German Design Award gibi prestijli uluslararası tasarım ödülleri de alan marka, 2002’den itibaren de dünyanın dört bir yanına ihracat gerçekleştiriyor. 2008’de dahil oldukları Turquality programında da franchise ağlarını geliştirmede, stratejik yol haritalarını belirlemede çok faydalandıklarını belirten Bürotime Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Tosunoğlu, “Şu anda yurt içinde 60 bayimiz, yurt dışında ise 12 showroomumuz bulunuyor” diyor.
Bürotime üretimini Konya’da 140 bin metrekarelik alanda kurulu fabrikasında gerçekleştiriyor. Çoğu mavi yaka 470 çalışan istihdam eden şirketin 109 çalışanı da kadın. Konya’da üretim alanında kadın istihdam eden ilk şirket olduklarının altını çizen Tosunoğlu,  “Kadın operatörlerimiz son derece modern ve teknolojik makine parkurumuzu büyük bir ustalıkla yönetiyor.  Kalite kontrol, bilgi işlem, satış, pazarlama, uluslararası satış, insan kaynakları ve Ar-Ge bölümlerimizdeki beyaz yaka kadın çalışanımızın oranı yüzde 50’nin üzerinde” diye konuşuyor.
Geçtiğimiz yıl yüzde 30 büyüyen ve üretiminin yüzde 25’ini ihraç eden Bürotime’ın bu yılki hedeflerine gelince… Tosunoğlu, planlarını şöyle paylaşıyor: “2018 yılında yurt içinde potansiyeli yüksek illerde yeni bayilikler vermeyi, yurt dışında ise 12 olan franchise sayımızı 20’ye tamamlamayı hedefliyoruz. Bunun dışında yurt içi ve yurt dışı iş ortaklıklarıyla ürün grubumuza tamamlayıcı ticari ürünler eklemeyi, eğitim, sağlık, çağrı merkezi, home office gibi sektörel çözümlerimizi yeni ürün aileleriyle tamamlamayı planlıyoruz. 2018 yılında markaya olan yatırımlarımız devam edecek; hem üretim tarafında Ar-Ge yatırımlarını hem de yurt içi ve yurt dışı pazarlama yatırımlarımızı daha da artırmayı planlıyoruz.”
“HEDEF TOPLUMSAL FAYDA YARATMAK”
Hüseyin Tosunoğlu, toplumsal fayda sağlamayan finansal başarıların yetersiz olduğunu düşünüyor. Bu sebeple global bir marka olma yolunda adımlarla ilerlerken toplumsal faydalarını her geçen gün artırmayı hedeflediklerini söylüyor.“Bu yolculukta kazanılması gereken özelliklerin farkındayız” diyen Tosunoğlu sözlerine şöyle devam ediyor: “Yenilikçi tasarımlarımızla geleceğin ofislerini şekillendirirken; özel önem verdiğimiz sertifikasyon çalışmalarıyla ofis mobilyası sektörünü güçlendiriyoruz. Kadın istihdamındaki fırsat eşitliği çalışmalarımızla iş yaşamında cinsiyet eşitsizliğine dayalı yaklaşımlara son vermeyi amaçlıyoruz. Bürotime Akademi çerçevesinde düzenlediğimiz profesyonel eğitimlerle; sadece kendi personelimizi değil bayi çalışanlarını ve sahiplerini de düzenli olarak eğiterek; sektörün iş yapış kalitesini artırdığımızı düşünüyoruz.”

UMUT BOZ/HEMINGTON GENEL MÜDÜRÜ

“ODAKTA MARKALI İHRACAT VAR”

Nova Fashion Group 32 yıllık bir geçmişe sahip. Tekstil sektöründe faaliyet gösteren grup toplam 850 kişiyi istihdam ediyor, 280 milyon TL ciro yaratıyor.  Üretim ayağında biri İstanbul diğeri Samsun’da yer alan iki ayrı tesiste dünyanın önde gelen markalarının tedarikçisi olarak çalışırken, perakendede de 2 ayrı marka ile faaliyetlerini sürdürüyor. Üretimdeki deneyimini 3 yıl önce kendi markalarını yaratarak değerlendirmek isteyen şirket kadın giyimde Knitss’i erkek giyimde de Hemington’ı hayata geçirdi.
İlk olarak Knitss için harekete geçtiklerini belirten Hemington Genel Müdürü Umut Boz, Knitss’in yurt dışı kökenli bir satış ağına sahip olduğunu, Fransa, Amerika, İngiltere ve Kanada ilgi ülkelerde lüks butik ve zincirlere satış yaptığını söylüyor. “Burada global e-ticaret sisteminde de güçlü bir satış ağımız var. Önümüzdeki dönemde de buradaki güçlü büyümemizi sürdüreceğiz” diyor.
Erkek giyim markası Hemington ise kaliteli ve doğal ürün arayan ama buna çok yüksek fiyatlar ödemek istemeyen iş insanlarının aradığı ve bulamadığı yeri doldurmayı hedefliyor. Erkeklerin günlük koşuşturmaca içerisinde hızlı şıklığa ulaşmaları için bu markayı geliştirdiklerini ifade eden Boz, “Hemington’ı şu anda 7 mağazada tüketiciyle buluşturuyoruz. Hemington markası için dünyanın her yerinden en iyi hammaddeyi getiriyoruz. Kumaş İtalya’dan, Merinos yünü Avustralya’dan, İpek ise Uzakdoğu’dan geliyor. Ar-Ge, tasarım ve üretimi tamamen içerde yapıyoruz” diye konuşuyor.
Umut Boz, her iki marka ile hızlı büyümeyi hedeflediklerini ancak mevcut konjonktür nedeniyle frene bastıklarını ifade ediyor. “1-2 ayda piyasanın rahatlamasıyla yine harekete geçeceğiz” diyor.
Hemington’un hedefi 2020 yılına kadar yurt içinde 30 yurt dışında da 15-20 mağazaya ulaşmak. Şu an yurt dışında giriş yapacakları pazarların fizibilitelerini yaptıklarını dile getiren Boz, sözlerine şöyle devam ediyor: “İngiltere, İtalya ve Rusya gibi ülkelerden birini merkez seçip dünyaya açılmak istiyoruz.  Yurt içinde de Ankara, İzmir, Antalya, Antep ve Kayseri’de mağaza açacak yer arayışındayız.”
Bugün cirosunun yüzde 5’ini perakendedeki 2 markasından geri kalan yüzde 95’ini ise dünya markalarına yaptığı üretimden sağlayan Nova Fashion Group, önümüzdeki dönemde bu oranı yüzde 50-50’ye taşımak istiyor. Boz, “Orta ve uzun vadede markalarımızla yaptığımız ihracatı artırırken bu ölçeğe ulaşmayı hedefliyoruz” diyor.
“LEGO KOLEKSİYONUM VAR”
Umut Boz, 14 yıldır aile şirketi Nova Fashion Group’ta çalışıyor. Koç Üniversitesi’nde endüstri mühendisliği eğitimi aldıktan sonra finans master’ı yapan Boz, iş dışında en çok 2,5 yaşındaki oğlu Ali ile zaman geçirmeyi seviyor. “Onunla çarpışan arabalara binmek, kukla oynatmak, lego yapmak büyük keyif” diyor. Boz sadece oğlu ile değil fırsat bulduğu her an legolarla ilgileniyor. “Her tür lego severim. Bu konuda iyi bir koleksiyonerim, çeşit çeşit legolarım var” diyor.

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz