İHSAN ATEŞ / DEFACTO GENEL MÜDÜRÜ
Defacto, hazır giyim sektörünün en hızlı markalarından…
2005 yılında ilk mağazasını açan marka, 10 yıl içinde
37’si yurtdışında olmak üzere toplam 317 mağazaya
ulaştı. Bugün 1,2 milyar TL’lik cirosuyla sektörün ikinci
büyük markası konumunda.
Defacto’ya bu hızı getiren büyüme odaklı stratejisini başarıyla
hayata geçirmesi oldu. Strateji odaklı bir büyüme yöntemini
benimseyip bu stratejiyi kurumsal olarak içselleştirebildiklerini
belirten Defacto Genel Müdürü İhsan Ateş, geldikleri noktada
değişim yönetimi konusunda dünyada
örnek gösterilen bir başarıya ulaştıklarını
dile getiriyor. Bunun en önemli
göstergesinin de geçtiğimiz kasım
ayında uluslararası iş dünyası tarafından
strateji yönetiminin Oscar’ı olarak kabul
edilen “Hall of Fame” ödülünü almaları
olduğunu açıklıyor. “Dr. Robert Kaplan
ve Dr. David Norton tarafından geliştirilen
‘Strateji Odaklı Organizasyon Modeli’ni
başarıyla hayatı geçirdik. Palladium
Executing Strategy tarafından verilen
dünyanın en prestijli strateji ve performans
yönetimi ödüllerinden ‘Hall of Fame’i alan
Türkiye’nin ilk hazır giyim ve moda markası olduk” diyor.
Defacto, son 10 yılda yaşadığı hızlı büyümeyi önümüzdeki 8
yılda da sürdürmekte kararlı. Defacto Genel Müdürü İhsan Ateş,
2024 yılında 7 kıtada 50 ülkede 1.200 mağazalık bir perakende
zinciri olmayı hedeflediklerini söylüyor. Bu süreçte gelirlerini de 9
katına çıkaracaklarını açıklıyor. “Bugün e-ticaret sitemizle Türkiye
dışında 32 ülkeye ulaşıyoruz. 2024 yılında e-ticaret sitemizle de
100 ülkede faaliyet gösteren global bir moda markası haline
geleceğiz” diye konuşuyor. 17 EXPAT’LA ÇALIŞIYOR
Defacto’nun başarısında
kurumsallaşmaya verdiği önemin
kritik bir rolü var. Şirket neredeyse
kurulduğu ilk yıllardan itibaren
dünyadaki en güncel perakende
know how’una sahip olmak için
birçok expat’la çalışıyor. Bugün
7’si üst düzey yönetici olmak üzere
toplam 17 expat çalışanları olduğunu
belirten Ateş, 2016 yılında da 5
expat yöneticiyi daha ailelerine
katacaklarını söylüyor. Expat’ların
kendileri için önemini de şöyle
açıklıyor: “Onların profesyonel
tecrübeleri, farklı kültürlere ait
bakış açıları ve elbette perakende
sektöründeki birikimleri global bir
moda markası olma hedefimizde bize
çok değerli katkılar sağlıyor.”
ENVER YÜCEL / BAHÇEŞEHİR UĞUR EĞİTİM KURUMLARI BAŞKANI
“HEDEF DÜNYADA İLK 3’E GİRMEK”
Yücel, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Türkiye’nin en çok patent alan eğitim kurumunda
uyguladığımız STEM artık tüm Bahçeşehir Koleji kampüslerinde,
STEM + A olarak uygulanıyor ve ‘Biz bir STEM okuluyuz’ diyebiliyoruz.
STEM + A ile sanat ve tasarım boyutunu da STEM eğitimine dahil
ediyoruz. Sistemi anaokulundan itibaren tüm kampüslerimizde
uyguluyoruz. Bu birikimi üniversitemizin desteğiyle 35 bin
öğrencimize aktardığımızda Türkiye’nin geleceğini, ülkemizin
kaderini değiştireceğimize inanıyorum.”
Yücel, Bahçeşehir Okulları’nı daha da büyütmeyi planlıyor.
Hedef 5 yıl içinde 100 kampüste 100 bin öğrenciye eğitim vermek.
Uğur Okulları’nda da 5 yılda Türkiye genelinde 200 okula ulaşmayı
istediklerini söylüyor. “Yurtdışında da büyümeye devam edeceğiz.
Hedefimiz dünyanın en büyük ilk 3 eğitim kurumu arasına girmek ve
mezunlarımızın dünya çapında elde edeceği başarıları alkışlamak”
diyor.
ahçeşehir Uğur Eğitim Kurumları dev bir ekosisteme sahip.
Bahçeşehir Okulları, 69 ilde 141 okulla 35 binden fazla
öğrenciye eğitim verirken, Bahçeşehir Üniversitesi ve
yurtdışındaki üniversiteleri 25 bin öğrenciye, Uğur Okulları
da 125 okulda 26 bin öğrenciye eğitim veriyor.
Bahçeşehir Eğitim Kurumlarının Kurucusu Enver Yücel, kaliteli
eğitim her çocuğun hakkıdır diye yola çıktıklarını ve yurdun her
köşesine ulaşmak için çalıştıklarını söylüyor. “Bütün illerde olmak,
büyük ilçelerde varlık göstermek ve Türkiye’nin her noktasına
dokunmak istiyoruz” diyor.
Enver’e göre okul açmak işin en kolay tarafı, asıl önemli
olan ise eğitimin kalitesi. Bahçeşehir Okulları’na dünyanın en
iyi uygulamalarını getirdiklerini ifade eden Yücel, bu yıl bütün
Bahçeşehir Okulları’nda eğitime entegre ettikleri fen, teknoloji,
mühendislik ve matematik temelli eğitim anlayışı olarak tanımlanan
STEM eğitiminin de bunun en güçlü örneği olduğunu anlatıyor. DOĞA VE DENİZ TUTKUNU
Neredeyse tüm hayatını eğitime adayan Enver
Yücel’in eğitim dışındaki en büyük tutkusu doğa.
Doğaya ve denize tutkun bir Karadeniz çocuğu
olduğunu söyleyen Yücel, yüzmeden su kayağına
denizle ilgili her türlü aktiviteyle yakından ilgili
olduğunu ifade ediyor ve hemen ardından
şöyle bir ekleme yapıyor: “Bir tek balık tutmakla
ilgilenmiyorum. Balık tutmak bana göre değil,
beklemeyi sevmiyorum, aktif olmam lazım, hedeflere
ulaşmak için mutlaka eylem içinde olmalıyım.”
MUSTAFA KEFELİ /BİSSE YÖNETİM KURULU BAŞKANI KEFELİ’NİN YENİ PLANI Bisse hazır giyim sektörünün en köklü markalarından... 40 yıllık geçmişe sahip olan marka, yurtiçinde toplam 36 mağaza, yurtdışında ise 18 ülkede 45 satış noktasıyla faaliyet gösteriyor. İlk günden itibaren hızlı büyümeyi değil istikrarlı olmayı tercih ettiklerini belirten Bisse’nin kurucusu Mustafa Kefeli, bu yaklaşımlarının da kendilerini sektörün iniş ve çıkışlarından koruduğunu dile getiriyor. Bisse, her yıl ortalama yüzde 10 civarında büyüyor. Geçtiğimiz yıl kriz ortamında bile bu büyümeyi yakaladıklarını ifade eden Kefeli, bunu nasıl başardıklarını da şöyle anlatıyor: “Biz butik bir şirketiz. Hayalci değiliz. Kendimize koyduğumuz üretim hedeflerini yakalıyoruz. Örneğin 1 milyon adet yıllık gömlek hedefi koyup bunu gerçekleştiriyoruz. Bunun nedeni sadık müşterilerimiz. 10 bin sadık müşterimiz var. Hatta bu yıl 40’ıncı yılımız nedeniyle birçok müşterime mektup yazıp gönderdim.”
Bisse, 2016 yılında da yüzde 10’luk büyüme planlıyor. Orta
vadede ise önemli atılımlar peşinde. Erkek giyimde yapacak daha
çok işlerinin olduğunu anlatan Kefeli, gerçekleştirmeyi planladıkları
atılımları şöyle açıklıyor:
“2015 yılında B76 adıyla spor koleksiyon hazırladık. Spor
giyimde gerçekleştirdiğimiz satışlar bizi heyecanlandırdı. Hatta
bu yıl yaşadığımız yüzde 10’luk büyüme büyük oranda spor
koleksiyondan geldi. Bundan sonraki planımız kadın ya da çocuk
giyime girmek. Erkek giyimde 150 mağazanın üzerine çıktığımızda
çocuk ya da kadın giyime gireceğiz. Çok değil 5-6 yıl içinde bu
planımızı hayata geçireceğiz.”
Uzun vadede ise şirketin hedefi global markalar arasına girmek.
Kefeli bu noktada oldukça kararlı. “Eğer 10 yıl sonra Gucci ve
Zegna gibi konuşulan dünya markaları arasında yer almıyorsak
zaten bana yazık, hayallerime de yazık” diyor. TEKLİFLERİ NEDEN
GERİ ÇEVİRDİ?
Mustafa Kefeli, Bisse markasını ağabeyi
İbrahim Kefeli ile kurdu. Ancak iki
kardeş, 2007 yılında ortaklıklarını bitirdi
ve Mustafa Kefeli yola tek başına
devam kararı aldı. Bu sürecin ardından
çok sayıda ortaklık ve satın alma
teklifiyle karşılaştığını ancak tümünü
geri çevirdiğini belirten Mustafa Kefeli,
gerekçesini de şöyle paylaşıyor:
“Eğer beni dünyaya açacak bir teklif
gelseydi kabul ederdim. Ama teklifi
yapanlar 40 yılın üzerine oturup bir
anda 300-500 mağazaya ulaşıp sonra
başka yere satmayı planlıyordu. Bu
markayı öldürmek demek. Bugün de
finansal değil stratejik ortaklığa sıcak
bakıyorum. Markayı daha yukarıya
taşıyacak bir ortaklık olursa olur.”
KAAN SARAÇ / MOBİLOTOSERVİS.COM KURUCU ORTAĞI
BÜYÜKLERİN İLGİ ALANINDAYIZ Mobilotoservis.com, Türkiye’de ilk kez araç bakım işlemlerini müşterilerinin ayağına götüren, gezici bir oto servis ağı. Kaan Saraç ve Özgen Toru tarafından 2014 yılında kurulan şirket, bugün 10 binden fazla araç sahibine hizmet vererek Türkiye’nin en büyük servislerinden biri konumuna geldi. Şirketin en önemli yatırımcısı ise Yemeksepeti’nin kurucularından Nevzat Aydın. Aydın ve Mobilotoservis.com’u bir araya getiren nedenlerden biri Özgen Toru’nun eski bir Yemeksepeti çalışanı olması. Üniversite zamanında çalışmaya başladığı Yemeksepeti. com’dan kendi işini kurmak için ayrılan Toru, Aydın’la ilişkisini hiç koparmamış. İş fikrini hayata geçirirken ve sonrasında da mentor olarak her daim danışarak destek almış. En sonunda Aydın, şirkete ortak olmaya karar vermiş. Mobilotoservis.com’un kurucularından Kaan Saraç, işlerini 50 bin TL sermayeyle kurduktan sonra ilk olarak Aslanoba Capital’den yatırım aldıklarını belirtiyor. İkinci yatırım turunun ise Yemeksepeti.
com satışından sonraki dönemde Nevzat Aydın’dan geldiğini
anlatarak şöyle devam ediyor:
“Son yatırımla birlikte şirket 8 haneli değerlemelere yaklaştı.
Bu yatırımlar işimizi geliştirmemiz ve müşterilerimize daha iyi
hizmet vermemiz adına bize çok büyük fayda sağlıyor. Oto satış
sonrası hizmetleri sektörü oldukça büyük ve neredeyse otomotiv
sektörünün en kârlı alanı. Getirdiğimiz çözüm ve ortaya konulan
uygulamayla pazarda yıllardır faaliyet gösteren büyük grupların da
ilgi alanına girmeye başladık.”
2015’de 10 bin kullanıcı barajını geçerek yılı bir önceki yıla göre
yüzde 400 büyümeyle kapatan Mobilotoservis.com, büyümesini bu
şekilde sürdürdüğü durumda 2016 sonunda Türkiye’nin en büyük
oto servisi olacak. Şirketin uzun vade planı ise Türkiye’deki tüm
araçların yüzde 75’inin bulunduğu 10 büyük şehre yayılmak ve oto
bakım pazarında yüzde 10’luk bir pazar payına sahip olmak. DÜNYADA İLK
Mobilotoservis.com’un
girişimcileri yeni fikirleri de
hayata geçirme peşinde.
Araç satış sonrası sektörüyle
ilgili her konunun ilgilerini
çektiğini belirten Saraç, en
çok heyecan duydukları
konunun online yedek
parça satışı olduğunu ifade
ediyor. Bu alanda hayata
geçirdikleri yeni bir oluşumu
da şöyle paylaşıyor: “Bu ay
test için açtığımız yedek
parça satışıyla, araç
sahipleri kolayca çok uygun
fiyatlı yedek parçalara
ulaşabiliyor ve dilerlerse kapı
önünde montaj seçeneğiyle
bu parçaları istedikleri yerde
arabalarına taktırabiliyor.
Bu yapıyı dünyada ilk
uygulayan şirketiz. Ek
olarak kapıda lastik montaj
hizmetimiz bir süredir devam
ediyor. Ve çok yakında
güçlü bir iş ortağıyla
müşterilerimizin sigorta
ihtiyaçlarını da çözebilecek
bir yapıyı duyurmayı
hedefliyoruz.”
TOLGA ALİŞOĞLU / WATERGARDEN İSTANBUL GENEL MÜDÜRÜ
WATERGARDEN ONA EMANET
Tolga Alişoğlu, iş dünyasının son dönemdeki en başarılı profesyonellerinden… En son Vialand’in genel müdürlüğüne geldiğinde görüştüğümüz Alişoğlu, orada önemli işleri hayata geçirdikten sonra şimdi WaterGarden’ın yönetimini üstlendi. WaterGarden, Ziylan Grubu’nun İstanbul Ataşehir bölgesinde inşasına başladığı yenilikçi bir proje. İstanbul’un sosyalleşme hayatına yeni ve farklı bir soluk getirme iddiasında olan proje, özel bir yaşam merkezi olarak tasarlanmış durumda. 2 yıl önce çalışmalarına başlanan WaterGarden’ın 2016 yılı Haziran ayında açılışı planlanıyor. Projenin toplam yatırım bedeli ise 750 milyon TL. 2015 yılı 1 Aralık itibarıyla projenin yönetimine gelen Tolga Alişoğlu, WaterGarden’ın sadece Ataşehir ve Anadolu Yakası’nın değil, tüm İstanbul’daki mevcut merkezlerinden net bir şekilde farklılaşacak bir “yaşam, gusto ve eğlence merkezi” olacağını söylüyor. Göreve gelir gelmez, kiralama, organizasyonun işletme şartlarına uygun yapılanması, eğlence bölümlerinin organizasyonu gibi konulara eğildiğini anlatıyor. Projeye dair de kısaca şöyle bir bilgilendirmede bulunuyor: “WaterGarden bir yeme içme-eğlence merkezi. 15 bin metrekare şehir parkına sahip. Her segmentte restoran, kafeler ve kulüpler yer alacak. Su-ateş-ışığın birleştiği dünyanın en önemli şov havuzlarından biri burada inşa ediliyor. Ekstrem spor alanları, botanik parkı, konser alanı, tiyatrosu, sinema salonları, çocuk eğlence alanları, nostaljik lezzet sokağı ve gastronomi duraklarıyla WaterGarden tam bir yaşam merkezi. Bu proje sadece Türkiye’de değil büyüklük ve bütünleşik konsept olarak dünyada bir ilk.” Alişoğlu, proje hayata geçtiğinde günde ortalama 50 bin civarında ziyaretçi beklentileri olduğunu açıklıyor. “Yatırımın, kira, organizasyon, sponsorluk gelirleriyle yaklaşık 8 yıl gibi bir sürede geri dönüşü olacağını hesaplıyoruz. Yaratacağımız marka değeriyle bu süre daha da kısalabilir” diyor. TÜRKİYE'NİN POTANSİYELİ
Amerika’da yıllık kişi başı ev dışı yeme içme harcaması bin 900 dolarken Avrupa’da bin 300, ülkemizde ise sadece 300 dolar. Bu rakamlar sektörde, ileriye yönelik gelişme potansiyelini çok açık bir şekilde gösteriyor. Ayrıca İstanbul’da yeme içme alanında ortalama 15 bin mekan bulunuyor. Her gece 350 bin kişi dışarı çıkıyor ve bu da sadece yeme içme sektöründe yıllık 4 milyar dolarlık ciro sağlıyor. Türkiye’nin Avrupa, Afrika ve Ortadoğu’da en hızlı büyüyen pazara sahip olduğunu belirten Tolga Alişoğlu, bu veriler ışığında Türkiye’nin potansiyeli çok yüksek bir ülke olduğunu söylüyor. “Ataşehir gibi muhteşem bir bölgede hem insanımıza hem İstanbul’a hem de ticaret hayatına çok yüksek katma değer katacağımıza inanıyorum” diyor.
JIYOUNG LEE / LG ELECTRONICS TÜRKİYE BEYAZ EŞYA BAŞKANI PREMIUM SEGMENTTE HIZLI BÜYÜYECEĞİZ
Jiyoung Lee, 2 yıldır eşiyle birlikte Türkiye’de yaşıyor. Güney Koreli dünya devi LG’nin Türkiye’deki beyaz eşya operasyonuna liderlik ediyor. LG Electronics Türkiye Beyaz Eşya Başkanı Jiyoung Lee ile dev grubun Güney Kore’nin Seul ve Busan şehirlerindeki tesislerinde bir araya geldik. Lee, beyaz eşyada Türkiye’de özellikle lüks ve premium ürün gruplarıyla hızlı büyüme kaydettiklerine dikkat çekiyor. Dünyada ABD, Ortadoğu ve Uzakdoğu’da pek çok pazarda beyaz eşyada pazar lideri olan LG, Türkiye’de de cep telefonu ve televizyon pazarında elde ettiği başarıyı, beyaz eşya alanına taşımayı hedefliyor. Bu nedenle Jiyoung Lee’nin çok yüklü bir ajandası var. LG Electronics, 2015’te Türkiye beyaz eşya pazarından yaklaşık yüzde 4 pay aldı. LG Electronics Beyaz Eşya Bölümü’nün globalde son 3 yılda cirosal bazda yıllık ortalama yüzde 4,8 oranında büyüdüğünü söyleyen Lee, şöyle devam ediyor: “Türkiye’de ise bu oran, son 5 yılda cirosal bazda yıllık ortalamada yüzde 20’yi buluyor. 2011 yılına kıyasla beyaz eşyada büyümemiz yüzde 200’ün üzerinde. 2016 yılında beyaz eşya sektöründe cirosal bazda yüzde 20’den fazla büyümeyi öngörüyoruz.” Türkiye’de beyaz eşya pazarında en hızlı büyüme buzdolabı, bulaşık makinesi ve çamaşır makinelerinde görülüyor. Lee, buzdolabı, çamaşır makinesi, bulaşık makinesi, elektrik süpürgesi, mikrodalga fırın ve klimadan oluşan pazarın yaklaşık 4 milyar dolarlık bir büyüklüğe sahip olduğunun altını çiziyor. Lee, “Büyüyen bu pazarda çift haneli büyümeye odaklandık” diyor. Lee, beyaz eşya grubunda Türkiye’de en güçlü oldukları ürünlerin sırasıyla çamaşır makinesi, buzdolabı, bulaşık makinesi ve klima şeklinde sıralandığını kaydederek şöyle devam ediyor: “Çamaşır makinesinde yüzde 30, buzdolabında yüzde 25, bulaşık makinesinde yüzde 15 ve klimada ise yüzde 10 büyümemiz söz konusu. Büyüme yeni ürünlerden ve yeni satış kanallarından gelecek. 2016’da bayi kanalındaki büyümemizi sürdüreceğiz. 100 olan bayi sayımıza, 20 yeni bayi ekleyeceğiz.” YENİ NESİL ÜRÜNLER GELECEK
LG Electronics Türkiye Beyaz Eşya Başkanı Jiyoung Lee, 2016’ya dair en önemli gündemlerinin lansmanlarını yapacakları yeni nesil beyaz eşya ürünleri olduğunu söylüyor. Bu yeni nesil ürünlerin hangi özellikleriyle fark yaratacaklarını şöyle açıklıyor: “LG Truesteam bulaşık makinesi sayesinde elde ön yıkamaya gerek yok. Yoğun buhar gücüyle kullanıcı hem sudan hem zamandan tasarruf sağlamış olacak. LG’nin Twin Wash çamaşır makinesi de 10 yıllık motor garantisiyle Türkiye pazarına sunulacak. 22 kg çamaşır yıkama kapasitesiyle özellikle otel gibi iş yerlerine yönelik olacak. LG CordZero kablosuz süpürge ise yatay ürün kategorisinde tek kablosuz süpürge olma özelliği taşıyor. 2000 watt motor gücüne sahip süpürge tek şarjla 40 dakika süpürebiliyor. LG’nin yenilikçi çift pratik kapı 8Dual (Door-in-Door) buzdolabı yüzde 47’yekadar enerji tasarrufu sağlıyor. Daha uzun ömürlü saklama koşulları sunuyor.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?