Teknolojiye 80 milyon dolar yatırdık

28.07.2016 12:09:590
Paylaş Tweet Paylaş
Teknolojiye 80 milyon dolar yatırdık
TÜRKAN ÖZİLHAN TACİR / ANADOLU SAĞLIK MERKEZİ CEO’SU
“TEKNOLOJİYE 80 MİLYON DOLAR YATIRDIK”

Türkan Özilhan Tacir, Anadolu Grubu’nun patronu Tuncay Özilhan’ın büyük kızı. Yükseköğrenimini Oglethorpe Üniversitesi’nde işletme alanında, master eğitimini ise Amerika’da Seton Hall Üniversitesi’nde sağlık yönetimi alanında yaptı. 1996’da üniversiteden mezun olduktan hemen sonra Anadolu Endüstri Holding’de göreve başladı. 2002’ye kadar holdingde mali işlerden insan kaynakları yönetimine kadar çeşitli birimlerde birçok görev üstlendi. 2004’te de Anadolu Sağlık Merkezi ekibine katıldı. Hastane henüz hizmete açılmadan Johns Hopkins ile işbirliği çalışmalarından inşaat kabulüne ve işe alımlara kadar tüm süreçlerde aktif görev aldı. Bugün Anadolu Sağlık Merkezi’nde CEO’luk görevini sürdüren Tacir, çalıştığı kurumla gurur duyuyor. Anadolu Sağlık Merkezi’nin, onursal başkanları Kamil Yazıcı ve İzzet Özilhan tarafından ihtiyacı olanlara bedelsiz yardım etme hayaliyle kurulduğunu belirten Tacir, bu hayalin nasıl hayata geçtiğini şöyle anlatıyor: “Son 5 yılda 35 bin hastaya bedelsiz olarak 100 bin muayene hizmeti verdik. İhtiyacı olan hastalarımıza verdiğimiz hizmetlerden tahsil etmediğimiz rakam 66 milyon TL’yi buldu. Bununla birlikte hastanenin kazancı da yine sisteme, yani hastaneye yapılan yatırımlarla geri dönüyor.” Anadolu Sağlık Merkezi, Gebze’de bulunan 188 bin metrekarelik merkezinde 50 bin metrekarelik kapalı alan ve 209 yatak kapasitesiyle hizmet veriyor. Kampüste yabancı hastalar ve yakınları için hayata geçirilen bir otel de bulunuyor. 206 hekimle faaliyet gösterdiklerini anlatan Tacir, “Özellikle onkoloji, kalp-damar cerrahisi, kardiyoloji, kadın sağlığı ve tüp bebek alanlarında Türkiye’de bir referans merkezi olduğumuzu söyleyebilirim” diyor. Önümüzdeki dönemde Tacir’in gündeminde hastaneyi fiziksel olarak büyütmekten çok yeni teknolojilere odaklanmak var. En son teknoloji cihazların kullanılmasına önem verdiklerinin altını çizen Tacir, sözlerine şöyle devam ediyor: “Teknoloji parkurumuza bugüne kadar yaptığımız yatırım 80 milyon doları buldu. Son olarak Amerikan İlaç Dairesi tarafından da onaylanan CTC yöntemini hastanemize getirdik. Kanda dolaşan kanserli hücreleri çok erken evrede yakalayan bu teknoloji, kanser hücrelerinin sayılarını ve hatta kanserin türünü bile tespit ederek kanserde erken tanıya olanak sağlıyor. CTC gibi hastalarımızın sağlığına değer katacak teknolojiler için yatırımlarımız devam edecek.”
SANAT TARİHİ ÖĞRENİYOR
Türkan Özilhan Tacir, müzeleri, fuarları ve galerileri gezmekten keyif alıyor. Uzun zamandır eşiyle beraber topladıkları farklı sanat eserlerinden oluşan güzel bir koleksiyonları olduğundan söz eden Tacir, tam bir sanatsever. Bu konudaki duygularını şöyle ifade ediyor: “Zaman bulduğumda online kurslar sayesinde sanat tarihi öğrenmeyi ve okumayı seviyorum. Ailece yaptığımız seyahatlerin merkezinde farklı sanat etkinliklerini takip etmek var. Sanat bana insan beyninin ve becerilerinin ne kadar sonsuz olduğunu ve sınırları zorlamak gerektiğini öğretti. Her seyrettiğim eserden insanla ilgili birçok şey öğreniyorum.”

EMİNE TİMUR / NEF VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ
1.000 KADINA DOKUNACAK

 ef Vakfı geçtiğimiz yılın sonunda Nef tarafından kuruldu. Vakıf bünyesinde eğitim kurumları, huzurevleri hayata geçiriliyor. Öğrencilere burs ve ihtiyaç sahiplerine de destek sağlanıyor. Öte yandan yine vakıf çatısı altında faaliyet gösteren Hay Atölye de ihtiyaç sahibi kadınların kendi ürettikleriyle geçinmelerini sağlama misyonuyla çalışmalarını yürütüyor. Nef Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Emine Timur, vakıf olarak imza attıkları her bir projenin kendileri için çok kıymetli olduğunu ancak
kişisel gelişime ya da meslek edindirmeye yönelik projelerden ayrı bir haz aldıklarını söylüyor. Bu açıdan Hay Atölye’nin Timur için yeri özel. Böyle bir atölyenin nasıl hayat bulduğuna gelince... Geçtiğimiz aylarda Nef’in bir hediye gönderimi ihtiyacında, bu hediyeleri dezavantajlı gruplara, başlangıç olarak kadınlara yaptırarak, onlara geçim kaynağı sağlama fikri doğduğunu anlatan Timur, sözlerine şöyle devam ediyor: “Nef Vakfı’nın işbirliği içerisinde olduğu sosyal hizmetler ve kamu kuruluşları sayesinde ulaştığı eşi vefat etmiş, boşanmış, kısacası zor durumda kalmış ve çok çocuklu olduğundan dolayı da iş gücüne katılamayan kadınlarla atölye projesini başlattık.” Atölye kapsamında evden çıkmaya gücü olmayan, imkanı bulunmayan kadınlar, evlerinde atölye kurup üretim yapıyor. Evden çıkabilenler ise vakfın içerisinde kurulan atölyelerde çalışmaya davet ediliyor. Projede çalışan eğitimciler aracılığıyla katılımcılara dikiş, nakış ve kumaş teknikleri gibi eğitimler veriliyor. Evlerde üretilen ürünler Hay Atölye tarafından toplanıyor ve alıcılara ulaştırılıyor. Bugün 230 kadınla çalıştıklarını ifade eden Timur, yıl sonunda cezaevlerinde açmayı hedefledikleri atölyeler sayesinde 750 kadına ulaşmayı, gelecek yılın sonunda da 1.000 kadına dokunmayı hedeflediklerini söylüyor. Timur’un hayali, ilerleyen dönemde sosyal bir marka çıktısı olan bu ürünlerle yurtdışına da açılıp projeyi büyütmek. Ayrıca Timur, odaklandığı gruplarda da belli dönemlerde değişiklik yapmayı planlıyor. Bununla ilgili olarak da şöyle konuşuyor: “Ürünlerimizi her 2 yılda bir farklı dezavantajlı grupları atölye çalışmalarımıza dahil ederek ürettirmeyi hedefliyoruz. Önümüzdeki eğitim sezonunda öğrencileri de tasarım yapmaya davet ederek projeyi genişletip yıl sonunda da gönüllü sanatçılarla çalışarak her segmente hitap etmeyi amaçlıyoruz.”
KİŞİSEL GELİŞİME ZAMAN AYIRIYOR
Emine Timur, aslında bir hukukçu. Ancak pazarlama ve iletişim alanında da yüksek lisansa sahip. Hukuk alanında çalıştıktan sonra aile şirketi Nef’te kurumsal iletişim ve marka komitesi kapsamında görevler almaya başladı. Bugünse ağırlıklı olarak vakıf çalışmalarına odaklanıyor. Hay Atölye kapsamında projeleri yürütüyor. İş dışında Timur’un en önemli hobisi seyahat ve spor. Kişisel gelişime de zaman ayırdığını dile getiren Timur, “En keyifli anlarımı dolduran ailemle de vakit geçirmeye çalışıyorum” diyor.

HIROSHI KATO / TOYOTA OTOMOTİV SANAYİ TÜRKİYE CEO’SU
“YENİ BİR EŞİKTEYİZ”

Toyota Türkiye için bu yıl çok özel. Çünkü şirket mevcut modelleri Corolla ve Verso’nun yanı sıra bu yıl sonunda yepyeni üçüncü bir model olan Toyota C-HR’ın seri üretimine geçiyor. Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye CEO’su Hiroshi Kato, yeni modelleri C-HR’ın Türkiye’de bugüne kadar üretilmiş olan ilk crossover ve ilk hibrit araç olacağını söylüyor, “Yeni modelimizin bir diğer önemli özelliği de Toyota Yeni Global Platformu’nda üretilecek bir model olması. Fabrikamız, Japonya dışında denizaşırı tesisler arasında Toyota’nın Yeni Global Platformu’nda üretim yapacak ilk üretim tesisi olacak. Bu, büyük bir sorumluluk olduğu kadar aynı zamanda bizim için büyük bir onur” diyor. Bu proje için Toyota Türkiye 350 milyon Euro’luk bir ek yatırım hayata geçirmiş durumda. Kato, bu yatırımla birlikte toplam yatırımlarının 1,7 milyar Euro’ya ulaştığını ifade ediyor. Toyota Otomotiv’in bu yıl sonuna dair hedefi ise 150 bin adet üretim gerçekleştirmek ve bunun 113 bin adedini 50’den fazla ülkeye ihraç etmek. Böylelikle geçen yıla kıyasla üretim ve ihracat faaliyetlerinin yüzde 30 artış göstereceğini belirten Kato, “Yeni modelimizle birlikte gelen üretim artışını gerçekleştirebilmek için 1.000 kişinin üstünde yeni eleman istihdam edeceğiz. İçinde bulunduğumuz dönem bizim için çok özel, çok farklı. Bu çok özel modelin seri üretimine başlayacak halihazırda tek fabrika olarak, yeni bir dönüm noktasının eşiğindeyiz” diye konuşuyor. 
Toyota cephesinde gelişmeler bu yöndeyken genel olarak sektörün görünümüne gelince… Geçtiğimiz yıl Türkiye otomotiv sektörü, 1 milyon 360 bin adetlik üretim gerçekleştirerek rekor kırmış ve bu üretimin 992 bin adedini de ihraç etmeyi başarmıştı. Üretim, ihracat ve hatta iç pazar açısından geçen yılı muhteşem olarak nitelendiren Kato, bu yıl da sektörde geçen yıla benzer bir performans beklediğini dile getiriyor. “Fakat iç pazarda yüzde 5 civarında daha az satış olabileceği tahmin ediliyor. Benim de kişisel değerlendirmem bu öngörü ile paralel” diyor.
ÖRNEK FABRİKA YAPACAK
Kato, 1985 yılında Denizaşırı Üretim ve Mühendislik Grubu’nda çalışmaya başlayarak Toyota’ya katıldı. Birçok ülkede Toyota operasyonunda görev aldı. 2012 yılında Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye’de baş koordinatör ve genel müdür danışmanı olan Kato, bu yıl ocak ayında da şirketin genel müdürlüğü ve CEO’luğuna getirildi. Kato, yeni koltuğunda Toyota Türkiye’yi üretimde her yönüyle örnek bir fabrika ve global bir ihracatçı yapmak istiyor. “Ana hedefimiz ise artan ihracat gelirimiz ve yeni istihdam fırsatlarımızla Sakarya ve Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak” diye konuşuyor.

İHSAN NECİPOĞLU DOW TÜRKİYE VE ORTA DOĞU ASYA CUMHURİYETLERİ BAŞKANI
“DÜŞÜNCE LİDERLİĞİNİ HEDEFLİYORUZ”
Dow, kimya sanayinin en büyük şirketlerinden biri… Şirket, kimya sanayisine özel kimyasallar, yüksek teknolojiyle imal edilen malzemeler, tarım kimyasalları ve plastik hammaddeleri üreterek, 180 ülkede müşterilerine hizmet veriyor. Türkiye’de 1971 yılından bu yana faaliyet gösteren Dow, yaptığı yatırımlarla Dilovası’ndaki 3 üretim ve 2 ortak yatırım tesislerinde styrofoam, boya, poliüretan ve plastik katkı maddeleri üretimi gerçekleştiriyor. Dow Türkiye ve Orta Doğu Asya Cumhuriyetleri Başkanı İhsan Necipoğlu, “Sunduğumuz teknolojik çözümlerle enerji verimliliği, depreme karşı yapı güçlendirme, alternatif enerji kaynakları ve temiz su ihtiyacı gibi konularda Türkiye’nin çevresel ve ekonomik standartlarını geliştirmesine katkıda bulunuyoruz” diyor. 
Dow’un Türkiye’ye yönelik planları büyük. Mevcut yatırımlarını Türkiye’nin 2023 hedefleri doğrultusunda geliştirmeyi hedeflediklerini belirten Necipoğlu, “Bu hedeflere koşarken Türkiye’deki üretim üssümüzü aynı zamanda bir ihracat üssü haline getirmek istiyoruz” diye konuşuyor. Bunu nasıl yapacaklarını şöyle anlatıyor: “Türkiye ve Orta Asya ülkelerindeki müşterilerimizle yakınlaşmayı, coğrafi olarak servis ağımızı müşterinin ayağına taşımayı ve onların bölgesel ihtiyaçlarına bu şekilde cevap vermeyi istiyoruz. Tüm bunları yaparken de Türkiye organizasyonunu, şirkete yetiştirdiği insan kaynağıyla da bir başarı hikayesi haline getirmeyi hedefliyoruz.” Dow’un hem Türkiye hem dünyada odağındaki bir numaralı konu ise sürdürülebilirlik. Şirket ürünlerini tasarlarken tüm değer zincirlerine bakarak ölçümleme yapıyor. “Bunu yaparken de ekonomik sürdürülebilirlik oluşturmaya çalışıyoruz” diyen Necipoğlu, sözlerine şöyle devam ediyor: “Sürdürülebilirlikte, globalde bugüne kadarki serüvenimizin üçüncü ayağına gelmiş bulunmaktayız. İlk adımımız olan 1995- 2005 arasında operasyonda mükemmeliyeti hedefleyerek kendi popülasyonumuza baktık. Kaynak kullanımlarını, atık ve enerji kullanımlarını aza indirerek 5 milyar dolar tasarruf sağladık. 2005- 2015’i kapsayan ikinci on yılımızda zorlu problemlerin çözümüyle ilgilenerek sürdürülebilir ekonomi çözümlerini müşterilerimizle paylaştık ve onlara farklılık sağladık. Üçüncü on yılımız olan 2015- 2025 süreci içinde ise düşünce liderliğini hedefliyoruz.”
“FİLM FESTİVALLERİNİ TAKİP EDİYORUM”
İhsan Necipoğlu, 33 yıldır Dow’da görev yapıyor. Sorumluluğu altında Türkiye’nin yanı sıra Azerbaycan, Özbekistan, Tacikistan ve Türkmenistan bulunuyor. Toplam mesaisinin yüzde 30’unu bu ülkelere ayırdığını belirten Necipoğlu, günde 11 saat çalışıyor. Fırsat buldukça iş ve özel yaşam dengesi kurmak adına hobileriyle ilgilendiğini söylüyor. “Zaman olursa tenis oynuyor, koşuyor, seyahat ediyor ve film festivallerini takip ediyorum” diyor.

METİN GÜLTEPE / İŞBİR YATAK GENEL MÜDÜRÜ
“BU YIL YATIRIM YILI OLACAK”

şbir Holding, 48 yıl önce yurtiçinden ve yurtdışından birçok işçinin bir araya gelip hayata geçirdiği bir oluşum. Bugün de bu yapısını koruyan holdingin ilk yatırımı İşbir Sentetik Dokuma. Ardından İşbir Elektrik ve İşbir Sünger’i faaliyete geçiren holding, perakendeye yatırım kararı almasıyla da 1997 yılında İşbir Yatak’ı kurdu. Aradan geçen 9 yılda İşbir Yatak, sektörün en güçlü şirketlerinden biri haline geldi. Bugün toplam 265 satış noktasıyla tüketiciye ulaşan şirketin, 130’a yakın münhasır satış noktası ve 135’ten fazla da corner’ı bulunuyor. İşbir Yatak üretiminin yüzde 12’sini 20 ülkeye ihraç ediyor. İşbir Yatak Genel Müdürü Metin Gültepe, “İsviçre, Almanya, İngiltere, Rusya, İrlanda, Danimarka, İsveç, Belçika, Macaristan ve Yunanistan ihracat yaptığımız ülkeler arasında. 2016 yılına ihracatta büyüme hedefleriyle girdik. Daha önce yoğunlaşamadığımız Fransa, Hollanda, Almanya, Avusturya gibi Orta ve Batı Avrupa ülkelerine yatırım yapacağız” diyor. Geçtiğimiz yılı yüzde 20 büyümeyle kapatan İşbir Yatak, bu yıl yüzde 25 büyümeyi hedefliyor. Yurtiçinde ve yurtdışında satış noktalarını artırarak büyüyeceklerini ifade eden Gültepe, bunu nasıl yapacaklarını şöyle anlatıyor: “Özellikle Turquality’den marka desteğini de alarak gelecek yıl yurtdışında franchise yoluyla 30 uyku merkezi açacağız. Yurtiçinde ise mevcut münhasır satış noktalarımız olan uyku merkezlerimizin ve corner noktalarımızın sayısını artırmayı hedefliyoruz. Gözümüz kulağımız hep yurtdışında. Katılabildiğimiz kadar çok fuara katılıyoruz ve bu fuarlarda edindiğimiz tecrübeleri mevcut ürünlerde revizyon ya da yeni ürün şeklinde portföye katıyoruz. Özellikle 2016 fuarlar açısından hiç geçirmediğimiz yoğunlukta olmasını planladığımız bir yıl olacak.” İşbir Yatak, yatırımlar konusunda da bu yıl önemli bir atak yaşıyor. Bu yılın kendileri için yatırım yılı olmasını planladıklarını anlatan Gültepe, “Mevcut fabrikamıza 6 bin metrekare kapalı alan ekleyerek üretim kapasitemizi artıracağız. Tüketiciyle buluşma noktamız olan uyku merkezlerimizin sayısını 127’den 150’ye çıkarmayı hedefliyoruz” diye konuşuyor.
“BİLARDO İLE STRES ATIYORUM”
İşbir Yatak Genel Müdürü Metin Gültepe, çok çalışmaktan hobilere pek vakit kalmadığını söylüyor. Herkesten çok çalışmak zorunda olduğunun altını çizen Gültepe, “Örneğin geçen gün 07:30’da iş başı yaptım, 21:30’da mesaiyi bitirebildim” diyor. Ancak bu tempoya rağmen Gültepe, bütün hobilerine olmasa bile bilardo ve yemek yapmaya zaman ayırabiliyor. Bunu nasıl başardığını şöyle anlatıyor: “Bu kadar işin arasında 3 bant bilardo oynamaktan ve yemek yapmaktan vazgeçemiyorum. Bilardo oynamak günün bütün stresinden arındırıyor. Onun dışında hafta sonları mutfak benimdir. Yemek yapmayı çok seviyorum. Kendime özgü tariflerim de var.”

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz