TÜRKAN ÖZİLHAN TACİR / ANADOLU SAĞLIK MERKEZİ CEO’SU
“TEKNOLOJİYE 80 MİLYON DOLAR YATIRDIK”
Türkan Özilhan Tacir, Anadolu Grubu’nun patronu Tuncay
Özilhan’ın büyük kızı. Yükseköğrenimini Oglethorpe
Üniversitesi’nde işletme alanında, master eğitimini ise
Amerika’da Seton Hall Üniversitesi’nde sağlık yönetimi
alanında yaptı. 1996’da üniversiteden mezun olduktan hemen
sonra Anadolu Endüstri Holding’de göreve başladı. 2002’ye kadar
holdingde mali işlerden insan kaynakları yönetimine kadar çeşitli
birimlerde birçok görev üstlendi. 2004’te de Anadolu Sağlık Merkezi
ekibine katıldı.
Hastane henüz hizmete açılmadan Johns Hopkins ile işbirliği
çalışmalarından inşaat kabulüne ve işe alımlara kadar tüm
süreçlerde aktif görev aldı. Bugün Anadolu Sağlık Merkezi’nde
CEO’luk görevini sürdüren Tacir, çalıştığı kurumla gurur duyuyor.
Anadolu Sağlık Merkezi’nin, onursal başkanları Kamil Yazıcı ve İzzet
Özilhan tarafından ihtiyacı olanlara bedelsiz yardım etme hayaliyle
kurulduğunu belirten Tacir, bu hayalin nasıl hayata geçtiğini şöyle
anlatıyor:
“Son 5 yılda 35 bin hastaya bedelsiz olarak 100 bin muayene
hizmeti verdik. İhtiyacı olan hastalarımıza verdiğimiz hizmetlerden
tahsil etmediğimiz rakam 66 milyon TL’yi buldu. Bununla birlikte
hastanenin kazancı da yine sisteme, yani hastaneye yapılan
yatırımlarla geri dönüyor.”
Anadolu Sağlık Merkezi, Gebze’de bulunan 188 bin
metrekarelik merkezinde 50 bin metrekarelik kapalı alan ve 209
yatak kapasitesiyle hizmet veriyor. Kampüste yabancı hastalar ve
yakınları için hayata geçirilen bir otel de bulunuyor. 206 hekimle
faaliyet gösterdiklerini anlatan Tacir, “Özellikle onkoloji,
kalp-damar cerrahisi, kardiyoloji, kadın sağlığı ve tüp bebek
alanlarında Türkiye’de bir referans merkezi olduğumuzu
söyleyebilirim” diyor. Önümüzdeki dönemde Tacir’in gündeminde hastaneyi fiziksel
olarak büyütmekten çok yeni teknolojilere odaklanmak var. En son
teknoloji cihazların kullanılmasına önem verdiklerinin altını çizen
Tacir, sözlerine şöyle devam ediyor:
“Teknoloji parkurumuza bugüne kadar yaptığımız yatırım 80
milyon doları buldu. Son olarak Amerikan İlaç Dairesi tarafından da
onaylanan CTC yöntemini hastanemize getirdik. Kanda dolaşan
kanserli hücreleri çok erken evrede yakalayan bu teknoloji, kanser
hücrelerinin sayılarını ve hatta kanserin türünü bile tespit ederek
kanserde erken tanıya olanak sağlıyor. CTC gibi hastalarımızın
sağlığına değer katacak teknolojiler için yatırımlarımız devam
edecek.” SANAT TARİHİ ÖĞRENİYOR
Türkan Özilhan Tacir, müzeleri, fuarları ve galerileri
gezmekten keyif alıyor. Uzun zamandır eşiyle beraber
topladıkları farklı sanat eserlerinden oluşan güzel
bir koleksiyonları olduğundan söz eden Tacir, tam
bir sanatsever. Bu konudaki duygularını şöyle ifade
ediyor: “Zaman bulduğumda online kurslar sayesinde
sanat tarihi öğrenmeyi ve okumayı seviyorum. Ailece
yaptığımız seyahatlerin merkezinde farklı sanat etkinliklerini
takip etmek var. Sanat bana insan beyninin ve
becerilerinin ne kadar sonsuz olduğunu ve sınırları
zorlamak gerektiğini öğretti. Her seyrettiğim
eserden insanla ilgili birçok şey öğreniyorum.”
EMİNE TİMUR / NEF VAKFI YÖNETİM KURULU ÜYESİ
1.000 KADINA DOKUNACAK
ef Vakfı geçtiğimiz yılın sonunda Nef tarafından kuruldu. Vakıf bünyesinde eğitim kurumları, huzurevleri hayata geçiriliyor. Öğrencilere burs ve ihtiyaç sahiplerine de destek sağlanıyor. Öte yandan yine vakıf çatısı altında faaliyet gösteren Hay Atölye de ihtiyaç sahibi kadınların kendi ürettikleriyle geçinmelerini sağlama misyonuyla çalışmalarını yürütüyor. Nef Vakfı Yönetim Kurulu Üyesi Emine Timur, vakıf olarak imza attıkları her bir projenin kendileri için çok kıymetli olduğunu ancak
kişisel gelişime ya da meslek edindirmeye yönelik projelerden
ayrı bir haz aldıklarını söylüyor. Bu açıdan Hay Atölye’nin Timur
için yeri özel. Böyle bir atölyenin nasıl hayat bulduğuna gelince...
Geçtiğimiz aylarda Nef’in bir hediye gönderimi ihtiyacında, bu
hediyeleri dezavantajlı gruplara, başlangıç olarak kadınlara
yaptırarak, onlara geçim kaynağı sağlama fikri doğduğunu
anlatan Timur, sözlerine şöyle devam ediyor: “Nef Vakfı’nın işbirliği
içerisinde olduğu sosyal hizmetler ve kamu kuruluşları sayesinde
ulaştığı eşi vefat etmiş, boşanmış, kısacası zor durumda kalmış ve
çok çocuklu olduğundan dolayı da iş gücüne katılamayan
kadınlarla atölye projesini başlattık.”
Atölye kapsamında evden çıkmaya gücü olmayan,
imkanı bulunmayan kadınlar, evlerinde atölye kurup üretim
yapıyor. Evden çıkabilenler ise vakfın içerisinde kurulan
atölyelerde çalışmaya davet ediliyor. Projede çalışan
eğitimciler aracılığıyla katılımcılara dikiş, nakış ve kumaş
teknikleri gibi eğitimler veriliyor. Evlerde üretilen ürünler Hay
Atölye tarafından toplanıyor ve alıcılara ulaştırılıyor.
Bugün 230 kadınla çalıştıklarını ifade eden Timur, yıl
sonunda cezaevlerinde açmayı hedefledikleri atölyeler
sayesinde 750 kadına ulaşmayı, gelecek yılın sonunda da
1.000 kadına dokunmayı hedeflediklerini söylüyor. Timur’un
hayali, ilerleyen dönemde sosyal bir marka çıktısı olan bu
ürünlerle yurtdışına da açılıp projeyi büyütmek. Ayrıca
Timur, odaklandığı gruplarda da belli dönemlerde değişiklik
yapmayı planlıyor. Bununla ilgili olarak da şöyle konuşuyor:
“Ürünlerimizi her 2 yılda bir farklı dezavantajlı grupları
atölye çalışmalarımıza dahil ederek ürettirmeyi hedefliyoruz.
Önümüzdeki eğitim sezonunda öğrencileri de tasarım
yapmaya davet ederek projeyi genişletip yıl sonunda da
gönüllü sanatçılarla çalışarak her segmente hitap etmeyi
amaçlıyoruz.” KİŞİSEL GELİŞİME ZAMAN AYIRIYOR
Emine Timur, aslında bir hukukçu. Ancak pazarlama
ve iletişim alanında da yüksek lisansa sahip. Hukuk
alanında çalıştıktan sonra aile şirketi Nef’te kurumsal
iletişim ve marka komitesi kapsamında görevler
almaya başladı. Bugünse ağırlıklı olarak vakıf
çalışmalarına odaklanıyor. Hay Atölye kapsamında
projeleri yürütüyor. İş dışında Timur’un en önemli hobisi
seyahat ve spor. Kişisel gelişime de zaman ayırdığını
dile getiren Timur, “En keyifli anlarımı dolduran ailemle
de vakit geçirmeye çalışıyorum” diyor.
HIROSHI KATO / TOYOTA OTOMOTİV SANAYİ TÜRKİYE CEO’SU
“YENİ BİR EŞİKTEYİZ”
Toyota Türkiye için bu yıl çok özel. Çünkü şirket mevcut
modelleri Corolla ve Verso’nun yanı sıra bu yıl sonunda
yepyeni üçüncü bir model olan Toyota C-HR’ın seri
üretimine geçiyor. Toyota Otomotiv Sanayi Türkiye
CEO’su Hiroshi Kato, yeni modelleri C-HR’ın Türkiye’de bugüne
kadar üretilmiş olan ilk crossover ve ilk hibrit araç olacağını
söylüyor, “Yeni modelimizin bir diğer önemli özelliği de Toyota Yeni
Global Platformu’nda üretilecek bir model olması. Fabrikamız,
Japonya dışında denizaşırı tesisler arasında Toyota’nın Yeni Global Platformu’nda üretim yapacak ilk üretim tesisi olacak. Bu, büyük bir
sorumluluk olduğu kadar aynı zamanda bizim için büyük bir onur”
diyor.
Bu proje için Toyota Türkiye 350 milyon Euro’luk bir ek yatırım
hayata geçirmiş durumda. Kato, bu yatırımla birlikte toplam
yatırımlarının 1,7 milyar Euro’ya ulaştığını ifade ediyor. Toyota
Otomotiv’in bu yıl sonuna dair hedefi ise 150 bin adet üretim
gerçekleştirmek ve bunun 113 bin adedini 50’den fazla ülkeye
ihraç etmek. Böylelikle geçen yıla kıyasla üretim ve ihracat
faaliyetlerinin yüzde 30 artış göstereceğini
belirten Kato, “Yeni modelimizle birlikte gelen
üretim artışını gerçekleştirebilmek için 1.000
kişinin üstünde yeni eleman istihdam edeceğiz.
İçinde bulunduğumuz dönem bizim için
çok özel, çok farklı. Bu çok özel modelin seri
üretimine başlayacak halihazırda tek fabrika
olarak, yeni bir dönüm noktasının eşiğindeyiz”
diye konuşuyor.
Toyota cephesinde gelişmeler bu
yöndeyken genel olarak sektörün görünümüne
gelince… Geçtiğimiz yıl Türkiye otomotiv
sektörü, 1 milyon 360 bin adetlik üretim
gerçekleştirerek rekor kırmış ve bu üretimin
992 bin adedini de ihraç etmeyi başarmıştı.
Üretim, ihracat ve hatta iç pazar açısından
geçen yılı muhteşem olarak nitelendiren
Kato, bu yıl da sektörde geçen yıla benzer bir
performans beklediğini dile getiriyor. “Fakat
iç pazarda yüzde 5 civarında daha az satış
olabileceği tahmin ediliyor. Benim de kişisel
değerlendirmem bu öngörü ile paralel” diyor.
ÖRNEK FABRİKA YAPACAK
Kato, 1985 yılında Denizaşırı Üretim
ve Mühendislik Grubu’nda çalışmaya
başlayarak Toyota’ya katıldı. Birçok
ülkede Toyota operasyonunda görev
aldı. 2012 yılında Toyota Otomotiv Sanayi
Türkiye’de baş koordinatör ve genel
müdür danışmanı olan Kato, bu yıl ocak
ayında da şirketin genel müdürlüğü
ve CEO’luğuna getirildi. Kato, yeni
koltuğunda Toyota Türkiye’yi üretimde
her yönüyle örnek bir fabrika ve global
bir ihracatçı yapmak istiyor. “Ana
hedefimiz ise artan ihracat gelirimiz ve
yeni istihdam fırsatlarımızla Sakarya ve
Türkiye ekonomisine katkıda bulunmak”
diye konuşuyor.
İHSAN NECİPOĞLU DOW TÜRKİYE VE ORTA DOĞU ASYA CUMHURİYETLERİ BAŞKANI
“DÜŞÜNCE LİDERLİĞİNİ HEDEFLİYORUZ” Dow, kimya sanayinin en büyük şirketlerinden biri… Şirket,
kimya sanayisine özel kimyasallar, yüksek teknolojiyle
imal edilen malzemeler, tarım kimyasalları ve plastik
hammaddeleri üreterek, 180 ülkede müşterilerine hizmet
veriyor.
Türkiye’de 1971 yılından bu yana faaliyet gösteren Dow,
yaptığı yatırımlarla Dilovası’ndaki 3 üretim ve 2 ortak yatırım
tesislerinde styrofoam, boya, poliüretan ve plastik katkı maddeleri
üretimi gerçekleştiriyor.
Dow Türkiye ve Orta Doğu Asya Cumhuriyetleri Başkanı İhsan
Necipoğlu, “Sunduğumuz teknolojik çözümlerle enerji verimliliği,
depreme karşı yapı güçlendirme, alternatif enerji kaynakları ve
temiz su ihtiyacı gibi konularda Türkiye’nin çevresel ve ekonomik
standartlarını geliştirmesine katkıda bulunuyoruz”
diyor.
Dow’un Türkiye’ye yönelik planları büyük.
Mevcut yatırımlarını Türkiye’nin 2023 hedefleri
doğrultusunda geliştirmeyi hedeflediklerini belirten
Necipoğlu, “Bu hedeflere koşarken Türkiye’deki
üretim üssümüzü aynı zamanda bir ihracat üssü
haline getirmek istiyoruz” diye konuşuyor. Bunu
nasıl yapacaklarını şöyle anlatıyor:
“Türkiye ve Orta Asya ülkelerindeki
müşterilerimizle yakınlaşmayı, coğrafi olarak
servis ağımızı müşterinin ayağına taşımayı ve
onların bölgesel ihtiyaçlarına bu şekilde cevap
vermeyi istiyoruz. Tüm bunları yaparken de
Türkiye organizasyonunu, şirkete yetiştirdiği insan
kaynağıyla da bir başarı hikayesi haline getirmeyi
hedefliyoruz.”
Dow’un hem Türkiye hem dünyada
odağındaki bir numaralı konu ise sürdürülebilirlik. Şirket ürünlerini tasarlarken tüm değer zincirlerine bakarak
ölçümleme yapıyor. “Bunu yaparken de ekonomik sürdürülebilirlik
oluşturmaya çalışıyoruz” diyen Necipoğlu, sözlerine şöyle devam
ediyor:
“Sürdürülebilirlikte, globalde bugüne kadarki serüvenimizin
üçüncü ayağına gelmiş bulunmaktayız. İlk adımımız olan 1995-
2005 arasında operasyonda mükemmeliyeti hedefleyerek kendi
popülasyonumuza baktık. Kaynak kullanımlarını, atık ve enerji
kullanımlarını aza indirerek 5 milyar dolar tasarruf sağladık. 2005-
2015’i kapsayan ikinci on yılımızda zorlu problemlerin çözümüyle
ilgilenerek sürdürülebilir ekonomi çözümlerini müşterilerimizle
paylaştık ve onlara farklılık sağladık. Üçüncü on yılımız olan 2015-
2025 süreci içinde ise düşünce liderliğini hedefliyoruz.” “FİLM FESTİVALLERİNİ
TAKİP EDİYORUM”
İhsan Necipoğlu, 33 yıldır Dow’da görev
yapıyor. Sorumluluğu altında Türkiye’nin yanı
sıra Azerbaycan, Özbekistan, Tacikistan ve
Türkmenistan bulunuyor. Toplam mesaisinin
yüzde 30’unu bu ülkelere ayırdığını belirten
Necipoğlu, günde 11 saat çalışıyor. Fırsat
buldukça iş ve özel yaşam dengesi kurmak
adına hobileriyle ilgilendiğini söylüyor.
“Zaman olursa tenis oynuyor, koşuyor,
seyahat ediyor ve film festivallerini takip
ediyorum” diyor.
METİN GÜLTEPE / İŞBİR YATAK GENEL MÜDÜRÜ
“BU YIL YATIRIM YILI OLACAK”
şbir Holding, 48 yıl önce yurtiçinden ve yurtdışından birçok
işçinin bir araya gelip hayata geçirdiği bir oluşum. Bugün de
bu yapısını koruyan holdingin ilk yatırımı İşbir Sentetik Dokuma.
Ardından İşbir Elektrik ve İşbir Sünger’i faaliyete geçiren
holding, perakendeye yatırım kararı almasıyla da 1997 yılında İşbir
Yatak’ı kurdu.
Aradan geçen 9 yılda İşbir Yatak, sektörün en güçlü
şirketlerinden biri haline geldi. Bugün toplam 265 satış noktasıyla
tüketiciye ulaşan şirketin, 130’a yakın münhasır satış noktası ve
135’ten fazla da corner’ı bulunuyor. İşbir Yatak üretiminin yüzde
12’sini 20 ülkeye ihraç ediyor. İşbir Yatak Genel Müdürü Metin
Gültepe, “İsviçre, Almanya, İngiltere, Rusya,
İrlanda, Danimarka, İsveç, Belçika, Macaristan ve
Yunanistan ihracat yaptığımız ülkeler arasında.
2016 yılına ihracatta büyüme hedefleriyle
girdik. Daha önce yoğunlaşamadığımız Fransa,
Hollanda, Almanya, Avusturya gibi Orta ve Batı
Avrupa ülkelerine yatırım yapacağız” diyor.
Geçtiğimiz yılı yüzde 20 büyümeyle kapatan
İşbir Yatak, bu yıl yüzde 25 büyümeyi hedefliyor.
Yurtiçinde ve yurtdışında satış noktalarını artırarak
büyüyeceklerini ifade eden Gültepe, bunu nasıl
yapacaklarını şöyle anlatıyor:
“Özellikle Turquality’den marka desteğini
de alarak gelecek yıl yurtdışında franchise
yoluyla 30 uyku merkezi açacağız. Yurtiçinde ise
mevcut münhasır satış noktalarımız olan uyku
merkezlerimizin ve corner noktalarımızın sayısını
artırmayı hedefliyoruz. Gözümüz kulağımız hep
yurtdışında. Katılabildiğimiz kadar çok fuara katılıyoruz ve bu
fuarlarda edindiğimiz tecrübeleri mevcut ürünlerde revizyon ya
da yeni ürün şeklinde portföye katıyoruz. Özellikle 2016 fuarlar
açısından hiç geçirmediğimiz yoğunlukta olmasını planladığımız bir
yıl olacak.”
İşbir Yatak, yatırımlar konusunda da bu yıl önemli bir atak
yaşıyor. Bu yılın kendileri için yatırım yılı olmasını planladıklarını
anlatan Gültepe, “Mevcut fabrikamıza 6 bin metrekare kapalı
alan ekleyerek üretim kapasitemizi artıracağız. Tüketiciyle buluşma
noktamız olan uyku merkezlerimizin sayısını 127’den 150’ye
çıkarmayı hedefliyoruz” diye konuşuyor. “BİLARDO İLE
STRES ATIYORUM”
İşbir Yatak Genel Müdürü Metin Gültepe,
çok çalışmaktan hobilere pek vakit
kalmadığını söylüyor. Herkesten çok
çalışmak zorunda olduğunun altını çizen
Gültepe, “Örneğin geçen gün 07:30’da iş
başı yaptım, 21:30’da mesaiyi bitirebildim”
diyor. Ancak bu tempoya rağmen Gültepe,
bütün hobilerine olmasa bile bilardo ve
yemek yapmaya zaman ayırabiliyor. Bunu
nasıl başardığını şöyle anlatıyor:
“Bu kadar işin arasında 3 bant bilardo
oynamaktan ve yemek yapmaktan
vazgeçemiyorum. Bilardo oynamak günün
bütün stresinden arındırıyor. Onun dışında
hafta sonları mutfak benimdir. Yemek
yapmayı çok seviyorum. Kendime özgü
tariflerim de var.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?