Turizmi geleceğe taşıyacak

2.08.2017 06:30:000
Paylaş Tweet Paylaş
Turizmi geleceğe taşıyacak

FİRUZ BAĞLIKAYA/TÜRSAB BAŞKANI 

TURİZMİ GELECEĞE TAŞIYACAK 

Firuz Bağlıkaya, TÜRSAB’ın (Türkiye Seyahat Acentaları Birliği) yeni başkanı. Komilikten genel müdürlüğe turizm sektöründe sıfırdan bir kariyer çizen Bağlıkaya, daha önce de TÜRSAB’ta genel sekreterlik ve ikinci başkanlık görevlerinde bulundu. Bu yılın şubat ayında gerçekleşen son seçimlerde de kurumun başkanlığına geldi. Başkanlık koltuğunda Bağlıkaya’nın yoğun bir gündemi var. Ana hedefi ise TÜRSAB’ı yeniden yapılandırırken hem seyahat acentelerini hem Türk turizmini günün koşullarına ve geleceğin beklentilerine uygun bir şekilde dönüştürmek. TÜRSAB olarak devlet ilişkileri ve acente ilişkilerini birlikte yürüttüklerini belirten Bağlıkaya, “TÜRSAB yönetimini ciddi borç yüküyle devraldık. Önümüzü iyi görebilmek adına ilk iş olarak bağımsız denetlemeler yaptırdık. TÜRSAB yönetim kurulu üyelerimiz ve ekip arkadaşlarımızla birlikte TÜRSAB’ı ve turizmi geleceğe taşıyacak projeler üzerinde yoğunlaşıyoruz” diyor. Bağlıkaya, acenteleri çağın koşullarına uyum sağlaması için dijitalleştirmeye odaklanıyor. Bu kapsamda Türkiye bilişim Vakfı ile birlikte “Turizm Sektörünün Dijital Dönüşüm” projesi hayata geçiriliyor. “Sektördeki paydaşlarımızla güçlerimizi birleştirerek, Türk turizmini rekabetin son derece yoğun biçimde yaşandığı dünya turizm pazarlarında öne çıkarmayı hedefliyoruz” diyen Bağlıkaya, bu anlayıştan hareketle turizm sektöründe etkin 9 kurumun yer aldığı Turizm İstişare Kurulu’nu oluşturduklarını ve ilk dönem sözcülüğünü üstlendiklerini anlatıyor. Kaçak seyahat acentelerinin önünü kesmek için sıkı denetim, yeni acente açılmasını zorlaştırmak, nitelikli personel ihtiyacını karşılamak da yine TÜRSAB’ın gündemindeki diğer önemli konular… 2017, Türkiye turizmi için toparlanma yılı olmuştu. 2018 yılı için hedef, 40 milyon yabancı ziyaretçi sayısına ulaşmak ve 32 milyar dolar gelir elde etmek olarak konuldu. Bağlıkaya, 2018’in ilk beş ayında yabancı ziyaretçi sayısının geçen yılın aynı dönemine göre yaklaşık yüzde 31 oranında artışla 11,4 milyona ulaştığını belirtiyor. Bu yıla ilişkin son değerlendirmeleri şöyle yapıyor: “Yabancı ziyaretçi sayısı, Türk turizminin rekor yılı olan 2015’in ilk 5 aylık dönemine göre ise yüzde 6’nın üzerinde artış gösterdi. Öte yandan bütün Avrupa pazarlarında geçtiğimiz yıla göre artış yaşanıyor. Ziyaretçi sayısındaki artışın yanı sıra turizm gelirlerinde de önemli oranda yükseliş kaydedilmiş durumda. 2018 sonu beklentimiz olan 40 milyon yabancı ziyaretçi sayısını ve toplamda 32 milyar dolar turizm gelir hedefini aşacağımıza inanıyoruz.” 

GELİR ARTIRACAK VİZYON Bağlıkaya turizmde asıl büyümenin önümüzdeki yıllarda gerçekleştirilecek atılımlarla sağlanacağı görüşünde. Turizm gelirlerinde artırmaya odaklanan Bağlıkaya, bunun nasıl yapılacağını şöyle anlatıyor: “Turist sayısında yakaladığımız büyümeyi turizm gelirlerindeki artışla desteklemek içinse turizmi 12 aya yayacak, katma değeri yüksek turizm çeşitlerine odaklanmamız gerekiyor. Bu bağlamda kongre, sağlık, kurvaziyer, spor, alışveriş, kültür ve kış turizmi gibi farklı alanlarda etkinliğimizi artırmamız gerekiyor. Biz de bu vizyon çerçevesinde çalışmalarımızı sürdürüyoruz.”

BURAK ÖYMEEN/CAPITAL PARTNERS ORTAĞI

“DÜNYADAKİ 20 BÜYÜK PROJEDEN BİRİYİZ”

Burak Öymen, ünlü siyasetçisi ve diplomat Onur Öymen’in oğlu. 1994 yılında Enka Holding’in patronu rahmetli Şarık Tara’nın teklifiyle Rusya’da gayrimenkul sektöründe iş hayatına atılan Öymen, 2 yıl Enka’da çalıştıktan sonra Moskova’da Hollandalı bir şirkette gayrimenkul danışmanlığı yaptı. 4 yıllık Rusya deneyiminden sonra da Türkiye’ye döndü ve 3 ortağıyla kendi gayrimenkul danışmanlık şirketini kurdu. Bu şirket de İstanbul’un yanı sıra Azerbaycan ve Kazakistan’da faaliyet göstermeye başladı. 2001 yılında da Kazak ortağı ve Türk ortağıyla birlikte ticari gayrimenkul projeleri için Capital Partners’ı hayata geçirdi. Moskova’da Ritz Carlton’ın da aralarında yer aldığı ofis ve AVM projelerini geliştiren Capital Partners, 2005 yılından itibaren de Türkiye’de faaliyet gösteriyor. Burak Öymen, Milas Bozbük’te yaklaşık 5 bin dönüm arazi üstüne kurulan, kendine ait 7 koyu bulunan proje için “Dünyada bu boyuttaki 20 projeden biri. Gayrimenkul bir şampiyona ise Kaplankaya, gayrimenkulün şampiyonlar liginde Türkiye’yi temsil eden tek proje” diyor.
11 yıldır devam eden projeye şu ana kadar 1 milyar dolara yakın yatırım yapılmış durumda. Evler, otel ve kendi evini inşa etmek isteyenlere satılan araziler olmak üzere üç ayaklı bir proje olan Kaplankaya’da 141 odalı bir otel ve 76 ev tamamlanmış. Evlerin 65’inde yaşanıyor. Projede inşaatlar devam ediyor. Evlerin büyük bir bölümü Türkiye ve yurt dışından iş ve sanat dünyasından tanınmış isimlere ait. Kaplankaya’nın 7 koyu var, 3’ü otel için olmak üzere 5’i plaj olarak kullanılıyor.
Aralarında Norman Foster, Han Tümertekin, Nevzat Sayın, Şevki Pekin ve Can Çinici’nin olduğu dünyanın en mimarlarının tasarladığı projede Öymen’in temel prensibi, düşük yoğunluklu, doğaya saygılı, günümüz mimarisini yansıtan ve bölge halkı ile içi içe olunacak bir yapı oluşturmak. Projenin ismini seçerken bile Türkçe olmasına özen gösterdiklerini dile getiriyor; bu nedenle nesli tükenen Anadolu kaplanına ithafen Kaplankaya isminde karar kıldıklarını belirtiyor.

Bölge insanı için değer yaratma konusu da Öymen’in her fırsatta altını çizdiği bir konu. Bölgedeki en büyük işveren haline gelen Kaplankaya, 4 köy için de sosyal ve ekonomik kalkınma programı oluşturmuş. Köylerin ihtiyaç duyduğu okul, sağlık ocağı, yol gibi yatırımların yanında gençlere eğitim desteği sağlıyor. Öymen, projeyi başlattıklarında köylerden üniversiteye giden öğrenci sayısının 1 iken bugün 40’a ulaştığını anlatıyor. Bölge zeytinyağını ilerleyen dönemde Kaplankaya markasıyla tüm dünyaya ihraç etmek de Öymen’in planları arasında…
Kaplankaya’da projenin net bitiş tarihiyle ilgili zamanlama yok. Burada kendilerine zaman koymadıklarını belirten Öymen, “Daha işin çok başındayız. Sanırım projeyi tamamlamak için en azından bir 10 yılımız var. Önemli olan burayı geliştirirken yaşamın gelişmesi ve doğayı koruyup bölge halkına faydalı olabilmek” diyor.


ODAKTA SÜRDÜRÜLEBİLİRLİK VAR
Kaplankaya’nın turizm ayağında otel markası olarak Six Senses var. Amerikalı fona ait sağlıklı ve mutlu yaşam mottosuna sahip Six Senses’in faaliyetlerinin merkezinde de sürdürülebilirlik bulunuyor. Karbon ayak izini azaltmak amacıyla kullanılan içme suyunu kendileri arıtıp şişeliyorlar. Otelde plastik şişe ve naylon torba kullanılmıyor. Restoranlarda doğal ya da organik tarım ürünleri kullanılıyor. Öymen, “Aromatik otlar ve sebzeler de tesisin organik bahçesinde yetiştiriliyor” diyor.

BEKİR OKAN/OKAN HOLDİNG YÖNETİM KURULU BAŞKANI

“GENÇLERİ İŞ DÜNYASIYLA YAKINLAŞTIRIYORUZ”

Bekir Okan, iş dünyasının en başarılı girişimcilerinden… İş hayatına henüz 21 yaşındayken 1971 yılında Gaziantep’in ilk dershanesini kurarak atıldı. Sanayiciliğe girişi ise 1978 yılında Beslen makarna fabrikasını kurmasıyla gerçekleşti. Grup, 80’li yıllarda dış ticaret, gıda, tekstil ve turizmde büyüdü. Hatta Marco Polo Tatil Köyü ile Türkiye’yi “Her şey dahil” sistemiyle tanıştırdı. 90’lı yıllarda ise başta Türkmenistan ve Kazakistan olmak üzere yurt dışında taahhüt sektöründe milyar dolarlık birçok proje gerçekleştirdi.
Bugün Okan Holding ağırlıklı olarak eğitim, sağlık ve gayrimenkul sektörü odaklı olarak büyümesini sürdürüyor. Okan Üniversitesi ve Okan Koleji grubun eğitimdeki markaları… Okan Üniversitesi Hastanesi ile de sağlık sektöründe faaliyetlerini yürütüyor.
İnşaat ve gayrimenkuldeki projelerine de devam eden grup için eğitimin ayrı bir yeri var. Özellikle üniversiteyi, iş dünyasıyla üniversiteyi bir araya getirmek için kurduğunu belirten Bekir Okan, bu yatırımından oldukça memnun. “Bugüne kadar birçok sektörde faaliyet gösterdim ama eğitim benim için ayrı bir öneme sahip. Üniversite ile birçok gencin eğitimine katkıda bulunuyor, onları iş dünyasıyla yakınlaştırıyor, kendi girişimlerini kurmalarına destek oluyoruz” diyor. Anaokulundan liseye eğitim veren Okan Koleji ile bu yıla kadar sadece Tuzla bölgesindeki kampüste hizmet veren Okan Holding, bu yıl İstanbul Ataşehir’de ikinci kampüsünü hayata geçirdi. Bekir Okan, gelecek 5 yılda şu anda 2 olan kampüs sayısını 10’a çıkarmak istediklerini söylüyor.
Okan’ın gündemindeki önemli konulardan biri de Tuzla’da Türkiye’nin en büyük sanat ve kongre merkezlerinden birini hayata geçiriyor olmak. Okan, “Toplam 1.550 kişilik konferans salonu, kütüphane, çok amaçlı salon ve sergi salonundan oluşan merkezi bu yıl eylül ayında açmayı planlıyoruz” diyor.
Yurt dışındaki taahhüt işlerine ara veren Okan Holding, gayrimenkulde ise özellikle Amerika’da büyümeye odaklanmış durumda. Miami’de satın aldığı arazide 70 katlı bir proje inşasına başlayan grup, 4 yılda hayata geçecek bu projeyle iddialı. Bekir Okan projenin detaylarıyla ilgili şöyle konuşuyor:

“Proje içinde 300 odalı bir otel olacak. Ayrıca 236 odadan oluşan condo-hotel konsepti de yer alacak. Yatırımcılara mülklerini ikamet etmedikleri zaman otel tarafından işletme imkanı sunacağız. Okan Tower Miami, 300 milyon dolarlık yatırım bedeliyle Amerika’da bir Türk şirketinin hayata geçireceği en büyük inşaat projesi olacak. Bu yatırımın bize geri dönüş süresinin 8 yıl olacağını hesapladık. Türkiye’de böyle bir projenin geri dönüş süresi 20 yılı bulur.”


“PAZAR GÜNLERİ YEMEĞİ BEN YAPARIM”
Bekir Okan, her sabah saat 5’te kalkıyor. Caddebostan sahilinde birkaç arkadaşıyla 1 saatlik yürüyüş yapıyor. Yürüyüşün ardından kendisi için günün başladığını belirten Okan, iş dışında neler yaptığını şöyle anlatıyor:

“Hafta sonları mutfağa girer bir şeyler yaparım. Biz Gaziantepliyiz. Pazar günleri yemekleri bizde erkekler yapar. Salatayı ve kebabı kendim hazırlarım. Hobim deniz. Tekneyle güney sahillerinde tatil yapmayı severim.”

SEBA GACEMER/SİNPAŞ GYO GENEL MÜDÜRÜ

“SATIŞLAR HAREKETLENECEK”

 Geçen yıl 1,8 milyar TL ciroya ulaşan ve bunun 1,3 milyar TL’lik kısmını gayrimenkul yatırımlarından elde eden Sinpaş, bu yıl projeler anlamında tempoyu yükseltti. Sinpaş olarak 2018’de 7 projede 4 bin 691 bağımsız birimin yapımına başlayacaklarını belirten Sinpaş GYO Genel Müdürü Seba Gacemer, “Bunların dışında devam eden projelerimiz yükselmeye devam edecek. İstanbul, Ankara ve Bursa’da yer alan yeni projelerimizin değeri 4 milyar TL civarında olacak ve toplamda 4 bin 691 bağımsız birim inşa edeceğiz” diyor.
Sinpaş’ın satışı devam eden projeleri ve üretim süreci devam eden şantiyelerinde şu anda 1 milyon metrekare alanda yatırımı bulunuyor. Gacemer, aktif olarak yürüttükleri projelerin büyüklüğünün 12 bin konuttan fazla olduğunu dile getiriyor.
Sinpaş önümüzdeki dönemde yeni projeler için yeni illere giriş yapmayı planlarken hedef kitle olarak Y kuşağına odaklanmayı hedefliyor. Bugün Y kuşağının demografik büyüklüğünün 25,5 milyon olduğuna dikkat çeken Gacemer, “Bu nedenle bizim gibi köklü markaların gayrimenkul alanında yapacağı yatırımlarla gençlerin kalbini kazanması gerekiyor. Yeni kuşak için önemli olan hareket, fonksiyonel olma ve işlevsellik. Bu nedenle gençlere kullanışlı, ulaşım açısından merkezi noktalara yakın, maliyetleri en az indirgeyecek akıllı geliştirmeler sunmamız gerekiyor” diye konuşuyor.
Bu yılın başından itibaren konut sektöründe 300 bini aşkın konut satışı gerçekleştirildi. Gacemer, banka faiz oranlarının düşürülmesiyle önümüzdeki dönemde satışların hareketlenmesini bekliyor. “KDV ve tapu harçlarında yapılan düzenlemeyle beraber banka faiz oranlarının düşürülmesi konut almayı bekleyen alıcıları harekete geçirecek uygun fiyatlı satışla büyük kolaylık sağlayacak” diyor.


“YABANCIYA SATIŞ ARTABİLİR”
Gacemer, yabancıya konut anlamında da gidilecek daha çok yol olduğu görüşünde. Buradaki tabloyu ve alınabilecek yolu da şöyle ifade ediyor:

“Yabancılara yapılan konut satışları Mütekabiliyet Yasası’nın çıktığı 2012 yılına göre yüzde 83 artış kaydetti. Yabancı alımlarının yüzde 84’ü hemen hemen aynı 20 ülke tarafından yapılıyor. Bunlar doğu ve Orta Doğu ülkeleri. Yeni pazarlara da Türkiye’yi tanıtmak yatırımcı ve doğrudan sermaye çekmek için daha yapacak çok işimiz olduğunu düşünüyoruz. Yıllık 5 milyar dolara ulaşan yabancıya konut satışı büyüklüğü neden 10-15 milyar dolara ulaşmasın? Irak’ın 3 bin, Suudi Arabistan’ın 3 bin yıllık konut alımı yaptığı pazarda, birçok ülkeye de aynı oranda satış gerçekleştirebiliriz. Yabancıya satışın toplam satıştaki payını yüzde 1,5’ten yüzde 10 seviyelerine çıkarabiliriz.”

MURAT KANSU/MICROSOFT TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

MICROSOFT’UN YENİ HEDEFİ

 Microsoft, Türkiye pazarına tam 25 yıl önce girdi. Şirket bugün, 79 ülkeyi kapsayan Microsoft MEA (Orta Doğu ve Afrika) bölgesinin merkezi olarak faaliyetlerini sürdürüyor. Şimdiye kadar 12 bin iş ortağıyla 1.000’in üzerinde kurumsal şirketi ve 700 bini aşkın KOBİ’yi en yenilikçi teknolojilerle buluşturduklarını belirten Microsoft Türkiye Genel Müdürü Murat Kansu, iş ortaklarıyla Türkiye’de 100 bin kişiye istihdam sağladıklarını söylüyor.
Microsoft Türkiye’de büyürken son dönemde odağında bulut var. Son 1 yılda gelirde yüzde 5,5, bulutta yüzde 32,7 oranında büyüme bekleyen şirketin kurumsal bulut pazarındaki payı yüzde 52. Büyümelerini bulut çözümlerinden sağladıklarının altını çizen Murat Kansu,  pazardaki genel büyüme ve dönüşüm hareketini de şöyle paylaşıyor:

 “Pazarın her geçen gün geleneksel cihazlar üzerindeki yazılım lisanslamasından bulut tarafına doğru kaymasıyla birlikte şirketler ve son kullanıcılar artık kullandıkları kadar ödedikleri modellere geçiyor. Örneğin eski yöntemle tüm lisans parasını ürünü aldığı anda peşinen ödeyen bir şirket, artık bu yazılımı servis olarak alarak aylık ödemeye başlıyor. Bu pazarda yaşanan bir dönüşüm. Bu dönüşüm tamamlanana kadar pazar büyümelerinde bir yavaşlama gözlemleyeceğiz. Fakat sonrasında da ciddi ve daha önemlisi sürdürülebilir büyüme oranlarını yakalayacağız.”
Bugün Kansu’nun ajandasındaki en önemli konu ise Türkiye’de yazılım üreten yerel şirketlerin rekabet gücünü artırarak onların başarılarını global pazarlara taşımak. “Yerli yazılım ekosisteminin güçlenmesi için ses getiren adımlar atıyoruz” diyen Kansu, hedeflerinin Türkiye’den milyar dolarlık yazılım şirketi çıkarmak olduğunun altını çiziyor. Bu kapsamda neler yaptıklarını da şöyle anlatıyor:

 “Geçtiğimiz yıl yurt dışına açılacak kadar büyüyen birçok Bağımsız Yazılım Sağlayıcı (ISV) şirketin arkasındaki güç olduk. Yeni iş birliklerimizle yeni başarılara imza atacağımız bir yıl bizi bekliyor. Açık Akademi online platformumuzda şu ana kadar 280 bin kişiye yazılım geliştirme dersi verdik. Start up’lar için bulut ve teknoloji programımız kapsamında 2 bin start up’a ücretsiz bulut ve teknoloji desteği veriyoruz.”


“YENİ YERLER BENİ DİNLENDİRİYOR”
Murat Kansu, fırsat buldukça seyahat ediyor, yeni yerler, yeni insanlar, yeni lezzetler, yeni kültürler tanımaya çalışıyor. “Yeni yerler ve kültürler tanımak beni hem dinlendiriyor hem olaylara ve insanlara çok farklı açılardan bakmamı sağlıyor” diyor. Kansu, sanatın her türlüsüyle izleyici olarak ilgilenmeyi de seviyor. “Müzik, resim, edebiyat ve sinemayı elimden geldiğince takip ediyorum. Bunlar yeniden enerji kazanmamı, pozitif düşünmemi ve her gün yeni şeyler öğrenmemi mümkün kılıyor” diye konuşuyor.

    

EMRE HANTALOĞLU/LENOVO TÜRKİYE GENEL MÜDÜRÜ

LENOVO’NUN BÜYÜME PLANI

 Lenovo Türkiye, son bir yıldır önemli bir atılım içinde. Bu atılım bir yıl önce Lenovo Türkiye genel müdürlük koltuğuna Emre Hantaloğlu’nun oturmasıyla başladı.
Hantaloğlu, ilk olarak şirketin daha çok büyüyebileceği alanlara odaklandı.  Öncelikle bayi kanalını güçlendirdi. Türkiye’de sektörde yer alan 4 bin bayinin yüzde 40-50’sine ulaşabilir durumdayken yaptığı çalışmalarla bu oranı yüzde 80’e ulaştırdı.
Lenovo, yapılan atılım çalışmaları kapsamında özellikle KOBİ’lere özel ürün teklifleriyle satışa odaklanarak KOBİ segmentindeki iş hacmini 1 yılda 2 katına çıkardı. Tablet pazarında da 5’inci oyuncuyken 2’nci büyük oyuncu konumuna geldi.
Şimdi Lenovo Türkiye’nin hedefi, büyümesini aralıksız sürdürmek. En az yüzde 10 büyümek istediklerini belirten Lenovo Türkiye Genel Müdürü Emre Hantaloğlu, bu yıl büyümenin adresini de şöyle açıklıyor:

 “Kurumsalda, KOBİ’de ve tüketici segmentinde büyümek için alanımız var. Bu sefer daha dengeli, her segmentte aynı seviyede bir büyüme sağlayacağımızı düşünüyoruz. Şu anda kurumsal segmentte yüzde 25-30 aralığında olan payımızı yüzde 30’un üzerine taşımayı planlıyoruz. KOBİ segmentindeki payımız yüzde 40. Bunu yüzde 45 yapmak zor olabilir ama burada da ufak da olsa büyüme öngörüyoruz. Bireysel tüketici tarafında da yüzde 25-30 arasında bir yere gelebilirsek bu bizim için başarı olur.”
Yeni ürünler konusunda da Lenovo Türkiye oldukça atak. Şirketin gelirlerinin yüzde 20’si yeni ürünlerden geliyor. Her 3 ayda bir mutlaka 1 ürünün yenilendiğini ve daha güçlü olarak pazara giriş yaptığını ifade eden Hantaloğlu, “Yılın ikinci yarısında artırılmış gerçeklik ve sanal gerçeklikle ilgili ürünlerimizin raflarda yer alması için uğraşıyoruz” diyor.
Gelecek 5 yılda Lenovo Türkiye’nin odağındaki en önemli konular marka bilinirliği ve değerini yükseltmek, bunun yanında müşteri deneyimini daha üst noktalara taşımak olacak. Kendileri için bu konuların kritik önemde olduğunu ifade eden Hantaloğlu, “Her iki konuyla ilgili ek takımlar kurduk. O takımlar bize önerilerle geliyor. Marka bilinirliği ve değerini artırıcı ciddi yatırımlarda bulunuyoruz. Bu iki konu gündemimizde hep çok önemli olmaya devam edecek” diye konuşuyor.


“OĞLUMLA SPOR YAPIYORUM”
Hantaloğlu’nun 7 yaşında bir oğlu var. İş dışında en ciddi vaktini çocuğuna ayırdığını söylüyor. “Ben sporla ilgiliyim, onu da yönlendiriyorum. Futbol yapıyor, yüzüyor. Ben de onunla birlikte spor yapıyorum” diyor. Hantaloğlu okumayı, araştırma yapmayı da seviyor. “Mutlaka bir tane işle ilgili kitap bir de iş dışı konularda kitap okuyorum. En son Ahmet Ümit’in Kırlangıç Çığlığı romanını okudum, gayet güzeldi” diye anlatıyor.

 

Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?


YAZARIN DİĞER YAZILARI TÜMÜNÜ GÖRÜNTÜLE

Yorum Yaz