Atasay Kamer / Atasay Mücevherat Grubu Ceo'su
Atasay Kamer, bu yılın başında aile şirketi Atasay’da CEO’luk koltuğuna oturdu. Dördüncü kuşak olan Kamer, eğitimini yurtdışında tamamladı. London School of Economics and Political Science’ı bitirdikten sonra 2008’deki kriz döneminde Goldman Sachs’ta da 1 yıl çalıştı. Burada daha uzun bir çalışma süresi hayal ederken babası Cihan Kamer’in arayıp kendisine ihtiyaç duyduğunu söylemesi üzerine Türkiye’ye döndü. Aile şirketinde ilk olarak Asgold’un yeniden yapılanma sürecinde rol alarak rüştünü ispat ettiğini belirten Kamer, Atasay’da CEO’luk görevini üstlendikten sonra şirkette birçok değişikliğe imza attığını anlatıyor. Bu değişiklikleri de şöyle sıralıyor: “Operasyonel anlamda değişiklikler yaptık. Yeni bir icra kurulu oluşturduk. Aile şirketi olduğumuz için kararların alınması konusunda çok hızlı davranabiliyorduk. Yönetim hızlıca toplanır, kararı alır ve uygulamaya koyardı. Benim CEO’luğumda ise bu düzen biraz değişiyor. İşin karar kısımlarında orta ve üst yönetimin tamamının fikri alınarak, istişare edilerek kararlar alınacak. Şirkette ‘katılımcı yönetim’ anlayışını güçlendireceğiz. Yüzümüzü yurtdışına döndük. Bu konuda danışmanlık almaya başladık.” Göreve geldiği andan bugüne geçen 8 ayda 11 yeni mağaza açtıklarını ve yıl sonuna kadar 16 yeni mağazaya ulaşacaklarını açıklayan Kamer, “2015’in ilk 7 ayında yüzde 20 büyüdük. Seçim dönemleri hep zor oluyor. Lüks segment de etkileniyor. Ümidimiz, bu büyüme oranını yıl sonunda daha da yukarıya taşımak. Geçen yıl 308 milyon TL olan Atasay Kuyumculuk cirosunda yıl sonunda yüzde 25 oranında büyüme yakalamayı hedefliyoruz” diye konuşuyor. Şirketini büyütürken Kamer’in hedefi bugün yurtiçinde 132 yurtdışında da 6 mağazası olan Atasay’ı yurtdışında da güçlü bir konuma taşımak. Kamer, “Dubai, Erbil ve Kıbrıs’ta varız. Şirketimizin önemli hedeflerinden biri olarak önümüze yurtdışında mağazalaşmayı koyduk. Toplam mağazalar içinde yurtdışı mağazalarımızın oranı şu anda yüzde 7,5 civarında. Ortadoğu ve Asya Bölgelerini öncelikli pazarlar olarak belirledik. Önümüzdeki dönemde Dubai, Irak, Katar ve Çin pazarında da mağazalar açmayı hedefliyoruz. İkincil hedef ise Türk Cumhuriyetleri ve komşular olacak” diyor.
Ralf Tezman / Tezman Holding Yönetim Kurulu Üyesi
"Muhafazakar büyümeyi tercih ediyoruz"
Tezman Holding, gıdadan ilaca, deniz taşımacılığından tekne üretimine birçok sektörde faaliyet gösteren bir grup. Gıda ve ilaç sektöründe Sel Sanayi ile sığır derilerinden elde edilen yenilebilir jelatin üretimi gerçekleştiriyor. Deniz taşımacılığında Navette şirketiyle İstanbul’da faaliyet gösteriyor. Tezmarin de dünyanın en büyük tekne üreticilerinden Beneteau Group’un markalarının Türkiye temsilciliğini yürütüyor. 48 yıllık grubun yönetim kurulu üyesi Ralf Tezman, muhafazakar bir büyüme tercih ettiklerini söylüyor. “Bu yıl büyüme hedefimiz yüzde 15. TL’deki değer kaybına rağmen yıl sonu hedeflerimizi tutturacağımızı tahmin ediyoruz” diyor. Tezman, şirketlerinin son dönemdeki performansından memnun. Özellikle Tezmarin’e odaklanan Tezman, 2008 yılından bu yana dünyadaki 500’e yakın Beneteau distribütörü arasında yelkenli ve motorlu tekne satışında dünya 1’inciliği ödülüne layık görüldüklerini anlatıyor. “Beneteau Group geçtiğimiz yıl Amerikalı Rec Boats şirketini satın aldı. Böylece ürün gamımıza Wellcraft, Glastron ve Four Wins markaları da dahil oldu. Müşterilerden gelen talepler doğrultusunda Pirelli ve Norveçli Goldfish marka RIB’lerin de Türkiye temsilciliklerini aldık. Bir de yeni markamız yarış yelkenlileri üreten Farr 280’i Türkiye’ye getirdik” diye konuşuyor. Bugünlerde Ralf Tezman’ı en heyecanlandıran konulardan biri de 6-11 Ekim tarihleri arasında Pendik Marintürk İstanbul City Port’ta düzenlenen Uluslararası İstanbul Boat Show. Bu yılın son fuarına yeniliklerle ve distribütörü oldukları markaların üst modelleriyle katıldıklarını belirten Tezman, “Türkiye ve uluslararası fuarlar arasında önemli paya sahip olan fuarda toplam 33 teknemizi sergiliyor olacağız. Aylar öncesinden hazırlıklarına başladığımız fuarda yaklaşık 45 personelimiz görev alıyor olacak. Ürün gamıyla çok geniş bir yelpazeye sahip Tezmarin, bu fuarda yelkenli teknelerden motoryatlara, katamaranlardan şişme botlara kadar ziyaretçilerin aradıkları her bir modeli sergiliyor olacak. Ayrıca Monte Carlo serisinin en son modeli 60 feet’lik Monte Carlo 6 Türkiye’de ilk defa sergilenecek. Ve sergilenecek teknelerin en büyüğü 86 feet ‘lik bir motoryat: Monte Carlo Yachts 86” diyor.
Mehmet Aygün / Titanic Hotels Yönetim Kurulu Başkanı "Talep olan her yerde otal açacağız"
Mehmet Aygün’ün 40 yılı aşan iş hayatı tam bir başarı öyküsü. Giresun’da doğup büyüyen Aygün, 13 yaşındayken babasını kaybetti. O günden sonra annesi ve 6 kardeşine bakmak için iş hayatına atıldı. Babasından devraldığı bakkal dükkanını bir süre işlettikten sonra dayısının yanına Almanya’ya gitmesiyle hayatında ilk dönüm noktası yaşandı. Almanya’da Berlin’de garsonluk yaparak çalışmaya başlayan Aygün, ilk fırsatta kardeşlerinin tümünü yanına aldı, sonra da dayanışma içinde ticarete atıldı. Zaman içinde restoran ve otel zincirine sahip dev bir iş yarattı. Bugün Aygün’ün Berlin’de Hasır markasıyla 20 restoranı ve 3 şehir oteli bulunuyor. Türkiye’de ise Titanic Hotels çatısı altında 8 oteliyle faaliyet gösteriyor. Bugüne kadar birikimlerini hep yatırıma yönlendirdiğini belirten Aygün, İstanbul’da otelciliğe ilk olarak 1993 yılında Şişli’de 27 odalı bir otelle başladıklarını anlatıyor. “Ardından Taksim otelimizi açtık. 2003 yılında resort otelciliğe Antalya’da Lara bölgesinde Titanic otelimizi açarak girmiş olduk. Titanic Deluxe Belek ile de bu alanda 7 yıldızlı bir tesis inşa ettik. Gelecek yıl Bodrum Güvercinlik’te çok özel bir otelin açılışını yapacağız. Bodrum, Titanic markasıyla daha da yükselecek” diyor. Titanic Grubu şehir otelciliğinde de yatırımlara devam ediyor. Grup yakın zamanda Kocaeli ve Giresun’da 5 yıldızlı otellerini açmaya hazırlanıyor. Bugüne kadar yaptığı yatırımlardan ve özellikle turizm sektöründe faaliyet göstermekten memnun olan Aygün, önümüzdeki dönemde hızlı ama sağlam adımlarla ilerlemek niyetinde. “Yurtiçinde ve yurtdışında otel ihtiyacı olan her yerde biz var olacağız” sözleriyle yeni yatırımlar konusunda iştahlı olduklarını dile getiriyor. “Franchise ve kiralama sistemiyle de bünyemize yeni oteller katmayı planlıyoruz. Hızımızı talep belirleyecek, bu yılda 3-5 otel de olabilir 10 otel de… Şu anda çalışmalar yapılıyor. Ama yatırım yaparken çok iyi hesap yapıyoruz. Ayağımızı yorganımıza göre uzatıyoruz. Her tesisimizin kendi ayakları üzerinde durmasına
özen gösteriyoruz. Sağlıklı borçlanmaya gidiyoruz” diye konuşuyor.
Burhan Dinçerler / Hacı Sayid Yönetim Kurulu Başkanı
"Koşmak için ortak alacağız"
Hacı Sayid Türkiye’nin en köklü baklava markalarından... Baklavacı olarak yola çıkan Hacı Sayid, bugün yiyecek içecek sektörünün önemli bir oyuncusu. Toplam 45 mağazayla hizmet veriyor, 1.100 kişiyi istihdam ediyor. Tatlının yanında aynı zamanda restoran olarak da hizmet veren Hacı Sayid, tümüyle İstanbul Avrupa yakasında konumlanmış durumda. Franchise vermediklerini ve vermek niyetinde de olmadıklarını belirten Hacı Sayid Yönetim Kurulu Başkanı Burhan Dinçerler, “Bu yıl sonunda aslında mağaza sayısının 55 olması gerekiyordu ancak var olanları yenilediğimiz için yenilerini açmadık” diyor. Son dönemde Hacı Sayid cephesinde önemli gelişmeler oldu. Marka 12 bin 500 metrekarelik yeni bir üretim tesisini hayata geçirdi. Artık günde 5 ton üretim gerçekleştirdiklerini anlatan Dinçerler, “Bu fabrikayla teknolojinin tüm nimetlerinden faydalandık. 5 milyon dolarlık yatırımın karşılığını daha hızlı büyüme olarak alacağız” diye konuşuyor. Dinçerler’in hedefi İstanbul Avrupa yakasında 100 mağazaya ulaşmak. Her yıl yüzde 20’lik büyüme hızıyla yola devam eden Hacı Sayid önümüzdeki dönemde büyüme hızını artırmayı planlıyor. Bunun için de bugüne kadar düşünmediği ortaklığa artık sıcak bakıyor. 2016 yılında ortaklık gerçekleştirmek istediğini dile getiren Dinçerler, bu kararının gerekçesini de şöyle açıklıyor: “Koşmam için finansal ortaklığa ihtiyacım var. Daha önce teklifler geliyordu ancak kurumsallığı oturtamadığımız için ilgilenmedik. Şimdi ise kurumsal bir yapıya sahibiz. 2016 yılında bu işi büyütmek istiyoruz. Bunun en önemli adımı da finansal anlamda güçlerimizi birleştireceğimiz sağlam bir ortaklığa imza atmak olacak” diyor.
Uygar Saral / Selekt Bilgisayar CEO'su Tablet pazarında ikinciliği nasıl aldı?
1977 doğumlu Uygar Saral, Boğaziçi Üniversitesi Bilgisayar Mühendisliği mezunu. Üniversite eğitimi sonrasında yurtdışında 10 yıl boyunca Philips ve Saab gibi dünya devlerinde çalıştı. Çeşitli ülkelerde farklı kültürlerle iş yapma deneyimi kazandı. Türkiye’ye döndükten sonra da ilk olarak ailesine ait tekstil şirketini yeni bir yönetim ve vizyonla dönüştürdü. İhracata ağırlık verdi ve kendi ifadesiyle şirketi İtalya’ya en çok ihracat yapan hazır giyim şirketi haline getirdi. Ancak belli bir süre sonra eğitim aldığı alanda çalışmak istediği için aile şirketini bıraktı ve 2010 yılında Selekt Bilgisayar’ı kurdu. Reeder markasıyla Türkiye’nin ilk yerli elektronik kitap okucuyu markasını hayata geçirdi. Ardından da yine aynı markayla tablet pazarına giriş yaptı. Bugün Uygar Saral yönetimindeki Selekt Bilgisayar, Reeder markasıyla tablet pazarının en büyük ikinci oyuncusu. 227 çalışanla toplam 100 milyon TL ciro yapan şirket, elektronik kitap okuyucu, tablet ve akıllı telefonun yanında bilgisayar pazarında da yer alıyor. Saral’ın sadece 5,5 yılda tüketici elektroniği pazarında yerli bir markayla yarattığı bu başarının arkasında birçok unsur var. Kendisi bu unsurları şöyle açıklıyor: “Saha çalışmalarına odaklandık. Bu sektörde tüketicinin alışveriş kararını yüzde 65 oranında satış personeli etkiliyor. Biz de sahada güçlü bir ekiple bu noktadaki boşluğu doldurduk. Tüketici elektroniği pazarında fiyatı Uzakdoğu belirliyor. Orada güçlü ilişkiler kurmak da ikinci önemli yetimiz oldu. İnsan kaynağına önem veriyoruz. Enka Holding’in finans müdürü bizde. Samsung’un saha satış ekibini kuran kadro ekip olarak bizde çalışıyor. Ürünlerimiz güçlü. Yenilikçi, sade ve basit ürünlerle piyasada yer alıyoruz. Genç ve hantallaşmamış yapımızdan dolayı giderlerimiz fazla değil, bunun sağladığı fiyat avantajını da
tüketiciye yansıtabiliyoruz.” 2016 için Reeder’in hedefi 1 milyon adet cihaz satmak. Bunun 350 bin civarını tablet, 550 binini akıllı telefon 100 binini de bilgisayar oluşturacak. Akıllı telefonlar dışında diğer rakamların artık sabitlenen satışlar olduğunu dile getiren Saral’ın orta vadede planı yurtdışında büyümek. Türkiye’yi Reeder markasının doğduğu ülke olarak gördüğünü ifade eden Saral, “Bizim hedefimiz Türkiye’nin hiç yapamadığı bir şeyi yapmak yani global, seksi bir marka yaratmak. Önümüzdeki 2 yıl içinde belli uluslararası pazarlarda yerimizi almış olacağız” diyor.
Mehmet Nalbantoğlu / Koçsistem Genel Müdürü "Asıl işimiz değişim"
KoçSistem bu yıl 70’inci yılını kutluyor. Son 20 yılda, ilk 100 oyuncunun yüzde 90’ının yok olduğu bir sektörde, bir asra uzanan geçmişe sahip dünyadaki nadir teknoloji şirketlerinden biri olduklarını belirten KoçSistem Genel Müdürü Mehmet Nalbantoğlu, kendilerine bu başarıyı getiren ana unsurun değişim kabiliyetleri olduğunu söylüyor. “Teknoloji sektöründe 70 yılı geride bırakmış bir şirket olarak biliyoruz ki bu sektörde faaliyet gösteriyorsanız sizin asıl işiniz ‘değişim’, en değerli kabiliyetiniz ise ‘değişime hızla ayak uydurabilmek’ olmalı. Biz de dünyada ve sektörümüzde yaşanan değişimleri önceden görüyor, hem müşterilerimizi hem şirketimizi gelmekte olan dönüşüm dalgalarına, uzun vadeli stratejiler doğrultusunda hazırlıyoruz. Bu nedenle dönüşümlerin yaşandığı her dönemi şirketimiz ve müşterilerimiz adına fırsata dönüştürmeyi başarıyoruz” diyor. Nalbantoğlu, büyüme hızlarıyla da gurur duyuyor. Ekonomide daralmanın olduğu bu yılın ilk yarısında şirketin geçen yılın aynı dönemine oranla yüzde 25’in üzerinde büyümeyi başardığını açıklıyor. “2015 yılını da son 10 yıldır olduğu gibi sektör ortalamasının iki katı üstünde büyüme rakamlarıyla kapatacağımızı söyleyebilirim” diye konuşuyor. Koç Sistem, sayısı 1.300’ü bulan çalışanıyla, Türkiye’nin en büyük 500 şirketi içinde yer alan 200’ün üzerinde şirketin BT altyapısını yönetiyor, bu şirketlere iş çözümleri sunuyor. Nalbantoğlu, geçtiğimiz ay açıklanan Bilişim 500 listesine göre şirketin sistem entegratörü hizmetler ile barındırma yönetim bulut hizmetleri kategorisi birincisi olduğunu söylüyor. IDC’nin açıkladığı 2014 Türkiye bulut bilişim raporuna göre de kurumsal bulut bilişim hizmetleri markaları Maximus’un yüzde 22,9 pazar payıyla Türkiye kurumsal bulut pazarındaki liderliğini sürdürdüğünü de sözlerine ekliyor. KoçSistem, önümüzdeki 5 yılda da büyümesinde hız kesmek niyetinde değil. Nalbantoğlu, sektör ortalamasının 2 katı üzerinde büyümeye devam edeceklerini açıklıyor. Hedeflerini de şöyle paylaşıyor: “Türkiye ve yakın coğrafyanın en büyük bilgi teknolojileri hizmet sağlayıcısı olmayı hedefliyoruz. Ayrıca yurtdışı faaliyetlerimizi hem coğrafi hem rakamsal anlamda genişletmek üzere çalışmalarımızı sürdürüyoruz. Bulut bilişim, mobilite, nesnelerin interneti ve büyük veri gibi teknolojiler ise büyümemizde ve küresel pazarlardaki faaliyetlerimizde önemli roller oynamayı sürdürecek.”
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?