SELÇUK TÜMAY/PERNOD RICARD ORTA DOĞU, KUZEY AFRİKA VE TÜRKİYE CEO’SU
“TURİZMDE GELİRİ ARTIRACAĞIZ”
Pernod Ricard, dünyanın en büyük ikinci alkollü içecek şirketi. Toplam 80 ülkede faaliyet gösteren Fransa merkezli şirket, bu ülkelerin 10’unda pazar lideri. Şirket, Türkiye’de de lider pozisyonunda. İthal alkollü içecekler pazarının en büyük oyuncusu olduklarını belirten Pernod Ricard Orta Doğu, Kuzey Afrika ve Türkiye CEO’su Selçuk Tümay, yıllık cirolarını 1,5 milyar TL olarak açıklıyor.
Pernod Ricard Türkiye’de ağırlıklı viski ve votka kategorisine odaklanmış durumda. Selçuk Tümay’la yaptığımız görüşmede hem Türkiye’nin alkollü içecek hem viski tüketiminde hangi noktada olduğuna yönelik önemli bilgiler edindim.
Örneğin Türkiye’de nüfusun yüzde 21’i alkol tüketiyor, bu da sayı olarak 11 milyon ediyor. Yine Türkiye’de erkeklerin yüzde 30’u, kadınların da sadece yüzde 10’u alkol tüketiyor. AB ülkelerinde kişi başına alkol tüketimi 6-9 litre arasında değişirken Türkiye’de yasal nüfusun kişi başı alkol tüketimi yıllık 1,5 litre. Üstelik 2019 sonu itibarıyla son 5 yılda ortalama enflasyon yüzde 77 artarken, alkollü içkilerdeki fiyat artış oranı yüzde 134 olarak gerçekleşmiş durumda.
İşte böyle bir pazarda Pernord Ricard, ithal alkollü içecek pazarının lideri olarak önemli bir başarı hikayesi yazıyor. Bu başarıda genel müdür Selçuk Tümay’ın payı büyük. Nasıl mı? Tümay, 2009-2011 yılları arasında sektörün yaşadığı gümrük problemlerini fırsata çevirdi. O süreçte tüm rakipler ithalatı kısıtlarken Tümay, yatırımları 3 kat artırıp, organizasyon büyüklüğünü 2 katına çıkardı. O dönem sektörde reklam yasaklarının da olmadığını belirten Tümay, yaptıklarını ve elde ettiği sonuçları şöyle paylaşıyor. “Herkesin yatırımları durdurduğu bir dönemde biz atağa geçtik. Ürün tedarikini hiç kesintiye uğratmadık. Marka ve organizasyon yatırımları yaptık. Tüm bunlar bize pazarda liderliği getirdi. Öte yandan dış faktör olarak viski ile rakının vergisinin eşitlenmesi de viski pazarını büyüttü. Vergilerin eşitlenmesi sonucu rakının fiyatı artarken viskinin fiyatı ucuzladı. Böylelikle tüketim rakıdan viskiye kaydı.” Son birkaç yıldır çift haneli büyüyen Pernod Ricard, önümüzdeki dönemde de büyümesini sürdürmek niyetinde. Büyürken her şey dahil sistemiyle çalışan otellerle yapılacak iş birlikleri de şirket için önemli bir araç olacak. Türkiye’de kişi başına turist gelirinin 650 dolar olduğunu, bu rakamı kendilerinin yaptıkları destekle 1.000 dolara çıkarmak istediklerini belirten Tümay, “Alkollü içecekler turizmde oteller için bir ayrıştırma aracı. Bu alanda premiumlaşma otellerin maliyetlerini çok fazla artırmadan satış fiyatlarını artırmalarını sağlıyor. Bizim de bu şekilde turizmi premium hale getirip kişi başına düşen turizm gelirini artırma hedefimiz var” diyor.
TÜRKİYE’NİN İLK MASTER’I
Selçuk Tümay, İskoç viskilerinin tanıtımına hizmet veren Keepers of Queck üyesi. 2 bin 800 üyeli derneğe kabul için ortalama 15 yıl tecrübe gerekiyor. 10 yıl üye olanlar daha sonra master unvanını alıyor. Tümay da 2 yıl önce Türkiye’den ilk master unvanını alan kişi oldu.
NURİ TUNA/TUNA ŞİRKETLER GRUBU YÖNETİM KURULU BAŞKAN YARDIMCISI
“GÜNDEMİMİZDE YENİ BİR PROJE VAR”
Tuna Şirketler Grubu, bundan 50 yıl önce ilk şirketi Tuna Çelik ile faaliyetlerine başladı. O yıllarda çelik ofis mobilyaları üreten şirket, daha sonra Tuna Ofis ve Tuna Ev markalarıyla ofis ve ev mobilyası üretimine geçti. 1992 yılında 130 yıllık dünya markası Girsberger ile yüzde 50 ortaklık kurdu. Bugün Tuna Ofis, Türkiye’de ofis mobilyalarında en büyük 3 şirketinden biri. Üretiminin yüzde 80’ini yurt içine yüzde 20’sini de yurt dışına satıyor.
Tuna Şirketler Grubu Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Nuri Tuna, ihracatta öncelikli ülke ve bölgelerin Benelux bölgesi, Almanya, İngiltere, Fransa, Katar, Kuveyt ve Birleşik Arap Emirlikleri olduğunu söylüyor. Bu yıldan itibaren ihracatı artırmayı hedeflediklerini belirten Tuna, “Bu yıl yüzde 20 olan ihracatı yüzde 40’a çıkarmayı planlıyoruz. Bunu da mevcut ülkelere olan satış hacmimizi artırarak yapacağız” diyor.
Tuna Şirketler Grubu, çatısı altında inşaat ve otelcilik alanında faaliyet gösteren şirketler de bulunuyor. 1980’lerin ortasından itibaren inşaat sektöründe üst orta hedef kitleye yönelik konut ağırlıklı yap sat işleri yürüten grup, son olarak 8 yıl önce de turizm sektörüne giriş kararı aldı. İstanbul Taksim’de Fahrettin Aslan’dan aldığı Taksim Maksim Gazinosu’nun arazisi üzerine bir şehir oteli inşası için 2002 yılında harekete geçen Tuna Şirketler Grubu, inşaatı bu yıl tamamladı ve birkaç ay önce de otelin açılışını gerçekleştirdi. Sofitel markasıyla işletmeye açılan otelin 100 milyon dolarlık bir yatırım bedeli olduğunu açıklayan Nuri Tuna, “Üst standartlarda akıllı bir bina yaptık. Sofitel dünyanın ilk uluslararası Fransız lüks otel markası. Dünyada 110 ülkede 5 bin civarı otelin operasyonunu yürüten Accor Grubu’nun üst segmentteki 3-4 markasından biri. İlk kez bu marka bizimle Türkiye’ye girmiş oldu. İşletmeyi de Accor Grubu yapıyor” diyor. Sofitel İstanbul Taksim’de, 169 oda ve 34 ayrı suit olmak üzere toplam 203 oda bulunuyor. Tuna, Fransız yaşam tarzını ve sanatını İstanbul’un en gözde lokasyonlarından Taksim Meydanı’na taşırken, misafirlere kültürel etkinliklerden, gastronomik deneyimlere kadar yepyeni bir cazibe noktası sunduklarını söylüyor. “Otel tasarımıyla olduğu kadar dekorasyonuyla da öne çıkıyor. Ünlü Türk ressam Devrim Erbil tabloları ile sanatla bütünleşen odalar, Boğaz, Taksim Meydan veya şehir olmak üzere İstanbul’un en ikonik manzaralarına bakıyor” diyor. Zor bir dönemde açılışı gerçekleştirilen otel için yatırımın geri dönüş süresinin ne olacağına gelince… Tuna bu konuda şöyle konuşuyor: “Bir yatırımcı böyle bir projeyi geri dönüş hesabıyla yapsaydı yapmazdı. Eski Maksim Gazinosu’nun olduğu bu bina, aynı zamanda Türkiye’nin ilk güzellik yarışmasının yapıldığı, ilk barının kurulduğu tarihi bir bina. Biz bu binayı bugüne kazandırmak için bu projeyi yaptık, bunun paradan daha kıymetli olduğunu düşünüyoruz.”
“YER ARAYIŞIMIZ SÜRÜYOR”
Nuri Tuna, otel yatırımlarına devam etmeyi planlıyor. Önceliklerinin yine bir şehir oteli olduğunu belirten Tuna, “Gündemimizde yeni bir proje var. Bunun için İstanbul’da yer arayışımız sürüyor” diye konuşuyor.
.
HANDE TİBUK/NET HOLDİNG GENEL KOORDİNATÖRÜ
“UZUN VADELİ STRATEJİ İZLİYORUZ”
Net Holding, Kuzey Kıbrıs’ın en büyük turizm grubu. Ülkede 6 otel, 5 casino ve 4 bin 500 çalışanla faaliyetlerini yürüten grup, 7’nci otelinin de inşaat çalışmalarını sürdürüyor. Net Holding Genel Koordinatörü Hande Tibuk, mevcut 3 bin yatak kapasitesinin kendilerine yetmediğini bu nedenle yeni bir yatırım için harekete geçtiklerini söylüyor. Yaklaşık 100 bin dolar yatırımla hayata geçirilecek otelin bu yıl sonunda tamamlanması planlanıyor. Özellikle yoğun sezonlarda ciddi oda sıkıntısı yaşadıklarını ve ayrıca daha geniş toplantıları yapabilecekleri bir otel ihtiyacı duyduklarını belirten Tibuk, “Bu yılın sonunda tamamlanması planlanan 300 yatak kapasiteli yeni otelimizle birlikte artık büyük organizasyonlara da ev sahipliği yapacağız” diyor.
46 yaşındaki Net Holding, 90’ların ikinci yarısından itibaren tüm faaliyetlerini Kuzey Kıbrıs’a taşıdı. 2016 yılında ise Balkan ülkelerine açılma kararı aldı. Bugün Karadağ’da 2 casino, Hırvatistan Dubrovnik’te Rixos Otel içindeki casino ve Bulgaristan sınır kasabasında bir otel ve casino işleten grup, bölgeyi test ederek sağlam adımlarla ilerlemek niyetinde. Hande Tibuk, 2018 yılında açılan Bulgaristan’daki tesislerinde iyi bir kârlılığa ulaştıklarını dile getiriyor, bundan sonrası için bölgede nasıl hareket edeceklerini de şöyle paylaşıyor: “Balkan ülkelerindeki üçüncü yılımızda bölgede istediğimiz seviyeye geldik. Yeni ülkelerle de görüşmelerimiz sürüyor. Sırbistan, Arnavutluk ve Ukrayna hedef ülkelerimiz arasında. Hızlı değil uzun vadeli büyüme stratejisi izliyoruz. Her girdiğimiz ülkeye minimum yatırımla ve çıkış stratejisi planlayarak giriş yapıyoruz, böylelikle pazarları test etmiş oluyoruz. Örneğin Hırvatistan’da bir casino açmıştık ancak iki sezon başarılı olmadığı için kapattık. Karadağ’da ileride otel ve tesis yatırımı yapabiliriz ancak şimdilik fikir aşamasında.”
Her ne kadar Balkanlarda yavaş yavaş büyümeye başlasa da Net Holding’in gelirlerinin yüzde 90’ı Kuzey Kıbrıs operasyonlarından geliyor. Bu durumun yakın zamanda değişmeyeceğini çünkü yeni pazar arayışları sürerken Kuzey Kıbrıs’ta da yatırımlara devam edeceklerini açıklayan Tibuk, önümüzdeki döneme ilişkin rotalarını da şöyle anlatıyor: “Kuzey Kıbrıs’ta sadece turizm değil aynı zamanda gayrimenkul sektöründe de varız. Merit markasıyla lüks rezidans boşluğunu dolduracağız ama şu anda rölantideyiz. Orta ve uzun vadede Kıbrıs’ta bu şekilde de büyümeye devam edeceğiz.”
“KSS’DE PROJE GELİŞTİREBİLİRİZ”
Hande Tibuk sivil toplum örgütlerinde de etkin bir isim. Temel İhtiyaç Derneği (TİDER) Başkanlığını yürütüyor. TİDER’le Türkiye’nin gıda bankacılığı ağı olmak istediklerini belirten Tibuk, dernekte neler yaptıklarını şöyle paylaşıyor: “Şu an 25’ten fazla gıda bankası networkümüzde. Bu networkte oldukları için onların bağış almasını sağlıyoruz. Bağış yapanlarla bağış alanları buluşturuyoruz. Türkiye’de her ilçede bir gıda bankasının olmasını istiyoruz. 2 destek marketimizle de ihtiyaç ürünlerini bağış olarak alıyor, ihtiyaç sahipleriyle buluşturuyoruz. Böylelikle perakendeciler ve üreticiler son kullanma tarihine 2 ay kadar kalan ürünleri israftan kurtarmış oluyor. Destek marketlerimizle 9 bin aileye ve 90 bin kişiye ulaşıyoruz. Buradaki faaliyetlerimizi ve ulaştığımız kişi sayısını artırmak istiyoruz. Sürdürülebilirlik üzerine sosyal sorumluluk yürütmek isteyen her şirketle proje geliştirebiliriz.”
HİKMET ERASLAN/DOSSO DOSSİ HOLDİNG CEO’S
“İHRACATTAKİ KATMA DEĞERİ 3 KAT ARTIRDIK”
Hikmet Eraslan, Dosso Dossi ile fuarcılık anlayışını dönüştürmüş bir isim. Tekstil sektöründe üretici ve alıcıyı Dosso Dossi Show’larıyla buluşturan Eraslan, bununla da kalmıyor büyük çoğunluğu yurt dışından gelen alıcıların aileleriyle birlikte Türkiye’de eğlenceli bir tatil geçirmesini sağlıyor. 2004 yılında Dosso Dossi Show adıyla ilk fuarını Antalya’da gerçekleştiren Eraslan, o yıl 13 şirket ve 45 müşteri ile başlayan yolculuğun bugün yılda yaklaşık 4 organizasyonla devam ettiğini, her bir organizasyonda 100’ü aşkın üreticiyi 5 bini aşkın alıcıyla buluşturduğunu açıklıyor. Eraslan organizasyonun detaylarına ilişkin de şu bilgileri paylaşıyor: “Türkiye’nin ve Avrupa’nın en büyük moda organizasyonunu gerçekleştiriyoruz. Klasik fuarcılığın çok ötesinde olarak konumlandırdığımız iş ve eğlence konseptli etkinliklerimizde modaya yön veren koleksiyonları tanıtırken, dünyaca ünlü top modelleri ve performans sanatçılarını da etkinliğin bir parçası olarak bir araya getiriyoruz. Her organizasyonda Amerika, Almanya, İsrail ve Rusya’nın da aralarında olduğu 30’u aşkın ülkeden 5 bini aşkın alıcıyı buluşturuyoruz. Alıcılar bölgelerinin ciddi toptancıları ya da butik sahipleri. Üretici şirketlere de en az 100 bin dolarlık satış garantisi veriyoruz. Her bir organizasyonda 40 ila 60 milyon dolarlık bir satışa aracılık ediyoruz” diyor.
Ağırlıklı fuarcılık faaliyetleriyle ön planda olan Dosso Dossi’nin İstanbul Laleli’de 4 mağazası ve bir oteli de var. Erarslan, Dosso Dossi Holding olarak fuarlarıyla 12 ay boyunca 30’un üzerinde ülkeye ihracat gerçekleştirdiklerini dile getiriyor. Bu yapı içinde yarattıkları ekosisteme ilişkin şunları söylüyor. “Kadın ve erkek giyiminde 500’ün üzerinde üreticiyle çalışıyoruz. Sadece bize çalışan ciddi markalar var, bu sistemde yaklaşık 30 bin kişiye istihdam sağlıyoruz.”
Dosso Dossi’nin yaptığı ihracatın kilo başı ortalama değeri 77 dolar. Türkiye’de ihracattaki ortalama katma değerin 23 dolar olduğunu hatırlatan Eraslan, “Biz sektörün üç katı değerde ürün satıyoruz. En alt kategorideki ürünümüzün toptan satış fiyatı 30 dolardan başlıyor. Dolayısıyla katma değeri yüksek özel ürünler pazarlıyoruz. Satışını yaptığımız ürünler o ülkelerin en şık mağazalarında butiklerinde satışa çıkıyor” diye konuşuyor.
“420 MİLYON KİŞİYE ULAŞTIK”
Hikmet Eraslan, yaptığı fuarlarla Türkiye’nin tanıtımına destek olmayı hedeflediğini söylüyor. Kışın Uludağ’da yazın Antalya’da yapılan her bir etkinlikte dünyanın en popüler modelleri ve ünlülerini sahneye çıkardığını, bugüne kadar Adriana Lima, Kendall Jenner, Paris Hilton, Isabeli Fontana, Ana Beatriz Barros ve Izabel Goulart gibi birçok ismin Dosso Dossi’de yer aldığını belirten Eraslan, “Her bir etkinliğimizi bu ünlü isimler nedeniyle milyonlarca insan takip etmiş oluyor. Ünlülerle yaptığımız anlaşmalarda sosyal medya hesaplarından Türkiye’yi tanıtacak mesajlar paylaşmaları şartını koyuyoruz. Yaptığımız çalışmalara göre bugüne kadar bu şekilde 420 milyon kişiye ulaşmış olduk. Bundan sonra da etkinliklerimizi daha etkin bir şekilde Türkiye’nin tanıtımında bir araç olarak değerlendirmek istiyoruz.”
MURAT KÖSEREİSOĞLU/SECURITAS TÜRKİYE ÜLKE BAŞKANI
“2 BİN 500 KİŞİLİK EK İSTİHDAM YARATACAĞIZ”
Murat Kösereisoğlu, 1992 yılında ağırlıklı elektronik güvenlik sistemlerine odaklanan DAK Güvenlik şirketini kurdu. Zaman içinde şirket hızla büyüyünce uluslararası bir ortaklık yapma ihtiyacı hisseden Kösereisoğlu, o dönem güvenlik pazarında dünya lideri olan Securitas’ın kapısını çaldı. Ancak ilk dönem Türkiye pazarını regülasyonlar açısından yeterli bulmayan şirket bu teklife olumlu dönmedi. Türkiye ekonomisinin ekonomik büyüme ve regülasyonlar açısından yükselişte olduğu 2005 yılı ise Securitas’ın pazara giriş kararı aldığı yıl oldu 2006 yılında şirket DAK’ın yüzde 51 hissesini alarak pazara giriş yaptı. Hemen sonrasında da bir başka güvenlik şirketi Kare Güvenlik’i bünyesine kattı.
Aradan geçen zamanda da Securitas, Murat Kösereisoğlu’nun liderliğinde Türkiye pazarında önemli bir büyüme kaydetti. 2019 yıl sonu rakamlarıyla şirket 1,2 milyar TL ciro ve 20 bin çalışan istihdam ediyor. Bu rakamlarla da sektörde liderliği elinde bulunduruyor.
Türkiye’de güvenlik sektörü istihdam potansiyeli en yüksek sektörler arasında. 2018 yılında yüzde 8 büyüyen sektör geçtiğimiz yılı da yüzde 7’lik büyüme ile kapattı ve 12 milyar TL’lik bir hacme ulaştı. Toplam 315 bin kişinin istihdam edildiği güvenlik sektöründe sadece geçtiğimiz yıl 25 bin yeni istihdam yaratıldı.
Kösereisoğlu, ekonomik açıdan zor olan 2019’un maliyet odaklı bir yıl olduğunu söylüyor. “2018 sonunda Pronet’in insanlı güvenlik bölümünü bünyemize kattık. 2019 yılında da ekonomideki genel yavaşlamaya rağmen yeni satış tarafında güçlü bir yıl geçirdik. Krizi bir bakıma fırsata çevirdik” diyor. Bu yıla ilişkin de Securitas büyüme planlıyor. 1,2 milyar TL’lik cirolarını yıl sonunda 1,4 milyar TL’ye çıkaracaklarını belirten Kösereisoğlu, “2 bin-2 bin 500 kişilik ek istihdam yaratmayı planlıyoruz. Bu yıl insan kaynağımıza, bilgiye "ve teknoloji yatırımına devam edeceğiz. Bu kapsamda 13 milyon TL bir bütçe ayırdık” diye konuşuyor.
Securitas, 2025 stratejisiyle yol alıyor. Yaptıkları işin temelinde iş ortaklarıyla akıllı önleyici güvenlik çözüm ortağı olmak ve dünyayı daha güvenli hale getirmek olduğunu belirten Kösereisoğlu, “Global olarak belirlediğimiz stratejimiz insana yatırım yapmak, veri destekli entegre çözümler geliştirmek ve teknolojiyi etkin kullanarak operasyonel verimliliğimizi pekiştirmek” diyor.
ÖNGÖRÜLEBİLİR GÜVENLİK
Securitas Türkiye Ülke Başkanı Murat Kösereisoğlu, dijitalleşen ve hızlanan dünyada müşterilerinin daha gelişmiş güvenlik çözümleri talep etmeye başladığını söylüyor, bu durumun kendilerini nasıl etkilediğini de şöyle anlatıyor. “Bu da bizim rolümüzü değiştirerek, elektronik güvenlik, kurumsal risk yönetimi dahil daha geniş bir yelpazede hizmetler sunmaya doğru yönlendirdi. Teknolojiyi kullanmak kadar teknoloji aracılığıyla toplanan bilgiyi analiz etmekte de önemli hale geldi. Big data hem bugün hem yarınımız için önemli bir hazine. Gelecek bu datayı analiz edip, doğru kullanan şirketlerin olacak. Biz de bu konudan hareketle, Securitas globalde pek çok proje yürütüyoruz. Tüm bu projelerden toplanan bilgiler merkezde toplanıyor. Şu an bu bilgileri anlamlandırma üzerine çalışıyoruz. Gelecekte örneğin, ocak ayında, akşam saatlerinde, X projesinde güvenlik ihlalleri olacağını tahmin edebilecek, daha olay gerçekleşmeden önlem alabileceğiz.”
MUHAMMET NEZİF EMEK/BEREKET GRUP CEO’SU
“BU YIL 4 KITAYA YAYILIYORUZ”
Bereket Grup’un temelleri bundan 30 yıl önce İstanbul Beyoğlu’nda Bereket Döner markasıyla 25 metrekarelik bir dükkanda başladı. Bugün ise Bereket Döner, Türkiye’nin en büyük, dünyanın ise üçüncü büyük döner üreticisi. Bereket Grup CEO’su Muhammet Nezif Emek, bu başarıda 1999 yılında Türkiye’nin ilk hazır döner tesisini kurmalarının büyük rolü olduğunu belirtiyor. “İstanbul’da 12 bin 500 metrekarelik tesisimiz, günlük 60 ton kapasiteyle üretimini sürdürürken Tokat Niksar’da kurduğumuz süt ve süt ürünlerindeki entegre tesisimiz de bu yapımızı daha da güçlendirdi. Bölgede kurduğumuz 5 bin 500 baş kapasiteli yeni nesil besi çiftliği de bizim alanımıza daha hakim olmamızı sağladı” diye konuşuyor.
Bereket Grup, bugün 125’i aşkın tesisi ile doğrudan 500, tüm iş ortakları ile birlikte de 2 bin 500 kişiye istihdam yaratıyor. Yurt dışında da 20 ülkeye ihracat yapan grup, bu yıl yurt dışında daha da büyüme peşinde. Halihazırda Suudi Arabistan’da iki ayrı şehirde birer şubeleri olduğunu hatırlatan Emek, “Riyad’da ilk ve Abda’da ikinci şubemizin inşaatı devam ediyor. Aynı zamanda İran, Katar, Irak, Gürcistan, Kuzey Kıbrıs, Makedonya, Afrika ve Kanada’da yeni şubeler açarak bu yıl 4 kıtaya yayılacağız. Şubelerimizin bulunduğu ülkelerde kendi üretim tesisimizi de kuruyoruz” diye konuşuyor.
Bu yılı 300 milyon TL’nin üzerinde satış cirosu ile kapatmayı planlayan grup, toplamda ise 900 milyon TL’nin üzerinde bir ciroya ulaşmayı hedefliyor.
Bereket Grubu halihazırda 2019-2023 iş planını uyguluyor. Bu kapsamda 2023 sonuna kadar mevcut 20 ülkeye yaptığı ihracatı 30 ülkeye çıkarmayı planlıyor. 10 ülkede de şubeleşmek için çalışmalarını yürütüyor. Emek, bu süreçte Türkiye genelinde şubeleşme çalışmalarını daha da hızlandıracaklarını dile getiriyor. Yol haritasında başka neler olduğunu şöyle paylaşıyor: “Yeni bir marka lansmanı yapmış olacağız. 2023’ü 3 milyar TL’nin üzerinde bir ciro ile kapatacağız. Halen Hadımköy tesisimizde 20 ülkeye ihracat yapan şirketimizin günlük üretim miktarını yeni dönemde 60 tondan 100 tona çıkarmayı hedefliyoruz. Günlük döner üretimini yeni yatırımlarla birlikte 100 tona çıkarırken Türkiye genelinde tüm il ve ilçelere günlük sevkiyat yapacak ağa ulaşmış olacağız.”
“YILDA 50 BİN KM YOL KAT EDİYORUM”
Bereket Grup CEO’su Muhammet Nezif Emek için kitap okumak ve seyahat etmek en büyük keyif. “Özellikle seyahat etmeyi değişik yerler görmeyi ve kültürel lezzetleri tatmayı çok seviyorum. Bu seyahatler hem iş hem özel hayatıma ayrı değer katıyor. Yurt içi ve yurt dışı olmak üzere yılda ortalama 50 bin kilometre yol kat ediyorum” diyor.
Türkiye ve dünya ekonomisine yön veren gelişmeleri yorulmadan takip edebilmek için her yeni güne haber bültenimiz “Sabah Kahvesi” ile başlamak ister misiniz?